ENKS Başkanı İsmail: Suriye ya ademi merkeziyetçi olacak ya da bölünecek

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Muhammed İsmail, Suriye’deki son gelişmeleri ve Kürtlerin Şam’daki yeni yönetime karşı tutumunu Rûdaw’a değerlendirdi.

Suriye’nin artık merkezi bir sisteme dönemeyeceğini vurgulayan İsmail, "Kürt sorununun çözümü istikrarın anahtarıdır" dedi.

ENKS Başkanı, Şam'daki yeni yönetimi sert sözlerle eleştirerek şu ifadeleri kullandı:

"Suriye'nin merkezi bir sisteme dönmesi imkansızdır. Suriye ya bölünecek ya da ademi merkeziyetçi bir siyasete sahip olacak."

Şam hükümetinin geçici yapısını ve açıkladığı anayasal bildirgeyi kabul etmediklerini belirten İsmail, "Şam hükümeti, Kürtlerin oluşturduğu ortak heyeti davet etme konusunda ciddi değil. Yeni yönetim dışarıya taviz vermeye hazır ama kendi halkına vermiyor" diye konuştu.

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı ve Ortak Kürt Heyeti Başkanı Muhammed İsmail, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı:

Rûdaw: Suriye’deki son durumla başlayalım. Mevcut tabloya dair görüşünüz nedir? Yeni bir anayasa ve sistem olmadan Suriye’de istikrarın sağlanabileceğini düşünüyor musunuz?

Muhammed İsmail: Suriye'deki durum oldukça karmaşık ve her iki ayda bir değişiyor. Başlangıçta isimleri terör listesinden çıkarılmamış, yaptırımlar kalkmamıştı ve tutumları farklıydı. Bileşenler hakkında bazı hoş ve tatlı sözler söyleniyordu. Biz de umutlandık ve kendilerine teşekkür ettik. Ancak yaptırımlar kalkıp terör listesinden çıkarıldıktan ve milyarlarca dolarlık anlaşmalar imzalandıktan sonra tavırları değişti.

Bu durum gerçekten endişe verici. Özellikle anayasal bildirgenin tek taraflı ilanı ve bileşenleri dinlemeden, onlarla ortaklaşmadan bir hükümet kurulması kaygılarımızı artırdı. Biz Kürtler olarak, Başkan Barzani’nin inisiyatifi ve Sayın Mazlum Abdi’nin işbirliğiyle 26 Nisan Konferansı'nda tüm Kürt siyasi güçleri olarak ortak bir vizyon ortaya koyduk. Suriye’nin geleceği ve Kürtlerin haklarına dair ortak bir heyet oluşturduk. Bu heyet eş başkanlık değil, ortak başkanlık sistemiyle yönetiliyor.

Rûdaw: Eş başkan değil mi?

Muhammed İsmail: Hayır, eş başkanlık değil, ortak başkanlık. Biri onların heyet başkanı, diğeri bizim. Hazırlıklarımızı yaptık, toplantılarımızı gerçekleştirdik. Şu ana kadar heyet içinde bir denge var ve herhangi bir anlaşmazlık çıkmadı. Ancak Şam hükümeti bugüne kadar bu heyeti davet etmiş değil.

Rûdaw: Neden? Şam’ın bu heyeti davet etmemesinin sebebi nedir?

Muhammed İsmail: Onlar, 10 Mart’ta Mazlum Abdi ile Ahmed Şara (Geçici Cumhurbaşkanı) arasındaki mutabakatın idari, askeri ve lojistik konular olduğunu, yani teknik meseleler olduğunu öne sürüyorlar. O heyet de şu ana kadar hükümetle bir anlaşmaya varamadı. Biz diyoruz ki teknik, idari ve askeri konular önemlidir ama en önemlisi bir halkın haklarıdır.

Yani ortak heyet, Kürt siyasi vizyonunu temsil ediyor. Onlarca yıldır mücadele eden, bedel ödeyen ve şiddete maruz kalan bir halkın hakkıdır bu. Kürtler, varlıkları ve hakları Suriye anayasasının kalbinde tanınana kadar mücadelelerine devam edeceklerdir.

Onlar ise bunu bir kenara itmek, görmezden gelmek istiyorlar. Meseleyi sadece teknik, idari ve askeri boyuta indirgeyip; hakları ve özellikleri olan bir ulusun varlığını kabul etmekten kaçınıyorlar. Kürt bileşeni, bir ulus olması ve kendine has özellikleri bulunması nedeniyle Suriye’deki diğer tüm bileşenlerden farklıdır. Suriye’deki Kürt davası artık dar ve yerel çerçeveden çıkıp uluslararası bir boyuta ulaşmıştır.

Rûdaw: Yönetim değişeli neredeyse bir yıl olacak ama görünen o ki pek bir şey değişmedi. Ülkenin adı hala "Arap Cumhuriyeti". Cumhurbaşkanına geniş yetkiler veren ve merkezi sistemi esas alan bir anayasa yazıldı. Bu Suriye için uygun mu?

Muhammed İsmail: Kesinlikle hayır, uygun değil. Suriye'de ne Ahmed Şara ne de Heyet Tahrir Şam (HTŞ); Kürtler, Dürziler, Aleviler, Süryaniler, Keldaniler, Asuriler ve Sünni Arapların sivil kesimi olmadan ülkeyi yönetemez. Bileşenlerin varlığı dikkate alınmalı, onlara önem verilmeli ve ikna edilmelidirler. Özellikle de kendi dili, ulusal ihtiyaçları ve uzun bir mücadele geçmişi olan Kürt bileşeni... Kürt güçleri kendi aralarında organize olmuş durumda. Biz siyasi bir gücüz ve Suriye’nin geleceğine dair bir vizyonumuz var.

Bu nedenle hükümetin durumu şu an zayıf. Şu ana kadar da hükümet sadece uluslararası güven, komşular tarafından tanınmadan bahsediyor. En önemli nokta Suriye yakın zamanda IŞİD’e Karşı Uluslararası Koalisyon’a katılması oldu. Bu ne anlama geliyor? Suriye’nin İran ve Rusya cephesi olan "Direniş Ekseni"nden çıkıp 180 derece farklı bir cepheye geçtiği anlamına geliyor.

Suriye’de yeni ve başka bir sistem kurulmalı, kavramlar değişmeli. Bu değişimler iyi bir okunmalı, doğru kararlar alınmalı, Suriye’deki bileşenler ve siyasi güçler dinlenmeli. Suriye Koalisyona yeni katıl, komşu ülkelerle sorunlarını çözmek istiyor. Ne yazık ki bu tüm bölge rejimlerinin sorunu; dışarıdaki herkese taviz vermeye hazırlar ama kendi halklarına taviz vermiyorlar. Dışarıda İsrail’i, Türkiye’yi, komşuları ve Amerika’yı razı etmeye hazırlar ama kendi milletlerini razı etmiyorlar. Bu doğru değil ve Suriye’yi zorluklarla karşı karşıya bırakır.

Rûdaw: Anayasal bildirgede ne Kürtlerin ne de diğer ulusların adı geçti. Arap olmayanlar için hiçbir madde yoktu. ENKS bunu kabul ediyor mu?

Muhammed İsmail: Elbette kabul etmiyoruz. Anayasal bildirgeye ilişkin bir beyanname yayınladık ve tutumumuzu açıkladık. Kurulan geçici hükümetin yapısından da endişeliyiz ve razı değiliz. Gelen bu yeni yönetimin tarzına bakarak - düşmanımızdır demiyoruz ama - adımlarına göre kafalarında ulusların haklarına dair bir yer yok. Çözümün anahtarı, başlangıçta müzakere kapısını açmaktır. Belki o zaman kafalarına bir şey girer ve milletin, ülkenin çıkarını görürler. Eğer bu olmazsa, biz de o zaman kendimizi muhalefet olarak hazırlarız. Bizim için Kürt halkının hakları stratejik bir meseledir.

Rûdaw: Peki, ENKS olarak Suriye için hala federalizm talep ediyor musunuz?

Muhammed İsmail: Federalizm meselesi değil, biz "ademi merkeziyetçilik" (yerinden yönetim) diyoruz. Müzakere temelinde, Suriye’nin çıkarına olan neyse onda anlaşalım. Taleplerimizi sadece bir slogan olsun diye yükseltmiyoruz. Müzakere ettiğimizde, bu ülkenin çıkarına, Suriye halkının ve coğrafyasının birliği temelinde yapıyoruz. Bu temelde biz aydınlık ve tüm Suriyelilerin geleceğini savunan bir ülke için müzakerelerimizi sürdüreceğiz. Biz ENKS olarak, özellikle KDP-Suriye (PDK-S) için stratejik meseleleri taktiğe kurban etmek mümkün değildir. Bedeli ne olursa olsun stratejik hedeflerimiz için direneceğiz. Taktiksel müzakereler yaparız ama stratejimiz Kürt halkının temel varlığı ve meşru haklarıdır.

Rûdaw: Talep ettiğiniz ademi merkeziyetçilik, federalizm seviyesine ulaşıyor mu?

Muhammed İsmail: Federalizm farklı, bir devletin federalizmi diğerine benzemez. BAE'nin federalizmi Almanya'nınkine, Almanya'nınki İsviçre'ninkine benzemez. Önemli olan o ülkenin hükümeti ve milletinin ne üzerinde anlaştığıdır; ister federalizm olsun ister genişletilmiş ademi merkeziyetçilik. Suriye’de herkesin çok uluslu, çok dinli ve çok partili bir yapıya inanması gerekir. Bu, diğer seçeneklere geçişin anahtarıdır. Bu halkın, ülkenin çıkarları üzerinde doğru kararlar alındığına dair ciddiyeti de gösterir. Bu müzakerelerde bileşenler razı edilmeli, baskı altında olmamalı. Bileşenleri zorla birleştirmek mümkün değil. Rejim (Esad rejimi) de bunu yapıyordu ve "Suriye halkı birdir" diyordu.

Rûdaw: Yani merkezi sistem olamaz mı? Ademi merkeziyetçi bir sistem olmadan Süveyda Şam'a bağlanmaz mı, sahil bölgeleri sakinleşmez mi?

Muhammed İsmail: Suriye’nin merkeziyetçiliğe dönmesi imkansızdır. Bunu Suriye’de kimse kabul etmez. Bazılarının hayalinde olabilir ama Suriye halkı son 15 yılda o kadar acı ve kriz gördü ki, tekrar katı, sert ve sorunları çözmeyen, evrensel prensiplere aykırı merkezi bir devlete dönmesi zordur. Suriye ya bölünecek ya da ademi merkeziyetçi bir siyasete sahip olacak.

Rûdaw: Kısa süre önce özel bir yöntemle parlamento oluşturuldu. ENKS olarak bu parlamentoyu tanıyor musunuz?

Muhammed İsmail: Şu ana kadar o parlamentonun kendisi cesur ve karar sahibi değil. Üçte birini zaten cumhurbaşkanı belirliyor. Rakka, Deyrezor, Süveyda ve Haseke milletvekillerinin belirlenmesi şu ana kadar ertelendi. Erteleme varsa sorun var demektir. Sorunu çözemiyorlarsa nasıl parlamento olacak? Parlamento atamayla değil seçimle olmalıydı. Bu, "atama" adı altında zayıf bir seçim yöntemidir. Bu parlamentoyu da bu şekilde kurarak uluslararası bir tanınma peşindeler. Parlamento çok önemlidir. Çünkü dünyada idare, anayasa ve kararlar da parlamentoda alınır. Parlamento tartışma yeridir. Suriye halkının parlamento mücadelesine ve tartışma kültürüne alışması lazım. Silah ve istihbaratla yönetim devri bitmeli. Bu dünyanın tamamında var. Halk iradesinin yönetime yansımasıdır. Bu olmadan bu ülke de gelişemez, eleştiri olmadan millet de gelişmez.

Rûdaw: Kürt ortak heyetinin Şam’a gidişini konuşalım. 10 Mart anlaşmasından bahsettiniz. Ortak heyetin gidişi 10 Mart anlaşmasının başarısına mı bağlı?

Muhammed İsmail: Hayır, 10 Mart teknik konulardır; askeri, idari, ekonomik ve hizmet. 10 Mart anlaşmasının özü nedir? DSG’nin (Demokratik Suriye Güçleri) lağvedilmesi, idarenin lağvedilmesi ve devlete katılımdır. Bunun Kürtlerin çıkarına olduğunu söyleyemezsin çünkü Kürtlerle değil, bölgedeki bir idareyle ilgilidir. Kürt ismi içinde geçmiyor.

Oysa Kürt heyeti bir milleti, bir ulusu temsil ediyor ve ülkenin geleceği ile o bileşenin hakları için müzakere ediyor. Bu yeni bir sayfadır. Kürt meselesi çözülmeden Suriye’de istikrarın sağlanması mümkün değildir. Kürt meselesi çözülmeden Suriye’ye huzur da gelmez. Suriye’deki Kürtler her açıdan örgütlüdür.

Rûdaw: Heyetin Şam’a gidememesini neye bağlıyorsunuz?

Muhammed İsmail: Şam hükümetinin ciddi olmadığını, kulak asmadığını ve uluslararası tarafların da yardımcı olmadığını düşünüyorum. Fransızlar ve Amerikalılar her gün yanımıza gelip "Yeter ki siz anlaşın, biz sizinle Şam'a geleceğiz, tarih belirleyip yardım edeceğiz" diyorlardı. Ama heyeti kurup anlaştıktan sonra her iki taraf da ortada yok. Amerikalılar teknik kısımda arabuluculuk yapıyor. Şam’da iki ayrı heyetin bir birini sabote edeceğini düşünüyordu. Şimdi de iki ayrı heyet olması bekli de iyi olur diyorlar.

Biz Kürtler olarak, ortak heyetle müzakere ve diyalog istiyoruz. Bu heyet ve üzerinde anlaştığımız belge, Kürtlerin büyük çoğunluğunun desteğini almıştır. Bunu tüm dünya, Şara hükümeti ve komşu ülkeler bilmelidir. Suriye’deki Kürtlerin ekseri çouğunluğu bu ortak heyeti destekliyor. Çünkü tarihi bir gelişmedir bu. Tüm Kürt siyasi partileri, şahsiyetleri, sivil toplum örgütleri, gençlik ve kadın örgütleri ortak bir görüş etrafında birleşmiştir. Bu bizim için çok önemli ve değerlidir. Biz buna bağlıyız. Biz dostlarımızdan, müttefiklerimizden Ahmed Şara’nın bu heyetle görüşmeye ikna edilmesi için destek talebinde bulunacağız.  

Rûdaw: Şam neden Kürtlerle siyasi ve ulusal haklar yerine daha çok petrol ve silah üzerine pazarlık yapmak istiyor?

Muhammed İsmail: Ulusal meseleden kaçıyorlar. Bahaneleri de "siyasi partilerle oturmayız" oluyor. Ama teknik meseleler de onların keyfine göre gitmeyecek. Yönetimin ve askerlerin hemen teslim edileceğini sanıyorlar ama mesele öyle değil. Sahada bir güç ve bir statü var. Biz sorunun savaşla, şiddetle değil, diyalog masasında çözülmesini istiyoruz. Amerika, Fransa ve komşu ülkelerin Kürtlere ve görüşlerimize karşı olmadıklarına inanıyoruz, bu da önemlidir. Davamız tanındı ve yerel çerçeveden çıkıp uluslararası bir boyuta ulaştı.

Rûdaw: Suriye’de Kürtlere karşı bir şovenizm hissediyor musunuz? Örneğin o boya sandığı olayında olduğu gibi...

Muhammed İsmail: Şam yönetiminin üst halkası ve onun altındaki ikinci halka biraz eğitimli, siyaseten yanlış şeyler söylemiyorlar. Ama onların altındaki halkalar ırkçı ve radikal, zihniyetlerinde hiçbir şey değişmemiş. Böyle tasfir edebilirim. Üst kademe takım elbiseli ve kravatlı olabilir ama diğerleri eskisi gibi, sarıklı sakallı aynı eski kafayla kalmış. Kafalarında milletlerin haklarına dair bir şey yok; sadece radikalizm, ırkçılık, düşmanlık ve intikam var. Devlet bu şekilde yönetilemez. Tabi bunlar azınlık da olsa halk bunların pratiğini gördüğünde üst tabakanın da imajı zedelenir. Suriye halkının gözü açlmıştır. Bir daha geriye dönmez. Özellikle de Kürt halkı bir daha eskiye dönmeyi kabul edemez. Kürt davası tüm dünya tarafından tanınmış, yorumlanmıştır. Geride kalan 13-14 yıl içerisinde muhalefette de Kürt meselesi tüm boyutları ile tüm uluslararası görüşmelerde, toplantı ve münasebetlerde dile getirilmiştir.

Rûdaw: Erbil’de siz ve DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Başkan Mesud Barzani ile görüştünüz. O toplantıda neler konuşuldu?

Muhammed İsmail: Sayın Mesrur Barzani'nin (Başbakan) ortamızda, bizim de sağında ve solunda oturarak MEPS Forumu salonunda verdiğimiz görüntü bile çok önemli bir mesajdı. Kürdistan Bölgesi her zaman Kürtlerin birliğini destekliyor, güçlerinin bir olmasını istiyor. Bu görüntü bu açıdan da herkes için bir mesajdı. İkincisi ENKS eşit bir taraftır, bu da önemli bir husus.

Sonrasında Başkan (Mesud) Barzani ile görüştük. Başkan Barzani her zaman Kürt milletinin, Kürt davasının ve birliğinin hamisidir. Kürtlerin birliği ve tek ses olması onun için esastır. Bu nedenle ortak heyete değer veriyor. Bize he zaman, "Siz ne üzerinde anlaşırsanız ben sizi tebrik eder ve her türlü desteği veririm" dedi. Daha sonra PDK-S heyeti olarak kendisiyle özel bir görüşme daha yaptık. Orada da birliğin önemine, Kürt halkının haklarının savunulmasına vurgu yapıldı.

O görüşmede bize Bağdat’la olan ilişkileri, Irak parlamento seçimlerinden sonra ortaya çıkan durumu, Irak’ta yeni hükümetin ufku, Kürtlerin önündeki zorluklardan bahsetti. Biz de Suriye ve Rojava hakkındaki görüşlerimizi kendisi ile paylaştık. Çok verimli ve iyi bir görüşmeydi.

Rûdaw: Kürdistan Bölgesi’nin Rojava’ya desteği Şam tarafından bir hassasiyetle karşılanıyor mu?

Muhammed İsmail: Hassasiyet olsun ya da olmasın, Kürdistan Bölgesi ve Sayın Barzani, Kürdistan’ın her parçasındaki Kürt davasının destekçisidir. Başkan Barzani bölgede şiddet yanlısı olmayan, sorunları akıl ve ittifakla çözen biri olarak tanınır. Şam'ın veya başkalarının buna nasıl baktığı onlara kalmış. Kürdistan Bölgesi bizimle sadık bir destekçidir, müttefik olarak görür. Ayrıca Suriye’de Kürt davasının zayıf düşmesini istemez.

Rûdaw: Avrupa ve diğer ülkelerde çok sayıda Rojavalı Kürt var. Rojava’nın bir statüye kavuşması için diasporadaki Kürtler ne yapabilir?

Muhammed İsmail: Kürt diasporası çok iyi bir aşamaya ulaşmış durumda. Eskiden dağınıktı ama şimdi toplantılar, görüşmeler ve temas gruplarıyla güçlü bir güç haline geldi. Hepimizin bir Kürt lobisine ihtiyacı var. İş insanları, şahsiyetler, gençler, gazeteciler ve aydınlardan oluşan güçlü bir lobi...

Şimdi her ülkede ofislerini açtılar. Avrupa'da daha fazla özgürlük ve fırsat olduğu için oradaki Kürt gücünün enerjisinden davamıza destek için faydalanmak çok önemlidir. Onlarla iletişimimiz sürüyor. Trenleri rayına oturdu, ilerliyor ve davalarını destekliyorlar.

Rûdaw: Diğer ülkelerle ilişkileriniz nasıl? ABD ve Avrupa’dan, Şam yetkilileriyle görüşmelerinde Kürtlerin ve diğer halkların haklarının yasal güvenceye alınmasını talep ediyor musunuz?

Muhammed İsmail: ENKS olarak, ABD veya Rusya olsun, Suriye dosyasıyla ilgili tüm taraflarla görüşüyoruz. IŞİD Karşıtı Koalisyon ve Avrupa ülkeleriyle ilişkilerimiz var ve bunun böyle olmasını arzuluyoruz çünkü bizim bir davamız var ve bunu onlara anlatıyoruz.

Uluslararası tarafın Kürt milletine ve taleplerine karşı olmadığını söylüyorum. Çünkü bizim Suriye’de talep ettiğimiz haklar kimsenin hakkına zarar vermez. Eğer Kürtler haklarına kavuşursa bu kimseye zarar vermez; aksine ülke zenginleşir ve Suriye toplumu güçlenir. Bu yüzden uluslararası taraflarla ilişkilerimiz iyi ve bu bizim için önemlidir.

Bahsettiğiniz gibi diaspora da önemlidir. Suriye ile ilgili etkili uluslararası taraflarla da iletişimdeyiz. Suriye krizi boyunca geçen 14 yılda büyükelçilikler, bakanlar ve araştırma merkezleri aracılığıyla hepsiyle temas kurduk ve Kürt davasını anlattık. Davamıza karşı olan kimseyi görmedik.