Max Lucks: Almanya Kürt Özerk yönetimi ve Suriye’deki gruplarla diplomatik ilişki kurmalı
Almanya Yeşiller Partisi Federal Parlamento Üyesi Max Lucks, Almanya’nın Suriye politikasını eleştirerek Berlin yönetiminin Şam’daki gelişmeler karşısında net bir tutum almamasını “siyasi sorumluluktan kaçış” olarak niteledi.
Lucks, istikrarlı ve demokratik bir Suriye hedefleniyorsa, Colani ve ona bağlı güçler tarafından işlenen suçların açık biçimde gündeme getirilmesi, kınanması ve tüm toplumsal kesimlerin güvenliğinin sağlanmasının şart olduğunu vurguladı.
Lucks ayrıca Avrupa ve Almanya’nın, Suriye’deki farklı toplumsal ve etnik grupların kendi geleceklerini tayin edebilmesi için daha aktif rol üstlenmesi gerektiğini söyledi. Bu kapsamda, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Rojava Özerk Yönetimi dahil olmak üzere özerk yapılarla resmî diplomatik kanalların kurulmasını savunan Lucks, ülkenin adı ve geleceğine ilişkin kararların dış aktörler tarafından değil, tüm Suriyelilerin eşit katılımıyla alınması gerektiğini ifade etti.
Rûdaw muhabiri Zinar Şino’ya konuşan Almanya Yeşiller Partisi Federal Parlamento Üyesi Max Lucks, Almanya’nın Suriye politikasını, Şam’daki mevcut güç yapısına yönelik yaklaşımı ve Avrupa’nın Suriye toplumunun farklı kesimlerine karşı sorumluluğunu değerlendirdi.
Rûdaw: Önce Almanya hükümetinden başlayalım. Öncelikle siz muhalefette yer alan birisiniz ancak Almanya liderliğinin Suriye’deki politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Suriye toplumunun farklı kesimlerinden yetkililere yönelik birçok eleştiri olmasına rağmen, Şam için olumlu işaretler görüyor musunuz?
Max Lucks: Mevcut durumda ironik olan şudur ki, Almanya Federal Hükümeti Suriye’de yaşananlara karşı neredeyse hiçbir net tutum almıyor, sadece beklemeyi tercih ediyor. Açık konuşmak gerekirse, ben bunu siyasi açıdan bir sorumluluktan kaçış olarak görüyorum. Eğer istikrarlı, demokratik ve geleceği olan bir Suriye istiyorsak, bu tutum özellikle sorunludur.
Bu nedenle Federal Hükümetin net bir duruş sergilemesi gerekiyor ve bana göre bu duruş iki yönlü olmalı. Birincisi, Suriye’de Colani ve ona bağlı güçler tarafından işlenen suçların açık biçimde ortaya konması, kınanması ve siyasi bir mesele olarak ele alınması şart. Tüm nüfus gruplarının Suriye’de güvenlik içinde yaşaması talep edilmelidir.
İkincisi ise Federal Hükümetin, Suriye’deki belirli toplumsal grupların özerk yönetimlerini nihayet desteklemesi gerekir. Bu benim için, diplomatik kanalların resmî biçimde kurulması anlamına geliyor; buna Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt Özerk Yönetimi de dahildir. Biz bu halkı daha önce yalnız bıraktık; bu iyi bir fikir değildi. Şimdi bundan ders çıkarmalıyız.
Rûdaw: ABD Kongresi üyesi Marlin Stutzman, Washington’dan Suriye’ye yaptığı ziyaretin ardından, Suriye’de Arap olmayan pek çok kesimin Arap egemenliğine karşı olduğunu ve ülkenin adının “Arap Suriye Cumhuriyeti” yerine sadece “Suriye Cumhuriyeti” olarak değiştirilmesini istediğini söyledi. Avrupa bu girişimi desteklemeli mi?
Max Lucks: Avrupa, her koşulda Suriye’deki tüm grupları desteklemelidir ki kendi geleceklerini tayin edebilsinler ve bu tür sorular üzerine özgürce düşünebilsinler. Açık konuşmak gerekirse, eğer yalnızca Colani’ye ve onun çevresine odaklanırsak, Avrupa bunu yapmış olmaz. Bu nedenle Suriyelilere, ülkelerinin adını nasıl seçeceklerini bizim söylememiz doğru değildir.
Ancak şundan emin olmamız gerekir: Suriye’deki tüm etnik ve toplumsal gruplar sürece eşit biçimde katılmalı ve ülkenin adının ne olacağına dair kararı da eşit şekilde birlikte vermelidir. Çünkü bu ülke, sadece “Arap” kimliğiyle tanımlanamayacak kadar zengin, çok renkli ve çeşitlidir.
Rûdaw: Çok teşekkür ederim.