Fatih Sultan Mehmet, o Kürt hoca sayesinde İstanbul'u aldı
Erbil (Rûdaw) - Pek çok tarihi belge, Fatih Sultan Mehmed'e İstanbul'u almasını tavsiye eden kişinin, Osmanlı’da din ve devlet adamı olan Kürt hocası Molla Gurani (Gürani) olduğunu yazar. Ancak Gorani’nin tam nereli olduğuna dair farklı bilgiler bulunur.
Gerçek ismi Şemseddin Ahmed Bin İsmail El-Gurâni olan Molla Gurani, Osmanlı Şeyhülislamlarının dördüncüsü olup, Fatih Sultan Mehmed’in hocası ve Osmanlı devrinin ilk Kürt Şeyhülislâmıdır.
Molla Gurani’nin Fatih Sultan Mehmed’in eğitiminde üstlendiği rol kadar, bu Osmanlı padişahının isminin tarihe “Fatih” adıyla geçmesini sağlayan “İstanbul fethinde” gösterdiği tavır da incelenmeye değer bir konu olarak öne çıkıyor. Gurani’nin Kürt olduğu gerçeği tartışılmaz bir gerçek olsa da memleketi hakkında farklı iddialar bulunuyor.
Molla Gurani (Gürani) nerelidir?
İslam ve tarih konusundaki yazıları ile tanınan Kürt araştırmacı-yazar Müfit Yüksel, Molla Gurani’nin 1410-11 (Hicri 813) tarihinde Kürdistan Bölgesi’nin Goran bölgesinde doğduğunu savunuyor.
Türkiye Diyanet Vakfı’nın yayımladığı İslam Ansiklopedisi bu bilgiyi desteklemekle birlikte ayrıca Molla Gurani’nin 28 Ağustos 1406 (13 Rebîülevvel 809) tarihinde Süleyamaniye’nin Şehrizor bölgesinde dünyaya geldiğine dair hocası Molla Makrizi’nin aktardığı bilgiye de yer vermektedir.
Ancak, Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yakup Şahiner, Academia’da yayımlanan “Molla Gürani’den Şeyh Akşemseddin’e Fethin Hocaları” başlıklı yazısında Molla Gurani’nin 1410’da Diyarbakır’ın Hiler Köyü’nde dünyaya geldiğini yazar. Şahiner bu bilgiyi Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ne dayandırır. Hiler Köyü ise Ergani ilçesi sınırları içerisine düşmektedir.
Şehzadeyi döverek ıslah eden bir ilim adamı
Taihçi Müfit Yüksel, Molla Gurani’nin Kürdistan’daki medreselerde ilim dersleri aldığını ve ardından Mısır’a gidip orada tahsilini ilerleterek ünlü hadisçi İbn Hacer El-Askalânî’den icâzet aldığını belirtir.
Mısır’da tefsir ve hadis dersleri veren Molla Gurani, Kahire’ye gelen Osmanlı ulemaları tarafından çok beğenilir ve Osmanlı ülkesine götürüp Sultan II. Murad ile tanıştırılır.
Osmanlı sultanı II. Murad onu oğlu Şehzade Mehmed’in hocası olarak vazifelendirir ve “eti senin kemiği benim” der. Molla Gurani’nin o döneme kadar, hocalarına karşı gelip Kur’an-ı ezberlemeyen şehzadeyi, sertliği ve karizmasıyle sıkı bir disiplin altına aldığı belirtilir.
Yazar Ahmet Anapalı, “Hükümdara bile dik duran bir ilim adamı; Molla Gürani” başlıklı yazısında Kürt hocanın disiplinini şu ifadelerle anlatıyor:
“Şehzade Mehmed, Molla Gürani'yi elinde sopa ile görünce onunla ne yapacaksın diye sordu. Molla Gürani'de eğer dersi iyi dinlemezse Şehzade dahi olsa kendisini döveceğini söyledi. Şehzade Mehmed bunu duyunca güldü. Bu, Şehzade Mehmed'in Molla Gürani'nin karşısında son gülüşü oldu. Zira Molla Gürani bunun üzerine elindeki sopa ile şehzade Mehmed'i öyle bir dövdü ki; Mehmed o günden sonra bir daha dersleri aksatmadı.”
Osmanlı Kültürünü Yaşatma Derneği belgelerine göre Molla Gurani, Şehzade Mehmet’e Arapça, Farsça, Latince, Sırpça ve Rumca öğretmiş Fransızca öğrenmesini sağlamıştır.
Fatih Sultan Mehmet 1451’de tahta geçince Molla Gurani’ye veziriazamlık teklif eder. Ancak o bu teklifi, “göreve kapısında bekleyenleri getirmesi” tavsiyesiyle nazikçe reddeder. Ancak, kazaskerliği kabul ederek 855/1451 tarihinde kazasker olur. Fetva ve şeriat konularında padişah ve vezirlerine minnet etmediğinden bir süre sonra padişahla arası açılır.
İstanbul’un fethi
Sultan Mehmet’in Osmanlı tarihine isminin “Fatih” diye geçmesini sağlayan İstanbul’u almasında da Kürt hoca Molla Gurani’nin önemli rol oynadığı belirtilir.
Tarihçi Yakup Şahiner, İstanbul’a saldıran Osmanlı donanmasının 20 Nisan 1453’deki deniz savaşında başarısız olduğuny ve bunun akabinde padişah ile vezirlerin bir toplantı düzenlediğini aktarır.
Halil Paşa ve ekibi kuşatmaya karşı çıkarak Bizansla biran önce barış yapılması fikrini savunur ancakFakat Molla Gürani kuşatmanın devam etmesini şiddetle savunmuştur. Bu konuda Zağanos Paşa ve Şeyh Akşemseddin de Kürt hocaya destek verir.
Sonuçta Molla Gurani ve diğerlerinin kararı karşısında II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmet) genel bir hücum emri verir ve ve 29 Mayıs 1453’te İstanbul Osmanlı kontrolü altına girer.
İstanbul’un alınmasından sonra Memlük Sultanı Melik İnal’a gönderilen fetihnameyi de Molla Gurani kaleme alır.
Molla Gurani talebesi Sultan II. Mehmed’i, İstanbul’u fethinden sonra bile uyarmaktan ve tavsiyelerde bulunmaktan çekinmemiştir.
Ölümü ve vasiyeti
Molla Gurani’nin Bursa’dayken padişahın gönderdiği şeriata aykırı bir fermanını getiren çavuşun gözü önünde yırtıp attığı için kadılıktan azledildiği belirtilir.
Bu tutumlardan incinen Molla Gurani, Mısır’a geri döner burada Çerkes Memlük hükümdarı tarafından himaye altına alınıp Ezher’e müderris tayin edilir.
Ancak, 1457-58’de Fatih Sultan Mehmed Molla Gurani’yi küstürmesinden dolayı pişman olarak geri gönderilmesi için tarihinde Mısır’a elçi gönderir. Israr üzerine devrin Memlüklü sultanı Molla Gurani’yi İstanbul’a yollar. Burada Şeyhülislâm olur. 13 yıl aralıksız fetva makamında bulunur.
Molla Gurani 1488 yılında hayatını kaybetmiştir. Yazar Mustafa Armağan, Molla Gurani’nin kendisini kabre koyacakları vakit ayağından tutarak mezarın kenarına kadar sürüklemelerini ve sonra defnetmelerini vasiyet ettiğini ileri sürer.
Yazara göre Molla Gurani vefat edince kimse vasiyetini yerine getirmeye cesaret edemez. Naşı bir hasırın üzerine konulur, sürüyerek kabri başına getirip defnedilir. Kürt mollanın cenazesinin muazzam bir kalabalıkla kaldırıldığı yazılmaktadır.