Eski CIA Direktörü, DSG için Peşmerge modelini önerdi
Eski CIA Direktörü ve ABD’nin Irak’taki askeri operasyonlarının önemli isimlerinden General David Petraeus, Rûdaw’a verdiği özel röportajda Suriye, Irak ve Kürt meselesine dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
Petraeus’a göre, Kürt liderliğindeki Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) gelecekte, 2003’teki ABD işgalinin ardından Peşmerge Güçleri’nin Irak genelinde konuşlandırılmasına benzer bir şekilde Suriye’nin diğer bölgelerinde de görev alması mümkün.
Mart ayında DSG ile Şam arasında imzalanan anlaşma kapsamında, DSG’nin yeni Suriye ordusuna entegre edilmesi yönünde görüşmeler sürüyor. Bu bağlamda Petraeus, Irak örneğini hatırlatarak, Peşmerge’nin yalnızca Kürdistan Bölgesi’nin güvenliği için değil, ülke genelinde savaşan ulusal bir güç haline geldiğini ifade ederek, “Tüm Irak güvenlik güçlerini yeniden inşa etmek için büyük çaba gösterdik. Peşmerge birliklerini de bu sürece dahil ettik ve gerektiğinde Irak genelinde savaştılar. Umudum, kuzeydoğu Suriye’de de benzer bir modelin uygulanabilmesidir” dedi.
DSG komutanı Mazlum Abdi de geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, DSG’ye bağlı terörle mücadele güçlerinin, IŞİD’e karşı mücadelede geçici hükümete destek olmak amacıyla Suriye’nin diğer bölgelerine konuşlandırılacağını duyurdu.
Röportajda Petraeus ayrıca, Irak-İran ilişkileri, Ankara ile PKK arasındaki barış süreci ve Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara yönetiminin geleceği gibi bölgesel konulara da değindi.
Eski CIA Direktörü General David Petraeus Rûdaw’ın sorularını yanıtladı:
Rûdaw: Sayın General David Petraeus bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
CIA Direktörü David Petraeus: Sizlerle bir arada olmaktan dolayı mutluyum Arez bey.
Rûdaw: 2003'te ya da daha öncesinden beridir buradasınız. O zamandan bu yana siyasi liderlerimizin düşünme şeklinde ne değişti?
CIA Direktörü David Petraeus: Buraya 2003 Mart'ında, Irak'ın işgali ve ülkenin Saddam Hüseyin'in katil rejiminden kurtuluşu sırasında 101. Hava İndirme Tümeni komutanı olarak geldim. O zamandan beri Irak'ın evrimini izledim, yani açıkça 20 yılın çok üzerinde bir süreden bahsediyoruz. Burada iki yıldızlı, üç yıldızlı ve dört yıldızlı general olarak görev yaptım; Irak’taki ‘surge’ (askeri güç artışı) operasyonunu yönettim. Daha sonra ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı olarak, hâlâ bu bölgeden sorumluydum. Afganistan’daki komutamın ardından ise CIA Direktörü oldum. Hükümetten ayrıldıktan sonra da birçok kez buraya geri döndüm. Bu seyahatimde ise Süleymaniye’de bulunuyorum; bugün Irak Amerikan Üniversitesi Süleymaniye’de mezuniyet töreninde konuşma yapma onuruna erişeceğim. Sayın Başkan Neçirvan Barzani’nin de katılımıyla hepimiz için anlamlı bir gün olacak.
Birkaç gün önce Erbil'deydim. Barzani ailesindeki 3 liderle de görüşme fırsatım oldu. Şu anki başkan, şu anki başbakan ve tabii ki Fahri Başkan Mesud Barzani, kendisiyle yıllar boyunca, gerçekten burada arazide dört yıl boyunca ortaklık kurdum. Tabii ki Başbakan Yardımcısı Kubat [Talabani]'yi de gördüm ve sonra Bağdat'taydım ve tüm üst düzey yetkililerle görüştüm. Cumhurbaşkanı [Abdullatif Reşit] ve Başbakan [Muhammed Şiya Sudani] ve Parlamento Başkanı [Mahmud Meşhadani], ayrıca eski yoldaşım, Irak'taki operasyonlar döneninden Başbakan. Şehirlerde gördüklerim karşısında etkilendim
Örneğin Bağdat'ta, dünyanın en tehlikeli yolu olarak tanımlanan havaalanından yeşil bölgeye giden yol, şimdi kesinlikle bir vitrin. Dönüşümü görmek olağanüstü.
Eskiden komutanken yaptığım gibi Bağdat şehri üzerinde helikopter uçuşu gerçekleştirirdim ve şehrin nasıl çiçek açtığını, tüm inşaatları, ilerlemeleri, devam eden büyümeyi görmek beni çok memnun etti. Aynı şey Erbil için de şüphesiz doğru. Aynı şey burada Süleymaniye için de doğru.
Dolayısıyla Irak'ın Saddam Hüseyin rejimini atmaya yardım eden bizlerden birçoğu ve sonra Irak'taki El Kaide ile, çeşitli milis unsurlarıyla, isyancılarla ve sonunda İslam Devleti ile yapılan tüm zorlu savaşları izleyenler, siyasetin ve siyasi çekişmelerin ve diğer zorlukların olağan zorluklarının hala var olduğunu belirterek sanırım hepimiz Irak'ın bu sürede nasıl çiçek açtığını görmekten çok memnunuz. Tüm bu gelişmeler olumlu. Demokrasi bazen gürültülü olabilir, bazen biraz dağınık olabilir. Ancak Kürt bölgesinde ve iki nehir ülkesinin başkentinde kaydedilen ilerlemeyi görmek benim için son derece sevindirici.
Rûdaw: Söyledikleriniz Irak'taki ve Kürdistan Bölgesi'ndeki şehirler hakkındaydı. Peki liderlerimizin düşünme şekli hakkında ne düşünüyorsunuz?
CIA Direktörü David Petraeus: Siyasi düşünceyi başkalarına bırakıyorum. Her zaman yoğun olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri'nde dedikleri gibi, bu tam temaslı bir spor ve yine Başkan Bush'un Irak'taki operasyonları sırasında gözlemlediği gibi, siyaset bazen zor olabilir. Öyle de oluyor ve bu sorun değil. İnsanların sesi böyle duyulur ve açıkçası burada Bağdat'ta da direk başlarında temsil edilen tüm siyasi afişleri ve birçok siyasi partiyi görmek harika, söylenecek pek de bir şey yok. Bunun 11 Kasım'dan sonra nasıl sonuçlanacağını göreceğiz.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi 2003'ten sonra Irak'ta önemli bir konuma sahipti. Bu konum bugün de devam ediyor mu?
CIA Direktörü David Petraeus: Kesinlikle devam ediyor. Farklı zamanlarda, Kürt bölgesi doğru yönetimin nasıl olması gerektiğine dair bir örnek teşkil etmiştir. Bugün de hâlâ öyle; ekonomi büyüyor. Elbette inişler ve çıkışlar var, siyasette de zorluklar mevcut ve bu hiç kuşkusuz zorlayıcı. Ama altyapı, konut, iş dünyası ve üniversiteler gibi her alanda ne kadar büyük bir gelişme kaydedildiğini görmek gerçekten harika. Ayrıca Irak Amerikan Üniversitesi’ni (AUIS) desteklemiş olmaktan büyük gurur duyuyorum. Buradaki Amerikan üniversiteleri arasında ismindeki ‘Irak’ ibaresiyle tek olan üniversite. Bugün burada mezuniyet konuşması yapacak olmaktan ve ayrıca bana verilen fahri doktora unvanıyla onurlandırılmaktan da mutluyum; duyduğuma göre bu, AUIS’in verdiği ilk fahri doktora.
Rûdaw: Üç gündür Süleymaniye'desiniz.
CIA Direktörü David Petraeus: Evet, Irak'ta, evet. Ve yine orada burada her yerdeyiz.
Rûdaw: Süleymaniye'deki değişiklikler hakkında çok konuşuluyor. Üç günlük konaklamada bunları gördünüz mü?
CIA Direktörü David Petraeus: Tabii ki gördüm. Yani, gerçekten olağanüstü. Hayır, kesinlikle olağanüstü. Bakın, 2003’te buraya geldiğimde, kısmen buraya gelirdim, Miğferimi ve zırhımı çıkarır, öylece yürürdüm. Tek istediğim, güvenliğim hakkında endişelenmeden sokakta yürüyebilmekti.
Rûdaw: Bu büyük bir değişiklik mi?
CIA Direktörü David Petraeus: Şu anda miğferim ve zırhım bile olmadığını görüyorsunuz. Bunun nasıl geliştiğini görmek gerçekten harika. Her zaman sorunsuz, kolay ve tamamen güllük gülistanlık mıydı? Tabii ki Hayır. Demokrasiye hoş geldiniz.
Rûdaw: Amerika'nın 2003'te Irak'ta büyük bir rolü vardı. Bu rol şimdi değişti mi?
CIA Direktörü David Petraeus: Bu süreç devam ediyor. Ayrıca ABD Büyükelçiliği’nin maslahatgüzarıyla da görüşme imkânımız oldu. Şu anda orada bir büyükelçimiz yok. Maslahatgüzar, Irak ile çalışmanın ve bunu normal bir büyükelçilik, yani ABD ile bir ülke arasındaki sıradan bir ilişki hâline getirmenin ne kadar harika olduğunu anlattı. Artık ilişkiler sadece güvenlik meseleleriyle, sadece IŞİD’e karşı savaş veya diğer ilgili konularla sınırlı olmamalı. Bunu normal bir misyona dönüştürmek ve önceliği güvenlik güçlerini inşa etmek yerine ‘ABD yatırımları, iş dünyası ve ekonomi üzerine odaklamak’ harika bir gelişme. Bu güvenlik güçleri de oldukça etkileyici. Ben de bir Irak Hava Kuvvetleri sabit kanatlı uçağı ve bir helikopterle uçtum. Helikopterin pilotu dönüp bana dedi ki: ‘General, askeri akademi mezuniyetinde benim sınıfımda konuştunuz ve bana kendi madalyanızı verdiniz.’ Aslında o, akademide belirli bir ödül kazandığı için o madalyayı hak etmişti. Bunu görmek güzel, bir anlamda buradaki çalışmalarımızın bir parçası olarak mirasımızın devam ettiğini görmek ve Irak’ta yapmaya çalıştığımız şeyden yetişen yeni nesil liderleri görmek gerçekten memnuniyet verici.
Rûdaw: Geçmişte ABD Irak hükümetini kurmaya odaklanıyordu. Bu seçim için de aynısını yapacağına inanıyor musunuz?
CIA Direktörü David Petraeus: Muhtemelen hayır.
Rûdaw: Neden?
CIA Direktörü David Petraeus: Çünkü geçmişte olduğu gibi buna rehberlik etmemiz gerektiğini düşünmüyorum. Bence birçok açıdan ABD'nin geleceği belirlediği dönemin, bir bakıma, gerekli olmadığını düşünüyorum. Sistemlerin olgunlaştığını düşünüyorum, her zamanki gibi.
Rûdaw: Sistemin olgunlaştığını düşünüyor musunuz?
CIA Direktörü David Petraeus: Sistem olgunlaştı, ama kesinlikle eksiksiz değil. Churchill'in de dediği gibi, ‘Demokrasi, diğer tüm yönetim biçimleri hariç, en kötüsüdür’.
Rûdaw: ExxonMobil ve Chevron gibi büyük şirketler Irak ile anlaşmalar yapıyor...
CIA Direktörü David Petraeus: Geri dönüyorlar ve bunu görmek gerçekten harika. General Electric de geri döndü. Bu arada, Irak’taki operasyon döneminde biz de birçok şirketi geri getirmiştik. Tabii o sırada IŞİD tehdidi iş dünyasını uzaklaştırmıştı. Ve her zaman olduğu gibi başka zorluklar da mevcut.
Rûdaw: ExxonMobil neden geri dönüyor?
CIA Direktörü David Petraeus: ExxonMobil’in buraya geri dönmesini görmek harika. Yani, tekrar belirtmek gerekirse, ExxonMobil hayır işi yapmıyor; bu uluslararası kalkınma değil. Burada altyapıya yatırım yapmak için bulunuyor, ama amaç kesinlikle kâr elde etmek. Ve bu gerçekten büyük bir mesaj. Ben dünyanın en büyük yatırım firmalarından birinin ortağıyım. Her ülke KKR’ın kendisine yatırım yapmasını ister. Dolayısıyla Exxon, Chevron, General Electric ve geçmişte burada olan ancak çeşitli sorunlar nedeniyle ayrılan diğer büyük şirketlerin artık geri dönmesi, iki nehir ülkesi yani Bilad Rafidain’in geleceğine duyulan güvenin güçlü bir göstergesidir.
Rûdaw: ABD hala Kürdistan Bölgesi'ni stratejik bir ortak olarak mı görüyor yoksa bir şeyler değişti mi?
CIA Direktörü David Petraeus: Hayır, kesinlikle öyle değil. Yani bakınız, ABD 1991’den beri, yani Körfez Savaşı’nın ardından, Kürtlerin stratejik ortağı olmuştur. Bu Bölge’yi koruduk ve bu ilişki hâlâ çok güçlü bir şekilde devam ediyor. Bildiğiniz gibi burada hâlâ ABD ordusunun ve hükümetinin çok önemli unsurları bulunuyor. Bence olması gereken de bu.
Rûdaw: Hala stratejik bir ortak mı?
CIA Direktörü David Petraeus: Evet, kuşkusuz. İstediğiniz gibi adlandırabilirsiniz. Ben sadece şunu söylerdim: Kürtlerin dağlardan başka dostları da var ve bu dostlar arasında Amerika Birleşik Devletleri de bulunuyor.
Rûdaw: Kürtler ve Kürdistan Bölgesi hem İran hem de Amerika ile çalışmakta nasıl bir denge koruyor?
CIA Direktörü David Petraeus: İran’ın, her zaman bildiğimiz gibi, Irak’ın komşusu olduğunun elbette farkındayız. İran hiçbir yere gitmiyor. Irak’tan kat kat büyük ve çeşitli şekillerde oldukça kötü niyetli. Üzerine farklı yaptırımlar uygulanıyor. Dolayısıyla İran ile iş yapanlar bunu bir gerçeklik olarak kabul ediyor, ama her zaman dikkatli olmak zorundalar. Yani, İran ile çalışırken yaptırımları veya diğer sınırlamaları ihlal etmemek gerekiyor.
Rûdaw: Nasıl dikkatli olunmalı?
CIA Direktörü David Petraeus: Yani, mevcut yaptırımları anlıyorlar, mevcut gerçekleri de kavrıyorlar ve sonra bunların arasında nasıl hareket edeceklerini planlamaya çalışıyorlar.
Rûdaw: Peki Rusya? Biliyorsunuz, büyük Rus petrol şirketleri Kürdistan Bölgesi'nde ve Irak'ta çalışıyor.
CIA Direktörü David Petraeus: Yine, Rusya ile iş yapan herkese şunu söylemek isterim: Rusya’ya uygulanan yaptırımları iyi anlamalılar. Bence bu yaptırımlar genişletilecek, sadece AB’nin 19. yaptırım turuyla değil, az önce Brüksel’de AB ve NATO liderleriyle görüştüm aynı zamanda ABD tarafından da uygulanacak. ABD Kongresi’nde bir yaptırım paketi mevcut ve eğer AB, Başkan Trump’ın Rusya konusunda yapmasını istediği adımları atarsa, ABD Senatosu’nda bizim yaptırım paketimizi göreceksiniz. Bu arada, 100 senatörden 84’ü bu yaptırım paketini destekliyor. Daha iki partili olamaz. Durum uygun olduğunda, Beyaz Saray bu yaptırım paketini memnuniyetle onaylayıp yasalaştıracaktır. Ve Rosneft ya da başka şirketlerle iş yapanların, bu yaptırımların yanlış tarafında kalmamaya çok dikkat etmesi gerekir.
Rûdaw: Suriye hakkında konuşalım. Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara'yı destekliyor musunuz?
CIA Direktörü David Petraeus: Bunu çok net söyleyelim: Ahmed Şara’nın Suriye’sinin başarılı olmasını istiyorum. Ve onun bir hükümet lideri olarak başarısı, bizim de başarımızdır. Bakın, geçmişi hakkında herkesin hayal edebileceğinden daha bilinçliyim. Unutmayın, Irak’ta beş yıl gözaltında kaldı ve bu süre arama işlemlerini de kapsıyordu. Başka biri onu gözaltına aldı; ben adını bile bilmiyordum. O bir El Kaide hücre lideriydi. Bazı insanların gösterdiği gibi El Kaide’nin büyük bir lideri değildi. Ama dışarı çıktığında, doğal olarak Suriye’ye gitti ve El Kaide’ye bağlı Nusra Cephesi’ni kurdu. Sonra ondan ayrılarak Heyet Tahrir el-Şam’ı kurdu ve gerçek bir askeri kapasite inşa etti. Bu, sadece bir araya gelmiş kabile veya politik milislerden oluşan bir grup değildi; Halep’i özgürleştirdiler ve Hama, Humus üzerinden Şam’ı özgürleştirmeye devam ettiler. Idlib eyaletinde yönetişim kurdu, eğitim sistemi ve yargı sistemi oluşturdu; bunların hepsi vardı. Şimdi tüm ülkeyi tekrar bir araya getirmeye çalışıyor. Onu BM Genel Kurulu’na katıldığı Concordia Zirvesi’nde New York’ta sahnede röportaj yaparken, kuzey Irak’ta komutanken ilk günlerde yaşadıklarımı hatırladım.
Rûdaw: Onu yakalamaya çalıştınız mı?
CIA Direktörü David Petraeus: Hayır, onu tanımıyordum bile. Musul eyaletinde, tüm etnik, mezhepsel, kabile, politik, bölgesel ve iş dünyası unsurlarını temsil eden bir eyalet hükümeti oluşturmaya çalıştık. Musul’daki her unsur için, oluşturduğumuz eyalet meclisinde o grubun nüfustaki yaklaşık oranına uygun temsilci olmasını istedik. Ama her şeyden önemlisi, sadece çoğunluk yönetimi değil, azınlık haklarının da korunmasıydı. Ve o da Suriye’de aradığı şeyin bu olduğunu söyledi. Şimdi bu oldukça zorlayıcı olacak. Kuzeyde, büyük ölçüde Türkiye ile bağlantılı bir Özgür Suriye Ordusu var. Sahilde eski rejimden Aleviler bulunuyor. Idlib’den Şam’a kadar onun kontrolündeki bölgeler var. Süveyda’da Dürziler var, Ürdün’e yakın başka unsurlar var. Kuzeydoğu Suriye’de ise elbette Demokratik Suriye Güçleri var, büyük ölçüde Suriyeli Kürtlerden oluşuyor ve güçlerimiz hâlâ onlarla birlikte çünkü kuzeydoğu Suriye’de İslam Devleti’ni yerle bir edenler onlardı, tabii ki bizim yardımımızla. Ve hâlâ çok önemli görevler yürütüyorlar. Ancak beni yüreklendiren şey, General Mazlum Abdi, (DSG) güçlerinin federal güçlerin bir parçası olarak nasıl yer alabileceğini ve bu bölgede güvenliği nasıl sağlayabileceklerini belirlemek için Şam ile görüşmelerde bulunmasıydı. Bunu giderek daha fazla uygulamaya geçirmek istiyorlar.
Bilirsiniz, ben Irak’ta üç yıldızlı generalken, “Eğit ve Donat” görevini, yani Çok Uluslu Güvenlik Geçiş Komutanlığı Rock’ı kurdum. Tüm Savunma ve İçişleri Bakanlığı güçlerini yeniden inşa etmek için büyük çabalar gösterildi. Yüz binlerce, sonunda neredeyse bir milyon silahlı adam farklı görevler için hazırlandı. Peşmerge birliklerini de dahil ettik. Ve ihtiyaç duyduğumuzda, sadece Kürt bölgesi için değil, Irak için savaşmaları gerektiğinde konuşlandılar. Enbar, Felluce ve diğer yerlerde savaştılar. Dolayısıyla bu güçlere ihtiyaç duyduğumuzda geldiler ve Irak genelinde savaştılar.
Umarım kuzeydoğu Suriye’de de benzer bir durum olur; belki o zaman gerekli olan Kürt bölgesinin tüm yönetsel unsurları olmadan, ama Irak’ın geri kalanındaki durumu göz önünde bulundurarak benzer bir katkı sağlanabilir.”
Rûdaw: Suriye'deki Dürzileri ve Alevileri bahsettiniz. Şara'nın Suriye'deki bu iki toplulukla iyi bir deneyimi yok.
CIA Direktörü David Petraeus: Sadece bu da değil, bu topluluklarda cinayetler işlendi, infazlar yapıldı. Bunu tartıştım ve sahnede kendisiyle yüzleştim. Başta şunu belirttim: İkimiz de karşı taraftaydık. Ama bakın, ne yol kat etti. Irak’taki operasyonlar sırasında komutan olduğum dönemde 103.000 eski isyancı ve milisle uzlaştık. Şimdi onun başarılı olmasını istiyoruz. Aslında, Başkan Trump’ın Suudi Arabistan’da onunla görüşmesini ve o dönemde uygulanan yürütme kolu yaptırımlarını kaldırmasını görmek harikaydı. Ayrıca Kongre’yi, Suriye’nin finans, inşaat ve enerji sektörlerine yatırım yapılmasını engelleyen sözde Sezar Yasası’nı kaldırmaya teşvik etmesi de çok önemliydi; zira bu sektörlerin dış yatırıma acilen ihtiyacı var. Yani o konuşmadaki amacım şuydu: Sayın Başkan, sizin başarınız artık bizim de başarımızdır ve bunu mümkün kılmalıyız.
Rûdaw: Şara'nın Suriye'de demokratik bir hükümet veya toplum kurabileceğine inanıyor musunuz?
CIA Direktörü David Petraeus: Bu onun görevi. Tekrar ediyorum, bunu yapmak zorunda. Eğer bunu yapmazsa, Suriye başka bir parçalanmış devlet haline gelir; Büyük Orta Doğu’daki otoriter sonrası yönetimlerin etkilerinden muzdarip ülkelerden biri olur. Beşar Esad ve babası katliamcı rejimlerdi ve küçük bir azınlığın iradesini tüm ülkeye dayattılar. Şimdi bunu tekrar bir araya getirmek zorunluluktur.
Bu yapılmak zorunda. Bu arada, Ahmed el-Şeraa’yı, çoğunluk yönetiminin yanı sıra azınlık haklarını da gözeten, tüm halkı kapsayan bir hükümet kurma çabasında desteklerken, yapacaklarımızda sınırlar olmalı. Koşullar olmalı. Silah kontrolü müzakerelerinde Henry Kissinger ve Başkan Nixon’un dediği gibi: ‘Güvenme, doğrula.
Rûdaw: Demokratik Suriye Güçleri’nden (DSG) bahsetmemiz gerekiyor. Peki, Suriye’deki Demokratik Suriye Güçleri’ni, özellikle Kadın Koruma Birlikleri’nin (YPJ) varlığının devam etmesini nasıl görüyorsunuz?
CIA Direktörü David Petraeus: Daha önce de söylediğim gibi, DSG güçlerinin bir şekilde entegre edileceğini düşünüyorum. Başkan Şara ile General Mazlum arasındaki diyalog da bunun üzerine kurulu. Bu odak noktası. Bunun yanında çözülmesi gereken birçok başka detay var; örneğin, on binlerce IŞİD üyesi, bunların eşleri, eski eşleri ve çocuklarının bulunduğu El-Hol mülteci kampında ne yapılacağı meselesi. Bu konuların çözülmesi gerekecek. Öte yandan, Irak’ın örneğin bu kamptan Iraklıları geri getirmesi ve ardından kesinlikle adalete teslim etmesini görmek beni cesaretlendiriyor.
Rûdaw: Türkiye’de bir barış süreci başladı. Peki, barış süreci Türkiye’deki Kürt topluluğuna ne sunabilir? Sizce Türkiye, süreci ciddi mi yoksa taktiksel mi yürütüyor?
CIA Direktörü David Petraeus: Hayır, bence çok ciddi. Bence çok stratejik. Bu süreci Öcalan’ın yönlendirdiğini düşünürseniz, açıkça bu önemsiz değil. Taktiksel bir durum da değil, oldukça ciddi. Kürtlerin arzularını ve doğru beklentilerini derinlemesine anlamaya gelen biri olarak, Mahmur’daki Türk Kürt mülteci kampına gittim. Bu, iki yıldızlı general olarak operasyon alanımın bir parçasıydı ve oturup neden Türkiye’yi terk ettiklerini anlamaya çalıştım. Eğer Türkiye’ye dönebilselerdi, beklentileri nelerdi?
Oldukça dürüstlerdi; örneğin kendi dillerinde eğitim görebilmek, belki kendi dillerinde bir gazete sahibi olmak ve kesinlikle bunun bir parçası olduklarının kabul edilmesini istemek. Yani, bu konuda belli bir anlayışa sahip olduğumu düşünüyorum. Benim izlenimim, Cumhurbaşkanı [Recep Tayyip] Erdoğan ve hükümetinin bu arzuları ciddi şekilde ele aldığı yönünde ve umudum, sürecin başarılı bir şekilde sonuçlanmasıdır.
Rûdaw: Türkiye’deki Kürtler için barış süreci ne getirecek?
CIA Direktörü David Petraeus: Umarım, Kürtlerin arzularını tanıyan ve kabul eden bir gelecek olur.
Rûdaw: Sayın David Petraeus, eski CIA direktörü. Sizinle röportaj yapmak bir onur.
CIA Direktörü David Petraeus: Benim için de bir onurdur. Aslında asıl onur, görev yaptığım Irak’ın bölgelerine geri gelmek ve orada gördüklerimden bu kadar yüreklendirmek, ilerlemeyi, inşaatı ve gelişen ekonomileri görmek; tüm zorluklara rağmen ve hayal ettiğimiz her şeyin henüz tam olarak gerçekleşmemiş olmasına rağmen. Ancak, Amerika’nın anne ve babalarına her gece taziye mektupları yazan bir kuvvete komuta eden biri için bu çok yüreklendirici. Ve şimdi, o anne ve babalara dönüp diyebilirim ki: “Buna gerçekten değdi. İki nehir ülkesi, Bilad Rafidain’de insanlara verdiğimiz yeni fırsatlarla neler başardıklarına bakın.