Ufuk Uras: Demirtaş'ın tahliyesi simgesel bir adım olacak
Siyasetçi ve akademisyen Ufuk Uras, Rûdaw’a verdiği demeçte, yeni yasama yılında çözüm sürecine ilişkin umutlu olduğunu belirtti. Meclis'in açılışının her zaman önemli olduğunu vurgulayan Uras, özellikle Ekim ayının çok kritik olduğunu ve çerçeve yasa ile bir dizi yasanın çıkmasını beklediğini ifade etti.
8 Ekim'de süreçle ilgili önemli bir gelişme beklendiğini hatırlatan Uras, Selahattin Demirtaş ve Kobani davasında tutuklu bulunan diğer siyasi tutsakların tahliyesine ilişkin beklentilerin yaz başından beri devam ettiğini söyledi. Bu tahliyelerin "simgesel ve önemli jestler" olacağını düşündüğünü dile getirdi.
Çözüm Süreci Komisyonu'nun yarın hukukçuları dinleyeceğini ve ardından bir rapor hazırlayarak Meclis'e sunacağını belirten Uras, komisyonda genel olarak bir uyum olduğunu gözlemlediğini aktardı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un "Türkçe dışında resmi dil olamaz" açıklamalarını değerlendiren Uras, bu gel-gitlere rağmen sürecin tıkanacağını düşünmediğini belirtti. Kürtçenin resmi dil olması gibi bir talebin olmadığını ancak ana dilde eğitim konusunda anayasal adımların atılması gerektiğini vurguladı.
"Ortak vatan, ortak devlet" fikrinin herkesin kendi kültürü, dili ve diniyle kendini ifade etmesi anlamına geldiğini belirten Uras, Amedspor'a yönelik baskıların bırakılması ve Rûdaw'ın akreditasyonunun verilmesi gibi simgesel adımların önemine dikkat çekti.
Komisyonun İmralı Adası'na giderek Abdullah Öcalan ile görüşmesi beklentisi konusunda DEM Parti'nin bunu bir kırmızı çizgi olarak sunmadığını, ancak bir teklifte bulunduğunu ifade etti.
Suriye'deki Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) silah bırakma değil, Suriye ordusunun bir parçası olarak dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Uras, Rojava modelinin Suriye'nin bütünlüğü içinde yerel yönetimlerin güçlendirilmesi için kapsamlı bir çözüm olabileceğini belirtti.
Siyasetçi ve akademisyen Ufuk Uras, Rûdaw muhabiri Ömer Sönmez’in sorularını yanıtladı:
Rûdaw: Bugün Meclis açıldı. Yeni yasama yılı başladı. Tabii barış süreci ile ilgili beklentiler var. Siz ne umuyorsunuz, beklentiniz ne? Yeni yasama sürecinde artık yasalar çıkacak mı?
Ufuk Uras: Meclis açılılışı her zaman önemli. Ekim ayı çok kritik. Muhtemelen bu yasalar, çerçeve yasa ve bir dizi yasa çıkacak. İstisnasız komisyondan geçecek. Ekim ayı içinde bunlar tamamlanmış olur. O yüzden umutluyuz doğrusu.
Rûdaw: 8 Ekim'de süreçle ilgili önemli bir gelişme de bekleniyor. Selahattin Demirtaş'ın avukatları açıklama yaptı. Demirtaş'ın tahliyesi de bekleniyor. Demirtaş ve diğer siyasi tutsakların özellikle Kobani davasında tutuklanan siyasilerin tahliyesi bekleniyor. Sizin böyle bir beklenti ya da duymunuz var mı? Bir tahliye bekliyor musunuz?
Ufuk Uras: Epeydir bekliyoruz. Aslında yaz başından beri bu infaz yasasının geçmesi ekseninde de bekleniyordu. Bunlar çok simgesel, önemli jestler. O yüzden tahmin ediyorum bu doğrultuda adımlar atılabilir.
Rûdaw: Çözüm süreci komisyonu da yarın hukukçuları dinleyecek. Ondan sonra dinleme süreci tamamlanacak. Süreçle ilgili bir rapor hazırlayıp meclise sunması bekleniyor. Komisyonda son gelişmeler ne? Komisyondan beklenti de yüksek. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Ufuk Uras: Genel olarak komisyonda bir uyum var. Yani toplumsal muhalefet örgütleri, Barış annelerinden tutun, Cumartesi annelerine, Diyarbakır annelerine. Bu meselenin tabusuz konuşulması bile çok kıymetliydi. Tahmin ediyorum bu infaz yasasıyla ilgili, terörlü mücadele yasasıyla ilgili bir dizi konuda kapsamlı bir adım atılacak. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu sürecin bir parçası olması önemli. Meclis açılışına katılmıyorlar ama bu simgesel bir protesto. Komisyon çalışmalarında bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum. PKK silahı bırakırken nasıl yakarak, eriterek bıraktı. Bunun bir yolu da katılmak. Yani o boşluğu siyasi katılımla, demokratik siyasetle doldurulması. Bu çerçevede bir yol haritası çıkacaktır diye bekliyoruz.
Rûdaw: Sürecin başından beri aslında önemli bir kavşak noktası Rojava meselesi, Suriye meselesi. Dün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un bir açıklaması oldu. “PKK bütün gruplarıyla silahlarını bırakmak zorunda” şeklinde. O açıklamadan sonra da başka bir açıklaması oldu “Türkçe dışında başka bir resmi dil olamaz” dedi. Erdoğan-Trump görüşmesi sonrası süreçte nasıl bir yol izlenecek? Süreç aynı zamanda dış politikadaki gelişmelerle de doğrudan bağlantılı. Siz nasıl okuyorsunuz? Hem Rojava meselesini hem Kürtçe ana dilde eğitimle ilgili açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Süreç tıkanıyor mu? Süreci nasıl ilerleyecek bundan sonra?
Ufuk Uras: Sürecin tıklanacağını zannetmiyorum. Bu gel-gitler içine gidiyor ama Trump'la olan müzakere bu süreci olumsuz değil, olumlu etkiler. Yani bir küresel network içerisinde optimumu yakalamak daha anlamlı. Kürtçenin resmi dil olmasıyla ilgili bir talep yok zaten. Ama bu ana dil meselesi konusunda anayasal adımların atılması gerekiyor. Yani Abdullah Öcalan'ın ifade ettiği ortak vatan, aynı zamanda ortak devlet, ayrı devlet yerine ortak devlet ne demek? Herkesin kendi kültürü, dili, diniyle o devlet içerisinde kendini ifade etmesi. Yani sivil alana yönelik bunlar söyleniyor. O yüzden, bunlar olmaksız zaten Kürt sorunun demokratik çözümü olmaz. Bazı simgesel adımlar önemli. Mesela Amedspor’la uğraşmayı bırakmaları lazım. Rûdaw’ın akreditasyonunun verilmesi lazım. Bunun gibi, bunlar hani basit gibi gözüküyor ama önemli adımlar. O yüzden hani eğitim hakkı vesaire gibi konular vazgeçilmez temalar. Bunlar müzakere edile edile yıl sonuna doğru bir netliğe kavuşur diye düşünüyorum.
Rûdaw: Komisyonun İmralı Adası'na gidip Abdullah Öcalan'la görüşmesi gibi bir beklenti var. CHP biraz temkinli gözüküyor. MHP'li Fethi Yıldız'ın da bu yönde açıklaması vardı. Siz böyle bir görüşmeyi, böyle bir gelişmeyi öngörüyor musunuz yakın bir zamanda?
Ufuk Uras: DEM bu konuyu bir kırmızı çizgi olarak, ön şart olarak getirmiyor. Böyle bir teklifte bulunuyor. Öcalan’ın bu konudaki perspektifi önemli. İlk başta sorduğunuz soruyu atlamayayım. Bütün bölgede silah bırakılması usul açısından doğru ama Türkiye'deki yolla Suriye'deki yol, ya da Irak'taki yol birbirinden farklı. Suriye'de SDG'nin dönüşmesinden bahsedebiliriz. Yani Suriye ordusunun bir parçası olmanın yol ve yordamı konuşulmalı. Mesela kadın askerler nasıl olacak gibi bir dizi teknik mesele var. Dolayısıyla SDG buharlaşmayacak, başka bir şeye dönüşecek ve Suriye'nin bütünlüğü içinde bu olacak. Üstelik Suriye'nin anayasal bütünlüğü İsrail için de çok büyük bir güvence. Yani Suriye'de kaosun olmaması, anayasal bir bütünlük olması önemli. Rojava konusunda şöyle ele alabiliriz. Suriye'de üniter devlet olması, yerel yönetimlerdeki yetkilerin arttırılması önünde bir engel değil. Aslında Rojava modeli güzel bir model ve bu bütün Suriye için kapsamlı bir çözüm olabilir. Suriye merkezi hükümetinin tahkimatıyla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi çelişmez, birbirini tamamlar.