Türkiye Yahudilik Araştırmaları Merkezi (TÜYAM) Başkanı Serap Merve Doğan, İsrail’in, uzun zamandır Kürtler’le yakın ilişki içerisinde olduğunu belirterek, bu politikanın yeni dönemde de aynı şekilde devam edeceğini söyledi.
TÜYAM Başkanı Serap Merve Doğan, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.
İsrail’deki seçim sonuçları sürpriz oldu mu?
Biliyorsunuz son anketler seçimden 3 gün önce yapıldı. Bu anketlere baktığımızda Siyonist Cephe'nin en yüksek oyu alan birinci parti olacağı tahmin ediliyordu. Fakat seçim sonuçlarına baktığımızda, Likud’un oldukça farklı bir oy oranına sahip olduğunu görüyoruz. Seçime kadar yaşanan bütün süreç içerisinde anketlerde 30 sandalyeyi göremeyen ve hatta son haftalarda kimi anket sonuçlarında 20 sandalyeye kadarlık bir düşüş yaşayan Likud, seçimlerde kazandığı 30 sandalye ile büyük bir sürpriz yaptı. Anket şirketleri sınıfta kaldı tespitini yapmak oldukça yüzeysel olacaktır. Çünkü hem anketlerde kararsız olarak gözüken yüzde 5’lik -7 sandalye gibi bir rakam- bir seçmen grubu da mevcuttu. Burada bahsettiğimiz yüzde 5, Knesset, yani İsrail Parlamentosu için oldukça büyük bir rakam. 7 sandalyeye karşılık geliyor. Nitekim Netanyahu'nun seçimi kazanmasında etkili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Fakat esas belirleyici unsurun bu olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü son dakika yapılan siyasi manevraların, seçimin kaderini değiştirdiği oldukça açık.
Hangi manevralar?
Netanyahu seçim sürecinde halkı tekrar etkilemeyi başardı. Seçimlerden önceki son konuşmasında kendisi başbakan olduğu müddetçe bir Filistin Devleti'nin kurulmasına izin vermeyeceğini ve yerleşim yerlerini desteklemeyi sürdüreceğini söyleyerek, kendi tabanını harekete geçirdi aslında.
Ayrıca seçimlerde Arap seçmenlerin ilk defa bu kadar örgütlü oy kullanması ve Birleşik Arap Listesi'nin Siyonist Cephe'yi destekleme kararının açıkça belirtilmiş olması, Netanyahu'nun tedirginliğini oldukça arttırdı. Çünkü Birleşik Arap Listesi, sol bir koalisyonun oluşumuna destek vereceğini ve Netanyahu’nun gitmesini istediklerini açıkça beyan etmişti.
Bu noktada seçimleri kaybedeceğini düşünen Netanyahu, acilen harekete geçmesi gerektiğini düşündü. Seçim yasakları nedeniyle kendi ofisinden bir video çekerek, ''Araplar’ın örgütlü bir biçimde otobüslerle oy kullanmaya gittiğini ve İsrail sağının, hatta ulusal güvenliğin tehlike içerisinde olduğunu, bütün seçmenlerin acilen oy vermesi gerektiği'' belirterek, sosyal medyaya servis edilmesini sağladı. Bu güvenlik konusundaki kaygıları tüm dünya tarafından bilinen İsrail seçmenine verilmiş büyük bir mesajdı. Ve yerine de ulaşmış gibi görünüyor.
İsrail’de seçmen ne tür mesajlar verdi?
İsrail seçmeni bu seçimlerde sağ ve sol olarak ikiye bölündü diyebiliriz. Bir yandan sürekli dikkat edilmesi gerektiği konusunda tamamının hemfikir olduğu güvenlik meseleleri varken, diğer yanda ise hayat pahalılığından kaynaklanan sosyo-ekonomik problemler mevcuttu. Fakat Netanyahu’nun güvenlik unsurlarını öne sürerek yaptığı son açıklamalar, aslında seçmene ‘’İsrail’in var olması için bana oy verin’’ mesajıydı. Nitekim halkın buna reaksiyonu, Netanyahu’yu tekrar avantajlı konuma getirdi. Tabii Araplar’ın bu seçimlerdeki üstün performansını bir sebep olarak öne sürmek, daha önceden planlanmış stratejik bir hamle değilse...
Nasıl bir hükümet oluşur?
Netanyahu’nun aldığı sandalye oranı büyük. Ve 2013 seçimleri öncesi Likud’dan istifa edip, Kulanu partisini kuran Moshe Kahlon’un, Netanyahu’nun kuracağı ortak koalisyona girmesiyle, tamamı sağ partilerden oluşacak bir hükümetin kurulacağı açık. Bu tabii ki İsrail’in daha fazla şahinleşmesi anlamına geliyor. Bir sürpriz yaşanmaması durumunda, önümüzdeki günlerde, bölgedeki sert politikaların devam edeceği söylenebilir.

İsrail’deki seçim sonuçları Türkiye İsrail ilişkilerini nasıl etkiler?
Türkiye ile İsrail ilişkileri geçmişten beri Filistin meselesi ekseninde oldukça etkilenmiştir. Netanyahu'nun tekrar başbakan olması ve sağ kanat partilerinin ağırlıklı olduğu bir koalisyon hükümeti kurması durumunda, Filistin’in bir devlet statüsü kazanmasına izin vermeyeceğini açıklaması, bölgede kalıcı barış sağlanma olasılığını oldukça umutsuz kılmakta. Çünkü baktığımız zaman Filistin otoritesinin barış sağlanması için ilk şartının İsrail’in Doğu Kudüs başkentli bir Filistin Devleti’nin tanınmasını kabul etmesi olduğu aşikar. Türkiye’nin buradaki duruşu ve bölgede barış sağlanması konusundaki istekliliği ise oldukça net. Bu açıklamalar gözönüne alındığında, Türkiye’nin Filistin konusundaki politikalarının, İsrail’de yeni kurulacak koalisyon hükümeti ile uzlaşabilme olasılığı oldukça düşük görünüyor. Bu sebeple en azından ufukta Türkiye-İsrail ilişkilerinde daha ılımlı bir ortam yakalanabileceğini söylemek çok mümkün değil.
Seçim sonuçları Kürtler’le ilişkileri nasıl etkiler?
İsrail’in, uzun zamandır Kürtler’le yakın ilişkisi sözkonusu. Bu politikanın yeni yönetimde de aynı şekilde devam edeceğini düşünüyorum.
Seçim sonuçlarını Ortadoğu’daki dengeleri bakımından nasıl okuyabiliriz?
Öncelikle İsrail’in 2003 seçimlerine oranla daha çok sağ kanat partilerin ağırlıklı olduğu bir koalisyon kurması durumunda uyguladığı politikalar daha fazla şahinleşecektir. Özellikle ABD – İran nükleer müzakereleri ile İran’ın bölgedeki etkinliğinin artacak olması gerçeğinin İsrail’i oldukça tedirgin ettiği açık. Özellikle sağ partilerin güvenlik politikaları konusundaki sert tutumunu ve yaptıkları son açıklamaları –özellikle Filistin devletinin kesinlikle kurulmayacağı- dikkate aldığımızda, İsrail-Hizbullah-Hamas üçlüsünün arasındaki sorunların mevcut düzlemde devam edeceğini söylemek çok zor değil.
Netanyahu iç ve dış politikada nasıl bir siyaset izler?
Dış politikanın genel perspektifte gergin geçeceğini söyleyebiliriz. Netanyahu’nun ABD ile arasındaki son kırılmalar, birçok Avrupa ülkesinin Filistin Devleti’ni tanımaya yönelik girişimleri, IŞİD-Hizbullah-Hamas sorunu..
Bütün bunlar yeni dönemin yoğun geçeceğini gösteriyor. Özellikle İran’ın ABD tarafından bölgede oyuna sokulma çabaları olumlu sonuç verirse, Netanyahu’nun olduğu bir yönetimde bozulan ABD ilişkileri ile İsrail yalnızlaşabilir. Tabii ki ABD sadece Obama yönetiminden ibaret değil. Cumhuriyetçi kanadın Bibi’ye verdiği destek ortada. Fakat 2016 ABD seçimlerinden önce büyük bir siyasi gerilim yaşanacağını tahmin etmek zor değil.
Merkeziniz ne zaman kuruldu ve ne tür çalışmalar yapmakta?
Türkiye Yahudilik Araştırmaları Merkezi 2 yıl önce, İstanbul merkezli olarak kuruldu. Türkiye içerisinde Lisans, Yüksek Lisans eğitimlerini yapmakta olan öğrenciler ile Yahudiliğe dair teolojik, tarihi, siyasi, kültürel ve sanatsal bütün araştırmaların yapıldığı merkezimiz aynı zamanda Türk Musevileri, Yahudi diasporaları, İsrail iç ve dış politikası, Ortadoğu olmak üzere birçok konuda akademik araştırma yapan koordinatörlüklerden oluşuyor. Bu koordinatörlükler spesifik olarak kendi alanları üzerine çalışmalar yapıyor, araştırma gezileri, konferans ve kongreler düzenliyorlar. Burada amaç, Türkiye’de oldukça tenha bir alan olan Yahudilik üzerine akademik anlamda kariyer yapmak isteyen öğrenci arkadaşlarımıza yardımcı olmak, birlikte gelişmeye devam etmek ve bilgi ve düşünce fırtınası yapılabilecek ortak bir çatı sağlamaktır.
PORTRE / Serap Merve DOĞAN
Türkiye Yahudilik Araştırmaları Merkezi'nin başkanlığını yapan Doğan, İsrail ve Filistin'de incelemelerde bulundu. Tel Aviv Üniversitesi Moshe Dayan Afrika ve Ortadoğu araştırmaları merkezinde staj yaptı. İngilizce, Arapça, İbranice bilen Doğan, İsrail iç ve dış politikası konularında çalışıyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın