Rojavalı opera sanatçısı Mizgin Tahir, “Operanın kökeninin Ortadoğu ve özellikle de Kürtlerin kültürünün önemli parçası olan dengbejlikten geldiğini savunuyorum” dedi.
“Benim için doğduğum yer, yeşerdiğim yer kutsaldır. Çünkü toprağından uzaklaşmak, kültüründen uzaklaşmak anlamına geliyor” diyen Mizgin Tahir, “Yasak tanımaksızın Kürtçe şarkıları özgürce okumak benim için inanılmaz bir şey” ifadesini kullandı.
Mizgin Tahir, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı...
Birçok kişi sizin Kuzey Kürt’ü olduğunuzu düşünüyor. Ancak Siz Rojavalısınız...
Evet. Öyle biliniyorum. Ama Rojava’nın Dirbesiye ilçesinde doğdum ve çocukluğum da Serekani kentinde geçti. Müzisyen bir ailede yetiştim. Babam bölgedemizde “Necime temburvan” diye tanınan bir dengbej ve saz sanatçısıydı. Müziğe olan merakım, müzik alanında akademik bir eğitim almama neden olan oydu. Bilindiği gibi de Kürt kültürü, Kürtçe müzikle özdeşleşmiş. Doğrudan müzik bölümünü okuyamacağım için Şam’da arkeloji okudum. Ardından da müzik eğitimi aldım.
Aileniz Rojava’nın içinde bulunduğu şartlardan dolayı bölgelerinden çıkmak zorunda kalmış. Bu konuyu bize daha detaylı anlatır mısınız?
Annem ve babam Mardin’in Bierti köyündendirler. Babam askerlikten dolayı sınırın diğer tarafına geçmiş. 3 kardeşim Kuzey’de doğdu zaten. Öncesinde de Amude ve Kamışlo’da da çok sayıda akrabamız vardı.
Rojava’daki şartları gözönüne aldığınızda oradan Kuzey’e gelerek, müzik kariyerinizi devam etme kararı sizin için ne kadar önemliydi?
Benim için doğduğum yer, yeşerdiğim yer kutsaldır. Çünkü toprağından uzaklaşmak, kültüründen uzaklaşmak anlamına geliyor. Diyarbakır’da Cegerxwin Akademisi açıldıktan sonra orada müzik öğretmeni olarak başladığımda şaşkına dönmüş durumdaydım. İşimizi özgürce yapabileceğim fikri benim için adeta bir hayaldi. Yasak olmaksızın Kürtçe şarkıları özgürce okumak benim için inanılmaz bir şeydi.
Cegerxwin Kültür Mekezi’de KHK kararıyla kapandıktan sonra çalışmalarının yarıda kaldığı hissine kapıldın mı? Işinizi özgürce yapmanın sizing için bir hayal olduğunu söylediniz.
Evet. Birçok yapmak istediğim şey yarıda kaldı. Batman Orkestrası’nı kurmuştuk. Yani ilk Kürt operasını aslında kurmuştuk. Çok iyi bir aşamaya getirdikten sonra çalışmaların bir anda durması ve ardından da orkestranın dağılması çok üzücü bir durumdu.
Dengbejliği opera ile pekiştirdiniz. Güzel bir kombinasyon de ortaya çıktı. Bununla birlikte Mozart’ın iki bestesini de Kürtçe’ye eklediniz. Sizce Kürt müziği özellikle dengbejlik ve opera kombinasyonun da size ilginç gelen neydi?
Ben şunu iddia ediyorum. Operanın kökeninin Ortadoğu ve özellikle de Kürtlerin kültürünün önemli parçası olan dengbejlikten geliyor.
Kürtlerin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik boyutunu düşündüğümüzde Kürt müziğinin yeri tam olarak nedir?
Kürt müziğinin içindeki mevcut durumu bana göre koordineden uzak. Anonim (geleri) ve onun gibi köklü ve zengin bir geçmişten gelip bu aşamaya gelinmesi, kaybolmayla yüz yüze kalması çok kötü. Onlar dertlerini çok güzel dillendiriyordu. Kendi bölgeleri ve kültürleriyle söylüyorlardı. Şimdi kalkıp dertlerimizi müzikle seslendirmeye çalışsak aynı his ve duygularla söyleyemiyoruz.
Sizce bunun nedeni ne?
Nedeni kendi köklerine bağlı olmaması...
Neden buradasınız?
Kentte yaşamayı seviyorum. Ancak kentleşmede de kendi kültür ve ahlakına sahip olunması gerektiğine inanıyorum. Sadece bir fark var. Biz Ortadoğu’da melodilerle müziğimizi yaparken, onlar armoni ve orkestrayla müziklerini icra ediyorlar.
Sokak müziğine nasıl bakıyorsunuz?
Müzik halkla içiçe ne kadar olursa o kadar iyidir.
Bundan sonra işinizle ilgili hayalleriniz nedir? Yurtdışına gitmeyi düşünüyor musunuz?
En büyük şeyin vatan olduğuna inanıyorum. Birşeyler yapacaksak ülkemizde yapmak istiyorum. Yurtdışına gitmeyeceğim demiyorum. Hayır gidip görmek tecrübe edinmek elbet de gerekir. Kültürümüzü de dünyaya tanıştırmak durumundayız. Ancak kendi vatanında milletine bu çalışmalarını kabul ettirdikten sonra daha çok verim alırsın. Çünkü halkın senin sanatına üretimlerine sahip çıkıp sevmesi çok önemli ve sana dünyaya açılma imkanı da veriyor.
Şu anda da yeni bir proje hazırlamakla meşgulüm. Kadınların sorunlarına yönelik bir proje.
Yeni neslin çağa uygun bir donanıma sahip olduğuna inanıyor musunuz?
Farklı sistemlerde yaşamlarımızı sürdürüyoruz aslında. Bu sistem kendi açtığı mecrasına akıtıyor bizi. Ama burada asıl soru şu; biz yani halkın gücü bu sistemi ne kadar değiştirebiliriz? Biz kendi mecramızı belirleyip gücümüzü oradan akıtabilir miyiz? Mesele burada.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın