Prof. Dr. Adak: Yabancı dil hiçbir zaman anadilin yerini alamaz
Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Adak, anadilde eğitimin çocuk yaşta ve özellikle aile içerisinde alınmasının son derece önemli olduğunu belirtti.
Orta okullarda okutulacak seçmeli derslerin bir imkan olarak iyi kullanılması gerektiğine değinen Adak, ancak bu derslerin hemen yaygın olarak görüleceği konusunda pek de iyimser olmadığını söyledi.
Son iki yüz yılda Kürtlerin toplumsal, medeni, kültürel, milli yanının giderek zayıfladığına dikkat çeken Prof. Dr. Abdurrahman Adak gelecek nesiller için Kürtçe eğitimin son derece önemli olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Abdurrahman Adak ile Rûdaw Diyarbakır Temsilcisi Maşallah Dekak'ın Kürtçe eğitim üzerine söyleşisinin tam metni:
Rûdaw: Bu yıl önceki yıllara nazaran Kürtçe seçmeli derslerin tercih edilmesi için daha kapsamlı bir kampanya yürütüldü, çok ses getirdi, siyasi partiler, STK’lar ve dil kurumları da bu konuda açıklamalar yaptı ve ebeveynlere çocuklar için Kürtçe seçmeli dersleri tercih etmeleri çağrısında bulundu. Siz bu durumu nasıl görüyorsunuz?
Şüphesiz yerinde bir gelişme ve çok memnunuz. Çünkü süje olarak Kürtçe dersleri üniversitede de veriyoruz, sözü geçen öğretmenleri eğitiyoruz. Bu yüzden bu gelişme bizim için memnuniyet verici. Elbette bu Türkiye Cumhuriyeti’nin modern tarihine baktığımızda bu Kürtler adına yeni bir imkan. Yakın tarihte dönem dönem Kürtlerin toplumsal durumu eğitim ve kültürel haklar konusunda biraz iyileşmiş olsa da hiç bir zaman eğitim konusunda böyle bir imkan elde edilmemişti. Bu imkanı çok iyi kullanmalıyız. Dolayısıyla bu destek bizim için çok önemli.
Rûdaw: Sizce bu yıl yüzbinlerce aile Kürtçe seçmeli dersler için başvurur mu? İki saatte olsa çocukları için Kurmancî ve Zazakî dersleri tercih eder mi?
Her ne kadar bu gelişme ve sahiplenme çok önemli ve yeni bir durum olsa da çok fazla ümitli olmamak gerekiyor. Çünkü toplumsal değişimler çok kolay olmuyor. Kürt toplumu 200 yıldır gittikçe geriye düşüyor, dilini, kültürünü kaybediyor ve Kürt milli simgelerinin çoğu kaybolup gidiyor. Dolayısıyla kısa süre içerisinde bunları geri kazanmak çok kolay değil. Bu nedenle ümitlerim çok büyük değil. Ama bu bir başlangıç olduğu için elbette çok önemli.
Rûdaw: Sözlerinizden şunu anlıyorum; bu yıl iyi bir anlayış yakalandı ve gelecek için temel olabilir diyorsunuz?
Elbette.
Rûdaw: Orta okul öğrencilerinin okulda öğretmenlerinden Kürtçe okuma yazma öğrenmeleri ne kadar önemli bir durum?
Önemini belki de kelimelerle ifade etmek zor olur. Kürt şahsiyeti çocuk yaşta alınan eğitimle şekillenir. Dil o dönemde öğrenilir. Gençlik yıllarından itibaren insan bir dili anadil düzeyinde zor öğrenebiliyor. Bu nedenle okulda ve özellikle okul öncesi dönemde ailede anadilde eğitim almak çok önemli. Ailenin rolü burada esas bir roldür.
Rûdaw: O dönemde alınan dil eğitimi çocukların hafızasında kalıcı oluyor.
Yabancı dil hiçbir zaman anadilin yerini alamaz. Daha sonra öğrenilen Kürtçe aileden, anne-babadan öğrenilen dilin yerini hiç bir zaman alamıyor.
Rûdaw: Siz Artuklu Üniversitesi’nde Kürt dili ve edebiyatı öğretmenliği yapıyorsunuz. Bir çok öğrenci bu bölümden mezun oldu. Üniversitelerin Kürdoloji bölümlerinden mezun olan 2 bin öğrenciden bahsediliyor ve bu öğrenciler öğretmen olarak atanmayı bekliyor. Bu yılki kampanya bu öğrenciler için de bir umut oldu mu?
Hemen kadro alınmıyor. Bugün başlatılan bu girişimin ardından yüzbinlerce öğrenci Kürtçe dersleri seçerse dahi hemen öğretmen atamaları gerçekleşmez.
Rûdaw: Ama bu dersler önümüzdeki yıl için tercih ediliyor yani 8 ay sonrası için.
Öğretmen atamaları belli dönemlerde oluyor. Başvurular çok olur ve Kürtçe dersler bir çok aile ve öğrenci tarafından tercih edilirse bu bakanlığın durumu göz önünde bulundurması için bir teşvik olur. Farklı çevreler bu konuda çok talep olduğu, bunun doğal, yasal ve insani bir hak olduğu yönünde bakanlığa baskı yapabilir ve cevap verilmesini isteyebilir. Belirttiğim gibi; program ve projeler uzun süreli olmalı, kısa değil. Dolayısıyla başladığı düzeyde artarak devam etmeli.
Rûdaw: Sizin de uzmanlık alanınıza giren bir konuya değineceğim. Tarihe baktığımızda Kürt mirlikleri döneminde medreselerde Kürtçe eğitim verilmiş. Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran, Ehmedê Xanî gibi ekol isimler bu medreselerde yetişmiş. Anadilde eğitim bir toplum için ne kadar önemli?
Baştada söyledim. İki yüz yıldır Kürtlerin toplumsal, medeni, kültürel, milli yanı gittikçe zayıflıyor. Ancak bundan öncesinde, tarihte Kürtler veya Kürt toplumu içerisinde yetişenler kendi dilinde eğitim görüyor ve yine onlar kendi kurumlarında, medreselerinde eğitim veriyordu. Bu eğitimin tarihi de en az bin yıldır. Bildiğiniz gibi Abbasiler döneminde ilk defa İslam coğrafyasında medreseler açıldığında bu medreselerden biri de 11’inci yüzyılda Cizire’de (Cizira Botan) kuruluyor. Mervaniler döneminde burada Nizamiye Medresesi açılıyor. Nizamiye medreseleri çok meşhurdurlar. Yani Kürtçe eğitimin başlangıcı Farsça eğitimin başlangıcı ile aynı düzeyde. Türkçeden de öncedir. O kadar eskidir. Cizira Botan’da Müslüman olarak Kürtler yaşıyor. Müslüman olmayan haklar da var. Medreseler Müslüman Kürtler için açılmış. Bu nedenle eğitimin dili Kürtçedir. Kürtçe hangi kitaplar yazılmış diye soruyorlar. Bu ota çağ için çok önemli değil. Önemli olan Kürt bir yönetimin Kürtçe medrese açması ve orada Kürtçe eğitim görülmesidir. O dönemde eğitim kitapları Farsça ve Türkçe de yazılmıyordu. Bilimin dili o dönem Arapça olduğu için bu dilde yazılıyor ama milli dille, yani Kürtçe yorum veya şerh ediliyordu. Türkçe için bile baktığımızda, Osmanlıda, Tanzimat döneminden sonra, II. Mahmut’tan, özelikle de Sultan Abdulhamit döneminde resmi, modern medreseler kuruluyor, ders kitapları ilk defa o dönemde Türkçe yazılıyor.
Rûdaw: Fakat şöyle, örneğin Ehmedê Xanî “Nûbihara Biçûkan” adlı eserini yazmış ve özellikle de bu çocukların eğitimine dikkat çekiyor. Bu açıdan medreselerin Kürt edebiyatı üzerindeki etkisi devam ediyor mu?
Ben de Xani’den başlayayım. Xani eğitim için eserler yazmış ve bu eserler daha çok pedagojiktir. Fakat doğrudan eğitim-öğretimde kullanılmış. Xani döneminin ötesinde, orijinal görüşleri olan bir isim. Döneminde göre eserleri, fikirleri çok önemli ve özgündür. Fakat Nûbihara Biçûkan örneğin bir sosyoloji, matematik veya tarih kitabı değil. Eğitim materyali dediğimde bunu kastediyorum.
Rûdaw: Ben bundan bahsediyorum. O dönem ile bu dönem farklı. Haftada iki saatte olsa çocuklar gidip Kürtçe okuma-yazma öğrenecek. Bu kendisi ile toplumsal alanda, eğitim, edebiyat ve piyasada bir canlanmaya yol açabilir mi?
Maşallah bey, yüzde yüz bu böyledir. Tarihte çok zengin bir edebiyatımız var. Klasik Kürt edebiyatından söz ediyorum. Bu edebiyat eğitimin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu kessindir ve biz bunu ispat ediyoruz. Bu nedenle, bugün de Kürt edebiyatının gelişmesini istiyorsak, Kürtlerin bu edebiyata sahip çıkmasını, yeni yazarlar çıkmasını istiyorsak – ki yazar derken sayıdan değil Nobel ve diğer uluslararası ödüllere aday olabilecek nitelikte yazarlardan bahsediyorum – Kürt çocukları, gençleri Kürtçe eğitim görmeli. Mevcut durumda çok sayıda yazarımız var, yazarlık, araştırmacılık, aydınlık düzeyi iyidir Kürtler arasında ama bu durum bizi yanıltmamalı. Böyle giderse yazar oranı da düşer. Çünkü geleceğin yazarları eğitimsiz kalır. Geleceğin nesilleri Kürtçe konuşmaz ise eğer yazarlar nasıl çıkar ki?