ERBİL FORUMU: ‘Toplumsal ve politik değişimde kadınların rolü’ tartışıldı

Erbil (Rûdaw) – Rûdaw Araştırmalar Merkezi öncülüğünde düzenlenen “Ortadoğu'nun Dönüm Noktaları ve Geleceği” konulu 2. Erbil Forumu ikinci gününde devam ediyor.

Formun bugünkü ilk panelinde “Ortadoğu'da Toplumsal ve Politik Değişimde Kadınların Rolü” ele alındı.

Moderatörlüğünü Rûdaw İngilizce Editörü Evin Kerim’in yaptığı panele, Libya Bilimsel Araştırma Kurumu Danışmanı Dr. Nadia Ben Amir, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu ile Kürdistan Kadın ve Kalkınma Yüksek Kurulu Genel Başkanı Dr. Xanzad Ahmed konuk oldu.

Bu oturumda Ortadoğu’da kadın öncülüğünde gerçekleşen Arap Baharı, İran’daki gösteriler, bölgedeki mücadeleler ardında kadınların, toplumsal ve politik değişimdeki rolü ele alandı.

"Kürt kadınları, davaları için savaşın simgesidir"

Libya Bilimsel Araştırma Kurumu Danışmanı Dr. Nadia Ben Amir, Libya’da “Kaddafi diktatörlüğü” diye adlandırdığı dönemde kadınların bir çok talebi olduğunu ancak Arap Baharı ile birlikte kadınların sokaklarda taleplerini yüksek sesle dile getirebildiğini söyledi.

Ben Amir, ülkesinde devrim sonrası kadınların büyük kısmının evlerine dönerek özellikle Libya’nın batısında toplumsal çalışmalara aktif bir şekilde katılmak için mücadele ve örgütlenmeye başladığını vurguladı.

“Toplumda kadın faktörü siyaset, güvenlik ve ekonomik anlamında önemli” diyen Ben Amir, “Kadınların katılım oranı artma eğiliminde bu da önemli bir gelişme” diye konuştu.

Libyalı akademisyen, Rojava ve Suriye’de Kürt kadınlarının IŞİD’e karşı savaşmasının Arap ülkeleri ile bölge için büyük bir örnek oluşturduğunu kaydetti.

Dr. Nadia Ben Amir, “Kadınların doğası savaşa yatkın değildir. Kadın kadındır ancak kendilerini ve çocuklarını savunmak için erkeklerin yanında savaşmak durumunda kaldılar. Kürt kadınları, davaları için savaşın simgesidir" ifadelerini kullandı.

Libya’da yaşanan devrim ardından kadınların her alanda yer almaya başladığını kaydeden Ben Amir özellikle ekonomik ve siyasi alanda kadınların yer almasının önemine dikkat çekti.

“Benim ülkemde kadına karşı cinsiyet ayrımı yok"

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu da demokrasi ve iyi bir yaşam için dünyada olduğu gibi bölgede de kadınların mücadele verdiğini belirtti.

Ateşoğlu bölgede İran, Körfez ülkeleri, Irak ve Türkiye de dahil bir kaos ortamı yaratılmak istendiğini, Ortadoğu’ya sürekli dışardan müdahale olduğunu ve bunun kaosu derinletirdiğini dile getiren Ateşoğlu, toplumsal gelişimin sağlanması için kadınların eğitim düzeyinin yükseltilerek ve her alanında rol verilerek önemli gelişmelere sağlanabileceğinin altını çizdi.

Dinleyecilerden Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmasının etkilerine ilişkin online gelen bir soru üzerine Ateşoğlu, “Türkiye İstanbul Sözleşmesinden çıkması kadınların şiddette karşı korunmayacağı anlamına gelmez. Hükümetin farklı çalışmaları var. 12 binin üzerinde kadın sığınma evleri var yasal anlamda korunuyor. KADES  çalışması gibi bir dizi pratik adımlar ile kadınların şiddete karşı korunması hedefleniyor” dedi.

Türkiye’de Kürt illerindeki kadınların Batı’daki kadınlarla ile aynı fırsat eşitliğine sahip olduğunu dile getiren Ateşoğlu, deprem bölgelerindeki felaketin giderilmesi için hükümet ve toplumun her kesiminden ayrım yapılmaksızın büyük destek yapıldığını dile getirdi.

“Şiddetin önlenmesi için kadınlar eğitim silahıyla kendini donatmalı”

Dr. Nurşin Ateşoğlu, "Ülkelerin kadın hakları konusunda anayasalarında değişiklikler yapılmalı. Benim ülkemde kadına karşı cinsiyet ayrımı yok" ifadelerini kullandı.

Kadın sorunun siyasi bir sorun olduğuna dikkat Kürdistan Kadın ve Kalkınma Yüksek Kurulu Genel Başkanı   Dr. Xanzad Ahmed ise, kadınların tüm devrimlere ve toplumsal ayaklanmalara öncülük ettiğini anca daha sonra hak ettiği hakları elde edemediğini söyledi.

Dr. Xanzad Ahmed, “Kadınlar devrimlere çok üst düzeyde katıldı buna rağmen devrim sonrası siyasi sürece katması sınırlı oldu. Bu konuda bir çalışma gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Kadınların güvenlik ve istikrar için kendi öz gücüne dayanması gerektiğini dile getiren Dr. Xanzad Ahmed “Kadınların örgütlenmesi, ittifakını güçlendirmesi ve kurumlaşmasını sağlaması gerekiyor” dedi.

Kürdistan Bölgesi deneyiminde de kadınların 1990 öncesi ve sonrası ayaklanmalara aktif bir şekilde katıldığını belirten Ahmed, sonraki süreçlerde Kürdistan Parlamentosu’nda kadın haklarının yasal güvenceye alınması için mücadele edildiğini kaydetti.

Başbakan Mesrur Barzani’nin öncülüğünde Kürdistan Bölgesi 9. Hükümet Kabinesinin kadınların haklarının korunması yönünde önemli adımlar attığını aktaran Ahmed, Parlamento’nun da kadınlara ilişkin yasalar çıkardığını hatırlattı.

Yasaların önemli olduğunu ancak kadına yönelik şiddetin önlemesinde yeterli olmadığını dile getiren Dr. Xanzad Ahmed, hükümetlerin kadına karşı şiddetle mücadele için bütçe ayırmasının önemine dikkat çekti. 

Kadınların dünyanın her yerinde “namus” bahanesiyle katledildiğine değinen Ahmed, verilere göre Kürdistan Bölgesi’nde 2015-22 tarihleri arasındaki kadına yönelik şiddetin artığını sözlerine ekledi.

Dr. Xanzad Ahmed, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde toplumun eğitilmesi ve bilinçlendirilmesinin de önemine vurgu yaptı. 

Ahmed, “Şiddetin önlenmesi için kadınlar eğitim silahıyla kendini donatmalı, erkekler ile işbirliği yapmalıdır. Kadınları, anneleri, kızkardeşleri ve kızları koruma konusunda erkekler rol sahibi olmalıdır” dedi.

Genç kadınlara da çağrı yapan Dr. Xanzad Ahmed, “Bilim dünyasının gelişmelerini yakalayabilmeleri için kadınların çok çalışması gerekiyor. Burada genç kadınlar kendilerini geliştirmedir” dedi.