Haber Merkezi – "Zaza Women Music Projekt” isimli grubun 23.Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ne yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine başlayan tartışmalara Dersimli sanatçı Mikail Aslan da katıldı.
Festival komitesinin, grup adında yer alan “Zaza” ifadesini gerekçe göstererek grubun sahne almasına izin vermemesi, kamuoyunda tepki toplarken, konuyla ilgili bir açıklama da sanatçı Mikail Aslan’dan geldi.
“Derdimize derman” başlığıyla tartışmalarla ilgili sosyal medyasında paylaşımda bulunan sanatçı Mikail Aslan şu ifadelere yer verdi:
“Derdê ma rê derman
Bir dönem aşiretçilik üzerinden kutuplaşan/kutuplaştırılan Dêrsim toplumu, bir dönem sol franksiyonlar üzerinden, şimdi ise kimlik/aidiyet arayışları üzerinden yeni bir iç kavgaya sürükleniyor.
Bu günlerde yapılan 23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne "Zaza Women Music Projekt" in programa dahil edilmemesiyle beraber tartışmalar ve karşılıklı hakaretler daha da yoğunlaştı.
Otuz yıllık sanat yaşamımda onlarca defa yasak ve ambargolara maruz kalmış biri olarak diyorum ki, bir yerde yasak ve ambargo varsa, bu durumu yaşıyan mağdur sanatçılar "yanlış anlaşılır" veya "başka yere çekilir" diyerek sessiz kalmasınlar. Yıllar önce desteğimizle seçimleri kazanan belediyemizden ve başka belediyelerden ve siyasetlerden kaç defa ambargo yedim, bunların haddi hesabı yok !
Bu yüzden grubun tavır almasını ve geniş çevrelerce tartışılmasını olumlu buluyorum. Konuyu bir "fırsat"a çevirerek art niyetini, kinini ve öfkesini kusanları da bu toplum görüyor..
Yukardan gelip yeteri kadar "Zaza" değil, yeteri kadar "Kürt" değil, yeteri kadar "Alevi" değil benzeri argümanlarla Dersim'e yeni bir biçim vermeye çalışanlara uyup birbirine sataşan, laf eden, hakaret edenlere de diyeceğim şudur; Dersim Kirmanc/Zaza, Kurmanc, Kürt, Ermeni hepsinin bir arada, ortak yaşama tutunduğu, bütün bu damarların toplamıdır. Eksik olan biz değiliz, Dêrsim değil, asıl eksiklik ‘Dersim’ adının tarif ettiği köklü/dervişane yaşam felsefesini görememektedir.
Hayatta, tarihte, siyasette, inançta bir karşılığı olmayan bir sürü yapay tariflerle, yapay etiketlerle çoluk çocuğumuzu yeni çıkmazlara sürüklüyoruz. Tekrar içimizden bölünüyoruz.
Bir durun, bizi birleştirecek dikili bir taşımız bile yok! İnsanı ve doğası, tarihi ve kültürü paramparça edilmiş bir diyarız. Birbirimizi acı sözcüklerle inşa ettiğimiz zindanlara daha fazla tıkmayalım!
“Birbirimizin canını yakıyoruz”
Bu dışlayıcı yaklaşım bizi sürekli şekilde eksiltiyor. Durmadan birbirimizin yarasına vuruyoruz. Birbirimizin canını yakıyoruz.
Artık yorulduk. Diyarımıza, jiyarlarımıza, mezarlarımıza, düğünlerimize, bir mezarı olmayanlarımıza layık olmaktan gittikçe uzaklaşıyoruz. Biliyorum ki bunu hissedip benim gibi gittikçe umutsuzlaşan çok sayıda insan var ve inanıyorum ki bu tür bölünmüşlüklerden yorulan bizler çoğunluğuz!
İzninizle bir tanıklıkla sözlerimi tamamlayayım. Dersim merkezde ikinci katta bir yerden dışarıya bakıyordum. Bir anda iki kişi arasında kavga çıktı. Kavgayı ayıran iki kişi geldi, az sonra onlar da kavgaya dahil oldu. On dakika sonra ise nerdeyse bütün çarşı birbirine girdi. Kavgaya girenler, kavganın asıl sebebini unutmuştu, herkesin başka bir öfkesi vardı... Sanki olan, tekrarlayan ve devam eden şey tam bu kavganın kendisidir.
Birayêne, wayêne, büyüklerimizden kalan bir sözü aktarayım; Diyorlar ki
‘Sere pîstikonê xo de danîmê pêro.’ Yani ‘giydiğimiz elbiseyle bile kavgalıyız.’
Büyüklerimizden bize kalan Dersim bu değildi, küçüklerimize bırakacağımız Dwrsim de bu değildir! Olmamalı!
Derdê ma rê derman.”
Derdê ma rê derman ;
— Mikaîl Aslan (@MikailAslan_MA) July 25, 2025
Bir dönem aşiretçilik üzerinden kutuplaşan/kutuplaştırılan Dêrsim toplumu, bir dönem sol franksiyonlar üzerinden, şimdi ise kimlik/aidiyet arayışları üzerinden yeni bir iç kavgaya sürükleniyor.
Bu günlerde yapılan 23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne…
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın