Ortadoğu’nun yeni haritasına dair mesajlar

04-10-2014
Selahattin Çelik
Nîşan Selehedîn Çelîk
A+ A-

Obama birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmasında bazı ipuçları verdi. Şiiler ile Sünniler’i uyardı, din ve mezhep kökenli savaşları kınadı. Liberal, demokratik değerleri övdü. Reform, hoşgörü ve ittifak yolunu bölge devletlerine adres gösterdi. Bölgenin geleceğinde “cihat”çı gruplara yer olmadığının altını çizdi.

 

Eski statüko arasında ne fark var diye soracaksınız. Fark var, çünkü günümüzde bölge devletlerinin, din savaşlarının çözüm yolu olmadığını, çıkmaz olduğunu anlamış olmaları lazım. Doğrusu ABD, 2010’da bu yana ipi Türkiye ve Suudi Arabistan gibi Sünni devletlerin eline vermişti. Ancak onlar her şeyi mahvetti. Şimdi ise insiyatifi Amerika alıyor. Bu, savaşlardan yorulan partiler için bir çözüm olmalı.

 

Şüphesiz, şer partileri eski amaçlarını savunup kargaşa ve engel çıkarıyorlar. Peki bugünkü kirli durumdan çıkmanın başka yolu var mı?

 

Biz Kürtler’in payı ne olacak? Tarih boyunca ilk defa böylesi sonuç alıcı ve belirleyici olaylara bilinçli ve güçlü olarak giriyoruz. Acaba sonunda amaçlarımıza ulaşabilecek miyiz? Bunu bizim çalışkanlığımız ve hünerimiz gösterecek. Eğer bundan da eli boş çıkarsak tarihin utancı hep üzerimizde olacak.

 

Türkiye’nin isteksizliği

 

1, AKP Hükümeti, Suriye Hükümeti’ni düşürmek amacıyla Arap Körfezi’ndeki ülkelerle anlaşma yoluna gitti. Yanlış umutlara kapılıp taşıyamayacağı bir yükün altına girdi.

 

2, Dünyanın her yerinden cihatçı millitanlar Türkiye üzerinden Suriye’ye geçti. Öyle ki bu geçişler kurumsal bir hal aldı.

 

3, Türkiye cihatçılara tırlar dolusu silah ve araç veriyor. Türkiye’nin birçok kentinde silah ve araç nakil kurumları kurulmuş.

 

4, MİT ve Türk Ordusu gözetiminde, militanlar için eğitim kampları açıldı.

 

5, Cihatçılar için hastaneler tahsis edildi. (Antep’teki İMKANDER Hastanesi gibi)

 

6, Türkiye’de yüzlerce vakıf, kurum, gazete, dergi, site ve şirket cihatçılara Körfez vakıfları aracılığıyla –AKP Hükümeti’nin yol vermesiyle– siyasi ve toplumsal bir hal aldı.

 

7, Türkiye’de  bir milyondan fazla Suriyeli mülteci yerleşmiş durumda. Bu Türkiye ekonomisine ciddi bir yük oldu. Öte yandan mülteciler ucuz iş gücü için eleman, fuhuş aracı ve toplumsal yolsuzluk unsuru olmuş vaziyette.

 

8, Savaş, sınırın iki tarafında açgözlü bir ticaret ve karaktersizlik oluşturmuş. Bu kirlilik, siyasetçilere ve ordu komutanlarına kadar uzanıyor.

 

9, PKK, PYD ile Rojava’da belirleyici bir aktöre dönüştü ve ağustostan beri de Güney’de de etkili. Kuzey’deki barış ve çözümün kaderi şimdilik Rojava ve Güney’in durumuna bağlanmış durumda.

 

10, Türkiye Hükümeti, Güney’in ekonomisi, siyaseti ve kültürü üzerinde etkili olmuştu. Fakat ABD şu an bütün ipleri eline almış durumda.

 

11, Türkiye’nin tüm istek ve girişimlerine rağmen, Şam iktidarı ayakta kaldı. Kaldı ki Şam bugün kendini IŞİD’e karşı kurulan koalisyonun içinde görüyor. Suudi ve Katar, Türkiye’nin müttefikiydi ancak şu an Obama’nın konseptinde yer alıyorlar. Erdoğan’ın “düşmanı” Mısır ise Türkiye’nin önüne geçmiş durumda. Türkiye’nin ağzında sakıza dönen Hamas da kimsede tepki uyandırmıyor artık.

 

12, ABD ve müttefikleri, IŞİD rafinerilerini bombalıyor, Türkiye’nin güzergahları da sırada. Savaşın kirli ekonomisi darbe alıyor.

 

13, Birleşmiş Milletler Güvenik Konseyi, IŞİD’e katılan millitanlarla ilgili ortak bir karar aldı (15.0): İzleniyorlar ve gidiş gelişleri yasaklanıyor. Buna karşı olan devletler, cezai yaptırımlarla karşılaşacak. Şüphesiz ki başta Türkiye geliyor. Hayal kırıklığına uğrayan birçok cihatçı Türkiye’ye atıyor kendini ve Batılı konsoloslukları Türkiye’nin “hünerleri”nden haberdar ediyorlar.

 

Siz Türkiye’nin kendini ağırdan satmasına bakmayın, konsepte dahil olmaktan başka önünde yol kalmadı. Fakat Türkiye için tek sorun bu değil. Türkiye gırtlağına kadar cihatçıların pisliğine batmış durumda ki bu yüzeysel planlarla kendini kurtaramaz. Cihatçılar Türkiye’nin başına çok iş getirecek; özellikle de turizm sektöründe. Bu yüzden şu an Batılı ülkeler vatandaşlarını uyarıyor.

 

İki örnek her şeyi anlatıyor

 

Kosova’da Türkler’e ait onlarca kurum ve vakıf var. Cami ve okul yaptırıyorlar, oralara imam ve öğretmen gönderiyorlar. Güya İslam ve Türk kültürünü tanıtıyorlar. Fakat Kosovalı yetkililer, Fatih Sultan Mehmet Camii’nin imamı Şefşet Kranici IŞİD’li olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı. Adı geçen cami, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) tarafından inşa edilmişti, imamın maaşı da aynı kurum tarafından ödeniyordu. Aynı suçlamayla 14 Türk “yardım” kuruluşu daha yasaklandı.

 

TİKA, özünde MİT’in bir kurumu. 1990’da Azerbaycan’da darbe girişimiyle Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’i düşürüp, yerine bir Türk uşağını (Elçibey) getirmeye çalışmıştı. Planı uygulayanlar; MİT Müsteşarı Yardımcısı Ertuğrul Güven, Özel Kuvvetler Komutanı Kemal Yılmaz ve polis teşkilatından Mehmet Ağar’dı. Ferman Demirkol, Bakü’de TİKA adına planı yürütüyordu. Plan gerçekleşmedi fakat konu bu değil.

 

İkinci örnek: İHH’nın çalışanı değil ama millitanı olan Ümit Yaşar, Suriye’de ABD bombardımanında öldü. O kişi bir cihatçıydı ve El Nusra’da yer almıştı. Sözde “yardım” kurumu İHH’nın adı MİT ve cihatçılarla anılmaktan geri durumuyor hiç. İHH’nın araçları, ilaç, gıda, giysi adı altında Rojava Kürtleri’ne karşı kullanılmak üzere cihatçılara silah taşıyor.

 

Bu örnek, Türk Kızılayı’nı bana hatırlattı ve beni 1990’daki Güney Kürdistan’a götürdü. 19.01.1994 tarihinde Erbil’de, Can Cemal adında bir Kızılay yetkilisi PKK tarafından öldürüldü. Daha sonra gerçek adının Cenan Kocahakimoğlu olduğu ortaya çıktı ki MİT’in üst düzey yetkililerindendi. 1995’te Kızılay kurumları yine hedef oldu ve Orhan Bulut, Yaşar Mutlu ile Mithat Okan öldürüldü. Yine üç ismin de Kızılay çatısı altında MİT’e çalıştıkları ortaya çıktı.

 

MİT, dün bu işleri yapıyordu, bugün de yapmaya devam ediyor. Kürt asıllı MİT Müsetşarı Hakan Fidan güya Öcalan’la “barış ve çözüm görüşmeleri” yapıyor. Yardım vakıfları adı altında Türkiye kurumları MİT için çalışıyor. İlginç olan, bugün Güney Küridistan onların cenneti gibi. Peki konu hakkında ne yapılıyor acaba? Bunca serüvenden sonra bir bilinçlenme oldu mu? Ya da halen umurlarında değil mi?

 

 

 

Şîrove

Bi mêvanî şîroveyekê binivîse an jî têkeve hesabê xwe da ku malperê bi awayekî yeksertir û berfirehtir bi kar bînî

Şîroveyekê binivîse

Pêwîst
Pêwîst