Rojava’yı neler bekliyor?
Erbil (Rûdaw) – Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın 6 Ekim akşamı gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin ardından bu sabah ABD güçlerinin Gire Spi ve Serekaniye’deki iki gözlem noktasını boşalttığı yönünde haberler geldi. Bu adım, Türkiye’nin yakın zamanda Rojava’ya operasyon gerçekleştireceği şeklindeki söylentileri de güçlendirdi.
Türkiye aylardır “ulusal güvenliğini” gerekçe göstererek Fırat’ın doğusunda PKK’ye bağlı olmakla suçladığı YPG-PYD varlığını kabul etmeyeceğini belirtiyor. Bu kapsamda Rojava sınırı üzerinde operasyon hazırlıkları yapıyor.
Türkiye’nin “güvenli bölge” planı
ABD’nin Türkiye’nin endişelerini gidermeye yönelik “Güvenli Bölge” planına onay vermesi ve Rojava’nın Gire Spi ile Serekaniye ilçeleri arasındaki 88 kilomtereklik bölgede TSK-ABD askeri unsurlarının gerçekleştirdiği ortak karadan ve havadan devriyelere rağmen Türkiye bu planın kapsamının daha da derinleştirilmesinde ve PYG’nin bölgedeki varlığının bitirilmesinde ısrar etti.
Recep Tayyip Erdoğan son olarak Birleşmiş Milletler 74’üncü Genel Kurulunda yaptığı konuşmada ABD ile burada bir güvenli bölge oluşturulması konusundaki görüşmelerin sürdüğünü belirterek kendi güvenli bölge planlarını şu sözlerle izah etti:
“Niyetimiz, ilk etapta 30 kilometre derinliğinde ve 480 kilometre uzunluğunda bir barış koridoru tesis ederek uluslararası toplumun desteğiyle burada 2 milyon Suriyelinin iskanını sağlamaktır."
Ancak Demokratik Suriye Güçleri(DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Erdoğan’ın bu planla “Kuzey-Doğu Suriye’yi işgal etmek istediğini” söyledi.
Abdi, Türkiye’nin bu planla Rojava’daki demografik yapıyı değiştirmeyi hedeflediğini savunarak, “Nüfus yapısının değişmesini (Kürtsüzleştirme) içeren bir işgal planı olduğu nettir. Pratikleşmesi mümkün değil. Ne biz, ne Suriye halkları ne de uluslararası bir güç bu planı kabul edebilir. Kuzey-Doğu Suriye halkı, bu plana fırsat vermez” dedi.
DSG ve YPG daha önce ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin denetiminde sözkonusu 88 kilometerlik bölgeden ağır silahlarını geri çekmiş ve bu bölgelerin güvenliğini Gire Spi Askeri Meclisi’ne bırakmıştı.
ABD güçlerini geri çekti
Erdoğan ile Trump 6 Ekim akşamı gerçekleştirilen telefon görüşmesinden saatler sonra Washington'dan yapılan yazılı açıklamada, "Türkiye, kısa süre içinde Kuzey Suriye'ye operasyon yapacak” denildi.
ABD'nin bölgedeki askerini çekeceği ve askeri harekatı desteklemeyeceği vurgulanan açıklamada, tutuklu IŞİD'lilerle ilgili "Sorumluluk Türkiye’de olacak” ifadesine yer verildi.
Bu açıklamanın ardından DSG, ABD askerlerinin Türkiye sınırından çekildiğini açıkladı. ABD’nin uluslararası koalisyon kapsamında Rojava ve Suriye’de yaklaşık bin askeri personeli bulunuyor.
ABD’yi “yükümlülüklerini yerine getirmemekle” eleştiren DSG açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Türkiye ile herhangi bir savaşın yaşanmaması için yaptığımız tüm çalışmalara ve esnek yaklaşımlarımıza; sınır güvenliği mekanizması için üzerimizde düşen tüm sorumlulukları yerine getirmemize rağmen, ABD güçleri üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemiş, Türkiye sınırındaki güçlerini çekmiştir. Türkiye şimdi bölgemize saldırı hazırlığındadır.”
Koalisyon ile ittifakın sonu
Halk Savunma Birlikleri (YPG) öncülüğündeki Demokratik Suriye Güçleri 2015 yılında uluslararası koalisyonun desteği ile Suriye ve Rojava’da kuruldu. DSG’nin Kobani’den Deyrezor’a ve IŞİD’in son kalesi olan Bağoz’a kadar yürüttüğü tüm operasyonlara teknik ve istihbari destek verdi, DSG birliklerini eğitip donattı.
ABD’nin Rojava sınırındaki gözlem noktalarında güçlerini çekmesi ve Türkiye’nin bölgeye operasyon yapmasına olanak sağlaması “DSG ile ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı uluslararası koalisyon ittifakının sonu geldiği” şeklinde değerlendiriliyor.
Amerikan Wall Street Journal sitesine konuşan ABD’li yetkililer, bu durumda IŞİD karşıtı mücadelenin büyük zarar göreceği ve bu durumun da ençok IŞİD’in işine yarayacağı uyarısında bulundu.
Siteye konuşan ABD Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nden Janifer Caferella, “ABD’nin mevcut durumda Suriye’nin kuzeyindeki konumu güçlü değil. ABD’nin Türkiye’nin olası bir saldırısını engelleyebilecek gücü de yok. Üstelik NATO müttefiği bir ülke ile karşıkarşıya gelmek de istemez” şeklinde konuştu.
ABD Kongresi Arizona Eyaleti Üyesi Ruben Gallego da Twitter hesabından, “Türkiye'nin Kuzey Suriye'ye girmesine izin vermek, Ortadoğu'da yapabileceğimiz en istikrarsızlaştırıcı hamlelerden biri. Kürtler bir daha asla Amerika'ya güvenmeyecek. Kendilerini korumak için yeni ittifaklar veya Bağımsızlık arayacaklar. Pompeo yine başarısız oldu” paylaşımında bulundu.
ABD’nin eski Suriye Temsilcisi Brett McGurk ise, "Donald Trump komutan değil. Kafa yormadan bilinçsizce kararlar alıyor. Askerleri desteklemeden tehlikeye gönderiyor. Zor bir telefon aldığında ya da düşmanları blöf yaptığında müttefiklerimizi açığa çıkarıyor" ifadelerini kullandı.
Fırat’ın doğusunun geleceği
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve himayesindeki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) yaklaşık 2 aylık bir operasyonun ardından 18 Mart 2018’de Rojava’nın Efrin kentine girmiş kentin kontrolünü YPG’den almıştı.
ÖSO’nun denetimine bırakılan kentten 300 bin Efrinli kaçmış, onların yerine Idlib ve Şam’dan getirilen Araplar iskan edilmişti. Efrin o dönemden bu güne Kürtlere yapılan haksızlıklar, baskı ve talanla gündeme geldi.
Şimdi benzer bir akibetin Fırat’ın doğusunu da beklediğinden endişe ediliyor. Olası bir operasyonda sivillerin zarar göreceği yapılan uyarıların başında geliyor.
Rûdaw’a konuşan Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi Sözcüsü Lokman Ehme, Fırat’ın doğusunda olası bir TSK operasyonun bölgenin istikraraını bozacağı uyarısında bulunarak, “Fırat’ın doğusunda savaş başlarsa bu savaş Efrin’deki gibi olmaz, iki ayda bitmez. Uzun soluklu olur ve yıllarca sürer” dedi.
Kürdistan Bölgesi Dış İlişkiler Sorumlusu Sefin Dizayi de yaşananlardan öncelikle Rojava halkının zarar göreceğini vurgulayarak, “Olanlardan derin üzüntü duyuyruz. Bölgede yaşanacakların akabinde yüzlerce kişi Kürdistan Bölgesi’ne yönünü çevirebilir. Önceklikli kurbanlar siviller olur” diye konuştu.
Dengeler değişebilir
Bölgeyi tanıyan uzmanlar, ABD’nin bölgeden çekilmesi ile birlikte Kürtlerin yüzlerini yeniden Suriye hükümetine dönebileceğini belirtiyor.
Bu durumda Türkiye’nin Şam yönetimine karşı mücadelede yalnız kalacağı aynı zamanda Suriye’deki dengelerin Suriye-Rusya aleyhine değişebileceğini savunuyorlar.
Bazı ABD’li yetkililer, Türkiye’nin operasyondan önce ABD güçlerini uyarıp uyarmayacağı nkonusunda endişelerini paylaşarak en az 48 saat öncesinden gereken uyarının yapılabileceğini söylüyor.