ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Kürdistan’ın bağımsızlığı için hazırlık yapılmadan referanduma gidilmesinin yanlış bir karar olacağını söyledi.
Francis Ricciardone, ABD’nin müttefiği Türkiye’ye karşı silahlı mücadele veren gruplarla işbirliği yapmayacağını ve PKK’nin silahı bırakmasının zamanının geldiğini belirtti.
Geçtiğimiz hafta Süleymaniye’de Amerikan Üniversitesi’nin mezuniyet törenine katılan ABD’li diplomat Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
Irak’ın birliğini koruyacağına inanıyor musunuz?
Evet. Irak Kürdistanı ya da başka parçadakiler, tam olarak amacınız nedir? Sizlerin bunu belirlemesi gerekiyor. Birkak yıl bölgede Amerikalı bir diplomat olarak görev yaptım. Şimdi ise hiçbir şekilde ABD’li bir diplomat değilim. Söylediklerim de ABD’nin siyasetiyle ilgili değildir. Ancak yıllarca başta Irak’taki Kürtler olmak üzere Iraklılar’la çalıştım.
Aynı zamanda diğer parçalardaki Kürtler’le de çalıştım. Şu anda tarihi, ilginç bir süreçten geçiyoruz. Üstelik farklı tehdit ve endişe oluşturan bir süreç… Kürdistan’ın bağımsızlığı veya Irak’ın tek parça kalması konusunda iç - dış dengelerin gözönüne alınması gerekiyor. İran, Türkiye ve ABD sizin için bunu yapmayacaktır.
Bölgede farklı sorunlar yaşanıyor. Sizce bu süreçte Irak için uygun çözüm nedir?
Sınırların tekrar çizilmesinin iyi bir noktaya götüreceğine inanmıyorum. Başka bir savaşın çıkmasına neden olacaktır. İç ve dış anlamda iyi gelişmeler sağlanıyor mu, bilmemiz gerekiyor. Irak’taki siyasi birliği ve ekonominin gelişmesini sağlamanın daha iyi bir yol olacağını düşünüyorum.
Su kaynakları, petrol, tarım ve işletmelerin yanısıra insan kaynaklarının gelişmesi önemlidir. Ayrıca Kürtlük, Hristiyanlık, Müslümanlık, Sünnilik ya da Şiilik ne anlama geliyor, tanımını yapmak gerekiyor. Silah ve şiddet kullanmak yerine önümüzde aydınlık bir gelecek için çok alternatif var.
Irak’ta siyasi birlik ve güçlü ekonomiden kastınız nedir?
Amerikalı birinden karar vermesini beklemeyin. En iyi seçimi sizler yapabilirsiniz. Irak’ta farklı oluşumlar var ve farklı gelecekler sözkonusudur. Bana göre halkın çoğu savaş yerine elle tutulur somut birşey istiyor. Halk iş yapmak istiyor. Küçük işler değil, dünyayla birlikte iş yapmak istiyor. Peki bunu kapısı kapalı bir ülke olarak mı, yoksa çok kültürlü güçlü bir ülke olarak mı yapacak? Buna siz karar vereceksiniz.
Söylenenler kağıt üzerinde yapılabilir. Ancak yıllardır pratiğe geçilmiyor. Sünniler ve Şiiler birbirlerini kabul etmiyor. Bu durumda pratikte Irak için en iyi çözüm nedir?
Irak geçmişte öyle olabilir, şimdi de öyledir. Irak birçok farklı din ve etnik grubu barındırıyor. Amerika çokkültürlü ve farklılığıyla güçlü olarak kabul ediliyor. Aynı anda birlik ve çokkültürlü olunabiliyor. Ancak bana göre her iki şeyin düşünülmesi sizi daha güçlü ve zengin kılar.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani Sykes-Picot Anlaşması’nın 100’üncü yıldönümünde sınırların değişmesi gerektiğini söylemişti. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Dediğim gibi buna sadece sizler karar verebilirsiniz. Herşeyden haberdarım. Bu bölgedeki halk çok sayıda kurban verdi, çok kan döküldü. Bölgedeki en büyük sorununuz “ötekilik”tir. Radikal kesimlerin, “Ben sadece Allah’ı tanıyorum. Ben gerçeğim. Benim yaptığım doğrudur ve hiç suç işlemedim” nutukları için biz Amerikalılar “felaketin habercisi” tanımını yapıyoruz. Ötekililik seçilirse toplum için sınırlı bir tanım yapmış olursunuz. Tanrı acısın o zaman.
Kendi kaderini tayin etmek isteyen her halkın yanındayım. Özellikle Irak’taki Kürtler’in ne kadar acı çektiğini Tanrı biliyor. Hepimizin bu duygulara ortak olması gerekiyor. Ancak bağımsız siyaset ve varlığı konusuna sizler karar vereceksiniz. Referandumun bir anlamı var mı? Bunu derinden düşünülmesi gerekiyor. Hepimiz sonucunun ne olacağını biliyoruz. Halkın büyük çoğunluğu hiç şüphesiz bağımsız bir devletten yanadır.
Peki daha sonra ne olacak? Bağımsız devlet kurmak için planlarınız nelerdir? İçeride ve dışarıda komşularınızla barış içinde yaşamak için… Bağımsızlık ilanı, devletin temellerini atmadan yanlış bir girişim olabilir. Mali krizi çözmek, iç siyasete çekidüzen vermek ve en zor komşularınızla ilişkilerinizi düzeltmek zorundasınız. Bir yandan Türkiye, diğer yandan İran… Hiç kimse bunun kolay olduğunu söylemiyor. Bağdat’la yıllardır sorunlu bir ilişki sürdürülüyor. Bunlar kolay değil.
Referandumdan sonra şartlar zorlaşacak mı yoksa kolaylaşacak mı? Bence bunları düşünmek gerekiyor. Amerikalılar buna cevap veremez.
Ancak ABD Ortadoğu’daki birinci aktörlerden. ABD stratejik olarak Kürtler’e yardım edebilir...
Aynı fikirdeyim. Sizler için bazı şeyler umut ediyorum. Baştan söylemeliyim, ABD her zaman başarılı müdahaleler yapmadı. Bana göre hata yaptık. Doğru bilgi, düşünce ve stratejiyle bir şekilde olaylara karışmadık.
ABD’nin Irak ve Kürdistan’da yaptığı hatalar neydi?
Bana göre ABD’nin Saddam Hüseyin’in baskısı ve zulmü altında insan haklarına, demokrasi ve halkın özgürlüğünü desteklemesi doğruydu. Ancak sorunun çözümü için ABD’nin Irak’a girmesi, akabinde ise Saddam’ı yıkarak otomatik olarak Irak’ın istikrarlı bir şekilde gelişeceğine dair görüşü doğru değildi. Savaştan önce başta Kürdistan olmak üzere Iraklılar’la hazırlık yapılması gerekiyor.
Saddam döneminde Irak’taki Kürtler, Iraklılar ve muhalif tüm kesimlerle konuştum. Saddam sonrası çalışmalarımızı tamamlamadığımızı biliyorum. ABD’nin güçlü bir askeri güçle Irak’a girerek Saddam’ı devireceğini düşündük. Daha sonra ise ya Irak’a hükmedecektik ya da bırakacaktık. Bunu daha iyi düşünmemiz gerekiyordu.
Kürdistan ABD için stratejik bir ortak mı yoksa sadece taktiksel bir durum mu var?
Bu akademik bir konudur. ABD’nin her yönden Kürdistan’a yardım etmesini isterim. Sadece hükümet içinde değil, ticaret ve üretimde de yardımların yapılmasından yanayım… İki halkın arasında da diyaloğun artmasını isterim. Buraya gelmemin bir diğer amacı da Irak’a ve Kürtler’e desteğimi göstermektir.
ABD’nin IŞİD’le savaşta Kürtler’e gerektiği kadar destek verdiğine inanıyor musunuz?
Hepimizin birlikte azılı şiddeti savunan IŞİD’e karşı savaşması gerektiğini biliyoruz. Bu uzun bir çalışma ve büyük işbirliği gerektiriyor. Bu bölgedeki halk, IŞİD’in birinci sıradaki kurbanlarıdır.
Yaklaşık 4 yıl ABD’nin Ankara Büyükelçiliği görevini yürüttünüz. Türkiye’nin Kürtler’in elde etmek istedikleri konusunda bir şans vereceğine inanıyor musunuz?
Evet. Çok fazla şansları var. Bu gizli değil. Bu sorunun daha çok zaman ve mekana bağlı olduğunu söylemek isterim. Benim Türkiye’de olduğum dönemde siyasi çözümün, demokrasinin güçlenmesi, Türkiye’deki halkların haklarının verilmesine yönelik umut vericiydi. Sürece de değinen sadece Kürtler değildi. 2013 yılında ailemle birlikte Ağrı Dağı’nın yamaçlarını, büyük Kürt kentlerinden Diyarbakır’ı ziyaret ettik.
Bir NATO üyesi olarak da Türkiye’den büyük umutlarım var. Türkiye’nin bölünmesine ihtimal vermiyorum. Türkiye’deki Kürtler dahil bunun ne Türkiye ne de bu ülkenin vatandaşları için yerinde bir karar olduğuna inanmıyorum.
Türkiye için halen bu konuda beklentiniz var mı?
Türkiye’ye sonsuz güvenim var. Doğru Türkiye kötü bir dönemden geçiyor. İnsan hakları ve demokrasi anlamında sorunların çözümü yerine, siyasi sürecin bu yöne girmesi beni derinden üzdü. Sürecin ilerlediğini gördüm. Geçen yılın yaz aylarında ise ateşe verildi. Şu anda da raporlarda gördüğüm kadarıyla şiddete doğru gidiliyor.
Türkiye’yi bu aşamaya getiren ne oldu?
Suruç’ta patlayan bomba siyasi sürecin kırılmasına neden oldu. Türkiye güçlü bir ülke bana göre. Türkiye vatandaşları şimdiki yöneticiyle de tartışma içinde. Amerika adına bu konuda herhangi birşey söyleyemem. Fakat hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti kalacaktır. NATO’da da ABD’nin müttefiğidir.
Peki PKK’nin ne yapması gerekiyor?
PKK, dünyada Kürtler’e genel anlamda onay verildiğini bilmesi gerekiyor. Yani Irak’taki Kürtler, İran’daki Kürtler, Suriye’deki Kürtler ve Türkiye’deki Kürtler.
Demokrat ya da Cumhuriyetçi hiçbir vatandaşımın NATO üyesi bir ülkeye karşı silaha sarılan bir gruba işbirliği yaptığını duymadım. Gelecekteki ABD yönetiminin de Türkiye’ye karşı silah çeken gruplara işbirliği yapacağına inanmıyorum. Bana göre NATO üyesi bir ülkeye karşı PKK’nin silah kullanması Türkiye’de tüm taraflara ölüm ve yıkım getiriyor.
Ancak şu anda ABD Rojava’da YPG’ye destek veriyor. YPG, PKK’nin bir parçası olarak kabul ediliyor. Bu da Türkiye’yi oldukça tedirgin etti…
Bu konu çok karışık. Doğru bu Türkiye’yi üzebilir. Ancak PKK daha fazla üzüyor. Bana göre PKK’nin silah bırakması, Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının iyileşmesine yönelik önemli bir gelişme olacaktır.
Suriye’yle olan durumda ise IŞİD’in son bulmasını istiyoruz. YPG de IŞİD’e karşı güçlü bir silahlı örgüttür. Şu ana kadar yapılanlar az değil. IŞİD’in çıkartılması gerekiyor. Bu da Suriye’deki durumun normalleşmesi için yeterli olmayacaktır. Suriye’nin Esad rejiminden çıkarak nolmalleşmesi gerekiyor. Çok karışık bir durum. Bu konuda da Türkiye’yle hemfikiriz. Evet, tezat bir durum sözkonusu ama ne yapalım dünya böyle. Bizler de bu tür karışık durumlarda müttefiklerimizle çalışıyoruz.
Suriye’de Kürtler’in geleceği ne olacak. Sizce yeni Suriye’de Kürtler’in kazanımı olacak mı?
Bildiğim kadarıyla Suriye’de Kürtler kadar hiçbir kesim IŞİD’e karşı toplumunu korumak adına savaşmamıştır. Bana göre şu anda Kürtler’le diğer muhaliflerin, Esad rejimine karşı biraraya getirilmesi gerekiyor. Bu çok zor bir iş. Bunun nasıl yapılacağını da bilmiyorum ama bunun yapılması gerekiyor.
Irak’ta daha önce konuşulduğu gibi acaba Suriye halkı için küçük gruplar halinde bölünmeleri iyi midir? Ya da Suriye sınırı içinde mi kalmak istiyorlar? Bu onların vereceği bir karar ve tüm dünyada bu kararı gözlemliyor.
PORTRE/ Francis J. Ricciardone
Francis J. Ricciardone, 1951yılında Boston, Massachusetts, Amerika Birleşik Devletleri’nde doğdu. Malden Katolik Lisesi’nden mezun oldu. 1976 yılında İran’a öğretmen olarak gitti.
Türkiye'de, biri Körfez Savaşı'ndan sonra oluşturulan "Çekiç Güç" kapsamında İncirlik Üssü'nde Türk ve Amerikalı komutanlara siyasi danışmanlık, ve ikincisi 1995-1999 yılları arasında Başmüsteşar ve Maslahatgüzar olarak iki kez Türkiye’de Adana ve Ankara’da görev yaptı.
Başkan Barack Obama tarafından ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olarak 1 Ocak 2011 tarihinde göreve atandı. Daha önce de Türkiye'de bulunan Francis J. Ricciardone’nin Türkiye, İran, Irak ve Ürdün'le yoğun bir diplomatik tecrübesi bulunuyor.
2002-2005 yılları arasında Filipinler Cumhuriyeti ve Palau Cumhuriyeti Büyükelçiliği, 2005-2008 yılları arasında Mısır Büyükelçiliği, 2009-2010 yılları arasında Afganistan Büyükelçi Yardımcılığı görevlerinde bulundu.
Francis J. Ricciardone, Türkçe, Arapça, İtalyanca ve Fransızca biliyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın