AK Parti’li Bakan: Karşıt cephe büyük!

01-11-2015
Ahmet Aslan
Mehmet Şimşek
Mehmet Şimşek
Etiketler Türkiye Seçim
A+ A-

Türkiye Maliye Bakanı ve AK Parti Gaziantep birinci sıra milletvekili adayı Mehmet Şimşek, 1 Kasım seçimi konusunda, “Ama tabii çok büyük bir karşıt cephe var. Şimdi ya tek başımıza iktidara geleceğiz ya da 7 Haziran’dan farklı bir resim olmayacak” ifadelerini kullandı.

 

“Çözüm süreci”nin PKK tarafından bitirildiğini söyleyen Şimşek, “Kürt kimliği ve Kürtçe üzerindeki tüm yasakları kaldırdıklarını” belirtti.

 

Rojava (Suriye Kürdistanı) konusunda ise, “PYD, PKK’nın bir dalı olmasaydı o zaman farklı yaklaşılabilirdi” diyen Bakan Şimşek, “Bakın, bir yere not edin; Kürt hareketine en büyük zararı terör örgütü PKK vermiştir, veriyor, verecektir” dedi.

 

Mehmet Şimşek Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

 

 

Yarın oluşacak Türkiye’nin fotoğrafı nasıl olur?

 

Çok önemli bir seçim var. Türkiye 90’ların koalisyon yılların makro ekonomik istikrarsızlık, çözümsüzlük ortamına mı gidecek yoksa güçlü, tek başına bir AK Parti iktidarını mı seçecek? Bence seçim bunun seçimi. Bizim beklentimiz milletimizin istikrardan, huzurdan,  refahtan yana seçmesi. Ama tabii çok büyük bir karşıt cephe var. Şimdi ya tek başımıza iktidara geleceğiz ya da 7 Haziran’dan farklı bir resim olmayacak. Geçmişte Türkiye birçok koalisyon gördü. Bu koalisyonlar Türkiye’nin hiçbir sorununu çözmedi. Bakın rahmetli Özal iflas etmiş bir Türkiye devraldı ama tek başına iktidar ile hem ekmeği büyüttü, hem de özgürlükleri arttırdı. Koalisyonların olduğu 1990’lı yıllarda Türkiye her açıdan geriye gitti. Ülkenin büyük bir bölümünde olağanüstü hal uygulandı. Ekonomik olarak da özgürlükler olarak da.

 

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelmesi de hemen koalisyondan sonra oldu...

 

Evet. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte bu tersine döndü. Türkiye küresel krizlere karşı güçlü bir ekonomi ile ayakta durdu. Çünkü iktidarımız bu yönde her türlü tedbirini almıştı. 2002’den itibaren reform sürecine girdik ve büyük bir başarı sağladık.

 

Kürt sorununun çözümü konusunda attığınız adımlar yeterli mi?

 

Bu konuda hiçbir hükümet, hiçbir siyasi hareket somut adım atma konusunda risk almadı. Ama AK Parti ve kurucu başkanımız Recep Tayyip Erdoğan hakikaten çok önemli adımlar attı ve büyük risk aldı. Çünkü bu iş siyasi risk almayı gerektiriyordu.

 

Fakat şu anda çözüm sürecinin bittiğini görüyoruz. Sizce neden bitti ve tekrar nasıl başlar?

 

Şimdi çözüm süreci terör örgütü tarafından bitirildi. Bu net. Biz dedik ki medeni ülkelerde olduğu gibi her kesimin temel hak ve özgürlüklerini genişletelim. Bunun karşılığında demokrasilerde yeri olmayan şiddet ve terör sona ersin. Şimdi hatırlarsanız partimiz Kürt kimliği ve Kürtçe üzerindeki tüm yasakları kaldırdı. Kürdoloji bölümleri açıldı. Kürtçe seçim propagandası yasağı kaldırıldı. Hükümetimiz okullarda seçmeli Kürtçe dersini koydu. Terör mağdurları için tazminat hakkı getirdik. Yani hükümetimiz birçok şey yaptı. Ayrıca ret ve asimilasyon politikalarına son verdik. Yerel yönetimlere birçok yetki ve kaynak verdik. Kaynak seçilmişler tarafından kullanılıyor ve yerelde tek meclis var. Bunun karşılığında partimiz şiddetin ortadan kaldırılmasını ve silahların gömülmesini bekledi. Çünkü artık şiddete başvurmanın teröre başvurmanın artık bir gerekçesi kalmadı.

 

Siz gerekçelerin ortadan kalktığını söylüyorsunuz ama bölgede çatışmalar sürüyor…

 

Biz üzerimize düşeni yaptık ama bugün çatışma ortamına tekrar döndük. Varsa bir eksik, yanlış, bunun yolu artık meclistir, siyasettir. Hükümet olarak biz üzerimize düşeni yaptık ama terör örgütü sözlerinde samimi davranmadı. Şehirlerde cephanelikler kurmaya ve paralel yapılanmalar oluşturmaya başladı. Milleti kaçırmaya, haraç alamaya başladı. En son 6-7 Ekim olaylarında şehirler yakılmaya başlandı. Bundan dolayı terör örgütünün derdinin Kürtler’in hakları, özgürlüğü değil. PKK’nın derdi Kürtler olsaydı, bu yaptıklarımıza böyle cevap vermezdi. Eğer örgütün derdi Kürtler olsaydı, bu olayları bitirmesi gerekirdi ama tam tersi oldu.

 

Gelinen noktada çözüm sürecinin arkasındayız. Güçlü bir çözüm irademiz vardır. Arkasında duruyoruz ama bütün medeni ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de hak ve özgürlükler ile terör ve demokrasi bir arada olamaz.

 

Peki, çözüm sürecinin başlaması için neler yapılmalı?

 

Bakın Kürt kardeşlerimizin hakkından, hukukundan ve Türkiye’de ileri demokrasiden eşit çoğulcu yapıdan bahsediyorsanız, bizim o konuda tereddüdümüz yok. Bizim tek talebimiz silahların gömülmesi ve terörün sona ermesidir.

 

PKK sorununun dışında parti ve hükümet olarak Kürt sorununa yaklaşımınız olmayacak mı? Mesela Maliye Bakanısınız ve seçmeli Kürtçe dersi için ayrılan öğretmen sayısı çok az değil mi? Bunun PKK ile bağlantısız çözülmesi gerekmiyor mu?

 

Bu sürecin daha başındayız ve bu kısmen talep ile ilgilidir. Şöyle geçen sene seçmeli derslerde Kur’an dersini 450 bin, Kürtçe’yi 20 bin kişi tercih etti. Bakın tercih olduktan sonra öğretmen meselesi, kaynak meselesi basittir. Biz bu konuda her türlü adımı atarız. Bizim eksiğimiz şu: Biz çözüm sürecinde samimi davrandık ve karşı tarafı da samimi olduğu yanılgısına kapıldık. Yaptığımız en büyük hata budur. Terörle mücadelenin asla bırakılmaması lazımdı. Terörle mücadelede nasılsa bu iş barışçıl çözülecek diye Türkiye’nin terör örgütüne alanda rahat bir imkan tanımasıydı, bence hata budur. Bugün PKK terör örgütü silah bıraksın, HDP sırtını terör örgütüne dayamaktan vazgeçsin, Kürtler’in en büyük hamisi Türkiye’dir. Biz nasıl Irak Kürdistan’ına her türlü dostane kardeşlik ilişkileriyle elimizi uzatıp destek oluyorsak, kendi vatandaşlarımıza da demokratik standartlarda bir sistem kurarız.

 

Buradan PKK olmasa Kürtçe eğitimin başlayabileceği sonucunu çıkarabilir miyiz?

 

Dünyanın her yerinde her etnik gruba anadilde eğitim olmaz. Amerika ve Avrupa’da yaşadım. Bu yerlerde her etnik gruba anadilde eğitim olmuyor. Amerika bakın çok dilli değil. Almanya çok dilli değil. Kimse bunlara demokratik değil diyemez.

 

Ama diğer yandan İskandinav ülkeleri bazı Amerika ülkeleri ve Avrupa’da anadilde eğitim var.

 

Evet, bunlar çok dilli. Ama bunlar en başından beri böyle. Bugün Kürtçe öğrenilmesine, öğretilmesine engel hiçbir şey de yok. Biri bugün çıkıp ben özel bir üniversite kurup öğretim dili Kürtçe, Arapça, Türkçe olacak dese kimse itiraz etmez. Bir lise açmak bir kolej açmak isterseniz yine kimsenin itirazı olmaz. Bugün bir çok ülkede çok dilli ülkeler var. Bu dillerin yaşatılması anlamında her türlü olanak sağlanır. Sizin söylediğiniz istisnadır. Tek resmi dil genellikle tercih edilir.

 

Bu sorun nasıl çözülecek?

 

Daha çok demokrasi hak ve özgürlük ekseninde, kardeşlik hukuku ile çözülecek. Biz çözüm sürecini bunun için başlattık. Çözüm süreci Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da PKK’nın siyasi platformu HDP ve Batı’da da MHP tarafından istismar edildi. Bunlara rağmen biz Kürt kardeşlerimizin hakkı hukuku her türlü özgürlüğü için biz gereken adımları attık, atıyoruz. Varsa bazı eksiklikler gereken yapılır ama  silahların olduğu yerde demokrasi olmaz.

 

Türkiye’de siyaset yapan etkili biri olarak Kürt hareketini nasıl görüyorsunuz?

 

Bir kere Kürt hareketi özgürlükçü ve demokratik bir hareket değil. Açık konuşuyorum Kürt hareketi PKK’nın gölgesinde Kürtler’e zülme dönüşmüş. Eğer gerçek anlamda demokratik olsaydı başka partiler olurdu. Kürt hareketi başka partilere yaşam hakkı tanımıyor. Marksist ve komünist bir yapı, Kürtler’in dokusuyla uyuşmuyor. Ben Batman milletvekiliği yaptım. Daha dün AK Parti’li bir sandık başkanımız katledildi. Van da bir milletvekilimizin yakını akrabası aynı şekilde katledildi. Evet oy alıyorlar çünkü milli irade sandığa yansımıyor. Burada zulmün, baskının haddi hesabı yok.

 

Dediklerinizden hareket ederek soruyorum, bu durum hükümetin bir eksikliği değil mi?

 

Alan hâkimiyeti konusunda maalesef bazı sıkıntılar oluşmuş. Çünkü biz küresel standartlarda demokratik bir rejime sahibiz. Hukuk devleti olarak hukuk dışına çıkmamızı mümkün değil. Bütün hareketlerimiz hukuk içinde olmak zorunda. 90’lı yıllarda böyle değildi. 217 bin faili meçhul var biliyorsunuz. Biz terörle mücadele de hukukla hareket ediyoruz Fakat terör örgütünün hukuku yok. Bunun getirdiği sıkıntılar var. Yoksa siz Nusaybin’in bir iki mahallesi var, rahatlıkla yıkabilirsiniz. Bakın bugün Nusaybin’de, Cizre’de PKK’nın baskısından göçeden binlerce insan var.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Suriye ile ilgili olarak “Yeni bir Kuzey Irak’a izin vermeyiz” dedi...

 

Kuzey Irak Kürdistan’ı rasyonel, pragmatik, bir hareket. Suriye’de PYD şemsiyesi altında oluşan hareket ise PKK’nın bir dalıdır. Bunu ben değil, Salih Müslim’in abisi söylüyor. Kardeşi, “PYD halkın desteğine sahip değil ama baskıyla silahla egemenler” diyor. Şimdi tabii ki Türkiye PKK’yı bir terör örgütü olarak görüyor ve PKK’nın yönettiği alanı ulusal güvenlik açısından tehdit olarak görüyor. Bundan daha doğal birşey yoktur. Burada mesele Kürtler değildir. Bakın Kobani’de Kürtler için herşey yapıldı. Evimizi, gönlümüzü, sınırımızı açtık. 197 bin  kardeşimiz üç gün içinde sınırı geçti. Sürüleri ile birlikte gelenlerin hayvanları satın alarak gelen Kobanililere dağıtıldı. Biz dedik ki size yardımcı olalım, “Hayır Türkleri istemiyoruz”, dediler, “Türkiye müdahale etmesin çünkü emin değiliz, güvenmiyoruz” dediler. Peki, Peşmerge gelsin dedik, direndiler. En sonunda kabul ettiler ve Irak Kürdistanı’ndan peşmergelerin geçişine biz izin verdik. Özgür Suriye Ordusu’nun barbar IŞİD’e karşı Kürtler’i savunmasını biz sağladık. Bütün yaralılar bizim hastanelerimizde tedavi edildi. Orada yeniden imar Türkiye’nin imkânlarıyla oluyor. Siz bizim Batman’dan giden iş makinelerini bilmediğimizi mi sanıyorsunuz? Bunun karşılığında ne aldık?  Klasik terör örgütünün tavrı. Demirtaş’ın çağrısı ile şehirler yakılıp, yıkıldı.Normalde Kürt kardeşlerimiz hakim olsaydı, Kürtler’in iradesi hakim olsaydı, cevap “Allah razı olsun” olurdu.

 

Hükümet PYD’yi PKK uzantısı olarak gördüğü için mi Rojava’ya dönük mevcut durumu kabullenemiyor? Mesela farklı yapılanma olsa hükümetin tavrı farklı olur mu?

 

PYD, PKK’nın bir dalı olmasaydı o zaman farklı yaklaşılabilirdi. Mesele burada terör örgütü PKK’dır.  Bakın bir yere not edin; Kürt hareketine en büyük zararı terör örgütü PKK vermiştir, veriyor, verecektir. PKK bugün maşadır. Türkiye’de Kürtler Irak ve Suriye’deki gibi değildir. Türkiye’de toplumsal entegrasyon büyüktür. Biz Türkiye’de operasyona izin vermeyiz. Burası demokratik bir geleneğe sahip. Tüm eksikliklerine rağmen PKK’nın siyasi platformu HDP istediği her yerde siyaset yapabiliyor.

 

Son olarak, Kürdistan Bölgesi’ne dönük gözlemleriniz neler?

 

Bugünlerde Irak Kürdistanı zor bir dönem geçiriyor. Merkezi hükümetle yaşadığı sıkıntılar var. Biz Irak Kürdistanı’nın refah ve istikrar içinde olmasını istiyoruz. Bugün Irak devleti ülkenin büyük bir kısmına sahip değil. Biz geçmiş Irak hükümetlerine ülkeye bir bütün olarak bakmasını hep söyledik.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli