RÛDAWÖZEL / Lihtenştayn Prensi Michael’den Kürdistan’a öneri

Lihtenştayn, yüz altmış bin metrekare ve 38 bin kişilik nüfuslu bir Avrupa prensliği. Avrupa'nın kalbi denilebilecek bir yerde Avusturya ile İsviçre arasında yer alan ülke .

Lihtenştayn Prensi Michael aynı zamanda Jeopolitik İstihbarat Servisleri AG'nin Kurucusu ve Başkanı.

Rûdaw TV’de Şaho Emin’in konuğu olan Prens Michael, ülkesindeki demokrasiden, ekonomik sistemden ve dış dünya ile ilişkilerinden bahsetti.  

Prens Michael, Kürdistan Bölgesi yönetiminin istikrarı sağlama ve mülkiyeti korumada başarılı olduğunu belirterek, Kürdistan’daki bankacılık istemi için önerilerde bulundu.

Lihtenştayn meşrutiyet ile yönetilen bir prenslik. Biraz kendi sisteminizden bahseder misiniz?

Prenslik ile demokrasi arasında oldukça dengeli bir sisteme sahibiz. Demokrasimizde sadece parlamento ve temsilciliklerle değil, doğrudan güçlü bir demokrasi sistemine sahibiz ve halk doğrudan her konuda kendi oyunu kullanabiliyor. Aynı zamanda belediyelerinde özyönetime kadar birçok alanda çokça yetkiye sahipler. Meşrutiyet ile yönetilen prensliğimizde uzun vadeli bir modernlik algısı var. Bunun yanında yargının belli başlı kesimlerin, parti veya çoğunluğu elinde bulunduranların hakimiyeti altına düşmemesi için bağımsız bir yargı garantisi veriyoruz. Bu da prens istediği zaman hakim atayacağı yetkisine sahip olduğu anlamına gelmiyor. Hâkimler ve savcılar parlamento ile prens arasında yapılan müzakere ve görüşmeler sonrası belirleniyor. Parlamento farklı grupların temsilcilerine ev sahipliği yapıyor. Biz şunu ifade ediyoruz; egemenliğin sahibi iki taraf var, biri prens diğeri halktır. Ancak prensin bu konudaki görüşü halkın güçlü olmasıdır. En nihayetinde halk prensin yönetimine son verebilir, ancak prens halkın sonunu getiremez. Buna rağmen prens oldukça güçlü yetkileri sahiptir. Veto etme hakkı vardır ama bunu da temkinli kullanır. Sistemimiz başarılı bir şekilde ilerliyor. Lihtenştayn Prensi Avrupa Birliği’nin bir lideri olarak ilgi görüyor. Malumunuz AB de dünya ülkeleri arasında büyük bir öneme ve birliğe sahip.

Silah ve askeri hizmetlerinin olmadığı Lihtenştayn’da kendinizi nasıl savunuyorsunuz?

40 bin kişilik nüfusu olan bir ülkede ordu kurmak çok zor. Ancak bizim İsviçre ile Avusturya gibi barışçıl komşularımızın olması bizim için oldukça avantajlı. Bu nedenle çok da güçlü bir orduya ihtiyacımız yok. Çünkü ne Avusturya ne de İsviçre’nin bize saldırmak gibi bir niyetleri yok. Bir de 40 bin kişilik nüfusu olan bir ülkeyle 8 milyona sahip Avusturya’ya karşı durmak kolay olmayacaktır.

Siz ülke ekonomisinin kalkınmasına ve ülkenizin gelişmesine güçlü bir katkı sağladınız, prens olmakla işlerinizi nasıl bir arada yürütüyorsunuz?

Ailemiz her zaman yüksek bir sorumluluk duygusuna sahipti. Kimse prenslikten maaş almıyor, herkesin kendi işi olması gerekiyor. Ben de yatırım alanında devam etme kararı aldım. Bence başarılı olmam için Allah bana yarımcı oldu ve şu anda işimden memnunum. İktidar ailesine mensup olduğum için bu bana başka sorumluluklar da yüklüyor. Bu nedenle davranışlarımızın en üst seviyede olması gerektiğini biliyorum. Halka karşı çok saygılı olmam gerek, aynı zamanda çok da ciddi çalışmam gerekiyor.

Lihtenştayn Avrupa’da küçük bir ülke ancak ekonomisi çok iyi durumda ve işsizlik oranı nerdeyse sıfır. Bu küçük ülkede böyle bir ekonomi nasıl gerçekleşti?

Bel bağladığımız hiçbir doğal kaynağımız yok ancak başka yatırımlarımız var. Yatırım ve iş alanlarında öncüyüz. Halkımız da çok çalışıyor. Sabit olan yönetim sistemimiz kapsamlı ve büyük hacimli bir hükümet olmak istemiyor. Küçük ve güçlü bir hükümet sistemini benimsiyoruz. Biz mutlu bir ülkeyiz, ancak başkalarının buraya mutluluk kaynağı olarak bel bağlamasını istemiyoruz. Biz vatandaşların yüksek bir düzeyde kendi hayatından sorumlu olduğu kanaatindeyiz. Bu anlayış çok yardımcı oluyor. Ayrıca biz çok kaynaklı bir ekonomiye sahibiz. En başlıca sektörlerimiz sanayi ve üretimdir. Sanayi alanında çok kaliteli ürünler üretiyor ve dünya pazarlarına ihraç ediyoruz. Bazı şirketimizin yatırım hacmi birkaç milyar Euro’ya ulaşıyor. Geçtiğimiz 8 yılda bu ekonomik dengeyi sağlamış durumdayız. Aynı zamanda farklı mali sektörlerimiz de mevcut. Ülkemizin ekonomisinde kaynak çeşitliği olması konusunda rolü olan çok sayıda şirketimiz var ve hepsi birlikte çalışıyor.

Lihtenştayn’da şirketlerin sayısı oldukça fazla, bunun nedenini sormak istiyorum. Lihtenştayn’da 74 bin şirket bulunuyor. Bu ülkenizin yatırım için iyi olduğu anlamına mı geliyor? Lihtenştayn’da bulunan şirketlerin hepsi yerli mi yoksa aralarında yabancı şirketler de var mı?

Şirketlerin çoğu uluslararası şirketler. Yıllar önce çok sayıda küçük şirketimiz vardı. Şu anda bu sayı 30 bine kadar düşürüldü. Bazı şirketlerimiz var, mülk ve sermaye sahiplerine aitler. Çoğunun serveti bile uluslararası. Aktif çok sayıda şirketimiz var. Lihtenştayn’a yatırım yapmak için gelenler genelde iki başlıca nedenden dolayı tercihini Lihtenştayn’dan yana kullanıyor. Birincisi ülkemizdeki istikrarı ve sermaye sahiplerinin haklarının korunacağı garantisini veriyoruz. İkinci neden ise güvene dayalı bir sistemin inşa edilmiş olmasıdır. Bu sisteme göre mülk ve servet nesilden nesile geçebilir, bu şekilde devam edilebilir. Bu sektörlerin yanında sanayi ve yatırım en önemli çalışma alanlarımızı oluşturuyor. Bunlar bizim başlıca faaliyetlerimiz.

Lihtenştayn’da yatırımcılar hangi kolaylıkları sağlıyorsunuz?

En önemli kolaylıklar şunlar; mülk ve servetin koruma altına alınması, gelişmiş bankacılık sisteminin olması, sanayicilere mali desteğin sunulması, servetin yönetilmesi ve bunun bir güvencesinin olması. Mali alanlarında bu hususların olması Lihtenştayn’ın gelişimine oldukça yardımcı olmuştur.

Size ilginç bir soru daha sormak istiyorum; zengin birinin 70 bin dolar karşılığında Lihtenştayn’ı bir günlüğüne kiralayabileceği şeklindeki iddialar doğru mu?

Bana göre bu efsanevi bir iftira, doğru değil. Bir keresinde bu haber internet sitelerinde yayınlanmıştı, ancak Lihtenştayn kiralık değildir. Öyle bir şey yok. Kraliyet sarayı prensin konuklarını ağırladığı yerdir ve her hangi bir ücret alınmamaktadır.

Koronavirüs ülkenizi nasıl etkiledi, özellikle de ekonomik alanda?

Bu süreçte zararının ne kadar oluğunu tespit etmemiz zor. Ancak olumsuz çok fazla yanı var. Lihtenştayn için en büyük sorunlardan biri de seyahat önündeki engeller. Çok sayıda şirketimiz de ülkemizin sınırları dışında faaliyetlerini sürdürüyor ve uluslararası piyasalarda yatırımları var. Bu nedenle gelişmeye ihtiyaçları var. Ülkemizin hiçbir borcu olmaması nedeniyle de krizleri daha kolay atlatabiliyoruz. Ayrıca bir Avrupa ülkeleri içinde en çok yerli üretime sahip olan ülke konumundayız.

ABD ile Çin arasındaki ticari savaşın ülkeniz üzerinde etkisi oldu mu?

Uzun vadede bu savaşın Avrupa’yı etkileyeceğini düşünüyorum. Çok sayıda Çin menşeli ürün geliyor. Amerika ile Çin arasındaki siyasi, askeri ve ekonomik alanlarında üstünlük sağlamak Ticari savaş ve çekişmeler devam ederek globalleşmenin tersine bir yöne evirilecektir. Soru şu; acaba Çin ile ticaret hacmimizde azalma olacak mı? Bu bir ihtimaldir, ancak eğer bu gerçekleşirse ihracatçılar ile kullanıcıları etkileyecektir. Bu nedenle dünya genelinde ürün fiyatlarında bir artış gözlemlenebilir. Bu sadece ticari bir savaş değil, aynı zamanda siyasi çekişmeler sonucu ortaya çıkacak bir bölünmeyi de beraberinde getirecek.

Lihtenştayn göçmenlere açık mı? Şu ana kadar göçmen aldınız mı?

Göçmenlere yardım etme konusunda tarihi ve kültürel bir anlayışa sahibiz. Bu kültür II. Dünya Savaşı’dan sonra başladı. 1945 yılında Rus göçmenler Sovyetler Birliği ve Stalin yönetimine teslim edilmeme karşılığında garanti almak için Lihtenştayn sığındılar. Teslim edilmeleri halinde çoluk çocuk idam edileceklerdi. Lihtenştayn bu insanları koruyan tek Avrupa ülkesiydi. O dönem ülke genelinde nüfus sayımız 15 bin civarındaydı, biz 500 Rus göçmeni ülkemizde ağırladık. Soğuk savaş başlayana dek uzun bir süre burada kaldılar, sonra Amerika’ya gittiler. Ondan sonraki süreçte de devamlı göçmen aldık. Örneğin Macarların 1956 yılında Sovyetlere karşı başlattıkları devrim sonrasında çok sayıda Macar ülkemize sığındı. Daha sonra Yugoslavya savaşı sırasında göçmen almıştık. Halihazırda Suriyeli göçmenleri ülkemize kabul ettik. Göçmenlere şöyle bakıyoruz; belki bir iş bilirler ve bu iş sayesinde geçimlerini sağlarlar. Onları ayrıca ekonomik düzenimize entegre etmeye çalışıyoruz. Ülkemizin konumu ve küçüklüğü itibarıyla çok sayıda göçmeni uzun vadeli alamıyoruz. Bu nedenle başka ülkelere gidiyor Lihtenştayn’da kalmıyorlar.

Lihtenştayn Kraliyet ailesinden bahsetmek istiyorum. Lihtenştayn Kraliyet ailesinin Avrupa ve dünyadaki diğer Kraliyet aileleriyle ilişkileri nasıl?

Şahsi düzeyde diğer prens aileleriyle iyi ilişkiler var. Aynı zamanda Kraliyet sistemi ile yönetilmeyen ülkelerle de ilişkilerimiz iyi. Avrupa’daki kraliyet ailelerinin ilişkilerinde şöyle bir şey var. Aileler Katolik veya Protestandırlar. Katolik olan aileler birbirlerine daha yakındırlar. Aynı şekilde Protestanlar da birbirlerine daha yakınlar. Her ne kadar Katolik ve Protestanlar arasında bir düşmanlık olmasa da bizim Kraliyet ailesi Katolik oluğu için diğer Katolik ailelerle ilişkileri Protestan ailelere nazaran daha iyidir.

Kraliyet aileleri arasında yapılan evlilikler ilişkileri güçlendiriyor mu? Aileniz ile diğer kraliyet aileleri arasında evlilik bağlı var mı?

Evet var. Habsburg Kraliyet ailesiyle tarihi bir ilişkimiz var. Tarihsel olarak da biz Avrupa’daki hanedanlıklar içerisinde eski bir aileyiz ve tarihimiz 700 yıl öncesine dayanıyor. Bavyera, Belçika ve Lüksemburg kraliyet aileleriyle de ilişkilerimiz var. Birbirimize yakınız. 

Lihtenştayn diğer ülke ve bölgelerle diplomatik ilişkilerin geliştirilmesine önem verir mi?

Evet destekliyoruz. Ancak bazen doğrudan bir ilişki kuramıyoruz. Biz bütün ülkelerde temsilcilik veya büyükelçilik açamıyoruz. Çünkü bu konuda insan kaynakları açısında yeterli altyapıya sahip değiliz. İsviçre ile birlikte çalışıyoruz. Örneğin Amerika’daki İsviçre Büyükelçiliği aynı zamanda Lihtenştayn’ın da büyükelçiliği olarak görev yapıyor. Önem verdiğimiz ülkelerde büyükelçilik açmayı düşünüyoruz, özellikle de komşu ülkelerde. Avusturya, İsviçre ve Almanya gibi ülkeler. Amerika’da da büyükelçiliğiz var. BM, AB ve diğer uluslararası kurumlarda da temsilcimiz var.

Dünyanın farklı ülkelerinde diplomasi adımlarınız var mı? Kürdistan Bölgesi’nde temsilcilik açmayı düşünüyor musunuz?

Bu adımı atacağımızı sanmıyorum. Biz küçük bir ülkeyiz ve diplomatik adımlarımızı İsviçre ile birlikte atıyoruz.

Lihtenştayn Bankacılık sistemi oldukça başarılı. Bu konuda Kürdistan Bölgesi’ne destek olabilir misiniz?

Açıkçası bunu düşündüğüm, lokal çalışabilecek bir bankacılık sistemi ile geliştirilebilir. Aynı şekilde uluslararası düzeyde çalışabilecek bir bankacılık sistemi de olabilir. Lokal bankacılık sisteminin varlığı ekonomik alanda gelişmeye yardımcı olacaktır. Bana göre Kürdistan gibi bir yer teknolojiyi de kullanarak yeni bir sistem geliştirebilir. Çünkü eski ve ilkel bankacılık sistemleri çok da fayda sağlamaz. Bu yeni bir sistemin inşası için iyi bir fırsat olabilir. Diğer yandan eğer istikrarlı ve huzurlu bir bölge olmak ve insanların da size güvenmesini istiyorsanız bu şekilde yabancı yatırımcıların ilgisini çekebilirsiniz. Biliyorum siz bizim gibi korunaklı bir bölgede yaşama lüksüne sahip değilsiniz. Ancak Kürdistan yönetim olarak istikrarı sağlayan ve mülkiyetin korunduğu bir yapıyı oluşturmakta başarılı oldu. Yasaların güvence vermesi çok önemlidir. Güvenilir bir kanun ve yasa sisteminin olması, etkin bir yönetim biçiminin devrede olması çok önemli.

En çok hangi sektöre bel bağlıyorsunuz?

Biz diğer ülkelerle serbest ticareti destekliyoruz. Küçük bir ülke olmamızdan dolayı ticaretimizin çoğu uluslararası düzeyde yapılıyor. Dünya genelinde iyi ticari ilişkiler kurmaya çok önem veriyoruz. İsviçre ile aynı para birimini kullanmak gibi önemli bir prestije sahibiz. Aynı zamanda AB ekonomik bölgesine de entegreyiz, bu vesileyle Avrupa pazarına ulaşabiliyoruz.

Dünyada büyükelçilik ve temsilciliğiniz yok, ülkenizi ziyaret etmek isteyen bir turist nereye vize başvurusu yapmalı?

Biz vize uygulamasını da İsviçre ile birlikte yürütüyoruz. İsviçre büyükelçilik ve konsolosluklarından ülkemize ait vize de alınabiliyor. İsviçre vizesi alanlar özgürce ülkemizi ziyaret edebilirler. Biz Şengen ülkelerinin bir parçasıyız, Şengen vizesi alanlar Lihtenştayn’ı ziyaret edebilirler. Bu konuda kapılarımız açık.