Arap aşireti lideri: Adem-i merkeziyetçilik Deyrezor'un yararına olacak

Arap Igêdat aşiretinin en tanınmış şeyhlerinden biri olan Şeyh Amar el-Hadawi, Fırat Nehri’nin doğu yakasında olan kısmı Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) kontrolünde bulunan Deyrezor’un geleceği hakkında Rûdaw'a değerlendirmede bulundu.

Şeyh el-Hadawi, bölgelerinin uzun süredir ihmal edildiğini belirterek, Deyrezor için en uygun çözümün adem-i merkeziyetçilik olduğunu söyledi.

Deyrezor'un önde gelen isimlerinden Şeyh Amar el-Hadawi, kentin doğu kırsalındaki yaşam ve güvenlik durumuna değinerek 15 yıllık savaşın etkilerinin hala devam ettiğini belirtti.

Amar el-Hadawi, "Suriye genel olarak uzun bir savaştan çıktı ve bu, zorlu bir yaşam durumuna neden oldu. Deyrezor da Suriye'nin bir parçasıdır ve bu nedenle vatandaşların acısı bizi de etkiliyor" dedi.

Şeyh Amar el-Hadawi, Suriye'nin geleceği hakkında ise şunları söyledi:

"Özerk Yönetim'in bir bölünme projesi olduğuna inanmıyorum. Açık konuşmalıyım. Bazı kişilerin SDG'nin veya Özerk Yönetim'in bir bölünme projesi yürüttüğüne dair yaydığı söylentiler hayal ürünüdür ve doğru değildir.

Biz bu bölgelerde siyasi otoriteyle bir araya geliyoruz ve ne bölünme ne de federalizm önerilmedi. Aksine, biz Suriye'nin asli bir parçasıyız ve Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda çok istekliyiz. Mesele burada ya da orada olmamız değil. Biz Deyrezor'da asli bir parçayız ancak merkezin dışlama politikası devam ederse, o zaman bölünmenin nedeni tarafların politikası değil, merkezin politikası olacaktır."

Amar el-Hadawi, Rûdaw sunucusu Nalin Hesen’e konuştu.

Rûdaw: Deyrezor'da yaşam, güvenlik ve siyasi sorunların iç içe geçtiği karmaşık bir manzara var. Bu durumda, gerçeği anlamak ve geleceği inşa etmek için aşiretlerin sesi temel bir öneme sahiptir. Bugün Deyrezor'un doğu kırsalından, özellikle Şuhayl bölgesinden, Igêdat aşiretinin önde gelen şeyhlerinden Şeyh Amar el-Hadawi ile konuşuyoruz. Sahadaki durumu, siyasi dosyayı, Özerk Yönetim ile Suriye hükümeti arasındaki ilişkilerin geleceğini ve IŞİD'in geri dönme tehlikesini ele alacağız. Şeyh Amar el-Hadawi, Şuhayl'dan konuğumuzsunuz. Hoş geldiniz.

Amar el-Hadawi: Hoş bulduk, Allah sizi korusun.

Rûdaw: Teşekkürler. Bölgelerinizdeki, özellikle Şuhayl ve Deyrezor'un doğu köylerindeki yaşam ve güvenlik durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Amar el-Hadawi: Suriye genel olarak 15 yılı aşkın uzun bir savaştan çıktı. Bu, tüm Suriye coğrafyasında zorlu bir yaşam yarattı. Deyrezor da Suriye'nin asli bir parçasıdır, bu nedenle Suriye vatandaşlarının acısı aşiretlerin ve Deyrezor'un durumunu da etkiliyor. Suriye'nin doğu bölgesi zengin bir bölgedir; petrolü, suyu, hayvancılığı ve insan gücü vardır. Gerçek şu ki, Suriye'nin doğu bölgelerindeki Deyrezor, Rakka ve Haseke’de vatandaşlara karşı devrimden önce, 2011'den önce başlayan uzun süreli bir haksızlık var. Belki de bu acının yaşı 60 yıldan fazladır. Bu bölgeler her zaman ihmal edilmiş ve maalesef küçümsenmiştir. Vatandaşlar hala bu acı içinde yaşıyorlar ama büyük bir umut ve iyimserlikle daha iyi günleri bekliyorlar.

Rûdaw: Su, sağlık, elektrik ve eğitim gibi temel hizmetler halkın asgari ihtiyaçlarını karşılıyor mu?

Amar el-Hadawi: Suriye'deki olaylar bu sektörleri olumsuz etkiledi ve büyük bir eksiklik var ama size müjde vereyim ki şu anda yoğun toplantılar yapılıyor. Bu hizmet sektörlerini yeniden yapılandırmak için yeni bir yöntem belirleniyor. Yakın günlerde bu alanlarda gözle görülür bir iyileşme olacağına inanıyorum.

Rûdaw: Toplantılar kimler arasında yapılıyor?

Amar el-Hadawi: Toplantılar vatandaşlar, Özerk Yönetim ve Yürütme Konseyleri arasında yapılıyor.

Rûdaw: Özerk Yönetim ile Suriye hükümeti arasında bir anlaşmaya varılması için uluslararası çabalar var. Deyrezor'un geleceği hakkında elinizdeki bilgiler nelerdir?

Amar el-Hadawi: Deyrezor, dediğim gibi, uzun süre ihmal edilmiş bir vilayettir. Şam'daki geçiş hükümetinin mevcut hareketlerini takip ettiğimizde, ihmalin hala devam ettiğine inanıyoruz. Bu bizim hoşumuza gitmiyor. Bölgemizin kalkınma ve imar açısından diğer Suriye şehirleri seviyesine ulaşmasını umuyoruz. Adem-i merkeziyetçiliğin Deyrezor'un çıkarlarını gerçekleştirebileceği inancına vardık. Bu sistem onu yoksulluk, dışlanma ve ihmal durumundan kurtarabilir. Bu nedenle, şu anda en azından adem-i merkeziyetçiliğin Deyrezor için en uygun olduğuna inanıyoruz. Bu şekilde, zenginliklerimizin ve kaynaklarımızın şeffaf bir paylaşımı olacaktır. Bu meşru bir taleptir. Örneğin, Deyrezor petrol açısından zengindir, birçok büyük kuyu ve saha bulunmaktadır. Ama düşünün, petrol sahaları Deyrezor'da ve rafineriler Tartus ve Banyas'ta. Neden rafineri Deyrezor'da olmasın? Çözüm ve yeniden değerlendirme gerektiren büyük sorunlar var.

Rûdaw: Suriye hükümeti Deyrizor'a idari adem-i merkeziyetçilik vermeyi kabul ediyor mu?

Amar el-Hadawi: Suriye halkının bu büyük kurban ve fedakarlıklarından sonra, ülke herkes için özgür bir yer olmalıdır. Şam hükümeti, farklı milletlerden ve bileşenlerden tüm vatandaşlarının çıkarlarını korumalıdır. Eski rejim gibi bir devleti kabul etmiyoruz ve sevmiyoruz. Biz Deyrezor evlatları olarak çıkarımızı, merkeze şeffaf bir şekilde bağlı olan idari adem-i merkeziyetçilikte görüyoruz. Bu, bu bölgelerdeki vatandaşların taleplerini ve çıkarlarını karşılar.

Rûdaw: Şeyh Amar, sizin bilgilerinize göre, Şam'da Özerk Yönetim heyetleri ile Suriye hükümeti arasında yapılan son toplantılarda Deyrezor'un kaderi hakkında görüşmeler yapıldı mı?

Amar el-Hadawi: Doğrusu, kaynaklardan doğrudan bilgi bize ulaşmadı ama oradan buradan sızan bilgilere göre Deyrezor şu anda iki bölüme ayrılmış durumda; bir bölümü Fırat Nehri'nin sağ yakasında, diğer bölümü ise sol yakasında. Eğer birleşme konusunda bir yakınlaşma olursa ve General Mazlum Abdi ile Sayın Ahmed Şara arasındaki 8 Mart anlaşması uygulanırsa, sivil kurumlardaki birleşme mekanizması Deyrezor'dan başlayabilir. İlk aşamada Deyrezor halkından ve Özerk Yönetim'den Şam ile müzakere için ortak komiteler kurulmasını umuyorum.

Rûdaw: Deyrezor'un doğu köylerinin sakinleri olarak birleşme fikrini olumlu karşılıyor musunuz? Özerk Yönetim projesi içinde mi kalmak istersiniz, yoksa Suriye hükümetinin kontrolü altında mı?

Amar el-Hadawi: Özerk Yönetim'in bir bölünme projesi olduğuna inanmıyorum. Açık konuşmalıyım. Bazı kişilerin SDG'nin veya Özerk Yönetim'in bir bölünme projesi yürüttüğüne dair yaydığı söylentiler hayal ürünüdür ve doğru değildir. Biz bu bölgelerde siyasi otoriteyle bir araya geliyoruz ve ne bölünme ne de federalizm önerilmedi. Aksine, biz Suriye'nin asli bir parçasıyız ve Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda çok istekliyiz. Mesele burada ya da orada olmamız değil. Biz Deyrezor'da asli bir parçayız ancak merkezin dışlama politikası devam ederse, o zaman bölünmenin nedeni tarafların politikası değil, merkezin politikası olacaktır.

Rûdaw: Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) Deyrezor'dan çekilmesini destekliyor musunuz?

Amar el-Hadawi: Bu varsayımsal bir soru. Sabah uyandığımızda bir otoritenin olmayacağına inanmıyorum. Bu, büyük bir güvenlik boşluğu bırakır ve bölgenin çıkarına değildir. İkincisi, SDG üyeleri tek bir milletten değil, bölgedeki tüm bileşenlerin bir karışımıdır; Araplar, Kürtler, Asuriler ve Süryaniler. Aniden çekilmesi, bölgenin yıkımına yol açabilecek bir boşluk ve büyük bir karmaşa durumu yaratacaktır.

Rûdaw: DSG ile hükümet güçleri arasında bir birleşme olursa, uluslararası garantiler talep ediyor musunuz?

Amar el-Hadawi: Diyaloğun Suriyeliler arasında olmasını umuyoruz. Eğer diyalog, komşu ülkelerin bölgesel müdahaleleri olmadan gerçekleşseydi, belki daha hızlı çözümlere ulaşırdık. Uluslararası garantilere ihtiyaç olduğuna inanmıyorum. Belki Suriye anayasası bunu garanti edebilir. Yeni bir anayasadan bahsediyorum, dar kapsamlı eski anayasa değil, tüm tarafları dikkate alan bir anayasa. Tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan yeni bir anayasa rahatlamaya yol açacaktır.

Rûdaw: Şeyh Amar, size IŞİD'in faaliyetlerini de sormak istiyorum. Bölgede IŞİD hücrelerinin faaliyetleri arttı mı? Ve bu durum sivillerin yaşamını nasıl etkiliyor?

Amar el-Hadawi: Bu durum (IŞİD) bu bölgenin başına geldi ve geçti ama şimdi gerçekten faaliyetleri var ve geniş bir alanda kendilerini organize etmeye çalışıyorlar.

Rûdaw: IŞİD’in geri dönüşünü nasıl yorumluyorsunuz? Bir güvenlik zafiyeti mi var yoksa bölgesel destekler mi söz konusu?

Amar el-Hadawi: Suriye sahası genel olarak kontrolsüz bir sahadır. Karmaşık bir durum var ve bu durum herhangi bir aşırılık yanlısı hareketin büyümesi için elverişlidir. Güvenlik durumu belirleyici bir gücün elinde değil. Bazı örgütler, Suriye'deki güvenlik zafiyetinden yararlanarak faaliyetlerini yeniden başlatmaya çalışıyor.

Rûdaw: Deyrezor'un hangi bölgelerinde IŞİD hücrelerinin belirgin bir faaliyeti var?

Amar el-Hadawi: Gerçekten belirli bir yer belirtemem, bu konuda güvenlik bilgim yok.

Rûdaw: Aşırılıkla mücadele için aşiret olarak girişimleriniz var mı?

Amar el-Hadawi: Çabalar var ama sizden saklamayayım, bunlar çekingen çabalar. Çoğu insan güvenlik nedenleriyle kendini koruyor ve bu çok normal ama bu 14 yılda sadece az bilim ve anlayış edinmiş nesiller ortaya çıktı. Bu yüzden bazı garip fikirlere kolayca av oluyorlar. Bu, uzun vadeli bir çözüm ve uzmanlaşmış merkezler gerektiren zor bir sorun.

Rûdaw: Petrol dosyasından bahsettiniz. Petrol sahaları şu anda kim tarafından yönetiliyor?

Amar el-Hadawi: Şu anda Fırat'ın doğusundaki petrol yönetimi Özerk Yönetim'e bağlı özel bir kurumun elinde. Yönetim, Petrol Bakanlığı aracılığıyla yürütülüyor ve içinde mühendisler ve kadrolar var ama gerçekten ilkel imkanlarla çalışıyorlar, profesyonel bir şekilde değil. Bölgenin ihtiyacını bir dereceye kadar karşılıyorlar ve bu zenginliklerin bir kısmı yeterli olmasa da vatandaşlara dağıtılıyor.

Rûdaw: Bu önemli aşamada Deyrezor halkına ve Kürt kardeşlerinize bir mesajınız var mı?

Amar el-Hadawi: Kürtler bizim kardeşlerimizdir, bu yeni bir şey değil. Kürtlerle aramızda tarihi bir birlikte yaşam var. Biz ve Kürtler binlerce yıldır birlikte yaşıyoruz. İlişkilerimiz bazı kin propagandası yüzünden sarsıntılar yaşadı ama şimdi bunu çözme sürecindeyiz. Şu anda birbirimize çok ihtiyacımız var; Kürtler, Araplar, Süryaniler ve Asuriler. Gerçekten umut ettiğimiz özgürlük, adalet ve demokrasiye ulaşana kadar birlik olmamız ve birbirimize destek olmamız ahlaki, tarihi ve ulusal bir gerekliliktir. Bu da gerçek bir toplumsal birliktelik ve iç barış olmadan gerçekleşmez. Bizim Kürt kardeşlerimize nasıl ihtiyacımız varsa, onların da bize çok ihtiyacı var.

Rûdaw: Şeyh Amar el-Hadawi, konuğumuz olduğunuz için çok teşekkür ederiz. Teşekkürler.

Amar el-Hadawi: Allah sizden razı olsun, sağolun.