Tahir Elçi ölümünün 6’ncı yılında anılıyor
Haber Merkezi – Diyarbakır eski Baro Başkanı Tahir Elçi’nin Dört Ayaklı Minare’nin önünde 28 Kasım 2015’te öldürülmesinin üzerinden 6 yıl geçti.
Tahir Elçi, 28 Kasım 2015’te Diyarbakır Dört Ayaklı Minare’nin önünde basın açıklaması yaptığı sırada çıkan çatışmada öldürüldü. Tahir Elçi hendek olaylarında çıkan çatışmalarda tarihi mekanların zarar görmesi üzerine konuya dikkat çekmek için 28 Kasım 2015’te basın açıklaması yaparken bölgede çıkan çatışmada sırasında hayatını kaybetti.
Elçi, ölümünün beşinci yılında düzenlenecek çeşitli etkinliklerle anılacak.
Diyarbakır Barosu, Tahir Elçi’yi katledilişinin 6’ıncı yılında Dört Ayaklı Minare’ye gerçekleştirdiği yürüyüşle andı.
Diyarbakır Adliyesi önünde toplanan ve aralarında Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi'nin de bulunduğu grup, Dört Ayaklı Minare'nin bulunduğu Yenikapı Sokağı'na kadar yürüdü.
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, burada yaptığı konuşmada, "Bizler Tahir Elçi'nin dostları olarak, ömrünü ağır insan hakları ihlalleriyle mücadeleye adayan, son nefesinde bile şiddete karşı barış ve demokrasiyi savunan ebedi başkanımızın aramızdan alınışının 6'ncı yılında kendisini bir kez daha saygıyla anıyor, barış, demokrasi, özgürlük ve insan hakları mücadelesini sürdürmeye devam edeceğimizi, onun aziz hatırası önünde bir kere daha yineliyoruz" ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin demokrasiden ve barıştan uzaklaştığı bir sürecin miladı olmuştur”
“Tahir Elçi’nin katledildiği 28 Kasım 2015 tarihi, aynı zamanda Türkiye’nin demokrasiden ve barıştan uzaklaştığı bir sürecin miladı olmuştur” diyen Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tarihi alanda başlayan çatışmalar o günden itibaren yükselerek ve yıkıcılığı artarak devam etmiştir. İnsan hakları ihlallerinde dramatik bir yükseliş görülmüş, hükümetin demokratik değer ve taleplere sırtını dönerek, Kürt meselesinde güvenlikçi politikalara dönmesiyle bugüne kadar uzanan bir OHAL atmosferi yaşanmıştır.
Karanlık bir dönemin başlangıcı olan bu cinayetin üzerinden 6 yıl geçmiş olmasına rağmen faillerin ortaya çıkarılmasına dair bir istek ve irade ortaya konulmamış; Elçi ailesinin, hukuk camiasının ve toplumun adalet duygusu maalesef tatmin edilememiştir. İlk andan itibaren yargı makamlarının isteksiz tutumları, yapılmayan olay yeri incelemesi, kaybettirilen kamera kayıtları gibi birçok skandal gelişme, bu cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir iradenin varlığını açığa çıkarmıştır. Diyarbakır Barosu ve Elçi Ailesinin avukatlarının ısrarı neticesinde, cinayetin üstünden dört buçuk yıl geçtikten sonra bir iddianame hazırlanmış, üç polis memuru ve bir örgüt mensubu hakkında kamu davası açılabilmiştir.”
Eren, davada yargılamayı üstlenen mahkeme heyetinin ilk celsedeki tutum ve davranışlarının, cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir iradenin varlığına dair kanaatlerini pekiştirdiğini söyledi.
Tanıkların yargı görevi yürüten kişi ve kişilerce yönlendirilerek soruşturmanın manipüle edildiğini, kolluk ve yargının yetkisinin olabildiğince keyfi ve kötüye kullanılarak, Elçi cinayetinin karartılması çabalarına olduğunu öne süren Nahit Eren şunları söyledi:
"Son celsede organize bir kötü niyet ve manipülasyonun olduğu ayan beyan ifşa olmuştur. Olaya ilişkin bir bilgisi olmadığı halde sahte tanıkların nasıl oluşturulmaya çalışıldığı, söz konusu kişilerin ne şekilde ve kimler tarafından baskılandığı ve soruşturmanın nasıl manipüle edilmek istendiği, duruşma tutanaklarına bütün ayrıntıları ile yansımıştır. Açık tanık beyanlarına rağmen hala soruşturma sürecindeki bu hukuksuzluklara karşı yargısal sürecin başlatılmamış olmasını üzülerek ve endişeyle izlemekteyiz."
“Tahir Elçi cinayeti alelade bir cinayet değil”
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tahir Elçi cinayeti alelade bir cinayet değil , bu dava da sıradan bir dava değildir. Tahir Elçi Kürdistan’ın en kıymetlilerinden biri olarak, bir siyasi cinayete kurban gitmiştir. Diyarbakır Barosu olarak bu siyasi cinayetin aydınlatılmasının güçlü bir siyasi irade ile mümkün olacağını ilk günden beri söylüyoruz. Nitekim dönemin Başbakanı olarak siyasi sorumluluğun muhatabı olan Ahmet Davutoğlu, cinayetten 5 yıl sonra cinayetin yaşandığı bu kentte yaptığı açıklamada; bu cinayetin “siyasi bir suikast” olduğunu söyleyerek bizleri bir kez daha doğrulamıştır. Dönemin başbakanının bu açıklamaları soruşturmanın seyrine yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu davanın, siyasi ağırlığına ve Tahir Elçi’nin isminin hatırasına yaraşır bir şekilde sürdürülmesi siyaset ve yargı kurumunun boynunun borcudur.”
Türkiye’nin Kürt meselesinde; demokratik yaklaşımları, diyalog ve müzakere yolunu tercih ettiği dönemler herkes için umut ve güven ortamı tesis ederken; güvenlikçi politikalara dönüşün Türkiye toplumunu ve devletin yönetilme biçimini dramatik biçimde etkilediğini belirtern Eren, “2015’in 28 kasımında tam da burada, Tahir Elçi’nin insanlığa karşı son görevini yerine getirdiği bu minarenin altında başlayan karanlık , sadece burada değil Türkiye’nin hemen her köşesinde demokrasi ve insan haklarının rafa kaldırıldığı yeni bir sürece de gerekçe olmuştur” dedi.
“Tahir Elçi’ye, Türkiye ve Kürdistan kamuoyuna söz veriyoruz”
Nahir Eren, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bizler Tahir Elçi’nin dostları olarak; ömrünü ağır insan hakları ihlalleriyle mücadeleye adayan, son nefesinde bile şiddete karşı barış ve demokrasiyi savunan ebedi başkanımızın aramızdan alınışının altıncı yılında, kendisini bir kez daha saygıyla anıyor, barış, demokrasi, özgürlük ve insan hakları mücadelesini sürdürmeye devam edeceğimizi, onun aziz hatırası önünde bir kere daha yineliyoruz.
Diyarbakır Barosu olarak, kolluk ve yargı yetkisinin olabildiğince keyfi ve kötüye kullanılarak, Tahir Elçi cinayetinin karartılması çabalarına karşı, karanlığa fener tutmaya devam edeceğiz! Bu cinayetin tasarlanması, işlenmesi ve üzerinin örtülmesinde doğrudan ve dolaylı rolü ve etkisi olan herkesin yargı önüne çıkarılması için çabamızı sürdüreceğiz. Tahir Elçi’ye, Türkiye ve Kürdistan kamuoyuna söz veriyoruz.”
Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi de adaleti diriltmenin hukuku uygulayanların yegane görevi olduğunu belirterek, "Hukukun uygulayıcıları olan yargıçların hiçbir etki altında kalmadan yerde masumca yatan bir vatandaşın hesabını sormak gibi bir zorunluluklarının olduğu bugün yine hatırlanmalıdır" dedi.
28 Kasım 2015'te öldürülen #TahirElçi'nin 6. ölüm yıldönümü için Diyarbakır Barosu, Dört Ayaklı Minare'ye bir yürüyüş gerçekleştirdi ve burada açıklama yaptıhttps://t.co/zMGP99W2r1 pic.twitter.com/0xJOfcaODG
— Rûdaw Türkçe (@RudawTurkce) November 28, 2021
Dört Ayaklı Minare’nin önünde yapılacak basın açıklamasının ardından Elçi’nin mezarına gidilerek anma töreni yapılacak.
Ne olmuştu?
Tahir Elçi, 15 Ekim 2015 tarihinde CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu "Tarafsız Bölge" programında "PKK terör örgütü değildir" dedi. Bunun üstüne kanala 700 bin lira para cezası kesilirken, Tahir Elçi 20 Kasım günü Diyarbakır'da, barodaki odasında gözaltına alınarak İstanbul'a getirildi.
Elçi, savcılığın tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk etmesine karşın Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Elçi hakkında, "terör örgütü propagandası" suçundan 7.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
Medya üzerinden başlayan yargı ile devam eden linç süreci…#TahirElçisiz6Yıl pic.twitter.com/Bpi1JbSaJY
— Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı (@tahirelcivakfi) November 27, 2021
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015'te Diyarbakır, Sur'daki Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması sırasında öldürüldü.
Tahir Elçi davası
Tahir Elçi cinayeti aradan geçen 6 yıla rağmen aydınlatılamadı.
Tahir Elçi davasının 3’üncü duruşması 14 Temmuz’da görülmüş, davada mahkeme silinen kamera kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına ve bir sonraki duruşmanın 12 Ocak 2022'ye ertelenmesine karar vermişti.
Tahir Elçi 23 yıllık meslek yaşamı boyunca kesintisiz bir şekilde hukuk mücadelesi yürüttü…#TahirElçisiz6Yıl pic.twitter.com/3KzbWs6q4Z
— Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı (@tahirelcivakfi) November 27, 2021
İddianamede ağır cezalar isteniyor
Tahir Elçi'nin ölümüne ilişkin firari Uğur Yakışır ile olayın meydana geldiği gün görevli olan tutuksuz sanık polisler S.T., F.T. ve M.S.'nin yargılandığı dava için hazırlanan iddianamede, sanık polisler M.S., F.T. ile S.T.'nin 'bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekten 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi, Uğur Yakışır'ın '2 polisi öldürmek', 'ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmaktan 3 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapsi, 'Elçi'yi olası kastla öldürmek'ten 20 yıl hapsi, 'polis memuru S.T.'yi öldürmeye teşebbüs'ten 20 yıl hapsi, 'izinsiz silah bulundurmaktan' 5 yıl hapsi olmak üzere toplam 3 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 45 yıl hapsi istenmişti.
Baro, Davutoğlu’nun dinlenmesini istemişti
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 12 Eylül günü Diyarbakır’da basın mensuplarıyla bir araya gelerek gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulunmuş, “O dönemde yüreğimi dağlayan olaylardan biri Tahir Elçi katledilmesiydi. Bir siyasi suikast olduğu kanaatindeyim. Birçok vesileyle de görüşmüştüm. Tahir Elçi düşündüklerini açıkça söyleyen hepimizin takdirini kazanan aydın bir insandı” ifadelerini kullanmıştı.
Davutoğlu’nun bu sözleri üzerine Diyarbakır Barosu, Davutoğlu’nun Tahir Elçi davasında dinlenmesi için Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurmuştu.