Haber Merkezi - AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, 10 büyükelçinin açıklamasına ilişkin, "Türkiye, asla ve asla kendisine talimat veren bir üslupla konuşulmasına ne müsaade eder ne de bundan sonra müsaade edecektir" dedi.
Partisince düzenlenen "Teşkilat Akademisi" programı için Van'a giden Numan Kurtulmuş, Edremit ilçesindeki bir otelde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin gündemi yoğun bir haftayı geride bıraktığını ancak bu yoğun gündemin devam edeceğini dile getirdi.
Kurtulmuş, bir gazetecinin "CHP'nin Kürt Sorunu'na ilişkin açıklamaları ve KHK'lılarla görüşmesi"ne ilişkin sorusuna verdiği yanıtta, Kürt vatandaşların yaşadığı sorunların çözümü noktasında iradeyi ortaya koyan ve Türkiye'nin birikmiş sorunlarının büyük bölümünü çözen partinin AK Parti olduğunu belirtti.
Anadilleri Kürtçe olanların devlet dairelerinde kendi dilleriyle konuşmalarının yasak olduğu dönemin çok uzak olmadığını anımsatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Mahkemelerde 'sanık bilinmeyen bir dille konuştu' diye insanların ana dilleri yokmuş gibi davranıldı. Bunları ortadan kaldıran AK Parti hükümetleridir. Ret, inkar asimilasyon sorunlarını bütünüyle ortadan kaldırarak, bu sorunun samimi ama birlik beraberlik içinde çözülmesi için gayret gösteren AK Parti'dir, Tayyip Erdoğan'dır. Vatandaşlarımızın kendi ana dilleriyle programları izleyebilmesini sağlayan da AK Parti'dir. Biz başından beri söylüyoruz ana dili ana sütü kadar helaldir. Resmi dil Türkçe olmak kaydıyla herkes kendi ana dili üzerinden işini görebilir. Bu kadar önemli bir meseleyi dil üzerinden bölücülük haline getiren örgüt ve örgütün siyasi uzantılarıdır. Bizim dillerimizin farklı olması Türkiye'nin zenginliğiyken maalesef PKK ve HDP bu dillerin farklılıklarını birleştirme ve bütünleştirme zenginlik aracı değil, bölme parçalama ve dağıtma aracı olarak kullanmışlardır. Bunların farkında olarak siyaset yaptık ve anadilin önündeki engelleri kaldırdık."
"Biz birliğin, beraberliğin, kardeşliğin peşinden koşacağız"
Bugün bile terör örgütünün bu kadar kazanıma rağmen hiçbir şey yokmuş gibi davranmasının, anadilin özgürleşmesi niyetini değil anadil üzerinden siyaset yapıp bölme, parçalama niyetini ortaya koyan tavırlar olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Bizim en büyük avantajlarımızdan biri bölgede oynanan oyunu biliyoruz. Terör örgütlerine destek verenler bu örgütlerin elemanlarını çok sevdikleri, bölgede yaşayan Kürt, Arap kardeşlerimizi çok sevdikleri için destek vermiyor. Bu örgütlere destek verenler bu coğrafyanın daha fazla dağılması, karışması, parçalanması ve birbirleriyle sürekli çatışmasını temin etmek için destek veriyorlar. Biz birliğin, beraberliğin, kardeşliğin peşinden koşacağız.
Vatandaşlarımızın günlük hayatını kolaylaştırmak ve imkanlardan özgürce ve eşit yararlanmalarını temin etmek için canla başla gayret ediyoruz ama bunu yaparken terör örgütünün amacı bu bölge halkının refahını yükselmek, bu bölge halkının eğitim kalitesini yükseltmek asla olmadı. Bu bölge üzerinde emeli olan emperyalist güçlerin, vekalet savaşlarında kullandıkları taşeron örgütlerin hiçbirinin niyeti bölge halklarının lehine olacak bir geleceği hazırlamak değildir. Daha fazla bölmeyi, dağıtmayı temin etmektir. Bizim amacımız herkesi insanların kardeşliği, eşitliği prensibi etrafında toplamaktır."
Türkiye'nin öyle eline ev ödevleri verilerek bir köşeye sıkıştırılan, bir öğretmen tavrıyla hizaya sokulmaya çalışan bir ülke olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Türkiye birtakım ambargolarla korkutulacak, birtakım siyasi mekanizmalarda oluşturulacak Türkiye karşıtı fikir ve eylemlerle köşeye sıkıştırılacak bir ülke değildir. Türkiye tam bağımsızlık istikametinde dünyanın bütün ülkeleriyle, Amerika'sıyla, Rusya'sıyla, Çin'iyle de, Avrupa Birliği'yle (AB) de bölgemizdeki, çevremizdeki komşu ülkelerde eşit ve egemen bir ülke olarak her konuyu müzakere etmeye hazırdır. Türkiye, asla ve asla kendisine talimat veren bir üslupla konuşulmasına ne müsaade eder ne de bundan sonra müsaade edecektir.
Dolayısıyla herhangi bir dış gücün, ister büyükelçileri, ister dışarıdaki araştırma merkezleri, ister yayın organları üzerinden oluşturdukları algılarla Türkiye'yi hizaya sokma çabalarını tamamıyla reddediyor ve geri iade ediyoruz. Türkiye, AB ile bütün meselelerini masada dostça konuşur ama hiç kimsenin parmak sallayarak konuşmasına müsaade etmez. Eşit ve egemen ülkeler olarak her konuyu konuşuruz. Bu anlamda Türkiye'nin iç işlerini ilgilendiren bir konu. Yargıyı ilgilendiren bir konu ise dış siyasetçilerin görevi olmadığı gibi içeride siyaset yapanların da görevi değil.
Biz ağzımızı açıp Türkiye'deki yargı konusunda bir şey söylemiyoruz. İşin daha vahim tarafı, büyükelçiler kendi temsil ettikleri ülkelerle görev yaptıkları ülkeler arasındaki köprüleri kurmak, ülkeler arasındaki ilişkileri sıcak hale getirmek ve ülkeler arasında varsa sorunlar ortadan kaldırması için mücadele etmekle yükümlü olan dış politika uzmanlarıdır. Ne yazık ki, Türkiye içinde görev yaptıkları ülkeye ültimatom manasını taşıyacak bir bildiri yayınlayacaksınız ve esas vazifeniz olan Türkiye ile ülkelerinizin arasını bozacak, böyle bir yanlışlığın içine düşeceksiniz."
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın