Türkiyeli gazeteci – yazar Avni Özgürel, “Kürt meselesini bir kültür meselesi olarak gördüğünü” belirterek, “Kürtler’in çok ciddi kültür arka planı var. Şiiri, edebiyatı, dini tasavvufuyla bunlara yabancı olmayan bunları kendi bünyesine dahil eden bir Türkiye lazım bize” dedi.
Avni Özgürel, seçimden sonra “çözüm süreci”nin Türkiye’nin gündeminde birinci sırada yerini alacağını söyledi.
Bağımsız bir Kürdistan’ın Türkiye’nin bütünlüğüne zarar vermediğine işaret eden Özgürel, Kürdistan’ın artık Türkiye’nin kırmızı çizgisi haline geldiğini söyledi.
“Çözüm Süreci” İzleme Heyeti’nde yer alan Avni Özgürel, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı...
“Çözüm süreci seçime Kurban edildiği” yorumları var kamuoyunda. Sizce de durum bu mu?
Bir duraklama yaşıyoruz. Siyasi partilerin seçim rekabetinden kaynaklanan, sadece çözüm süreci değil, başka konularda da Avrupa birliği de dâhil, demokratikleşme alanında atılması gereken bir hayli adım var. Bütün bunlardan bir duraksama yaşıyor Türkiye. Ben bunun bir erteleme, vazgeçme sürüncemeye bırakma şeklinde yorumlamıyorum. Çözüm süreci seçimin hemen akabinde Türkiye’nin gündeminde birinci sırada kendi yerini alacaktır. Bunun tersi, Türkiye’nin son üç yılda özellikle gerçekleştirdiği kazanımlardan vazgeçmesi manasına gelir. Gerek HDP’yi, gerekse PKK’yı sıkıntılı bir tablo içerisine doğru iter. Öyle zannediyorum ki Öcalan da barış surecine verdiği desteğin izahını yapmakta zorlanacağı bir duruma girer. Tayyip Erdoğan da “Ben siyasi hayatımı bu yolu koydum” diyerek süreci başlatmıştı. Şimdi eğer vazgeçecek olursa bu onu da zor bir duruma sokar.
“HDP barajı aşmasa süreç biter Türkiye’yi sıkıntılı günler bekliyor” yaklaşımları var. Siz de aynı fikirde misiniz?
Bence HDP barajı geçse de, geçmese de süreç aynı şekilde devam eder. HDP barajı aşmasa AK Parti yine dirsek teması olarak HDP ile görüş alışverişini sürdürecektir. Kandil ile bir şekilde istihbarat birimleriyle süreci sürdürecektir. HDP üzerinden Kandil ile irtibat devam edilecektir. Türkiye şayet yeni bir anayasaya kavuşursa, 2016’da bir erken seçime gidebilir. Barajların da yüzde onun altındaki bir erken seçim yaşayabiliriz. HDP barajı aşsa da aşmasa da Türkiye çözüm sürecini götürecek. Bu HDP veya AK Parti ile alakalı birşey değil. Bu bir devlet meselesidir. Türkiye geleceğini yeniden inşa etmek istiyor. İşte yeni Türkiye ifade edilen bir manada budur. Bu yeniden inşa edilmenin şartı Kürt meselesinin çözümüdür.
Seçimden sonra AK Parti HDP ile süreç veya yeni anayasa için uzlaşır mı sizce?
AK Parti anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşamazsa ve HDP barajı aşarsa, HDP ile işbirliği yapacaktır. HDP barajı geçmediği takdirde ise AK Parti bir şekilde HDP ile yine işbirliği yaparak, anayasa meselesini gündeme getirerek 2016 yılında erken seçime gidecektir.
AK Parti başkanlık siteminde ısrar ediyor, HDP karşı çıkacağını söylüyor. Uzlaşma mümkün mü bu şekilde?
Demirtaş da, HDP de başkanlık sitemine karşı olduğunu söylemiyor. Sadece Erdoğan’a karşı olduğunu söylüyor. Öcalan da, Kandil de başkanlık siteminden yana. Bunlar başkanlık sistemine evet dedikten sonra kabul görür sonradan.
Türkiye’nin demokratikleşmesiyle Kürt sorununun çözümü arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
Kürt sorunu ile Türkiye’deki demokratikleşme süreci arasında doğrudan bir ilişki var. Eğer Kürt sorununu çözemiyorsak, demokratikleşme hedefine ulaşmayacağız demektir. Kürt meselesini demokratikleşmenin içinde yer alıyor.
AK Parti’nin Kürt sorununu çözmek için nasıl bir hedefi var?
Gelinen nokta önemli. Öncelikle zihniyete bir ambargo vardı. En önemlisi o kırıldı. Yani bir “Kürt sorunu yoktur, Kürt yoktur” gibi şeyler vardı. Türkiye’de geçen süre zarfında bu meselenin çözülmesi gerektiği de olmak üzere bütün bunlar aşıldı. Birileri diyor ki “AK Parti Kürt sorunu ile ilgili ilerlemiyor” Bugün Kürtler’le ilgili herşey tartışılıyor. Bunlar önemli bir gelişmedir. Bugün bunlar AK Parti’nin sağladığı bir ortam sayesinde gerçekleşiyor. O bakımdan Gerek Sayın Erdoğan’ın, gerekse AK Parti’nin kadrolarının sağladıkları başarıyı teslim etmek lazım. Bunları görmek lazım.
Peki size göre Kürt meselesi nedir, çözümü nerededir?
Ben Kürt meselesini bir kültür meselesi olarak görüyorum. Biz İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça “seni seviyorum” nasıl söylenir veya nasıl yazılır biliyoruz. Ama onbir asırdır beraber yaşadığımız halkın dilinde, yani Kürtçe’de nasıl söyleniyor, bilmiyoruz. Bunu problem olarak görmeyen varsa esas problem odur. Esas mesele kültür meselesidir. Kürtler’in çok ciddi kültür arkaplanı var. Şiiri, edebiyatı, dini tasavvufuyla bunlara yabancı olmayan bunları kendi bünyesine dahil eden bir Türkiye lazım bize. Ve bu artık mümkündür.
Medyada isminiz bazen Öcalan ile birlikte anılıyor...
Öcalan Türkiye’ye getirilip kendisine dava açıldığında ve idama mahkûm edildiği zaman “Bu idam gerçekleşmesin ve idam gerçekleşirse bu Türkiye tarihinde kara bir leke olur” diye yazan ve karşı çıkan ilk insanım. Ondan sonra da bu çabalarım devam etti. Kürt meselesinin çözümü konusunda.
Türkiye’nin gündeminde tartışılan ne varsa yazdım beş sene önce de. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, terör suçlarına bir genel af dahil… Önümüzde de halen o konular var. Bunlarla uğraşan bir insanım ben. Ben bunları bu ülkenin ve bu milletin birliği adına istiyorum. Bu önemli meseleleri yazıp konuşanda insanlar da haliyle hakkında böyle düşünürler.
Hakkınızda devlet aklına danışmanlık yaptınız söyleniyor?
(Gülerek) Keşke danışsalar.
Öcalan ile görüşmüştünüz..
Yakalanıp Türkiye’ye getirilmeden önce Şam’da görüştüm.
Ne konuştunuz? Kürtler için ne istiyordu? Şimdiki yaklaşımı ile o zamanki yaklaşımları arasında bir fark var mı?
Yine Kürt meselesini konuştuk. Öcalan’ın o zaman ki Türkiye’ye yaklaşımıyla bugünkü yaklaşımı arasında hiç fark yok. O zaman da şiddetin bitmesi gerektiğine inanıyordu, şimdi de aynısını söylüyor. Kürtler için demokrasiden bahsederdi. Celal Talabani ile yaptığı toplantıda o zaman bunu ifade etmişti.
Öcalan HDP’nin daha önce olduğu gibi bağımsız değil de parti olarak seçime girmesini neden istedi?
Bence o artık Türkiye partisi olma konusunda bağımsız adaylarla olamayacağını düşündü ve baktı böyle olmuyor parti ile seçime girip rüştünü ispatlamak istedi anladığım kadarıyla.
Hedefine ulaşacak mı sizce?
Çok da Hedefine ulaşmamış değil. Barajın yüzde on gibi çok sert bir baraj olmasına rağmen onu aşabilme noktasına geldiğini gösteriyor. Demirtaş’ın götürdüğü kampanyada barajı aşmasında sürpriz olmayacaktır benim için. Barajın altında da sürpriz olmaz. Ama ben HDP’nin barajı aşmaya daha yakın olduğunu düşünüyorum. Seçime daha 10 gün filan var. Türkiye’de bir olay filan olmadığı taktirde barajı aşmaya daha yakın. Bir de HDP hemen öyle “Türkiyelileştim” demekle olmuyor, zaman alacak, protestolar olacak bunları kabul edecek. Zaman lazım HDP’ye.
Peki, Kürtler’in egemenlik ve bağımsızlık haklarıyla ilgili de hiç yazdınız mı?
Ben eskiden bağımsızlık gibi yaklaşımlar için düşünmüyordum ama şimdi madem Irak parçalanacak, o zaman orada bir Kürt devletinin kurulmasında herhangi bir sakınca görmüyorum. Bağımsızlık istiyorlarsa haklarıdır.
Bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bu mesele Irak’ın iç meselesi” demekle bağımsız Kürdistan’a yeşil ışık yaktığı yorumları yapıldı. Erdoğan gerçekten bağımsız bir Kürdistan’a yeşil ışık yaktı mı?
Ben Tayyip Erdoğan’ın bağımsız bir Kürdistan’ı desteklediğini düşünüyorum. Bana göre Erdoğan istiyorsa, AK Parti de bunu istiyor demektir.
Diyelim yarın veya öbür gün Güney Kürdistan bağımsızlığını ilan etti. Türkiye nasıl bakacaktır? Kürdistan Türkiye ilişkileri askıya mı alınır yoksa artar mı?
Şimdi çok faydası var. Bağımsız olduğu zaman daha çok faydası olacaktır. En büyük müttefiklerimiz Kürtler’dir. Bağımsız Kürdistan Türkiye’nin bütünlüğüne zarar vermez. Türkiye’deki Kürtler’in de zaten güneyde bir Kürt devletinin var olması onlar açısından da bir sakınca yok bence. Olası bir bağımsız Kürdistan Türkiye ile ilişkiler askıya alınmaz, daha da artar. İlişkilerde de bir aksaklık olmaz. Kürdistan Bölgesi ekonomik açıdan, savunma açısında çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Bağımsız olduktan sonra Türkiye ile daha kapsamlı ilişkiler kurabilir.
Musul’a bir operasyon hazırlığı var. Türkiye katılacak mı?
Türkiye’nin orada bir operasyona katılacağını sanmıyorum. Türkiye, Erbil veya Kürdistan hükümeti bir askeri tehditle karşı karşıya kalmadığı sürece bir operasyona katılmaz. Ne zaman Barzani hükümeti bir saldırıya maruz kalırsa, Türkiye yardım eder. Bundan herhalde Barzani’nin kuşkusu yok. Yani şu an Türkiye’nin orda kırmızı çizgisi Kürdistan’dır. Kırmızı çizgideki maksat şu: Kürdistan sınırlarına bir tecavüz olursa ve Erbil bir saldırıya uğrarsa ve Türkiye’den yardım talep ederse, hatta Barzani ne yardım isterse Türkiye, askeri, siyasi, ekonomi her yardımı yapacaktır.
Son günlerde Kürt silahlı güçleri olan PKK ile peşmerge arasında yaşanan gerginlik hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ben bu çatışmanın Kürtler’e zarar verdiğini düşünüyorum. Bu konuda PKK’yı kusurlu buluyorum. PKK’nın peşmerge ile hiçbir şekilde çatışmaması lazım. PKK’nin İran ile uzlaştığı dedikodularının doğru olduğunu düşünüyorum. Bu çatışma İran’ın PKK’yi peşmergenin üzerine sürdüğü söylemleri de doğru olduğunu gösteriyor. İran Barzani’ye de karşıdır aynı zamanda.

PORTRE/ Avni ÖZGÜREL
Avni Özgürel 1948 yılında Ankara’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini tamamladıktan sonra Ankara’da Ulus gazetesinde gazetecilik mesleğine başladı. Aynı zamanda İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ekonomi-Maliye Bölümü’nden mezun oldu. Bu süreçte Milliyet, Akşam, Yeni İstanbul, Ayrıntılı haber gazetelerinde ve Yankı Dergisi’nde gazetecilik mesleğini sürdürdü. 1981 senesinde TRT televizyonu için Bulgaristan Türklerinin içinde bulunduğu durumu yansıtan ilk film senaryosu olan “Belene”yi kaleme aldı. Bu dizi filmin gördüğü ilgi dolayısıyla başkaca senaryo ve belgesel film metinleri de kaleme aldı. Gelişim Yayınları’nda çalıştı.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın