Gürsel Tekin: Ben kayyum olsaydım, Özgür Özel’i o binaya sokmazdım

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin en eski partisi. Partinin tarihine, politikalarından çok parti içi çekişmeler damga vurdu. Şimdi de o çekişmelerden biri yaşanıyor. Kamuoyu, CHP’nin yaşadığı kongre ve il başkanlığı sancılarını artık takip etmekte zorlanıyor. Bu tartışmanın göbeğinde ise en tanıdık isimlerden biri var. Gürsel Tekin, kendisi karşı çıksa da bugünlerde “kayyum” olarak anılıyor. Mahkeme tarafından il başkanlığına atanan Tekin, parti yönetiminin tepkisini üzerine çekmiş durumda. Tekin, CHP’de yaşanan il başkanlığı savaşlarını Gel Anlat programında anlattı.

Tekin’in Rawîn Sterk’in sorularına verdiği cevaplar şöyle:

Evvela bize dair siteminizle başlayalım. Kayyum ifadesine niye tepki gösteriyorsunuz?

Sitemim şu: Biz kayyum değiliz; çağrı heyetiyiz. Maalesef Türk medyasında çok kirli bilgi dolaşıyor. Okumuyor, yazmıyorlar ya da kasıtlı yapıyorlar. Karara baktığınızda çok net olarak göreceksiniz. Bizim görevimizin ne olduğunu herkesin bilmesi lazım. Zaman zaman kardeşler arasında sorun yaşanıyor, sonra bu mahkemeye düşüyor. İşte Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir tarafı, başka bir tarafını mahkemeye vermiş. Bu 15 aylık bir süreçtir. Günün sonunda yargı karar veriyor. Karar verirken dikkat edin; davayı açan da davalı da Cumhuriyet Halk Partililer. Yargı, “Bize her iki tarafa da aynı mesafede olacak bir çağrı heyeti listesi getirin” diyor. Yani biz ne hâkimiz ne yargı mensuplarını tanırız, ne de böyle bir iletişimimiz var. CHP’li olup davayı açanlar bizim isimlerimizi verdi. Biz çağrı heyeti olarak kardeşler arasındaki bu sorunu çözmek için geldik.

Ne fark ediyor?

Farkı şu: Eğer biz kayyum olsaydık, Sayın Özgür Özel o binaya giremezdi. Bugün Esenyurt Belediyesi’nde eski belediye başkanının herhangi bir tasarrufu var mı? Olamaz. Ya da Şişli Belediyesi’nde? Kayyum başka bir şeydir. Kayyum gelir, devlet adına görev yapar. Biz, devletin hakem olarak takdir ettiği heyetiz. Sorunun tarafında biz yokuz.

“Para alan CHP’li varsa gereği yapılsın”

Bu durumdan rahatsız mısınız?

Neden mahkemenin bizi görevlendirdiği ve dosyanın içeriği konuşulmuyor? Dosyanın içeriğini bilen var mı? Ya da bildiği halde konuşmuyor. Dosya içinde bir suç unsuru yoksa çıkalım, meydan okuyalım. Ben de en önde yürürüm. Ama dosyanın içinde suç unsurları varsa, 46 CHP’li “para aldık, para verdik” diyorsa bunun gereğinin yapılması lazım. Bütün bunları konuşacağız. Bu göreve gelmekten rahatsız değilim. Keşke parti bu duruma düşmeseydi. Arkadaşlarım şahit, Sayın Özgür Özel ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu evimde misafir edecektim ve günlerce evden çıkmayacaktık, mutlaka uzlaşılacaktı. Çünkü söz konusu olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurumsal kimliğidir. Fakat izin vermediler. El birliğiyle bu sorunun çözümünü istedim.

“CHP’li olmayanlar saldırdı”

Bu düşüncenizden Kemal Kılıçdaroğlu'nun haberi var mıydı?

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bir şey demedi. Kemal Bey’i rahatlıkla ikna edebilirdim. Sayın Özgür Özel’i de ikna ederdim. Uzun zamana dayanan bir mesai arkadaşlığımız var. Ama ne oldu? Neden bir düğmeye basıldı? Şaşırdık. Ben böyle bir şey beklemiyordum. Bir troll çetesiyle karşılaştık. Dünyanın farklı ülkelerinden, Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olmayan grupların saldırıları olduğunu tespit ettik.

Mahkeme sizlerle ilgili kararı vermeden önce gerçekten haberiniz yok muydu?

Yoktu. Bu durum kirli medyayı tatmin etmedi. Cumhuriyet Halk Partisi’nde herkes yalan söylemeyeceğimi bilir. Şerefimle yemin ediyorum, bir günde haberimiz oldu ve aynı günde kararımızı verdik.

Kılıçdaroğlu'nun bu meseleyle ilgili tavrı ne oldu?

Her türlü desteği veriyor Sayın Kılıçdaroğlu. Bizim ne kadar haklı olduğumuzu biliyor. Kılıçdaroğlu konuşuyor ve herkese yanıt veriyor. Bir insan konuşmuyorsa çok tehlikelidir.

Yeniden CHP’nin başına gelme ihtimali görüyor musunuz?

Bilemiyorum. CHP’nin başına kimin gelip gelmeyeceği, nihayetinde partinin iradesidir. Kurultayda delege buna karar verecek.

Parti yönetimiyle neden temas kuramıyorsunuz?

Öncelikle temas kursaydık ne yapacağımızı söyleyeyim. Dosya içeriğinde 46 arkadaşımızın yaşadığı sorunlar var. Doğrudur, yanlıştır; ben yargıç değilim ama doğru olanları savunup yanlış olanları ayıklayacaktık. Bunların partiyle ilişkisini kesmemiz lazım. İş birliği konusunda ilk 5 günde sorun yoktu. Ne olduysa 6’ncı günde oldu.

Ne oldu sizce?

Hiç bilmiyorum. Anlamakta zorluk çekiyorum. Sayın Özgür Özel beni çok iyi bilir. İlk günden psikolojik baskı yaparak bizleri yıldırmak istediler. Bu meselenin ivedilikle çözülebilmesinin yolu iş birliğinden geçer. Gelsin, bizim söylediklerimiz makul değilse kamuoyuyla paylaşsın. Ama bizimle görüşmemesinin sebebini anlayabilmiş değilim.

Bunun CHP’ye bedeli ne olur?

Her gün bir tartışma varsa işin içinden çıkamazsınız. Bunu hızlıca çözmemiz lazım. Tartışmayı adliye koridorlarından çıkarmamız lazım.

“Mazbata alanların karar defteri var mı?”

Bu görevi kabulden dolayı aileniz ve dostlarınız ne dedi, onlardan tepki almadınız mı?

Ailem beni çok destekliyor. Gerçek CHP’liler de beni eleştirmedi. Bir kesimin zırvaları var. Bunların dışında olumsuz bir şey yok. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararına gelince ilk kez burada söylüyorum: Karar defterimizi seçim kurulundan aldık. Bir polemik, tartışma yaratmamak adına söylemiyorum ama bana karşı çıkanlara “Seçim yapabilirsiniz” diyen o kurum, aynı zamanda karar alabilelim diye bize karar defteri veriyor.

Bu bir çelişki değil mi?

Hayır, çelişki yok; çünkü ikisi çok farklı şeyler. Seçim Kurulu farkında, tedbir kalkmadığı sürece yasal olarak biz yetkiliyiz. Seçim kurulu aynı zamanda bir yargı kurulu değil. Yarın mesela bir dernek kurduk ve derneğimiz için seçim yapacağız; ona da “gidin yapın” derler. Mesela arkadaşlarımız mazbatayı aldılar. Peki defteri alabildiler mi? E, nasıl olacak kardeşim? Herkes kendine göre bir yorum yapıyor. Polemik yaratmamak için bunları hiç söylemedim.

CHP'nin içinde bulunduğu bu tablo devam ettiği sürece partinin bölünebileceği belirtiliyor. En çok dillendiren isimlerden biri de Yılmaz Özdil. Bir bölünme ihtimali görüyor musunuz? Böyle bir ihtimalde siz hangi tarafta yer alırsınız?

Ben 1983 yılında siyasete başladım. O günden itibaren yüzlerce parti kuruldu, kapandı, açıldı, iktidar oldu, gitti… Ben hep buradayım. Demokrasi ve özgürlük mücadelemi buradan vereceğim. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir tek şeye ihtiyacı var: Arındıracağız. Aziz İhsan Arslan tartışmaları olmayacak. Belediyelerdeki olumsuzlukları asla duymak istemiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi genel merkez yöneticileri çok mu çaresiz kaldı da bir müteahhittin arabasına biniyorsunuz? Arkadaşlarımın Aziz İhsanlarla iletişim içinde olmaları, onların arabalarına binmeleri; 73 tane itirafçının tarif ettiği gazeteciler, yazarlar, çizerler, televizyoncular… Bu, Cumhuriyet Halk Partisi geleneğinde olmayan bir şeydir.

Cumhuriyet Halk Partisi'ni hiç sevmeyenler bile, hayatında CHP’ye oy vermemiş olanlar bile partinin temizliğini hep teslim etmiştir. Partinin genel başkanı Sayın Özgür Özel’in dürüstlüğünden hiçbir şüphem yok ama Sayın Özgür Özel’in, Aziz İhsan Aktaş’ın “Ben buradayım, kaçmadım ama sizin iki genel başkan yardımcınız kaçabilir” sözlerine karşı suç duyurusunda bulunmasını isterdim. Bu kabul edilir bir durum değil.

Sorumu tekrarlamak istiyorum. Bu durum CHP'de bir bölünmeye yol açar mı?

Zannetmiyorum. CHP bölünmez. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nde zaman zaman ayrışmalar olmuş ama böylesi bir ortamda akl-ı selim hep hakim olmuştur.

Bugün CHP anketlerde birinci parti olmasına rağmen partide patron kim?

Benim görüşüme göre patron, genel başkandır. Onun dışında hiç kimse patron olamaz. Cumhuriyet Halk Partisi vesayeti kabul etmez.

Hem CHP’den gelen açıklamalar hem kamuoyunda CHP’nin tartışılma biçimi hem de sizin söylediklerinizin satır aralarından çıkardığımız şey: Bütün bu meselelerin başında İmamoğlu’nun geliyor olması...

Kamuoyunda böyle bir kanı var. Ben böyle bir şey demiyorum. Bugün yüzlerce arkadaşımız tutuklu. Bu çok normal bir durum değil. 21 belediye başkanımız tutuklu. Genel merkez işini gücünü bırakmış Gürsel Tekin, Zeki, Erkan ile meşgul. Utanmıyor musunuz ya? Bizimle niye meşgulsünüz? Biz bu partinin evlatlarıyız. Bizim bu partide müteahhit arkadaşlarımız olmadı. Bu partinin üstüne toz kondurmadık. 21 arkadaşımızın içeride olmasının sebeplerini araştıracaktınız.

CHP'nin halihazırdaki muhalefet stratejisini ve vizyonunu nasıl buluyorsunuz?

Bir strateji yok şu anda. 86 milyon vatandaşımızın 50 milyonu, son 6 yıl içinde sosyal yardıma başvurur hale gelmişse, o ülkede ana muhalefetin yüzde 70-75’lerde olması lazım. 320 bin aile “çocuğuma bakamıyorum” diye devlete başvuruda bulunmuşsa, 2-2,5 milyon çocuğumuz uyuşturucu bağımlısı olmuşsa, son 3 yıl içinde 3 milyona yakın çocuğumuz eğitimine ara vermişse bu iktidarın ayakta durmaması lazım.

Bu partideki beklentiniz nedir?

Bir kısım arkadaşların yaptığı gibi gündüz Kılıçdaroğlu'cu, akşam Zoom’cu falan olmadım. Hiç öyle bir beklentim yok. Eğer bugün Cumhuriyet Halk Partisi çok büyük tehlikeyle karşı karşıyaysa biz buna kayıtsız kalamayız. Biz bu tehlikeyi bertaraf edeceğiz.

“İş Bankası bilgileri aynı gün verdi”

CHP’nin banka hesaplarını niye istediniz? Hangi bankaları mahkemeye vermeyi düşünüyorsunuz?

Yasa açık ve net. Sevk ve idare bizdedir. İlçe başkanı görevden alabilir, yerine yenisini atayabilir, kongre yapabiliriz. Hukuki olarak elimizde yetki var. Geldiğiniz günden itibaren karar defteri, hesaplar, araçlar, gereçler, demirbaşlar hepsinin bize emanet edilmesi lazımdı. Edilmedi. Normalde icra yoluyla almamız gerekiyordu, yapmadım. Ne zaman istiyorlarsa teslim etsinler. Üç bankaya yazı yazdık çünkü işlemler bizim adımıza yapılıyor. Yarın bunun hesabını bize soracaklar. İki banka ertesi gün bilgileri verdi. Bir banka ısrarla vermedi. Biz de o bankayı mahkemeye verdik. Hepsi bu.

CHP’ye yakınlığıyla bilinen banka mı?

İş Bankası diyorsanız, o banka aynı gün bilgileri bizimle paylaştı.

Sizin görev süreniz ne zaman bitecek?

Bu, dosyanın içeriğiyle ilgili. Genel merkezle bir an önce bu meseleyi halletmemiz lazım. Kendi imkânlarımızla dosyanın hızlandırılması için çaba göstereceğiz.

“Hiçbir AK Partili ile görüşmedim”

Bu görev size verilmeden önce ya da sonra Erdoğan’la herhangi bir temasınız oldu mu ya da görüşmeyi düşünür müsünüz?

Hayır. Benim görüşmemi gerektiren bir şey yok. Bırakın Erdoğan’ı, hiçbir AK Partili ile temasım olmadı. Yargı mensuplarının da yüzünü görmüş değilim. Ben hayatımın her alanında şeffaf yaşadım. Bizim buradaki varlık sebebimiz, Cumhuriyet Halk Partisi’ne yaşatılan sorunları çözmek.