PDK Bakur: Kürdistan ülkesi Sait Elçi’yi ilelebet unutmayacaktır

Haber Merkezi - Kürdistan Demokrat Partisi Bakur Meclisi (PDK-Bakur) tarafından, partinin kurucu genel başkanı ve sekreteri Sait Elçi’nin şehid edilmesinin yıl dönümünde yayımlanan mesajda, Elçi’nin “ilk modern Kürdistan örgütlenmesi ile yol açıcı misyonunu liyakatli bir şekilde kurumsallaştırdığı” belirtildi.

PDK-Bakur Meclisi Sait Elçi’nin şehid edilmesinin 50’inci yıl dönümünde bir anma mesajı yayımladı.

“Şehadetinin 50.yılında TKDP genel sekreteri Sait Elçi'yi anma ve anlama...” başlığıyla yayımlanan mesajda, şu ifadelere yer verildi:

“Ünlü Fransız hatibi Kont Mirabeau, halkı heyecana sürüklerken sakin kalan, biriken heyecanı her an kontrol edebilen veya istediği hedefe yönlendiren hitabet ustası Fransız siyasetçisi idi.

1965 yılında Faik Abik Bucak, Parlemento seçimlerinde bağımsız olarak Urfa'da adaylığını ilan ettiğinde; Sait Elçi, seçim çalışmalarına katılarak Urfa'da halka seslenmiş; Kürt Milleti bu seçimde Kürtleri temsil edecek olan Kürdistan'ın Mirabeau'su Faik Abik Bucak'ı Parlamentoya yollayacak diye dava arkadaşına destek sunuyordu. Ancak, nispi seçimin bir çeşidi olan milli bakiye sistemi nedeniyle, bağımsız adaylığın dezavantajıyla Faik Abik Bucak kazanamıyordu.

Türkiye'de, 1950'li yıllarda çok partili sistemde Demokrat Parti iktidarda olduğu Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Sait Elçi, C.Başkanı Celal Bayar'ın Bingöl ziyareti sırasında mitingte bir konuşma yapar. Etkileyici bir konuşmadır.

Bayar, sen hangi üniversiteyi bitirdin diye sorar. ‘Anamın çorbasından beslendim, devlet ilim ve irfan kurumları getirmedi ki beslenelim’ cevabıyla Bayar'a karşılık verir. Mimlendiğinden bihaberdir.

1959 yılında Demokrat Parti, 49'lar davası diye tarihe geçecek olan, tamamen Kürt gençlerinden oluşan tutuklama listesini C.Başkanlığına sunulduğunda, Bayar: ‘Ahaa o ikinci Kürt Sait Elçi de listede var, şaşırmadım’ der.

Sait Elçi şaşırtmaya devam edecektir. 1963'te bu kez 23'ler diye anılan davada yargılanır. Bitmek bilmez bir enerjisiyle ya zindanlarda ya da sürgünlerde Kürdistan davasına dinamo olur. Nihayet, 11.07.1965 yılında ülkesi Kürdistan'ın, ayrı ve illegal örgütlenme partisi TKDP'yi dört arkadaşı ile kurar. Genel Sekreter seçilir. O artık PÊŞMERGEYÊ WELAT'tır.

Parti kuruluşu meşakkatli olmuştur.

Aydın ve Yurtsever insanlar fellik fellik kaçmakta, aklınızı mı yitirdiniz tepkisiyle adım başı karşılaşmaktadır. Kimseyi bulamazsam beş hamal bulurum, Parti'yi kurarım demesi, bilinçaltında; Ülkem Kürdistan'a HAMAL olmaya geldim sinyalleridir aslında.

Kürdistan davasına olan sadakati kendisine, 'korkusuz' ve 'deli' algısı yaratsa da, ilk modern Kürdistan örgütlenmesi ile yol açıcı misyonunu liyakatli bir şekilde kurumsallaştırmıştır. Sıra daha da kitleselleşmek için, karizmatik bir lider arayışıdır.

Av. Faik Bucak, Şeyh Sait Efendi'nin katibi Fehmi Bilal aracılığıyla ikna edilerek, 26.08.1965 yılında Diyarbakır Turistik Otelde TKDP Genel Başkanlığına getirilir.

Sait Elçi liderliği tereddütsüz devreden, mütevazi bir Kürdistan sevdalısı olduğunun işaret fişeğidir devir-teslim işlemi.

Sait Elçi'nin, Mirabeau'su TKDP Genel Başkanı Faik Bucak, karanlık güçlerce 04.07.1966'da vurulur. 05.07.1966'da hastane odasında şehit olur.

Sait Elçi tekrar TKDP Genel Sekreterliğine getirilir. 1967'de TİP (Türkiye İşçi Partisi) ile koordineli Doğu Mitingleri düzenlenir.

Sait Elçi, Silvan Mitingi (13.08.1967), Diyarbakır Mitingi (03.09.1967) ve Siverek Mitingi (24.09.1967) ile toplumsal katmanlarıyla bir nevi buluşur derken, 1968 yılında TKDP 16 kişilik yöneticisiyle birlikte Diyarbakır’da tutuklanması, ardından mahkemenin Kürdistan dışına Antalya'ya alınarak taban ile koparılma süreci devreye alındı.

Sait Elçi için yer-mekan önemli değildi.

Kendisini yargılanan görmedi, her minvalde sömürgeci devleti yargıladı. Antalya mahkemelerinde yargıçlara hukuk dersi verdi, bizi de etkiledin Sait cümlesini zapta geçirdi.

1969'da hapis bitti, sürgün başladı. Cezaevinde boş durulmamıştı. Yeni projeler hazırlanmıştı. Hapis ve sürgünler bir anlık teneffüslerdi. Kürdistan davası kalan yerden devam edecekti.

1971 askeri darbesi neticesinde ülkesi Kürdistan'ın Güneyine bir arkadaşıyla geçti. Kurucusu olduğu projeden uzaklaştırıldı. ‘Deşifre oldun, hastasın, yetersizsin’ denilerek 01.07.1971'de arkadaşı ile infaz edildi.

PÊŞMERGEYÊ WELAT ruhun şad olsun. Kürdistan ülkesi seni ilelebet unutmayacaktır.”