Duhok (Rûdaw) – Irak’ta geçmişi 1980’li yıllara dayanan ve içinde Kürt kurbanların gömülü olduğu 300’den fazla toplu mezar bulunuyor.
7 peşmergeye ait cesedin bulunduğu bu mezarlardan biri, Sersıng nahiyesine bağlı Geregoni köyünde yer alıyor. Sözkonusu peşmergeler 1988 yılında Baas rejimi tarafından infaz edilmiş.
Şehit peşmergelerin yakınları, cesetlerin toplu mezardan çıkarılıp törenle yeni bir mezara alınmasını istiyor.
Rûdaw’a konuşan Kürdistan Bölgesi Şehit ve Enfal Bakanlığı Toplu Mezar Sorumlusu Peri Nuri, yakın bir zamanda Sersıng yakınlarındaki toplu mezarın açılacağını, bunun için Irak İnsan Hakları Bakanlığı temsilcisini beklediklerini söyledi.
Duhok Şehit ve Enfal Yönetimi’nden bir yetkili ise, şimdiye kadar ildeki Enfal kurbanları için özel bir mezarlığın yapılmadığını ve toplu mezarlara yönelik çalışmalarda bile partizanca davranıldığını ifade etti.
İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, halkın talebi üzerine bakanlığa defalarca dilekçe yazdıklarını ancak kendilerine cevap verilmediğini söyledi ve bunun siyasi bir tavır olduğunu iddia etti.
Peri Nuri ise, Sersıng’teki toplu mezar için hazırlıkların tamamlandığını ve sadece Irak’tan gelecek yetkiliyi beklediklerini, kimsenin hakkının yenmediğini söyledi.
Peri Nuri, “Maalesef şimdiye kadar elimizde bir toplu mezar haritası yok. Ancak sayısının 300’den fazla olduğunu biliyoruz. Bize gelen bilgiler doğrultusunda hareket ediyoruz” diye konuştu.
Saddam Hüseyin döneminde yapılan “Enfal Harekâtı” (Arapça’da “savaş ganimetleri”) 1986’nın başından 1989’a kadar sürdü. Enfal’de en az 183 bin kişi katledildi, 4 bin köy yerle bir edildi ve en az 1 milyon insan göçzede oldu.
16 Mart 1988’de, Halepçe ve çevresine yönelik yeni bir saldırı başlatıldı. Kimyasal silahlarla saldırılan kentte en az 5 bin kişi hayatını kaybetti.
Soykırımdan canlı kurtulanlar ise normalden çok daha yüksek oranlarda sağlık sorunu yaşadı, yaşıyor.
Saldırıdan kısa süre sonra, birkaç İranlı gazeteci Halepçe’ye gitti. O gazetecilerden biri olan Kaveh Golestan, gördüklerini şöyle anlatıyordu:
“Donmuş bir hayat vardı adeta. Hayat durmuştu; sanki bir film izlerken, filmin bir görüntüde takılıp kalması gibi. Benim için yeni bir ölüm anıydı. Bir odaya giriyorsun, bir mutfağa, bir kadının (operasyondan önce) elinde bıçakla havuç kesmekte olduğunu görüyorsun. Sonrası daha da feciydi. Kurbanlar, hala bir yerlere götürülüyordu. Birkaç köylü helikopterimize geldi. 15 veya 16 güzel çocuk vardı yanlarında, onları hastaneye götürmemiz için bize yalvarıyorlardı. Bütün basın mensupları orada oturduk ve her birimiz birer çocuk taşıyorduk. Helikopter havalanırken, kucağımdaki küçük kızın ağzından sıvı geldi ve kollarımda öldü.”
Saddam Hüseyin, Enfal ve Halepçe’deki soykırım nedeniyle yargılanmadı. Çünkü yargılandığı 1982 yılındaki Dujail Katliamı Davası’nda (Şiiler katledilmişti) ölüm cezasına çarptırıldı ve idam edildi.
Takma adı “Kimyasal Ali” olan, Saddam Hüseyin’in kuzeni Ali Hasan el-Mecid, soykırımın uygulayıcısı olarak Halepçe Davası’nda yargılandı, ölüm cezasına çarptırıldı ve 25 Ocak 2010’de idam edildi.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın