Erbil (Rûdaw) – Kürt siyasi tarihinde derin izler bırakan Mykonos suikastı, gazeteci-yazar Perwer Armed'in yeni kitabı "Mykonos Tuzağı - Dr. Sadıq Şerefkendî suikastının perde arkası" ile bir kez daha gündeme geliyor. "Mykonos Tuzağı", yalnızca bir suikastın anatomisini sunmakla kalmıyor, aynı zamanda, Kürt meselesinin uluslararasılaşma çabaları ve dönemin bölgesel jeopolitiği hakkında da çarpıcı detaylar sunarak yakın Kürt tarihine ışık tutuyor.
Gazeteci-yazar Perwer Armed'in yeni kitabı "Mykonos Tuzağı - Dr. Sadıq Şerefkendî suikastının perde arkası" adlı eseri, Kürt siyasi tarihinin en karanlık sayfalarından biri olan 17 Eylül 1992 gecesi Berlin'deki Mykonos suikastını tüm boyutlarıyla yeniden ele alıyor. Dara Yayınları'ndan çıkan kitap, titiz saha araştırması, arşiv belgeleri ve ilk kez yayımlanan tanıklıklarla Dr. Sadıq Şerefkendî dosyasını açıyor.
Perwer Armed, Almanya, Fransa, İsviçre, İsveç, Danimarka ve Avusturya'da gerçekleştirdiği 16 yüz yüze söyleşi ile 4 bini aşkın sayfalık mahkeme dosyaları, istihbarat raporları ve gazete kupürlerini inceleyerek suikastın izini sürdü.
Kitap, dönemin İran devlet yetkililerine karşı tutuklama kararıyla sonuçlanan ve Avrupa Birliği ile Tahran arasında diplomatik krize neden olan "Mykonos davası" tartışmalarına da yeni belgeler ve tanıklıklarla önemli katkılar sunuyor.
Dr. Sadıq Şerefkendî'nin yaşamı ve siyasi yükselişi
Eser, Doğu Kürdistan'ın yakın tarihinin kilit siyasi figürlerinden Dr. Sadıq Şerefkendî'nin çocukluk yıllarından öğretmenlik ve akademisyenlik dönemlerine, ardından İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP) içindeki yükselişine ve 1992 yazındaki kritik Avrupa gezisine kadar hayatının tüm önemli evrelerini ayrıntılı olarak işliyor.
.jpeg)
Suikasta giden dört kritik gün
Kitabın en çarpıcı bölümü, 14-17 Eylül 1992 tarihleri arasındaki dört güne odaklanıyor.
Dr. Sadıq Şerefkendî, bu dönemde Berlin'de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Kongresi'ne katılarak Kürt sorununun uluslararası platformda duyulması için yoğun diplomatik temaslar yürütüyor.

Mam Celal ile ilk kez yayımlanan fotoğraflar ve güvenlik kaygıları
Kitapta, kongre delegeleri arasında bulunan Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) merhum Genel Sekreteri ve eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani (Mam Celal) ile Dr. Sadıq Şerefkendî arasındaki temaslar da aktarılıyor.
İkilinin kongre sırasında birden çok kez bir araya geldiği ve resepsiyonda yaptıkları sohbetin fotoğrafları ilk kez bu kitapla gün yüzüne çıkıyor.
Önemli bir detay olarak, Celal Talabani'nin güvenlik kaygıları nedeniyle Dr. Şerefkendî'nin İranlı muhaliflerle yapmak istediği toplantıyı dönemin KYB’nin Almanya Temsilcisi Salah Reşîd'in evinde yapma önerisi getirdiği, ancak Dr. Şerefkendî'nin bunu "Görüşme için bir İranlının restoranında ayarlandı" diyerek reddettiği tanık ifadeleriyle kitapta yer alıyor.

Mykonos Restoranı'ndaki ölümcül pusu
Kongre sonrası, İranlı muhaliflerle yapılması planlanan bir toplantı için seçilen Mykonos Restoranı, aynı gece ölümcül bir pusunun sahnesi haline geldi.
Kitap, suikast akşamının saat saat rekonstrüksiyonunu yaparak, olayın öncesinde yaşanan kararsızlıkları, güvenlik uyarılarını ve son anda değişen planları detaylı biçimde aktarıyor.
Dr. Şerefkendî ile birlikte katledilen Nouri Dehkordi, Fettah Abdoli ve Humayun Erdalan’ın hayat öyküleri de ayrıntılı olarak ilk kez bu kitapta okuyucuyla buluşuyor.
.jpeg)
Qasimlo ve Şerefkendî ilişkisi ile "devlet terörü" hükmü
Kitapta dikkat çeken bölümlerden biri de Dr. Abdurrahman Qasimlo ile Dr. Sadıq Şerefkendî arasındaki ilişkinin siyasal ve insani yönleriyle detaylı biçimde ele alınması.
Yazar Perwer Armed, iki ismi aynı hareketin farklı dönemlerdeki taşıyıcıları olarak anlatıyor.
Dr. Qasimlo’nun 1989’da Viyana’da benzer bir suikast ile katledilmesinin ardından İKDP’nin sorumluluğunu üstlenerek partisinin mücadelesinin devamlılığını sağladığı vurgulanıyor.
161 sayfalık "Mykonos Tuzağı"nın son bölümlerinde ise Berlin Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin 10 Nisan 1997 tarihli tarihi kararı geniş biçimde ele alınıyor.
Kararda, suikastın "Tahran yönetiminin doğrudan emir ve organizasyonuyla gerçekleştirildiği" açıkça belirtildi.
Bu hüküm, Batı Avrupa’da bir mahkemenin ilk kez bir devletin başka bir ülkedeki muhaliflerine yönelik suikastı "resmî devlet terörü" olarak tanımlaması açısından tarihî bir dönüm noktası oldu.
Ayrıca, suikasttan yaralı kurtulan Mykonos restoranının sahibinin polis ve mahkemeye verdiği ifadeler de ilk kez ayrıntılı olarak bu kitapta yayımlanıyor.
Kitap, yalnızca yazılı belgeler ve tanık ifadelerine değil; ilk kez yayımlanan Dr. Şerefkendî’nin gençliği, Tahran günleri ve Avrupa’daki temaslarına dair kareler, kongre salonu ve olay yerinden fotoğraflar ile Berlin polisinin yayımladığı afişlere de dayanarak yakın Kürt tarihine görsel bir hafıza kazandırıyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın