53 YIL ÖNCE - Barzani’yi çok şaşırtan yabancı!

18-09-2016
Gülbahar Altaş
Etiketler François Xavier Lovat Mele Mustafa Barzani Fransız
A+ A-

Erbil (Rûdaw) - 1963 Mayıs Devrimi’nde Kürt lideri Mele Mustafa Barzani’nin yanına giderek, döneme tanıklık eden Fransız fotoğrafçı François Xavier Lovat, “Beni görünce çok şaşırdı. Çünkü Kürtçe konuşuyordum” dedi.

 

Rûdaw’a konuşan François Xavier Lovat, atalarının sömürgeci geçmişe sahip olmasından dolayı, “sömürü” hissiyatının ne olduğunu çok iyi bildiğini belirtti.

 

Lovat, üniversiteyi bitirdikten sonra, genç bir mühendis olarak gittiği Hindistan’da aralarında Kürt işçilerinde olduğu 10 kişilik bir işçiyle çalışması sırasında Kürtler hakkında bilgi edindiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Tanıştığım Kürtler daha önce Fransızlar’la çalıştığı için, Fransızca biliyorlardı. Suriye, İran, Türkiye ve Irak’taki Kürtler hakkında bilgi vererek, yaşadıkları problemleri anlattılar.  1960’larda benim bulunduğum bölgede kimse Kürtler hakkında pek bilgi sahibi değildi.

Fransa’ya geri dönerek dünyanın ilk sinema okuluna kaydımı yapıp mühendisliği bıraktım. Üniversiteyi bitirdikten sonra, Kürtçe öğrenmeye başladım. Uluslararası dil okulunda doğu dillerinde öğretim üyeliği yapan Kamuran Ali Bedirxan’la tanıştım. Ondan Kürtçe’nin gramer ve çok iyi olmasa da konuşmayı öğrendim. Böylelikle Kürtler’le tanışma serüvenime devam etmiş oldum.”

Yaşar Kemal’le tanışma

Bir Fransız tv kanalı için Kürtler’i konu alan bir film üzerinde çalıştığını ifade eden François Xavier Lovat şunları söyledi:

“Kamuran Bedirxan, bana İstanbul Karagümrük’te yazılı bir adres vererek, çalışmalarımda yardımcı olabilecek kişilere yönlendirdi. İstanbul’a gittim İngilizce bilen genç bir kadın beni gideceğim adrese götürdüğü sırada, bir anda etrafı polisler sardı. Genç bir adamı yaka paça yakalayarak götürdüler. Meğerse Kamuran Bedirxan’ın yönlendirdiği kişiymiş. Kadına dönüp ‘Şimdi ne yapacağım?’ dedim. O da birkaç öğrenci arkadaşıyla tanıştırıp, öğrenci evlerinde barınmamı sağladı ve Yaşar Kemal’in de aralarında olduğu bazı Kürt gruplarıyla tanıştırdılar.”

Zorlu bir yolculuk

François Xavier Lovat, “Güney Kürdistan’a nasıl ulaştınız?” sorusu üzerine ise şunları söyledi:

“İstanbul’dakiler hem benim için, hem kendileri için korkmaya başladılar. Güney Kürdistan’a gitmem için en iyi yolun Suriye olduğunu söylediler. Çünkü o dönemde Irak-Türkiye sınırında savaştan dolayı oldukça sıkı kontroller yapılıyordu. İstanbul’dan yola çıktığımda bana bölgede yardım edecek bazı kişilerin adres ve isimleri verildi.

Verilen adreslere gittim. Bir köyde birkaç gün kaldıktan sonra polislerin peşimde olduğunu duydum. Geceyarısı Arap kıyafetleri giydirip ve silah vererek bir kamyonun kasasında Kamışlo’ya girişimi sağladılar. Oradan da beni birkaç kişi alarak, Tigris Nehri’nden Güney sınırına geçirdi. Peşmergelerle ilk defa orada karşılaştım. Irak yönetimi ve Kürtler arasında savaş devam ediyordu. 11 peşmerge beni korumak amacıyla eşlik etti.”

Barzani’yle ilk karşılaşma

Ocak 1963’te 10 günlük uzun bir yürüyüşün ardından, Mela Mustafa Barzani’nin yanına ulaştığını ifade eden Lovat o anları şöyle anlattı:

“Mele Mustafa beni görünce çok şaşırdı. Çünkü Kürtçe konuşuyordum. Müthiş bir duruşa ve keskin bakışlara sahipti.  Onunla gözgöze geldiğimde çok etkilendiğim itiraf etmeliyim. Kamuran Bedirxan, Barzani’ye teslim etmem için bazı mektuplar vermişti, onları verdim. Çok gençtim. Yanına giden ilk Batılı olmama rağmen beni sevdi.

Mele Mustafa bana nasıl yardımcı olabileceğini sordu, ben de tv için bir çalışma hazırladığımı söyledim. Bana gereken imkanları sağladı, birkaç peşmergeyi de beni korumaları için görevlendirdi. Genç atletik ve de koşuda birinciliğim olduğu için dağlarda çok rahat yürüyordum. Bu konuda hiç zorluk çekmedim.”

Yüzlerce fotoğraf ve bir film

Irak Ordusu ve İngiliz savaş uçaklarının Mele Mustafa liderliğindeki peşmergeleri bombardımana tutmasına tanık olan Lovat, “İngiliz uçakları çok alçaktan uçuyordu. Asıl tehlikeli olanlar da onlardı. Peşmergelerin her hareketini kuşbakışı çok rahat görebiliyordu. Nokta atışı yapılıyordu. Çok korkunçtu. Ancak peşmergeler oldukça büyük bir moralle mücadele ediyordu” dedi.

Kaldığı sürede içinde yüzlerce fotoğraf ve 33 dakikalık film çektiğini dile getiren François Xavier Lovat, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Peşmergelerle 5 ay yaşadım. 5 ay boyunca onlarla her yere gittim. O dönemde profesyonel iş yapan tek kişiydim. Kimsenin kamerası yoktu. 2 lens ile çalıştım.

Artık Kürtçe’nin Sorani ve Kurmanci lehçelerini de konuşuyor, onlarla aynı kıyafeti giyiyordum. Beni ilk görenler peşmerge zannediyordu.”


İbrahim Ahmed ve Celal Talabani

Mela Mustafa’yla geçirmiş olduğu 5 aylık süre içinde en çok dikkatini çeken olaylara ilişkin ise Lovat şunu söyledi:

“Kürtler’in kısa sürede nasıl organize olduklarına tanıklık ettim. Kürtler Haci Ömeran’a yerleştikleri zaman, yol dahil hiçbir şey yoktu. Kısa sürede kampı kurup, gidiş-gelişler için yol yaptılar.

 

Bir diğer önemli olay ise; Nisan sonunda Mayıs başında İbrahim Ahmed (Hero Talabani’nin babası) ve Celal Talabani, Erbil’in Koye (Köysancak) ilçesinde büyük bir toplantı yaparak, Mele Mustafa’yı safdışı bırakmak istiyorlardı, Rusya’da Mela Mustafa’nın yanında olan İsa Suar adlı peşmerge komutanı ve Esad Hoşnav, bir anda organizasyon yaparak, kısa sürede onları safdışı bırakarak birliği sağladılar. Bu oldukça ilginçti. Kısa sürede çok büyük ve ciddi organizasyon yapabileceklerine şahit oldum.”

5 ay sonra geri dönüş

5 ay sonunda Fransa’ya geri döndüğünü dile getiren Lovat, şöyle devam etti:

“Siyah beyaz tek TV kanalının olduğu bir dönemdi. Sadece birkaç saat yayın yapılıyordu. Çektiğim film ilk kez orada gösterildikten sonra, kısa sürede dünyanın farklı ülkelerinde gösterildi. Kamuran Bedirxan aynı yıl Birleşmiş Milletler’de (BM) filmin gösterilmesini sağladı. ”

2 Oscar ödülü

Güney Kürdistan’da yaptığı çalışmadan sonra, Fransa’nın önde gelen bir kanalında 25 yıl savaş  fotoğrafçısı olarak başta Vietnam, Lübnan, Uganda ve 1981-1988 İran-Irak Savaşı olmak üzere birçok bölgelede çalıştığını ifade eden François  Xavier Lovat, “Gittiğim her bölgede bir buçuk ay kalıyordum. Sorunları çok derinden biliyordum. 3 bine yakın rapor hazırladım. 2 Oscar ödülü ve dünyanın birçok farklı ülkesinde sayısız ödül aldım. Ama hiçbiri umrumda değil” diye konuştu.

1998’de yeniden Kürdistan

1998’de ikinci kez Kürdistan Bölgesi’ne geldiğini dile getiren François  Xavier Lovat şunları ekledi:

“Geldiğimde Mesud Barzani’yle görüştüm. Bana çok önem verdiler. Çok şaşırdım. Kürdistan’da çalıştığım dönemde 2 bin 500 fotoğrafı albüm olarak ilk kitabımı basmıştım. Neçirvan Barzani’yi ziyaretimde de kendisine hediye ettim. Barzani bu albüme ihtiyaçları olduğunu, benden 3 bin adet istedi, ödemesi de yapıldı.

Burada mutlu ve huzurlu olduğumu farkettim. Paris muaazzam bir şehir, tıpkı İstanbul gibi, ama Kürdistan’da başka bir sıcaklık vardı. Son birkaç yıldır Paris ve Kürdistan arasında gidip geliyorum. Buradaki insanları sevdim. Artık yılımın büyük bir kısmını burada geçiyorum.”

Kürtler’in sorunu

Lovat, “Peki 1963’ten günümüze Kürdistan’ın içinde bulunduğu şartları nasıl okuyorsunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Kürtler, kendilerini öldürmekten zevk alanlar tarafından kuşatılmış durumda. Türkiye öldürmek, İran satın almak istiyor. Hanekin’de kontrol noktalarında İranlılar bulunuyor. Goran ve KYB açık bir şekilde İran tarafından kontrol ediliyor.

Barzani’nin çok parasının olduğu vs. birçok şey söyleniyor. Ancak Kürdistan’ı ön saflarda hep koruyanlar da onlar olmuştur. Şeyh Sirwan Barzani IŞİD’le savaşla beraber cephede. Çok zengin ve başarılı biri. IŞİD tehlikesinin tam içinde… Şeyh Sirwan’nı cephede ziyarete gittiğimde, ona “Ne işin var burada?” diye sordum, “Ben bir Barzani’yim ve inanların Barzani’lerden beklentisi budur” dedi.

Ortadoğu’da Suriye’ye baktığımızda, Suriye yok! Her ülke kendi çıkarlarını koruma uğraşında. Diğer insanların hayatının bir önemi yok. İrak da görünürde yok. İran, Irak Başbakanı’na istediğini yaptırıyor.  Dolayısıyla Kürtler’in iç çekişmelerden çok, Kürdistan’ın daha fazla çıkarlarını düşünmesi gerekiyor.”

Kadınlar daha sosyal idi

1963’ten günümüze toplumsal değişime ilişkin ise Fransız fotoğrafçı Lovat, şunları belirtti:

 

“Kadınlar çok açık görüşlülülerdi. Örneğin; herhangi bir köye gittiğimizde kadınlar oturup, bizimle tartışıyorlardı. Ama günümüzde böyle bir şeyle karşılaşmadım. Restoranta gittiğimizde dahi, kadın ve erkekler ayrı oturuyor. Kürt kadınları bugünden daha özgürdüler. Kürt kadınlarının geride olduğunu hiç görmedim. Kesinlikle özgürdüler.

 

Ortadoğu’nun İslami sınırlara sahip olduğu doğru, ancak içkilerini toplum içinde rahat içebiliyorlardı. Namaz kılar, oruç tutarlardı.

 

14 yıl boyunca Saddam Hüseyin bütün ağaçları kestirdi. Tüm ülkeyi mahvetti. Bu nedenle kitabıma “Birikmiş Kürt Anıları” olarak adlandırdım.

1998’de buraya geldiğimde biri bana, Saddam Hüseyin imzalı ve Kürt sorunu hakkında bir mektup gösterdi. Kürtler’e ait her türlü belgenin, tarihi eserin ve kalıntının yok edilmesini emrediyordu.

Kürtler’e ait anıların tümden ortadan kaldırılmasına karşı 5 kitap çalışmasına başladım. 2’si hazır. Hepsi de Irak’taki Kürt tarihi üzerine. Umarım bu halka az da olsa bir katkı sağlamış olurum."

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli