Elif Biyani’nin engel tanımayan müzik aşkı

11-08-2014
Adil Harmancî
Etiketler elif biyani kürt müzik amerika
A+ A-

Röportaj: Adil Harmancı

Van (Rûdaw)- Çocukken geçirdiği rahatsızlık nedeniyle engelli olarak hayata adım atan Elif Biyani’nin,Van’dan Amerika’ya uzanan yaşam öyküsü her engelli kadın için örnek teşkil ediyor.

“Amerika’da yaşayan Kürtler’in, kendi değerlerini korumuş olmaları, ulus bilincini bir ayna gibi yüzüme tuttu” diyen Elif Biyani,  yaşam öyküsünü, çalışmalarını ve müzik tutkusunu Rûdaw’a anlattı:

Kürtçe müziğe olan sevginiz nasıl başladı? Sizi müziğe iten ne oldu?

Beni müziğe teşvik eden en büyük unsur Şivan Perwer’e olan hayranlığım oldu.

Doğuda yaşayan her kadın gibi ben de şarkı söylemeye çekiniyor ve utanıyordum. Bir kaç düğünde şarkı söyleyince çevremdekiler sesimin ne kadar güzel olduğunu söylemeye başladı. Aldığım olumlu tepkilerden sonra müzikle ciddi olarak ilgilenmeye başladım ve sonunda kendimi Amerika’da buldum.

Müziğe olan merakınız kaç yaşlarında başladı?

9 yaşından beri müziğe ilgi duyuyorum. Çocukluk dönemlerimde Kürt müziği günümüzdeki kadar yaygın değildi, sadece Şivan Perwer dinliyordum. Bu ilgim 17 yaşına kadar hobi olarak devam etti.

Herhangi bir müzik grubuyla çalışmalarınız oldu mu?

Evet, Van’da, farklı müzik grupları ile tanıştıktan sonra müzik çalışmalarıma onlarla devam ettim. Bir yıl süresince bu gruplar ile birçok düğün organizasyonlarında sahne aldım. O dönemde müzikal kimliğimin tanınmasına bu gruplar ile yaptığım çalışmalar çok katkıda bulundu. Tabii grup çalışmalarımız finansal olarak da bana ayrı bir destek sağladı. Sonrasında yapımcı şirketler ile tanışarak albüm teklifleri aldım.

İlk albümünüzü ne zaman yaptınız?

2002 yılında. “Gûlam Gûlbu” isimli ilk albüm çalışmamı yaptım.

İlk yurt dışı seyehatiniz Kürdistan’a olmuş? Kürdistan’da bir müzisyen olarak nasıl karşılandınız?

2009 yılında ilk seyahatim Kürdistan oldu doğru. Seyahatim sırasında beni en çok etkileyen şey, Federal Kürdistan halkının kadın sanatçıya göstermiş olduğu saygı ve değer oldu. Gösterilen bu ilgiden dolayı Duhok kentinde, “Gûla Sor” isimli parçamı seslendirerek klip çalışmamı yaptım.

Peki Amerika maceranız nasıl başladı? Orada kimlerle karşılaştınız?

Daha önce çok teklif almama rağmen, Amerika’ya ilk seyahatim 2013 yılı sonunda gerçekleşti. Yeni yıla Dallas eyaletinde Kürt kardeşlerimiz ile girme şansı buldum. Amerika’da, 1988 yılında Saddam Hüseyin’in uyguladığı zulümden kaçıp,  göç etmek zorunda kalan  kürtlerle tanıştım.

25 yıl içerisinde maddi olarak kalkınıp, manevi olarak kimliğini, kültürünü, örf ve adetlerini unutmayan bir  nesille karşılaştım.

Amerika gibi bir ülkede, Kürtlerin yıllar sonra da olsa kendi değerlerini korumuş olmaları, ulus bilincini bir ayna gibi yüzüme tuttu diyebilirim.




Amerika’da yaşayan Kürtler,Kürt müzisyenlere gereken değeri veriyor sizce?

Yurt dışındaki Kürtler, müziklerine de ve sanatçılarına da Kürdistan’daki Kürtler’den daha fazla değer veriyor. Bunun nedeni de sanırım vatana duyulan özlem.

Yurtdışındaki seyahatlerinizde herhangi bir zorlukla karşılaştınız mı?

Seyahatlerim sırasında beni en çok zorlayan şey dil sorunu oluyor genelde. Bunun dışında en büyük sıkıntı yurtdışında yetersiz saz ekibi ve orkestra konusu oluyor. Bu nedenle de zaten kendi saz ekibimi oluşturmak için çalışmalarıma başladım. Zorlandığım bir diğer konu ise yemekler oluyor. Kürt mutfağına özlemim ve hayranlığım her yurtdışı seyahatimde daha da artıyor diyebilirim. 

Van’da kalmayıp İstanbul’u seçtiniz, neden?

Çünkü İstanbul’da müzik kariyerimi ilerletme şansım daha fazla. İstanbul’a yerleştikten sonra müzikal anlamda iş olanaklarım arttı. Yurtdışı sahne çalışmalarım da İstanbul’a yerleştikten sonra oldu zaten. Van’da kalsaydım bu şansı yakalayamazdım.

Sizi en çok mutlu eden çalışmanız/ klibiniz hangisi?

Benim için en anlamlı olan çalışmalarım, Federal Kürdistan’ın Duhok kentindeki “Gûla Sor” ve Adana’daki kendi bestem olan “Welatêmin” isimli parçalara çekilen kliplerdir.  

“Welatêmin” isimli bestem zorunlu göçe tabi tutulan Kürtler’in kültürlerine duydukları özlemi anlatıyor.

Sesi güzel olan ama çeşitli nedenlerden dolayı köşesine çekilen yeteneklere örnek teşkil ediyorsunuz... Sizin gibi yeteneklere neler tavsiye edersiniz?  

Kadın ya da  erkek, sesi ile kariyer yapmayı planlayan tüm arkadaşlarıma öncelikle saygı, ahlak ve değerlerin peşinden giderek ilerlemelerini öneririm.

Çünkü sanatçı olarak saygı görmenin ilk adımı, birey olarak saygı duyulan bir hayat felsefesine sahip olmaktır. Buna inanarak başladığım müzik kariyerimi yine bu ilke üzerine devam ettiriyorum. Evet, ben köşesine çekilen yetenekler için iyi bir örneğim.


PORTRE/ ELİF BİYANİ (Çiftçi)

1983 yılında Van’ın Gürpınar ilçesinde doğdu. Ayağından sakat olduğu için okula gidemedi. Eğitimine açık öğretimde devam etti.Bir süre Van’da bulunan Komela Jinên Dengbêj derneğinde yöneticilik yaptı. 2011 yılında meydana gelen Van depreminden sonra İstanbul’a yerleşti. Müzik çalışmalarını İstanbul’da yürütüyor.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli