Duran Kalkan'dan sürece ilişkin açıklama

3 saat önce
Etiketler PKK Duran Kalkan Abdullah Öcalan Yeni süreç
A+ A-

Haber Merkezi – PKK'nin "kurucu" kadrolarından Duran Kalkan, sürecin geldiği aşamaya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Abdullah Öcalan Sosyal Bilimler Akademisi Üyesi Duran Kalkan, Medya Haber TV'de açıklamalarda bulundu.

Kalkan, İmralı görüşmeleri, Meclis’teki komisyon çalışmaları ve muhalefetin tavrını değerlendirirken, örgütün silahlı faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İşte Duran Kalkan’ın açıklamalarından satır başları:

“Meclisin görüşmesini önemsemek lazım”

Sürecin işleyişine değinen Kalkan, bir heyetin İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüşmesini ve bu görüşmenin Meclis’teki komisyona aktarılmasını önemli bir eşik olarak nitelendirdi. Kalkan, "Bu görüşmelerin bir kısmının kamuoyuna yansıması, Meclis’in sürece bu düzeyde dahil olması ve diyaloğu siyasetin üstlenmesi yeni bir adımdır; bunu önemsemek gerekir" dedi.

“Hayati bir süreç, gelip geçici değil!”

Komisyonun hazırlayacağı raporun sürecin hukuki ve siyasi çerçevesini belirleyeceğini ifade eden Kalkan, sürecin geçici bir taktik değil, hayati bir dönemeç olduğunu vurguladı.

Kalkan sözlerini şöyle sürdürdü: "Meclis’in ve siyasetin süreci yönlendirmesi kritik bir nokta.

“Kritik bir süreç, daha çok dikkatli olmak gerekiyor”

“Yani her yeni adım oldukça, onları gördükçe kuşkusuz görüşler belirtilecek, herkes tutumunu ortaya koyacak. Kritik bir süreç, daha çok dikkatli olmak gerekiyor. Özenle yaklaşmak lazım. Biz hep ifade ettik. Yani bu süreç gelip geçici bir süreç değildir. Hayati bir süreç.”

Önder Apo, 'Önümüzdeki yüzyılın, bin yılın planlamasını yapıyoruz' diyerek meselenin ciddiyetini ortaya koydu. Bu süreç sadece Türkiye ve Kürtler için değil, tüm bölge halklarının demokratik geleceği için büyük önem arz ediyor." 

“Öcalan’a daha fazla imkan verilmeli”

DEM Parti heyetinin İmralı ziyaretine ve Abdullah Öcalan’ın verdiği mesajlara dikkat çeken Kalkan, Öcalan’ın toplumsal birliğe ve sürecin doğru algılanmasına yönelik çağrılarının çok kıymetli olduğunu belirtti. Kalkan, imkanların genişletilmesi halinde Öcalan’ın kamuoyunu aydınlatma konusunda çok daha güçlü mesajlar verebileceğini söyledi.

“Sürecin zorlukları var, anlıyoruz”

Herkesin çözüm adresi olarak Meclis’i gösterdiğini hatırlatan Kalkan, siyaset kurumunun bu iradeyi daha güçlü sergilemesi gerektiğini savundu. Sürecin zorluklarını ve baskıları anladıklarını belirten Kalkan, "Savaşan taraflar görüşürken siyaset suskun ve güçsüz kalamaz. Türkiye siyaseti tarihsel bir sınavla karşı karşıya; ancak geçtiğimiz süreçte iyi bir sınav verilemedi" dedi.

“Bu sınav, CHP’ye puan kaybettirdi”

İmralı heyetine katılmayan partileri, özellikle de CHP’yi eleştiren Kalkan, ana muhalefetin tutumunu tutarsız bulduğunu belirtti. CHP’nin söylemleriyle pratiğinin uyuşmadığını ifade eden Kalkan, "Bu sınav kendilerine puan kaybettirdi. 'Darbe mekaniği' uyarıları veya dış müdahaleler tartışılıyor olsa da, CHP kendi ayağına balta vurdu. Sadece bir iki milliyetçi çevreye göz kırparak demokrat olunmaz" değerlendirmesinde bulundu.

Özgür Özel’in Diyarbakır ziyaretindeki "Kürt halkı ne diyorsa o geçerlidir" sözlerini hatırlatan Kalkan, halkın irade olarak İmralı’yı işaret etmesine rağmen CHP’nin bunu görmezden gelmesini eleştirdi. Kalkan, "Devlet 'bu bir devlet projesidir' diyor, Cumhurbaşkanı ve MHP bunu sahipleniyor; peki CHP neden korkuyor? Çözümün adresi belliyken başka muhatap aramak veya İmralı’ya gitmekten çekinmek tutarlı bir siyaset değildir" diye konuştu.

“Meclis korkmamalı”

Devlet adına görüşmeler yapılırken siyasetin muhatap olmaktan korkmaması gerektiğini vurgulayan Kalkan, Meclis’in ve komisyonun daha cesur adımlar atması gerektiğini söyledi. Kalkan, "Siz görüşmeye gidiyorsunuz ama Önder Apo’nun görüşlerini yansıtmaktan çekiniyorsunuz. Bu korku aşılmalı. Devlet projesine katılmaktan korkan bir muhalefet anlayışı olamaz" dedi.

“Komisyonun raporu çözümü içermeli”

Hazırlanacak raporun sorunu öteleyen değil, çözen nitelikte olması gerektiğini belirten Kalkan, sorunun sadece "terör" başlığı altında ele alınmasının yanlışlığına değindi. Kalkan, "Özgürlük, demokratik entegrasyon ve geçiş yasaları gerekiyor. Nedenleri ortadan kaldırmadan sonuçlar değişmez. Ayrıca basının ve bazı çevrelerin süreci sabote eden, Kürtleri kriminalize eden dilden vazgeçmesi şarttır" ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin Rojava açıklamaları

Türkiye’nin Rojava ve Suriye’ye yönelik tehditvari açıklamalarının çözümsüzlüğü derinleştirdiğini savunan Duran Kalkan, Rojava yönetiminin görüşmelere açık olduğunu belirtti. Kalkan, "Kürt'ü yok etmek isterseniz Türk'ü de zayıflatırsınız. Yüzyıllık inkar politikası Türkiye'ye kaybettirdi. Paradigma değişimi şart; demokratik bir zihniyetle Kürt sorunu kolayca çözülür" dedi.

“Tecrit tümden kalkmalı”

Sürecin başarıya ulaşması için İmralı’daki tecridin tamamen kalkması gerektiğini söyleyen Kalkan, "Sınırlı heyet gidişleri yetmez. Önder Apo’nun özgür yaşam ve çalışma koşulları sağlanmalı, iletişim imkanları artırılmalı. 'Fırsat verin başarıya götüreyim' diyen bir iradeye imkan tanınmalı" çağrısında bulundu.

“Geri dönüş yok; silahlı mücadeleyi durdurduk”

Sürece taktiksel yaklaşmadıklarını ve geri dönüşün olmadığını vurgulayan Duran Kalkan, konuşmasını şu çarpıcı ifadelerle sonlandırdı:

"Bu sürece katılmayan kaybeder, çünkü alternatifsiz bir süreçtir. Alternatifi felakettir. Biz süreci ciddiyetle ele alıyor ve destekliyoruz. Kendi cephemizden gerekli adımları attık: Silahlı mücadeleyi durdurduk. Faaliyetlerimizi durdurduk. PKK adına faaliyetleri durdurduk."

"Gelsinler onlara Marksizm dersi verelim"

PKK’nin kurucu üyesi Duran Kalkan, son dönemde gerçekleştirilen barış konferansı ve Türkiye’deki sol çevrelerin yaklaşımlarını değerlendirdi.

Kalkan, konferansın sonuçlarını takip ettiklerini belirterek bazı sosyalist yapıların "egemen ulus kompleksi" ile hareket ettiğini savundu.

"Konferansa katılmak isterdik"

Konferansta yapılan tartışmaların ve Abdullah Öcalan’ın mesajının kapsamlı olduğunu belirten Kalkan, Sosyal Bilimler Akademisi olarak oraya katılmayı arzuladıklarını ifade ederek şunları söyledi:

"Gerçekten önemli bir konferanstı. Katılan, emeği geçen herkesi selamlıyoruz. Aslında biz de katılmak, katkı sunmak isterdik.

Önder Apo'nun mesajı içerik, çerçeve ve üslup bakımından iyiydi. Çözüm yollarını ortaya koyuyordu. Dışarıdan katılımın içeriden daha fazla olduğunu gözlemledik."

"Egemen ulus kompleksi var"

Kalkan, Türkiye’deki bazı sosyalist çevrelerin kendilerini yenileyemediğini ve dogmatik kaldıklarını öne sürdü.

Bu çevrelerin Öcalan’ın geliştirdiği pratiklere saldırıya geçtiğini belirten Kalkan, "Buna egemen ulus kompleksi de denebilir. Sosyal şovenizmin etkileri var. 70'lerin başında kabaran sosyalist hareketin neden kendini yenileyip Türkiye'nin kaderini belirleyen bir hareket haline gelemediği bu temelde değerlendirilmeli" dedi.

"Kürtlerden öncü çıkamaz mı?"

Eleştirilerin temelinde Kürt kimliğinin yattığını iddia eden Kalkan, CHP'nin tutumuna da değindi:

"İnsan biraz saygılı olur. Bu doğruları Kürtler söyleyemez mi? Farz edelim ki bu dönemin yol göstericisi Kürtlerden çıkıyor; bu olamaz mı?

İşte sosyal şovenizm budur. CHP'nin Önder Apo dışında muhatap aramasından başlayarak, sosyalizm adına yöneltilen bazı saldırıların altında bu yatmaktadır."

"Gelsinler onlara ders verelim"

Kalkan son olarak, eleştiri yapan çevrelerin "küçük burjuva bireycisi" olduğunu ve komün yaşamından uzak olduklarını savunarak şu ifadeleri kullandı:

"Açsınlar Marx'ı da Lenin'i de okusunlar. Bizim Marx'ın ne dediğinden haberimiz yokmuş. Gelsinler onlara ders verelim.

Sosyalistler sosyalist birey değillerdir; her biri birer küçük burjuva bireycisidir. Hiçbir kişi bir Apocu'nun bireyci, özel mülkiyetçi yaşadığını iddia edemez."

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli