Dilanar: Tarihimiz, dilimiz ve sözlü edebiyatımız dengbêjliğin içinde

Mihemed Emin Demir - Aydın Bayram

 

Modern Kürt dengbêji Delil Dilanar, dengbêjliğin ve dengbêjlerin icra ettiği müziğin günümüzün şartlarına göre modernleştirilmesi gerektiğini söyledi.

 

Özgürlüğün sanatçılara sanat üzerine daha çok düşünme imkanı verdiğini belirten Delil Dilanar, “Özgürlüğün olduğu ülkelerde politika, siyaset ve devrim gibi konulardan uzaklaşarak sadece sanata yoğunlaşıyorsun” dedi.

 

Dilanar, dengbêjlik tercihinin ailesinin ve içinde büyüdüğü kültürün etkisiyle alınmış doğru bir karar olduğunu vurguladı.

 

Tarih, dil ve sözlü edebiyatımızın dengbêjlik kültürünün içinde olduğunu söyleyen Dilanar, dengbêjliğin Kürt toplumunun bir parçası olduğunu belirtti.

 

Delil Dilanar Rûdaw’ın sorularını yanıtladı:

 

Neden Dengbêjliği seçtiniz?

 

Hayatınızdaki bazı şeyler sizden bağımsız gelişiyor yani elinizde olmuyor. Biz dengbêj geleneğinden gelen bir aileyiz. Müziğe başladığımda da dengbêjlik, modern ya da arabesk müzik yapacağımı belirlemedim. İçinde büyüdüğünüz kültür kişiliğiniz üzerinde büyük bir etkiye sahip oluyor. Aileden alınan kültürün etkisi oluyor. Kürtçe müzik geleneğinde eskiden beri dengbêjlik vardı. Rock, caz veya diğer müzik tarzları yoktu. Büyüdüğümüz ortam ve dönemde dengbêjlik hakimdi. Biz de o kültür içinde büyüdük. Sonradan farkettim ki bu kişisel bir karar değildi. Aile ve kültürün etkisiyle alınmış doğru bir karardı.

 

Kürt folklorunun müziğe yansıtılması büyük bir gereklilikti. Dengbêjlik Kürt folklorunun bir bölümüdür. Dengbêjlik sadece ağıt ve deyişlerin seslendirilmesi değildir. Daha geniş bir alana sahiptir. Tarihimiz, dilimiz, sözlü edebiyatımız da dengbêjliğin içindedir. Dengbejler yazılı olmayan o tarihi sözleriyle anlatır. 50 yıl öncesine bakın sadece dengbêjlik vardır. Mihemed Arıf, Kavis Axa, Hasan Zirek, Hasan Cizravi, Şakıro vardı. Örnek alacağım başka bir tarz olsa belki onu yapardım.

 

Halka çok yakın bir sanatçısınız. Bunda yaptığınız sanatın bir etkisi olabilir mi?

 

Bu biraz insanın kişiliği ve içinde bulunduğu kültürle alakalıdır. Aileden aldığın kültürün etkisi de var. Dengbêjlikle de biraz ilgilidir. Çünkü dengbêjler toplumun içindedir. Toplumun içinde olmayan dengbêj dengbêj değildir. Ama popülizm ve kapitalizm insanları yalnızlaştırmış. İnsanların yaşamı teknoloji olmuş.

 

Kürdistan’a sık sık geliyorsunuz ve burda yaşıyorsunuz. Kürt sanatçısı için özgür bir vatanda yaşamanın avantajları nelerdir?

 

Şüphesiz Kürdistan’ın Güneyi de diğer parçalar gibi özgür değildi. Özgürlüğün iki önemli etkisi var. Birincisi, düşünce ve fikirlerini özgür bir şekilde yaşıyabiliyorsun. Ama özgürlüğü olumlu yönde kullanmazsan olumsuz etkileri de oluyor. Özgürlüğün insanın sanatı üzerine de etkisi oluyor. Özgürlük olmadığı yerlerde daha çok vatan sevgisini anlatan devrimci şarkılar söylüyorsun. Özgürlük ve mücadele için yaptığınız şarkılar kişilik ve hayatınızı da etkiliyor. Özgürlüğün avantajı ise sadece sanat düşünüyorsun. Politika, siyaset ve devrimden uzaklaşarak sadece sanata yoğunlaşıyorsun. Özgürlük olmadığında sadece sanatı düşünemiyorsun. Aynı zamanda politik ve devrimci de olman lazım. Halkın ezildiği bir ortamda “neden sadece sanatla uğraşıyorsun” ithamıyla yüzyüze kalabiliyorsunuz. Şüphesiz bir sanatçı için özgürlük çok önemli. Özgürlüğün olduğu topraklarda sanatçı hiçbir engelle karşılaşmadan sanatını icra edebiliyor.

 

Kürtlerin sanatçılarını sevdiği ama sahip çıkmadığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

 

Her millet ve halk sanatına değer veriyor ve müziğini dinliyor. Benim için önemli olan kendime ve sanatıma verdiğim değerdir. Sanatımı ve müziğimi ne için yaptığım önemlidir. İçinde yaşadığınız toplumun geleneklerine göre yaşayıp sanat ve müziğini o geleneklere göre yaptığınız zaman 4 o toplum size zaten çok büyük değer veriyor. Kürdistan’ın her tarafında da böyle sanatçılara çok büyük bir değer veriliyor. Müzik çok farklı bir şeydir. Herkes zevkine göre istediği sanatçıyı dinleyebilir. Siz halkın kıymetini bilmezseniz onlar da size değer vermez. Eğer sanatçı işinin değerini bilirse toplum da ona değer verir.

 

Kürt müziğinde modern dengbêjlik yapan ilk kişisiniz. Bu ekolün devam etmesi için diğer sanatçıların ne yapması gerekir?

 

Birinci veya ikinci olmamızın bir önemi yok. Önemli olan yaptığımız şeyin ne kadar bugünün şartlarına uyduğudur. Dediğim gibi 40 - 50 yıl önce dengbêjlik vardı. Modernleşmeyle şartlar çok değişti. Mesela bugün Erbil’de at arabasıyla gezemezsiniz. Eski yaşam şartlarında yaşayamazsınız. Günün şartlarına göre dengbêjlik müziğinin modernleştirilmesi lazım. Kültür, sanat ve toplum da böyledir. Yaşamınızda değişiklikler yapmazsanız ilerleyemezsiniz. İşin temeli ve özüne dokunmadan değişiklikler yapmak gerek. Dengbêjliğin Kürtlük yönüne dokunmadan modernleştirmek lazım. Kürt müziği yaptığınız zaman, Kürtlük ruhunu, Kürt dili ve edebiyatını korumalısınız. Bunları çıkardığınız zaman müzik Kürt müziği olmaktan çıkar. Özüne dokunmadan yeni tekniklerle dengbêjliği modernleştirmek gerekir. Eskiden dengbêjler klamları evde söylerlerdi ve sesleri kasete kaydedilirdi. Şimdi ise modern stüdyolarda söylüyorlar. Hepsinin de ses kaydı yok. Evdalê Zeynikê var biliyoruz ama sesi yok. Her konuda modernleşme olmalı. Kürt müziği her rengi kapsamalı.

 

Kürtçe müziğinde artık modern müzik aletleri kullanılıyor. Modern aletler Kürt folklorunun tadını veriyor mu?

 

Müzik aletlerini yaşadığın kültürün ruhunu yansıtırak çalarsanız Kürt folklorunun tadını verirsiniz. Ama sen onlara benzersen seslendirme Kürtçe olur ama ruh Kürt folklorunu yansıtmaz. Enstrümanlar da çalan kişinin ruhunu yansıtır. Temel bazı şeyler değişmez ancak akuistik enstrümanlarda farklı. Dılşad Said Viyana senfonisinde çalıyor. Çaldığı enstrümanlara Kürt ruhu veriyor. Enstrümanlar Kürt kültürüne ait değil ancak Kürtlük ruhu ile çalıyor. Enstrüman yalnız başına bir şey değil. Çalan kişi ona ruh veriyor.

 

Kürt müziği ne durumda?

 

Kürt müziği istediğimiz seviyede değil. Bunun bir çok etkisi var. Özgür bir ülkede yaşamıyoruz. Siyaset her şeyi etkiliyor. Kürdistan’da her gün olağanüstü şeyler yaşanıyor. 5 yıl Kerkük olayının etkisi altında kalınıyor. 10 yıl Sur’un, 15 yıl Efrin’in etkisi olabilir ve bunun örnekleri çoğaltılabilir. Siyaset toplumun tüm kesimlerini kontrol altında tutuyor. Kurumsal olarak çok önemli çalışmalar yapılmıyor. Kişisel çalışmalar da imkanlar ölçüsünde etkili olabiliyor. Kürtlerin bu alanda kurumsallaşması gerekir. Sanatçı gerektiğinde konuşmalı. Bazı sanatçılar hiç bir şey üretmeden sabah akşam sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıyor. Sanatçı sanatsal düşünmeli. Bazıları da üretiyor ama konuşmuyor ortalıkta görünmüyor. Bazı sanatçılar ekol olmuş 100 - 200 yıl sonra da dinlenebiliyor. Ama bazı sanatçılar da 1 ay içinde popüler olup kayboluyor.

 

‘Kürdistan Kürdistan’ filmi ve ‘Xewnekî Berî Mirinê’ filmlerini anlatabilir misiniz?

 

Benim işim müziktir. Ben yönetmen ya da aktör değilim. O projeler bana ait değildi. 20 yıldan fazla Kürdistan dışında Almanya ve Rusya gibi ülkelerde yaşadım. 20 yıldan sonra Türkiye de bazı umutlar doğdu ve bizim içinde imkanlar oluştu. Çözüm sürecinde sanatçıların Türkiye’ye dönebileceği ve özgür bir şekilde şarkılarını söyleyebilecekleri belirtildi. Bir çok aydın ve sanatçı Türkiye’ye döndü. ‘Kürdistan Kürdistan’ Bülent Gündüz’ün projesidir. Yönetmenlik ve prodüksiyon işlerini de kendisi yürüttü. Bülent Gündüz ülkeye dönüşümü film olarak çekmeyi teklif etti. Beraber bir ekiple döndük ve bu dönüşü filme çektik. Film bir çok dalda ödüller de aldı.

 

‘Xewnekî Berî Mirinê’ filmi de yönetmen Fikri Beroji tarafından yapıldı. Filmdeki başrölü de bana verdi. O da bitti herşey hazır. Kürdistan da gösterime girmesini bekliyoruz. Duhok film festivalinde gösterime girdi.

 

Üzerinde çalıştığınız yeni bir projeniz var mı?

 

20 Mayıs ile 1 Haziran arasında Kürdistan’da 6 konser vereceğiz. Yurtdışından gelecek 15 kişilik bir ekiple Erbil, Süleymaniye, Duhok, Amediye, Soran ve Zaho’da konser turnesine çıkacağız. Kürt müziğini olumlu ya da olumsuz anlamda kullanabilirsiniz. Biz de elimizdeki imkanı halkımız için kullanacağız.

 

Müzik geçmişi olan bir aileden geliyoruz. Ailemiz bize bu geleneği devretti. Bugün bakıyorsunuz 50 - 60 Kürtçe kanal olmasına rağmen bu konuda büyük bir karışıklık var. Çocuklarımızın kendi müziğini, şarkılarını, sanatını, geleneklerini, toplumsal hayatı ve tarihlerini kendi ana dilleriyle öğrenmeleri gerekir. Kürt çocuklarının yabancı kültürlerin etkisine girmemesi için neler yapabiliriz. Onları düşünmeliyiz. Kerkük’ten sonra durağanlaşan televizyon proğramlarına bir hareketlilik kazandırmak istiyoruz. Çocuklara yönelik projeler geliştirmek istiyoruz. Ayrıca müzik ve albüm çalışmalarımız da devam ediyor.

 

Egido Cımo’yu anlatabilirmisiniz?

 

Bazı şeyler sürpriz olarak karşımıza çıkıyor ve insanın hayatını değiştiriyor. Televizyonların olmadığı dönemde Erivan Radyosu vardı. Bağdat ve diğer radyolar da vardı. Kürtler için Erivan Radyosu’nun büyük bir önemi vardı. Dengbêjleri ve Kürt müziğini Erivan radyosundan dinliyorduk. Egido Cımo da Erivan radyosu çalışanıydı. Kürt müziğinde Dılşad Said kemanıyla ne kadar ünlüyse, Egido Cımo da o kadar ney’i ile ünlüdür. Egido Cımo’yu çok dinlerdik.  Türkiye’den çıktıktan sonra Rusya’ya gittim. Moskova’da tanıştım ve 2 yıl beraber çalıştım. Benim için Egido Cımo ile çalışmak bir hayaldi. Benim için büyük bir fırsat oldu. Moskova’da bir köy de beraber yaşadık. Karapeto Haco ile de tanıştım ve bana çok katkısı oldu. Ney çalmayı da ondan öğrendim. Egido Cımo’nun tecrübelerinden yararlandım. Bir okuldan öğrenemiyeceğim şeyleri ondan öğrendim. Kürdistan Kürdistan filminde Egido Cımo hayattaki gerçek rolünü oynadı. Bana sürpriz olarak Kuzey Kürdistan’daki köyümüze getirdiler.

 

Husênê Mûşî’nin müzik hayatınıza etkisi ne oldu?

 

Husênê Mûşî benim amcamdır. Egido Cımo, Şakıro, Kavıs ağa, Mihemed Arıf ve Husênê Mûşî gibi büyük insanların etkisinde kalmak çok güzel bir şeydir. Ama ben amcamın etkisiyle sınırlı kalmadım. Erivan radyosu, Şakıro, Mırado gibi onlarca dengbêj dinledim. Ama beni en çok etkileyen dengbêj Şeroyê Bıro oldu. Çıkardığım bütün albümlerde Şeroyê Bıro’nun bir parçasına yer verdim. Ney çalmada ise Egido Cımo’nun etkisinde kaldım.