Eski Irak Başbakanı Nuri Maliki’nin Yardımcısı, Sünni lider Rafi el-İsavi, Bağdat Yönetimi’nin Şengal’deki PKK’lilere maaş verdiğini söyledi.
IŞİD’i yenilgiye uğratacak tek gücün Sünniler olduğunu söyleyen Rafi el-İsavi, “Bağdat anayasayı çiğneyerek, terörist örgüte yardım ediyor” dedi.
Rafi El-İsavi, Musul operasyonu ve gündeme ilişkin konuları Rûdaw’a değerlendirdi.
Musul operasyonunda Sünnilerin rolü nedir?
Sünniler ve Sünni aşiretler, IŞİD’e karşı savaşmak istedi. Ancak hükümet, Sünnilerin Irak Ordusu’na sızarak, IŞİD’e silah vereceğinden korktu. 2014’te IŞİD’e silahları veren aşiret liderleri miydi? Yoksa Irak Ordusu muydu? Bunun yanıtını henüz vermiş değiller. Sünniler, Bağdat yönetiminden silah talebinde bulundu ancak Başbakan Haydar Abadi bunu görmezlikten geldi.
Asil Nuceyfi liderliğindeki Ninova Bekçileri de Musul operasyonuna katılıyor. Bizler başından beri operasyonlarda önceliğin Sünnilerde olması gerektiğini söyledik. Çünkü işgal edilen bölgeler bizimdir.
Sünni güçler, Musul ve diğer bölgelerin güvenliğini sağlayabilir mi?
Tüm bölgelerde güvenliği sağlayabilirler. 2006-2007’de El-Kaide’yi yenilgiye uğrattılar. Şu anda da Sünni Arap aşiretleri ve Ninova Bekçileri var. Hazırlar ve bu kapasiteye de sahipler. Bölgeye hakimler ve IŞİD’i yenilgiye uğratacak olan da onlardır.
IŞİD ilk kez saldırdığında neden Sünniler karşı çıkmadı?
Irak Hükümeti, Arap Sünnileri silahlandırmaya hazır değildi. Felluce ve Ramadi’deki Araplar’la 5 defa toplantı yaptım ve hemen akabinde Abadi’yle görüştüm. Ancak silah talebimiz reddedildi. Ardından Heşdi Şabi kurulup silahlandırıldı.
Sünniler arasında birlik var mı?
Bu hükümetin hatasıdır. IŞİD’in ortaya çıkmasıyla ortak bir gücün oluşturulması için öneride bulunduk. Bölgedekiler doğrudan hükümete bağlı yerlerini koruyacaktı. Ancak bu öneri de kabul edilmedi. Sonrasında ise durum değişti. Bu nedenle de herkes kendine göre bir çözüm bulmaya çalıştı.
Güvenlik gücünün kurulması için hükümetin ulusal bir modeli oluşturması gerekiyor. Sünni ve Şii halkı silahlandırması gerekmiyor. Çünkü Musul’un alınmasından sonra iç savaş çıkabilir. Bunun içinde sistemli bir ordunun oluşturulması gerekiyor.
İç ve dış kamuoyunda Sünniler’in tek ses olamadığına dair eleştiriler var. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Sünniler arasında 2003’ten beri ayrışma yaşanıyor. Bazıları siyasi sürece katılmaktan yana olurken, bazıları süreç dışında kalmayı savunuyor. Bu nedenle de başından beri bir ayrışma yaşanıyor. Ancak şu an halk siyasi sürece katılmaya hazır. Örneğin Tarık Haşimi, Adnan Dilemi ve diğerleri şu anda nerede? Bunlar terör suçundan yargılanıyor.
Sünni yetkilileri siyasi süreç dışında tutmaya çalışırsanız, bu halkın sürece katılmasını istemediğiniz anlamına gelir. Bu nedenle de halk, siyasi sürece katılmanın bir anlam teşkil etmediğni düşünüyor. Mesele Sünni yetkililer değil, hükümetin yasadışı bir şekilde Iraklı Sünnilere karşı olan muamelesidir.
Maliye Bakanı olduğunuz dönemde Nuri Maliki ile sorunlar yaşadınız. O dönem protesto gösterileri sokaklara taştı. Tam olarak sorun neydi?
O protesto gösterilerine ben de destek verdim. Bu halkın haklı talebiydi. Yasalar çerçevesinde haklarımı savunduğum için suçlu mu oluyorum? Hükümet Havice, Kerkük, Felluce ve Ramadi halkına karşı bunu çok kullandı. Sorunun nedeni kendileridir. Anayasayı çiğneyen onlardır, ben değilim.
Abadi hükümetinin Maliki hükümetinden farklı olduğunu düşünüyor musunuz?
Haydar Abadi’nin iyi ve kötü yanları var. Örneğin önceki hükümetin IŞİD’e teslim ettiği şehirlerin kontrolünü sağlamaya çalışması iyidir. Ancak yasadışı yollardan Heşdi Şabi ve milislerin silahlandırması da kötüdür. Bazı Şiiler Heşdi Şabi’nin gerçekten onları koruyup, bölgede güvenliği sağladığı görüşünde ama bence bu bir hatadır. Çünkü bu gruplar yasal gruplar değildir.
Irak Hükümeti Sünnilere güvenmiyor, aynı şekilde Sünniler de Şii milislere güvenmiyor. Bu konuda nasıl ortak bir yol bulacaksınız? Çözümünüz nedir?
Ne yazık ki Irak’taki bu durumlar güvensizlikten kaynaklanıyor. 2003’ten beri elle tutulur ortak bir anlaşma bulunmuyor. Bu nedenle de IŞİD sonrası anayasaya uygun tüm tarafları kapsayacak siyasi ve askeri anlamda ortak bir anlaşmanın imzalanması gerektiğini savunuyoruz.
Enbar ve Ninova’yı kapsayacak bir Sünni bölgesinin kurulmasına yönelik projeniz var mı?
Birkaç yıl önce bu konuda ısrar edip öneride bulunmuştuk. Sadece Ninova’da bile aşiret üstü bir coğrafi bölge olması konusunda öneride bulunduk. Enbar bölgesinin Şiiler’e karşı bir bölge olduğuna dair şüphelenilmesine ortam hazırlamak istemiyoruz.
O zaman eski Musul Valisi Asil Nuceyfi ile etnik temelde değil, ancak coğrafik bölge oluşturulması konusunda hem fikirsiniz…
Evet. En iyisinin bu olacağına inanıyorum. Bizler Irak’ın parçalanmasını istemiyoruz. Çünkü anayasada da Irak federatif bir sistemde tek parçadır. Yani tek ülkedir. Madem tek parça olması isteniyorsa anayasaya saygı gösterilmesi gerekiyor.
Batı ülkeleriyle ilişkileriniz nasıl?
Tüm aktörlerle iyi ilişkilere sahibiz. Washington, bölge ve Arap ülkeleriyle iyi ilişkilerimiz var. Körfez ülkeleri Irak’ı tek parça görmek istiyor. Liberal bir hükümet görmek istiyor. Şii ve Sünni din adamlarının müdahalesi devleti bir şekilde değiştiriyor.
Kurtarıldıktan sonra Musul’u sizce kim alır? Kim yönetir? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Soruyu başka bir şekilde soralım: Asil Nuceyfi’nin liderliğinde bir güç var. Bu güç Musul operasyonuna katılabilir. Ancak onu Türkiye’yle işbirliği yapmakla suçluyorlar. Peki İran’a bağlı onlarca milisleri varken neden Asil suçlanıyor? Kaldı ki Asil de hükümetin suçlamalarını kabul etmiyor.
Asil, Ninovalı ve operasyona katılmaya hakkı var. Kısacası hükümetin sergilediği bu tutumun yanlış olduğunu söylüyoruz ve ne yazık ki bu hep tekrarlanıyor.
Sünniler, Şiilerin Tahran tarafından, Şiiler de Sünnilerin Ankara tarafında desteklendiğini ifade ediyor. Bu doğru mu?
Öncelikle Şiilerin Tahran’ın desteklediğini söyleyen Sünniler değil. Şii milisler, kendileri bunu dillendiriyor. Hatta bazı yetkililer, İranlı yetkililerle görüşmelerinde, “Bizler İran’a bağlıyız”demişti. Ulusal ordunun bir parçası olmak ve hükümetin ulusal bir güç oluşturmasını istiyoruz. Yani Şii veya Sünni değil, ulusal bir ordu istiyoruz.
Peki Sünnilerin Ninova’nın kontrolünü sağlamak için Türkiye’nin desteğine itiyacı var mı?
Başlarda Türkiye’nin gelmesini talep ettik, ancak şu anda Türkiye’nin gelip gelmemesi pek de önem arz etmiyor. Türkiye demişken bu önemli ayrıntıyı atlamamak lazım. Irak Hükümeti şu anda Şengal’de bulunan PKK ve PYD’ye maaş veriyor. Üstelik PKK ve PYD’nin Türkiye’ye saldırdığını bile bile.
Hükümet ile Türkiye arasında saygı çerçevesinde ikili ilişkinin olması gerekiyor. Irak Hükümeti’nin bunu kabul etmemesi gerekir. Irak Anayasası’na göre hiçbir terör grubu desteklenemez. Aynı şey mücahit halka yapıldı. Çünkü İran’a karşıydı. Türkiye ile ilişkilerinin iyi olmasını istiyorsa ilişkilerini koruması gerekiyor. Terörist grupların faaliyetlerine izin verilmemeli.
PORTRE / Rafi el- İSAVİ
Asıl mesleği doktorluk olan İsavi, 2005 yılında yapılan seçimlerde aday olarak Irak Parlamentosu’na girdi. Eski Başbakan Maliki döneminde Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı görevini yaptı. Parlamentodaki en büyük Sünni siyasi grup olan ve dönemin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el-Haşimi liderliğindeki Hizb-i İslami üyesiydi.
“Bağımsızlar Topluluğu” adlı siyasi gruba üye olduğu gerekçesiyle partisinden ihraç edildi. Enbar kentinde düzenlenen yürüyüşlerden dolayı Maliki’yle arası açıldı. Aynı problemden dolayı hakkında soruşturma açılan İsavi, Bağdat’tan ayrılıp, Kürdistan Bölgesi’ne yerleşti.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın