Erbil (Rûdaw) - Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesi 17’nci yılına girdi.
Rûdaw’a konuşan kardeşi Osman Öcalan, 15 Şubat 1999’u “kara bir gün” olarak nitelendirerek, “O gün Öcalan’la birlikte bir halk da gözaltına alındı” dedi.
Olayı kınayan Osman Öcalan, “Kürt halkı, ağabeyimin özgürlüğüne kavuşmasıyla özgürleşecektir” ifadelerini kullandı.
Kardeşi, Abdullah Öcalan’ı şöyle anlattı:
“Ağabeyim de hepimiz gibi Amara köyünde doğmuş. Köyde okul yoktu ancak Türkler’in yerleştirildiği bir köyde okul açılmıştı. 5 kilometre uzaklıktaydı. Ağabeyim okula yaya gidip gelirdi. Tam 5 yıl bu şekilde okudu. Çok çalışkan bir öğrenciydi. Her yıl sınıfı birincilikle geçerdi.”
Çalışkanlığı nedeniyle öğretmenleri babama, ‘Bu çocuğa mutlaka okut’ derdi.
Ben de aynı okula gittim. Üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen, öğretmenler Apo’nun ismini unutmamıştı ve bana hep ‘Onun gibi çalışkan ol” derlerdi.
Apo’da çocukluktan beri liderlik sıfatları belirgindi. Onun bir gün büyük bir adam olacağını herkes tahmin edebilirdi.
Hiçbir zaman başkasının daha önde olmasına izin vermezdi.
Ağabeyimin o yıllarda yaklaşık 10 arkadaşı vardı. Birlikte namaz kılarlardı ve Apo onlara imamlık yapardı.

Abdullah Öcelan ailenin ilk erkek evladıydı. Kürtler’de bir ailenin erkek evladı yoksa, soyun devamının gelmeyeceği söylenir.Bu yüzden ağabeyim doğduğunda aile çok mutlu olmuş ve ne isterse yerine getirmeye karar vermişler.
Babam Apo’nun dedikleriyle hareket ederdi.
Ağabeyimin bir lafını ikiletmez, hemen uygularlardı.
Bizim evde eğitim annemizden geçerdi.
Annem, ‘Her kim size 1 tokat atarsa eğer 2 tokatla karşılık vermezseniz size yemek yok!” derdi.
Örneğin; ayrıca, “Sizin evinizde en az iki kez çay içmeyenin evinde çay içmeyin!” öğüdünde bulunurdu.
Annemin özelliklerini ağabeyimde görüyorum. Apo’nun ilk öğretmeni annemdir.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın