Haber Merkezi – İsrail Parlamentosu(Knesset) Ulusal Güvenlik Komisyonu, 3 Kasım Pazartesi günü, “terörist” olarak tanımlanan kişilere ölüm cezası verilmesini öngören ve siyasi gerekçelerle işlenmiş “şiddet eylemlerini” kapsayan yasa tasarısının Meclis Genel Kurulu’nda birinci okumaya gönderilmesini kararlaştırdı.
Karar Filistinli tutuklulara yönelik bir tehdit olarak değerlendiriliyor.
Tasarının içeriği ve kapsamı
Tasarıya göre, bir İsrail vatandaşını “ırk, din ya da etnik nefretten” kaynaklı olarak öldüren ve eylemin amacı devlet ya da kamu güvenliğine zarar vermek olan kişi, ölüm cezasına çarptırılabilecek. Ceza “zorunlu ve bağlayıcı” olacak; hâkimler suç sabit görülürse başka bir karar alamayacak.
Öldürülenin bir İsrail vatandaşı olması ve failin hareketinin “devlete ya da Yahudi halkına karşı” huzursuzluk ya da zarar verme niyeti taşıması koşulu aranıyor. Kararın alınmasında oy birliği şartı yok — çoğunluk oyu yeterli olacak. Ayrıca karar kesinleştiğinde hafifletme ya da bağışlama mümkün olmayacak.
Destekçiler ve itirazlar
Tasarı, aşırı sağcı Otzma Yehudit (“Yahudi Gücü”) partisinden bir milletvekili tarafından sunuldu.
Bu partinin lideri ve Ulusal Güvenlik Bakanı olarak görev yapan Itamar Ben‑Gvir, tasarının en güçlü savunucularından biri. Bakan Ben‑Gvir, “hâkimlerin bireysel karar verme alanı olmamalı” diyerek tasarının açık, net ve yargı takdirine yer bırakmadan uygulanması gerektiğini vurguladı.
Tasarının bir diğer destekçisi ise rehine ve kaçırılma olayları koordinatörü olarak görev yapan Gal Hirsch. Hirsch, daha önce bu tasarıya karşıydı; çünkü Hamas ile tutuklu değişimi gibi pazarlıklarda elindeki rehine yaşamlarının tehlikeye gireceği endişesini taşımıştı. Ancak, “rehinelerimiz geri döndü” diyerek itiraz gerekçesinin ortadan kalktığını açıkladı ve tasarıyı desteklediğini bildirdi.
Başbakan Binyamin Netanyahu’nun da tasarıya destek verdiği bildirildi. Hirsch, “Başbakan bu öneriyi destekliyor” ifadesini kullandı.
Yasal ve tarihsel bağlam
İsrail’de ölüm cezası teknik olarak bazı ağır suçlar için mümkündür ancak pratikte çok uzun süredir uygulanmıyor. Örneğin, Nazi soykırımının mimarı olarak yargılanan Adolf Eichmann 1962 yılında asılarak idam edilmişti; o tarihten bu yana idam cezası fiilen uygulanmış değil.
Bu tasarı hayata geçerse, ülkedeki mevcut uygulama devrim niteliğinde değişecek; yargı takdirini sınırlandıran, siyasi yönü yoğun bir düzenleme olacak. Eleştirmenler, bunun “zorunlu ölüm cezası” statüsü taşıdığını ve insan hakları ile yargı bağımsızlığı açısından ciddi soru işaretleri doğurduğunu belirtmiş durumda.
Süreç ve takvimi
Komisyon onayının ardından tasarı, Meclis genel kurulunda birinci okumaya gönderildi. İlerleyen aşamalarda ikinci ve üçüncü okumalar yapılmadan kesin hukuka dönüşmeyeceği ifade ediliyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın