Haber Merkezi – İtalya’nın Milano kentinde, Lombardiya Psikologlar Derneği Kongresi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle psikologlar, psikiyatrlar ve doktorlar başta olmak üzere birçok uzmanı bir araya getirdi.
Kongrenin en dikkat çekici ve duygu yüklü anlarından biri, Gestalt Psikoterapi Okulu tarafından davet edilen Prof. Nurgül Çokgezici’nin konuşması oldu.
Kendi yaşam hikayesi üzerinden toplumsal cinsiyet eşitsizliği, göçmen kadınların yaşadığı zorluklar ve eğitim hakkına erişimde karşılaşılan engeller üzerine etkileyici bir konuşma yapan Çokgezici, salonu derin bir sessizliğe boğdu.
Yaşadığı ayrımcılıklara, dışlanmaya ve adaletsizliklere karşı geliştirdiği dirençle nasıl bilgiye, bilince ve toplumsal sorumluluğa dayalı bir yaşam inşa ettiğini anlatırken, izleyiciler onu uzun süre alkışladı.
Köklü bir ayrımcılık: Çocukluktan başlayan mücadele
Maraş’ta doğan Prof. Çokgezici, konuşmasında çocukluk döneminde karşılaştığı adaletsizlikleri ve eğitim yolculuğundaki engelleri anlattı. Annesinin hiç okuma yazma öğrenme fırsatı bulamamasının sadece bireysel bir hikaye değil, toplumundaki birçok kadın için ortak bir kader olduğunu vurguladı.
Sadece Kürt olduğu için sınıfta bırakıldı
En acı verici anılarından biri, Türkiye’de ilkokula başladığında yaşadığı sistematik ayrımcılıktı. Sınıfın en başarılı öğrencilerinden biri olmasına rağmen, sadece Kürt olduğu için sınıfta bırakıldı. Ancak bu haksızlık, onun eğitim azmini ve öğrenme tutkusunu daha da perçinledi. Yasaklarla, dışlanmayla ve engellerle dolu bir sistem içinde mücadele etmek zorunda kalsa da geri adım atmadı. Bugün, 40 yaşında, birden fazla üniversite diplomasına sahip bir akademisyen, kriminoloji alanında yüksek lisans yapan bir araştırmacı ve dört yıllık Transkültürel Psikoterapi Okulu’nun ikinci yılında eğitimine devam eden bir bilim insanı.
Sınırları Aşmak: Göçmen kimliği ve akademik yolculuk
İtalya’ya göç ettiğinde, yalnızca yeni bir kültüre adapte olmakla kalmadı, aynı zamanda yabancı ismi, aksanı ve göçmen kimliği nedeniyle derin önyargılarla mücadele etmek zorunda kaldı. Eğitimini sürdürmek ve toplumda kendine bir yer açmak için gösterdiği çaba, çoğu zaman ayrımcılıkla gölgelendi. Buna rağmen, yılmadı.
Biri görücü usulü olmak üzere iki evlilik yapmasına rağmen, bunların hiçbirine hayatını şekillendiren mutlak kaderler olarak bakmadı. Başarılarını sadece bireysel bir zafer olarak görmeyip, göçmen kadınların, özellikle Kürt kadınlarının hakları için mücadele eden bir kariyer inşa etti. Bugün, göçmen kadınların bilinçlenmesi, fırsatlara erişimi ve özgüven kazanmaları için çalışıyor. Toplumda görünmez hale getirilen, ötelenen ve yok sayılan kadınların hak mücadelesine katkı sunan bir akademisyen ve aktivist olarak, onların sesini duyurmayı amaçlıyor.
Bir direniş sembolü: Kadınlar için umut ve değişim
Profesör Nurgul Çokgezici, yaşam hikayesi aracılığıyla güçlü bir mesaj verdi:
"Göçmen kadınlar yalnız değil. Bilgiye ulaşarak, bilinçlenerek ve kararlılıkla kendi kaderlerini değiştirebilirler. Bizler, ne kimliğimizden ne de haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz."
Bugün hala kadınların maruz kaldığı ayrımcılıkla, göçmen olmanın getirdiği önyargılarla ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele etmesi gereken bir dünyada, onun hikayesi yalnızca göçmen kadınlar için değil, bilginin, onurun ve adaletin gücüne inanan herkes için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın