Liberal cami kurucusu Ateş: Camimiz hangi şeriate aykırı?

Berlin (Rûdaw) – Berlin'de kadın ve erkeklerin birlikte ibadet ettiği caminin kurucusu olan Seyran Ateş, şeriati kaynak göstererek caminin İslama aykırı olduğunu savunanların kendisine ne Kur’andan ne de hadislerden bir örnek sunamadıklarını söyledi. Ateş, “Fetva ise erkeklerin kendi aralarında bir anlaşmaya varmak için belirlediği bir yöntemdir” dedi.

Almanya'nın başkenti Berlin'de 16 Haziran 2017 tarihinde açılan İbn Rüşd-Goethe Camiinin açılışına Alman ve dünya medyası da davet edildi. Caminin kurucus Seyran Ateş, dünyadaki diğer camilerden çok farklı bir caminin açılışını yaptı. Kadınların da içerisinde ezan okuduğu ve vaaz verdiği bir cami.

Bu camideki toplu namazda kadın ve erkekler birlikte saf tutuyor, eşcinsel bir vaizin kendi cinsel eğilimini anlatması da yasak değil.

İbn Rüşd-Goethe Camii 3 yıldır açılmış. Bu süreçte Ezher’den Almanya’daki tüm İslami merkezlere kadar tüm İslam dünyası Seyran Ateş’in açtığı bu caminin dine aykırı olduğunu savunarak reddettiğini açıkladı.

O günden beridir de Ateş’in hayatı tehdit altında. Sürekli bir grup Alman koruma tarafından güvenliği sağlanıyor.

1960 yılında İstanbul’da Kürt bir anne ve Türk bir babadan doğan Seyran Ateş, Almanya’nın tanınan avukatlarından biri. Açtığı camide, korumalarının gözetiminde bir söyleşi yaptık:

Seyran Ateş:  “Camiye İbn Rüşd-Goethe ismini vermeye karar verdim. Çünkü her ikisi de aydınlanmadan yanaydı ve Doğu ile Batı arasında köprü olmayı başarmıştır. Her ikisinin de İslami bir tarafı var. İbn Rüşd teolog, filozof, hukukçu ve hekimdir. O Kurtuba’da doğdu, Müslüman bir insandı. Aristo’ya harandı ve sözleri üzerinde çalıştı. Goethe de büyük bir İslambilimciydi ve Doğu ile Batı arasındaki köprüyü kurdu. Aynen İbn Rüşd’ün yaptığı gibi. Bu yüzden Avrupa’da İslam adına iyi işler yapan iki bilgin var diye düşündüm. Fakat aynı zamanda Doğu ile Batı’yı da birbirine bağladılar. Bu nedenle bu ismi seçmeye karar verdim. Bu cami aydınlanma ve İslam’da reformun taraftarıdır. Modern İslamı savunuyor.”

Hemin Abdullah: “Caminin açılış görüntülerini izledim. Bir kadın ezan okuyor, bir kadın müezzinlik yapıyor. Kadın ve erkekler birlikte namaz kılıyor. Bu programa gelmeden önce de caminizin konsepti konusunda bir İslam bilgini ile görüştüm ve o Kur’an ile İslam kanunlarında böyle bir camiye yer olmadığını söyledi. Çünkü bunun İslam yasalarına aykırı olduğunu belirtti. Bu konuda beni aydınlatmanızı istiyorum; kadın ve erkeklerin birlikte saf tuttuğu, homuseksüellerin de katıldığı ve sizin cami diye adlandırdığını bir mekana İslam’da nasıl yol verilmiş midir?” 

Seyran Ateş:  “Ben bu konuda bilginim diyen kişi gelip bahsettiği şeyin nerede yazıldığını bize de açıklamalıdır. Yani nerede kadınlar için cami açmak, yada kadınların ezan okuması, hutbe okuması veya vaazz vermesi yasaktır diye yazıldığını bize göstermelidir. Benim yanıtım budur; hiçbir yerde böyle birşey yazılmamıştır. Kur’an’da da bu konuda bir açıklama bulamazsınız. Şeriat bunu yasaklamış diyenlerin iddiası propagandayı geçmiyor. İlginç olan Mağrib’den Endonezya’ya kadar çok farklı şeriat yasalarının olmasıdır. Tek bir şeriat yoktur. Şeriatten bahsediyorsunuz, haydi Bismillah, şeriatinizi gösterin. Yani Mağrib’in, Mısır’ın veya Suudi Arabistan’ın şeriatına göre hareket ediyoruz de. Zaten Türkiye seküler bir ülke ve şeriat bu ülkede yok. Burada büyük bir sorunumuz var. İnsanlar ve hepsinden de önce erkekler biz din konusunda uzmanız diyorlar. Bu nedenle uzman ağzıyla bu doğru, bu yanlış diyorlar. Bana söyleyin nerede yasak olduğu yazılmış. Fakat söyleyemiyorlar. Camiyi açtığımız bu 3 yıl içerisinde hiçkimse bana İslam’da kadın vaiz olamaz diye bir hüküm olduğunu ıspatlayamadı. Aynı zamanda hiçkimse bana kadınların başını örtmeden namaz kılamayacağını yasaklayan bir hüküm olduğunu gösterebilmiş değil. Madem o kişiler ki aralarında kadınlar da var, kendilerini uzman ve din bilimci olarak tanıtıyor bunu bana göstermelidirler. Ben dinimi Kur’an-ı Kerim’den ve hadislerden öğreniyorum. İlginç olan şu ki, çoğu zaman hadislerde ve Kur’an’da kadına karşı uygulanan ayrımcılık anlatılıyor. Bu hadislerin hangi zamanda yazıldığını iyice inceleyip araştırdığınızda o süreçte yapılanın kadın hakkında bir ilericilik olduğunu görüyorsunuz.”

Hemin Abdullah:  “İslamda bir değişiklik yapıldığında fetvaya ihtiyaç var yada icmaa, yani din alimlerinin toplanıp üzerinde tartışmasına ihtiyaç var. Camine onay veren bir fetva veya icmaa kararı var mı?”

Seyran Ateş:  “Fetva da erkeklerin kendi aralarında bir anlaşmaya varmak için belirlediği bir yöntemdir. Bundan da Peygamber’in bu şekilde karar verilmesi gerektiğini belirttiğine dair bir beyan bulunmamaktadır. Peygamber vefat ettiğinde erkekler kendi aralarında kim halife olacak diye kavgaya tutuştular. Buna bakarsanız benim neden bahsedilen tüm o yöntemleri kabul etmediğimi anlarsınız. O erkekler Peygamberden sonra kim yerine geçecek diye kavga edip birbirlerini öldürmüş. Bu da İslam içerisinde Sünni diye bir mezhebin ve onu hiç kabul etmeyen Şii diye başka bir mezhebin daha ortaya çıkmasına neden olmuş. Şimdi hergün Sünniler ve Şiiler birbirlerini öldürüyor. Şimdi ben bu erkeklerin vereceği fetvaya nasıl ihtiyaç duyayım? Bu nasıl olabilir? O erkekler kendilerine göre bazı ideoojiler yaratmış. Ben dikkatle erkeklerden sözediyorum. Çünkü onlara göre dinde yüksek mertebeler sadece erkekler içindir. Bilmiyorum neden erkeklerin daha akıllı olduğunu savunuyor ve bana savundukları şeylerin nerde yazıldığını neden gösteremiyorlar. Ayrıca bilmek istiyorum; Almanya’nın Hamburg kentinde fetva veren Ezher, Türk diyaneti ve İran molla cemaati hangi temele dayanarak bizim camimizin cami olmadığını ileri sürüyor. Onlar bize siz müslüman değilsiniz, yaptığınız bölücülüktür diyorlar. Aynı zamanda yaptığımızın kötü ve İslama aykırı olduğunu savunuyorlar. Ben de onlara soruyorum; siz hangi dünyada yaşıyorsunuz? Siz dinle değil, sadece siyasetle ilgilisiniz diyorum.”

Hemin Abdullah: “Seyran Ateş. Seyran yani güzellik, mutluluk, gezi anlamına geliyor. Ateş de yani tehlike. Seyran Ateş burada Almanya’da çok daha rahat ve sorunlardan uzak bir hayat yaşayabilirdi. Neden Seyran değil de Ateş olmayı seçtiniz?”

Seyran Ateş: “Fakat ben her ikisini de seçtim. Hayatımı anlattığım kitabın ismi de “ateş içerisinde büyük bir yolculuk” anlamına geliyor. Ben de göçmen gibiyim. Yüreğimde bir bedevi gibiyim. Bir dünya vatandaşıyım ve gezmeyi çok seviyorum. Bunu büyük bir arzu ile seviyorum. Yanma isteği ismimden de geliyor ve yüreğimdeki ateş gittikçe büyüyor. “