Türkiye’de Kürtçe resmi dil olacak mı?

Van (Rûdaw) - Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’nun Türkmence’nin resmi olması için karar aldığına dikkat çeken dilbilimciler ve siyasetçiler, Türkiye’de Kürtçe’nin de resmi dil olmasının mümkün olduğunu söyledi.

 

Uzun yıllar SHP ve CHP’de siyaset yapan ve partinin üst kademelerinde görev alan Cemal Şen, Rûdaw’a yaptığı açıklamada, anadilde eğitimin yasal güvenceye kavuşturulması durumunda radikal gibi gözüken birçok sorunun üstesinden gelinebileceğini dile getirdi.

 

Türkiye’de “resmi dil” denildiğinde, çoğu kesimin aklına “bölünme”nin geldiğini belirten Şen, “O açıdan şu anda resmi dil konusu yerine anadilde eğitim tartışması Türkiye şartlarında daha kabul gören bir talep olabilir, bana da bu daha mantıklı geliyor. Toplumun bazı şeylerde ikna olması gerekiyor” dedi.

 

Yazar Mahmut Bilgin ise, Türkiye’de Kürtler’e karşı kalıplaşmış bir tutum olduğunu belirterek, “Türkiye kendi kuruluş felsefesine bağlı kalmayı sürdürerek Kürt varlığını ve dolayısıyla dilini inkar etmeye devam ediyor. Bu sebeple hala tek bir Kürtçe ilkokul açılabilmiş değildir” dedi.

 

KürdistanBölgesi’nin cesur bir adım attığını ifade eden Bilgin, “Şayet Türkiye egemen iktidarı ile aynı retçi zihniyete sahip olsaydı, ‘Türkmence olduğu düşünülen bir dil’ derdi. Ancak, Kürdistan’ın çok etnikli yapısını göz önüne alarak demokratik bir karara imza atmıştır. Bu imzayla Türkiye’yi 91 yıllık bir adımla sollamış oldu. Ama Türkiye’de de böyle bir şey mümkündür, Kürtçe resmi dil olabilir ve hiçbir sıkıntı da doğmaz” diye konuştu.

 

Partiya Azadiya Kurdistan (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik de, hükümetin yürütmek istediği “çözüm süreci”ne dikkat çekerek,  “Bugün sözü edilen ve adına 'çözüm süreci' denilen diyalogun başarı ya da başarısızlığının en önemli anahtarlarından biri de, devletin samimi bir şekilde, Kürtçe’yi resmi dil olarak kabul etmesi ve ana dille eğitimin devlet eliyle, tüm yasal ve anayasal güvencelere kavuşturularak uygulanmasında ifadesini bulacaktır” dedi.

 

Böyle bir adımın güven ilişkilerinin önemli bir başlangıcı olacağını kaydeden Özçelik, şunları söyledi:

“Güney Kürdistan Federe Yönetimi'nin Türkmence’yi resmi bir dil olarak kabul etmesi, oradaki özgürlük ve demokrasi anlayışı ve pratiği anlamında önemli bir adımdır. Milletlerin, ulusal azınlıkların hak ve özgürlükleri bir lütuf olarak değil, öncelikle insan haklarının başlangıcı olarak algılanmalıdır. Bu tür hak ve özgürlükler tartışma konusu da yapılmamalıdır.”

 

78’liler Derneği yöneticilerinden Şemsettin Takva da, “Türkiye hükümetleri Kürtler’le bir uzlaşma sağlamak istiyorsa dil konusunda cömert olmak zorunda, Kürdistan hükümeti bunu yapmıştır” dedi.

 

Hükümetin kuşkucu yaklaşımlardan sıyrılması durumunda birçok adımın atılabileceğini ifade eden Takva, şöyle konuştu:

 

“Şimdi hükümete baktığımız zaman sürekli bir korku içinde görüyorsunuz. Yasal güvenceye bağlanmış bir iş yapmak istemiyorlar. TRT-ŞEŞ bile yasal değil. Kürtçe okullar, bölümler hakeza. Ama Kürdistan hükümeti hemen karara bağladı ve yasal zemine oturttu. Türkiye isterse bunu yapabilir, ama öncelikle korkularını aşmalıdır. Belki de Türkiye’de birlik, Kürtçe’nin resmi dil olmasında geçer.”