ALÎKAR - Kürtler’e yardım eli…

04-03-2016
Emrah Akbulak
Etiketler ALÎKAR Şanlıurfa Öze Dönüş Platformu Mehmet Pala İnsani Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
A+ A-

Geçen hafta Şanlıurfa merkezli Öze Dönüş Platformu’nun desteğiyle, ALÎKAR İnsani Yardım ve Dayanışma Derneği resmen kuruldu.

 

Kürtçe’de, “Yardımcı” anlamına gelen ALÎKAR Derneği Kurucu Başkanı Mehmet Pala, “Derneği, sömürgeleştirilen, işgale uğramış olan, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri uzak ve yakın işgalciler tarafından talan edilen Kürtler’e hizmette bulunması için kurduklarını” söyledi

 

Mehmet Pala, “Devletsiz bir milletin kendisine hizmet eden bir kurumunun olması, küçük bir devlet hükmündedir” dedi

 

Bütün hareketlerin ve sivil toplum örgütlerinin gayesinin insana hizmet olduğunu ifade eden Pala, “” ALÎKAR hiçbir hareketin ve cemaatin örgüt bencilliklerine hapsedilebilecek ve  kurban edilebilecek bir kurum değildir” şeklinde konuştu

 

Mehmet Pala, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı…

 

Öncelikle derneğiniz hayırlı olsun. İlk olarak yardım kuruluşunuzun amacı ve misyonunu sormak istiyorum. ALîKAR nedir, ne yapmak istiyor?

 

İlginize teşekkür ederim. Hayır duanıza içtenliğimle “âmin” diyorum. ALÎKAR derneği insani yardımlaşmayı ve dayanışmayı kendisine gaye edinmiş bir dernektir. Kürdistan’ın kuzeyinde, genel merkezi Urfa’da olan bir yardım derneğidir. Faaliyet sahasını “Kuzey Kürdistan ve yakın çevresi” olarak belirlemiş olan bir derneğiz.

 

Sürekli katliamlara, göçlere ve doğal afetlere maruz kalan Kürt milletinin kendi içerisinde yaralarını saracak, kendisine yarenlik yapacak kurumlara ihtiyacı vardır. ALÎKAR bu anlamda Kürt milletinin tarih boyunca yaşamış olduğu acıların derin yaralarını hissetmektedir. Yakın zamanda Kobani, Şengal, Cizre, Sur ve diğer Kürt yerleşkelerinde yaşanan dramlarda, Kürt milletinin köklü yardımlaşma ve dayanışmalara ihtiyacı olduğunu, yardımlaşma ve dayanışma bilincini inşa etmenin zorunluluğunu görmüş olmanın oluşturduğu  bir kurumsallaşmadır. Kürdistan ve Kürt milletinin toptan kalkınmasının, toplam kalitesinin artmasının gerekliliğine olan inançla  sadece kriz bölgelerinde değil, “Karzı Hesen” (*) kurumları ile, mikro kredilerle fakirlikle mücadele etmeyi hedeflemekteyiz. “Gıda Bankası” oluşturarak kritik durumlara acil müdahale etmek istiyoruz.

 

Sömürgeleştirilen, işgale uğramış olan, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri uzak ve yakın işgalciler tarafından talan edilen mustazaf bir milletin istiklali ve istikbalinde hayırlı hizmetler yapan ve yapacak olan bir kurum tesis etmeye çalışıyoruz. Biz şuna inanıyoruz; ‘Devletsiz bir milletin kendisine hizmet eden her kurumu küçük bir devlet hükmündedir. Biz bu bilinç ve şuurla ALÎKAR’ı tesis ediyoruz.

 

Derneği kurma fikri nasıl doğdu, buna iten sebepler neydi?

 

Bizler IŞİD katliamlarının yaşandığı Rojava kentlerinden Kobani’ye göçlerin olduğunu ilgi ve endişeyle izliyorduk. En son Mürşitpınar Sınır Kapısı’na, Kobani-Suruç sınırının birçok yerinde kendini mayınlara ve sınır tellerine vurduğu gün bizler ilk yardım faaliyetlerimize başladık. Profesyonel yardım kuruluşu değildik. Sadece insani yardım yapmaya çalışan bir platformduk. Şanlıurfa Öze Dönüş Derneği üyeleri ve gönüllüleri olarak yardım faaliyetlerimizi süreklileştirdik. İğne, iplik, hijyen, yatak, battaniye, gıda, giyecek, berber ve kurban vs insan yaşamı için gereken bütün ihtiyaçları temin etmeye çalıştık. İrtibat çadırımız da hafta sonları sağlık taraması ve ilk müdahaleler için özverili ve gönüllü faaliyetlerde bulunan doktorumuz vardı. Bu faaliyetler sırasında birçok hareket, cemaat, ve yurtsever insanımız yardımlarını ulaştırdı.

 

En son bu sokağa çıkma yasaklarıyla mağdur olan milletimizin yaralarına merhem olmaya çalıştık. Fakat yerel bir dernek olarak bunun uzun süreli ve güçlü bir şekilde devam edemeyeceğimizi gördük. Yoğun istişareler ve araştırmalar neticesinde ALÎKAR fikriyatı ve derneği belirmeye başladı.

 

Tabii biz bu çalışmaları tartışırken mensubu olduğum Öze Dönüş Hareketi (Tevger a Xwenasî) ile de yoğun istişareler yaparak Genel kurul kararıyla böylesine bir çalışmayı başlatmış olduk. Burada ‘Örgüt bencilliğini aşmamış hiçbir kurumun Kürt Milletine ve Kürdistan’ın istiklaline bir hizmeti olamayacağı kanaatimizi belirtmekte fayda vardır.’ Bütün hareketlerin, sivil toplum örgütlerinin gayesi insana hizmet etmektir. Bu bağlamda şunu diyebiliriz ALÎKAR hiçbir hareketin ve cemaatin örgüt bencilliklerine hapsedilebilecek, kurban edilebilecek bir kurum değildir.

 

Hedefiniz lokal bir yardım kuruluşu mu, yoksa uluslararası arenada çalışacak daha global bir kuruluş mu?

 

İçten dışa doğru bir strateji ile uluslararası bir yardım kuruluşu olmayı hedefledik. Kuzey Kürdistan’dan başlayıp dışa doğru açılmak istiyoruz. Dernek tüzüğümüzü de bu ufukla hazırladık. Bu anlamda daha tecrübeli dostlarımızla istişare ettik onlardan istifade ettik. Özellikle yurtdışı temsilcilikleri de oluşturuyoruz.  Güney Kürdistan, Batı ve Doğu Kürdistan’daki dostlarımızla da bu temsilcilikleri görüşüyoruz.

 

İçinde bulunduğumuz süreç Kürt milletinin acılarının çoğaldığı bir süreçtir. Kürtler, yaşadığı topraklardan binlerce kilometre uzağa göçmek zorunda kalıyor. Biz bütün bu yaşanan süreçleri dikkate almak zorundayız. Küreselleşirken dünya bu küreselleşmeye maruz kalan milletimiz, küreselleşmeden kendi maslahatına uygun olacak şekilden yararlanmalıdır. Biz ALÎKAR’ı nihayette uluslararası bir yardım kuruluşu olarak tesis etmek niyetindeyiz.

 

ALİKAR hangi kurum, kuruluş ya da kişilerin desteğini almaktadır? Ya da şöyle diyeyim; partnerleriniz var mı?

 

Biz yardımlaşma ve dayanışmaya dair çalışan bir derneğiz. Bu anlamda bizimle dayanışan herkesle ilişki geliştiriyoruz. Sadece dikkat ettiğimiz birkaç husus var.  Öncelikle özne-nesne ilişkilerinin tesis edilmesine müsaade etmiyoruz. Bizler, milletimizin aleyhine olabilecek projelerde nesneleştirmek isteyen ilişkilenmelere karşıyız. İnsan onurunu çiğneyen ve rencide edici yaklaşımlarla bizlerle ilişkilenmek isteyenlerle de mesafeliyiz. Bizleri dolgu malzemesi olarak gören her aktörle mesafemizi korumaya çalışıyoruz. Biz sistemin açığını kapatan bir yaklaşımla yardımlaşmıyoruz. Dayanışmalar geliştirmiyoruz. Biz bu araçlaştırma çabalarını iyi biliyoruz.

 

Bu hassasiyetlerimizle beraber inancına, mezhebine, etnisitesine, ideolojisine bakılmaksızın dayanışma içerisinde olduğumuz birbirinden farklı aktörler ve yardım gönüllülerimiz vardır.  ALÎKAR içinde insane ve vicdani yardım duygusu taşıyan herkesin faal olabileceği bir kurumdur, dernektir.   

 

Öğrenciler için çalışmalarınız olacak mı ?

 

Öğrenci mevzusunu açtığınız için size teşekkür ederim. Biz Şanlıurfa Öze Dönüş Derneği olarak iki yıldır “Öğrenci Evi Dayanışması” adı altında bir çalışma yürütüyoruz. Bu çalışma da aidiyet şartı aramaksızın talep eden her öğrenciye yardım faaliyetlerinde bulunduk. Ev kiralarken kefil olduk.  Kendileri kiralarını ödemek koşuluyla evlerinin eşyalarını temin ettik. Buzdolabı, çamaşır makinası, halı, kap kacak, yatak ve battaniye gibi ihtiyaçlarını karşıladık. Ayda bir defa da gıda yardımlarımızı sürekli bir şekilde yaptık. Bu şekilde on dört ev ile dayanışma içerisine girdik. Tabii bu faliyetimiz alışılmışın dışında bir faaliyet. “Cemaate bağlan” demiyoruz, “tarikata gel” demiyoruz, “örgütsel faaliyetlere katılın” demiyoruz, “parti bayraklarını asın” demiyoruz… Bu, epey ilgiyle karşılandı öğrencilerce…

 

Biz sadece iki şey istedik; derslerine çalışıp başarılı olmalarını ve dil çalışmalarına ağırlık vermelerini … Önerdiğimiz diller, Kürtçe, Türkçe, Farsça, Arapça ve İngilizce.



Öğrenci Evi Dayanışması

 

Derneğin finansını nereden sağlanıyor ya da nereden sağlayacaksınız?

 

Şimdiye kadar yaptığımız yardım çalışmalarını halkımızın içerisindeki yardımsever insanların imkânlarıyla yürüttük. Bundan sonrada halkımızın ve milletimizin desteğiyle bu çalışmalarımızı yürüteceğiz. Tüzüğümüzde belirtmiş olduğumuz yol ve yöntemlerle finansman bulacağız. Siyasal otoritelere sığınıp onlar elinde araçlaşmak gibi bir finansman edinme yol ve yöntemimiz yoktur.   

 

Varlıklı Kürtler’e ve şirketlere mesajınız var mı?

 

Tarihsel süreç içerisinde düşürülmüş bir milletin evlatları tembellik edemez. Tarihsel süreç içerisinde asimilasyona tabi tutulmuş ve zaafa uğratılmış bir milletin evlatları gamsız ve duyarsız olamaz.  Kürt işadamları ve şirketleri bu konuda duyarlılıklarını geliştirmek sorumluluğunu taşımaktadırlar. Kürt aydınlanması ve istiklal mücadelesinde herkese sorumluluklar düşmektedir. Her Kürt bulunduğu ve hayatta işgal ettiği yerin sorumluluklarının sınırlarını bilmelidir. Bunları bir ödev olarak bellemelidir.

 

“Kürdistan” kelimesi için resmi işlemlerde bir problem çıkarıldı mı?

 

Biz tüzüğü hazırlarken daha önce dernekler masasında onaylanmış tüzükleri dikkate alarak hazırladık. Emsallerinin olmasını önemsedik. İsmin Kürtçe olmasında problem çıktı. İsmin Kürtçe olamayacağını, dernek isimlerin ancak Türkçe olabileceğini söylediler. Emsalleri hatırlatınca daha önceki misallerin kendilerini bağlamayacağını ifade ettiler. Hukuki bir güvencesi olmayan süreçlerde edinilmiş bir hakkı sultan istediğinde geri alabilmekte. Tüzüğümüzü Kürt ve Kürdistan gibi ifadelerden dolayı tekrar revize etmek zorunda kaldık.

 

İlk yapacağınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

 

“ALîKAR” çalışmalarını yürüttüğümüz bu süreç içerisinde 30 farklı merkezde temsilcilik oluşturacak bir yaygınlığa ulaştık. Yardım faaliyetlerimizi yürütürken bu temsilciliklerin resmiyet kazanması içinde çalışmalarımıza devam edeceğiz. “Gıda Bankası”nın kurulması için çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Birde özelde Urfa’da, Şanlıurfa Öze Dönüş Derneği olarak yürüttüğümüz “Öğrenci Evi Dayanışması”nı,  temsilciliklerimizin olduğu tüm merkezlerde  faal hale getireceğiz. Önümüzdeki ilk bir yıllık hedeflerimiz bu şekildedir.

 

Kürt halkına bir mesajınız var mı?

 

Kürt halkı insanlık ailesine büyük katkılar yapmış bir millettir. Kürdistan ülkesi yani Mezopotamya, Dicle ve Fırat havzası insanlığın medenileştiği ilk mekânlardır. İmparatorluklar çağından sonraki uluslar çağında Kürtler düşürüldü, parçalandı, paylandı. Yüzyılı aşkın bir süredir ciddi katliamlardan geçirildi ve halen bu katliamlara maruz kalmaktadır. Dünya insanlık ailesi ve uluslararası paktlar ve birlikler Kürtlerin maruz kaldığı bu katliamlardan pay sahibidirler. Kürdistan’ın parçalanmış bedeni üzerindeki egemen ulus devletlerde bu katliamların failidirler.

 

Buradan Kürt milletine söyleyeceğim şey, bizler sahipsizliğin yani statüsüzlüğün ve devletsizliğin yaşattığı acıları yaşıyoruz. İttifaksızlığın bizleri düşürmüş olduğu zilleti yaşıyoruz. Eger dünya ve ahiret kurtuluşunu arzuluyorsak, bütün farklılıklarımızla beraber bir arada ittifak ederek yaşamasını başarmalıyız. Ve olağanüstü bir çaba sarfederek çok çalışmalıyız. Çok az uyumalıyız. Çünkü geri bırakılmışlığımız bir realite olarak ortada duruyor. Milliyetperver bir cehdle çalışmalıyız.

 

Devletsiz bir milletin kendisine hizmet eden en küçük bir kurumu küçük bir devlet gibidir. Kürtler kendisine hizmet eden kurumlarına bir küçük devlete sahipmiş gibi sahip çıkmalı ve hizmetlerini sürdürmesine katkı sunmalıdır. Buradan sizler aracılığıyla tekrar tekrar söylemekte fayda görüyorum. Kürt ve Kürdistan’a hizmet eden en küçük bir kurumumuz, küçük bir devlet kadar kıymetlidir. Sahip çıkalım. 

 

ALÎKAR ailesi adına Rûdaw Medya Grubu’na teşekkür eder, yayınlarında başarılar dilerim.

 

PORTRE / Mehmet PALA

 

Mehmet Pala, 1976’da Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde doğdu. Üç kız çocuğu babası olan Pala, Harran Üniversitesi Fizik Bölümü mezunu. Şanlıurfa Öze Dönüş Derneği ve Ceyhane Hikmet Okulu’nun aktif üyesidir.



(*) Karzı Hesen: Fakirlikle mücadelede insanları iş sahibi yapmak için ödemede kolaylık sağlanarak yapılan borçlandırma

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli