SÜLEYMANİYE - Yılmaz Güney’in Yol filminde oynayan Necmettin Çobanoğlu: Burada olduğum için çok mutluyum

11-10-2025
Rûdaw
Foto: Arşiv
Foto: Arşiv
Etiketler Necmettin Çobanoğlu Süleymaniye Uluslararası 5. Film Festivali Yol Film Yılmaz Güney
A+ A-

Haber Merkezi - Yılmaz Güney’in Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan Yol filminde Urfalı Kürt karakterini canlandıran usta oyuncu Necmettin Çobanoğlu, Süleymaniye Uluslararası 5. Film Festivali’ne katıldı.

Süleymaniye’de olmaktan büyük sevinç duyduğunu söyleyen Necmettin Çobanoğlu, “Dolu dolu gideceğim. Ondan dolayı çok mutluyum. Misafirferverliklerden dolayı daha çok mutluyum” dedi.

Necmettin Çobanoğlu Rûdaw muhabiri Bilind Abdullah’ın sorularını cevapladı.

İlk defa Süleymaniye'ye geldiğini belirten Çobanoğlu, “Çok mutlu oldum beni davet ettikleri için. Çünkü benim oynadığım Elif Ana filmi burada gösteriliyor. Çok sevindim. Mutlu bir seyirci kitlesi vardı. Gerçekten mutlu oldum. Bir iki tane panele katıldım. O panellerde de gerçekten dünyayı ilgilendiren, sanatın önünü açan güzel sohbetler oldu. Onları izledim. Bunun için dolu dolu gideceğim. Ondan dolayı çok mutluyum. Misafirferverliklerden dolayı daha çok mutluyum” diye konuştu.

“Yol filmi nedeniyle savcıya ifade verdim”

Aktörlük serüvenin 1981 yılında 12 Eylül sürecinde çekilen Yol filmiyle başladığını hatırlatan Necmettin Çobanoğlu şöyle dedi:

“Yol filmi biliyorsunuz uluslarası alanda Altın Palmiye aldı. Yılmaz Güney'in senaryosuyla kendi şirketi adına çekiliyordu. Oradaki rollerden birisini oynadım. Urfalı Kürt karakteriydi. Zor bir işti. Hele o süreçte gerçekten o rolü üstlenmek öyle kolay her babayiğidin hakkı değildi yani. Ama çok başarıyla sonuçlandı ve sonuçta bu film ödül aldığı için daha da çok mutlu oldum. Ama maalesef Yol filmi 17 yıl ülkemizde yasaklandı. Ben de o süreçte bir iki defa savcıya gittim ifade verdim. Bana şunu söylüyorlardı, çok komikti. ‘Neden bu filmde oynadın?’ Dedim ‘Bir daha çekilse aynı koşullarda başka bir proje, aynı konumda, benim mesleğim, onurlu bir şekilde yapıyorum.’ Dünyanın en güzel mesleklerinden bir tanesi. Çünkü ürünü insan olan bir mesleği yapıyorum. Evrensel bir dünyanın içerisinde yapılan bir iş. Bunun bir tane dili var. Sadece lehçesi farklıdır sinemanın. Onun için çok mutluyum. Ama soru şuydu. Kürtçülüğü özendirmeden dolayı beni ifadeye çağırdılar. Ben de komik buluyordum çünkü sanatın Kürtçülükle, Türkçülükle veya ırkçılıkla herhangi bir bağı olmaması gerektiğini savunuyorum. Bin yıldır da savunuyorum yaşamım boyunca. Onun için burada da bazı tartışmalarda böyle kısır tartışmalar oluyor. Bu tartışmaların olmaması gerekiyor. Çünkü bu dünyada Kürtlerin var olduğunu, çok onurlu insanlar olduğunu, sıcak kanlı, yürekleri bek, yiğit, kavgacı insanlar olduğu için biraz kıskançlık da var galiba, böyle bir şey de var. Onun için mutluyum ben; çünkü ondan sonra da zaten bir filmde oynadım Umuda Yolculuk. O da Oscar aldı.”

“İz” filminde de Kürt karakteri canlandırdı

Daha sonra “İz” filminde oynadığını belirten Necmettin Çobanoğlu, burada da Kürt diye bildiği anesinin aslında Ermeni asıllı olması ve doğduğu topraklara gömülmesini istediği bir hikayeyi canlandırdığını ifade ederek şöyle devam etti:

“İz diye bir filmde oynadım. İz (Rêç). Bu 1915'de Ermeni ve Türkiye'de yaşanan o kaosla ilgili bir projeydi. Kürt bir babayı oynadım. Çok acıklı bir hikaye. Yani düşün, boşaltılmış köyden İstanbul'a göç eden bir Kürt aile ve sonra ana şey diyor ‘Beni memlekete götür’ diyor. Ben de anama şey diyorum tabi bu Kürtçe hep lehçe oluyor. Uçak bileti almaya gideceğim. Dedi ki ‘Hayır ben geldiğim gibi trenle gideceğim geri’ ve trenle gidiyorum Haydarpaşa'da bileti aldım ve yola çıktık. Yolda giderken anam bana şeyi anlatıyor. Diyor ki ‘Ben ölünce beni işte falanca yerde bir mezarlık var oraya, Aram sevgilisi Aram’mış fakat o katliamda benim babam, işte Kürt babam. Onu kaçırıyor, bunlar evleniyor, ben oluyorum o ana işte hikayede ve ilk defa duyuyorum 50 yaşında o zaman Ermeni olduğunu öğreniyorum. Annem Ermeniymiş fakat işte Kürt bir vatandaşla işte babamla evleniyor. O zaman öğreniyorum ve trende giderken ölüyor. Diyarbakır'a gidiyoruz. Diyarbakır'dan işte götürüyorum. İşte korucular bırakmıyor. Sonra tekrar bir köye geliyoruz. Gece köyden bir kaldığım evin katırını araklıyorum, anamın tabutunu yüklüyorum, dağlardan götürerek acı bir hikaye, götürüyorum ve söylediği yere deflediyorum. Sonra köyüme gidiyorum, boşaltılmış köyüme ve öyle hikaye bitiyor. Çok güzel bir hikayeydi, onun için çok mutluyum yani. Burada olmaktan da çok mutluyum. İyi ki sizleri tanıdım. Çok teşekkür ederim.”

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli