Doç. Dr. Dürre: Savaşa ABD ve İngiltere’nin müdahil olma olasılığını küçümsemiyorum
Erbil (Rûdaw) - İsrail’in, İran’a cuma günü başlattığı yoğun hava saldırıları ve İran’ın verdiği karşılığın etkilerini değerlendiren uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. İkbal Dürre, ‘’Ben önümüzdeki dönemde bu savaşa ABD, İngiltere gibi güçlerin müdahil olma olasılığını hiç de küçümsemiyorum’’ dedi.
Doç. Dr. İkbal Dürre, Rûdaw 15.00 bültenine katılarak İsrail-İran çatışmasını değerlendirdi.
Çatışmanın uzun süreceğine dair işaretler geldiğini ifade eden Dürre, ‘’Bence savaş büyüyerek devam edecek. Büyüyerek devam etmesinin önündeki sebeplerden biri, bu olay sadece İran'ın nükleer projeleriyle ilgili bir durumun ötesinde bölgenin yeniden dizaynıyla direkt bağlantılı ve ben önümüzdeki dönemde bu savaşa ABD, İngiltere gibi güçlerin müdahil olma olasılığını hiç de küçümsemiyorum. Çünkü dün bir açıklama yaptı Pentagon. Ukrayna'ya verdiği roketlerin 20 binini Ukrayna'dan buraya, bölgeye kaydırıyor. Demek ki bölgede devamı olan bir sürece girdik ve bu sürecin sonunda artık maalesef bir İran etkisinden, bölge açısından bahsetmeyeceğiz. Çünkü savaşa örneğin Elon Musk'ın Starlink'inin de müdahil olduğunu görüyoruz. Bu çok önemli bir gösterge. Bu bize şunu gösteriyor. Durum Trump'ın ya da bölgedeki liderlerin ötesinde İran üzerinden hem Ortadoğu hem de Kafkasya'yı yeniden düzenleyecek bir sistemin dayatılması kararı verilmiş görünüyor’’ dedi.
‘’İran artık yalnız’’
Bu durumun ister istemez İran'ın içinde bir takım değişikliklere neden olacağını düşündüğünü kaydeden Doç. Dr. İkbal Dürre, ‘’Ve kısa sürede bir masanın kurulacağını da düşünmüyorum. Eğer bu masa kurulacaksa bu masanın yani İran'la barış görüşmeleri, bu masa artık nükleer bir İran masası olmayacak. Bu masa artık İran'ın maalesef bir nevi ancak kapitülasyon masası olursa kurulabilir. Bu anlamda batının artık kararını verdiğini düşünüyorum ve tekrar ediyorum maalesef bu durumda İran artık yalnız. İran'ın bu olayda tek başına çıkma şansı çok zor olur diye düşünüyorum. Yani etkisi uzun süreli olacak bir durumla karşı karşıyayız. Bundan sonraki gelişmelerin İran açısından nasıl olacağını öngörmek çok zor’’ ifadelerini kullandı.
‘’Çok daha geniş bir sürece yayılacak’’
Savaşın seyri hakkında değerlendirmede bulunan Dürre, kısa sürede bir sonuç alınacağını düşünmediğini belirterek, ‘’Evet İran da tabii elinden gelen karşılığı İsrail'e veriyor. Bu zaten beklenen bir şeydi. Yani İran'ın elinde ciddi bir roket potansiyeli var ama savaş potansiyeli anlamında kıyasladığımız zaman İran'ın daha dezavantajlı bir durumda olduğunu da bütün uzmanlar kabul ediyor. O yüzden ben sürecin uzun vadeli etkileri olan ve çok daha geniş bir sürece yayılacak bir süreç olduğunu düşünüyorum’’ diye konuştu.
‘’Türkiye için risk görmüyorum’’
Batı'nın bu projesinin Türkiye karşıtı bir proje olduğunu düşünmediğini, Türkiye için bir risk görmediğini ifade eden İkbal Dürre şöyle dedi:
‘’Türkiye'de tabii çekinceli olan bir akıl var. Çekincesi olan bu bölgeden, bir akıl var ama ben bu olayın bölgenin yeniden dizaynında Türkiye'nin bir tehlike görmesini çok anlamlı bulmuyorum. Ben Batı'nın bu projesinin Türkiye karşıtı bir proje olduğunu düşünmüyorum. Tam tersini Türkiye'nin bu projeye batıdan taraf entegre edilmesini isteyen bir akıl var şu anda devrede. O yüzden Türkiye'de dediğim gibi bu işi kendisi için tehlike arz eden bir durum var. Bu da direkt Kürt meselesiyle bağlantılı. Ama bu süreçte de ileride dönemlerde ciddi bir takım değişiklikler yaşanabilir. O yüzden ben bu olayın Türkiye karşıtı olduğunu düşünmüyorum. Unutmayalım ki Türkiye her halükarda bir batı bloğu ülkesidir. Ve Türkiye'nin enerji koridorları anlamında batı için önemi büyüktür. Uzun vadede hem Azerbaycan ve Orta Asya gazının ve petrolünün hem Kürdistan, Irak gaz ve petrolünün hem de Katar gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçirilmesi projesi kapsamında baktığımızda düzensiz, durumu zor olan bir Türkiye'nin batı için avantajlı bir durumu yoktur.
O yüzden ben Türkiye için tam tersi bu durumun risk değil olanaklar taşıyabileceğini düşünüyorum. Bakınız geçtiğimiz günlerde Gazprom da Türkiye'nin gaz habı, gaz merkezi olma projesinden vazgeçtiğini duyurdu. Bu da şu demek, Türkiye bundan sonra bu rolü Katar ve Orta Asya gazı için uygulayacak. Ve bu anlamda ben Türkiye için risk görmüyorum. Tam tersine Türkiye'nin Kürt sorununu çözmesi için önünde bir fırsat olarak değerlendirmesi gereken bir sürecin başladığını görüyoruz. O yüzden ben Türkiye açısından bir tehlike olmadığını düşünüyorum ama üzerinde çalışılması ve yönetilmesi gereken bir sürecin olduğu da kesin. El birliğiyle bu işin altından kalkabilecek bir Türk ve Kürt aklının sürece müdahil olmasının herkes için faydalı olacağını düşünüyorum. Bu savaş İsrail ve İran arasında bir savaş ve bölgeye etkisi olacak bir savaş ama bu savaş Türkiye'nin savaşı değil, bu savaş Kürtlerin de savaşı değil.’’
‘’İran'ın Irak'taki etkisi oldukça azalacaktır’’
İran’ın diğer bölgelere etkisi kırılmakla beraber halen Irak’taki etkisinin devam ettiğini belirten Dürre şunları söyledi:
‘’Bizler bu durumda sürece müdahil olmaktan çok sonrasında birinci derecede bence yansıması olacak. Zaten ABD açısından önemli olan da buydu. Biliyorsunuz son aylarda İran'ın hem Lübnan'da hem Suriye'de etkisi tamamen bitti ama aynı şeyi Irak için söyleyemiyoruz. Irak'ta İran'ın etkisi hala ABD tarafından, Batılı müttefikler tarafından ciddi bir sorun olarak görülüyor ve bundan sonraki süreçte ister istemez İran'ın Irak'taki etkisi oldukça azalacaktır ve bu artık kaçınılmaz bir durumdur. Eğer İran masaya dönse bile dediğim gibi artık bundan sonra Irak'ta etkisi olmayan, Kafkaslar'da etkisi olmayan, bölgede etkisi olmayan bir Irak'tan bahsedeceğiz.
Burada önemli olan Irak'ın bu savaşa bir şekilde bir provokasyon sonucu müdahil olmadan bu işin içinden çıkılmasıdır. Oradaki İran yanlısı, Heşdi Şabi gibi grupların olayı provoke edecek İsrail'e bir saldırı düzenlemesi ya da oradaki ABD üslerine Irak'ı direkt olarak müdahil ederse bu kötü bir durum olur Irak açısından, herkes açısından Irak'taki. İnşallah bu olmadan bu süreçler geçilir ama her halükarda artık İran'ın Irak'taki etkisinin azalacağı bir sürece girmiş olacağız ve en fazla etkileyeceği bu sürecin ikinci ülkede evet doğru soru sordunuz Irak'tır. Irak'taki iç gelişmeler bu süreçten direkt etkilenecektir.’’
‘’Çin'in işine gelen bir durum var’’
Çin ve Rusya’nın çatışmaya müdahil olmayacağını ve mevcut durumun dikkatleri Çin’den çektiği için Çin’in işine geldiğini ifade eden Dürre şu değerlendirmeyi yaptı:
‘’Bu olayın bugüne gelmesinde aslında Çin faktörü var. Çin'in işine gelen bir durum var. Çin, ABD'nin, Batı'nın bu Ortadoğu'da biraz daha fazla oyalanmasını istiyorlar. O yüzden Çin'in bu işten rahatsız olduğu ya da İran'ı bu işten çıkartmak istediği tezine katılmıyorum. Tam tersi eğer Çin İran'a yapabileceği kadar bir destek verse bile bu Çin'i İran'ı kurtarmak istemesinden değil tam tersi bu sorunlu sürecin Ortadoğu'da daha uzamasından dolayı olacaktır. Çünkü Çin biliyor ki Ukrayna ve Ortadoğu bittikten sonra ABD kendisine yani Çin'e daha odaklanacak. O yüzden bu süreç aslında Çin'in işine yarıyor. Bu anlamda ben Çin'in çok ciddi bir yardım edebilecek kapasitesi olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki Rusya da aynı şekilde. Rusya'nın evet bir güvenlik anlaşması var. İran'la bir anlaşması var ama bu İran'a silahlı destek ya da askeri desteği öngörmüyor. Dolayısıyla Rusya'nın kendi Ukrayna savaşı ile meşgul olduğunu da düşündüğümüzde çok ciddi bir etkisi olmayacaktır Rusya'nın. Tam tersi Rusya'nın kaybı olacaktır.
Biliyorsunuz Rusya İran'daki en büyük yatırımcı ülke. Onun dışında Rusya'nın İran üzerinden körfeze inme şeklinde çok büyük lojistik projeleri vardı. Bütün bunlar çok ciddi sekteye uğrayacak. Aynı zamanda da İran'dan sonra Batı'nın bu olaydan sonra Kafkasya'daki etkisinin artması da Rusya'nın dezavantajıdır. Ama Rusya'nın bu sürece direkt müdahil olup etki yapabilecek bir durumda olduğunu düşünmüyorum. O yüzden İran yalnız diyorum ve bu bugünden yarına bir iki günde olan bir şey değil. Bu süreç uzun yıllardır hazırlandı. Gün be gün bugüne gelindi ve bugüne gelinmesinde hem Kafkasya'da Azerbaycan'ın Karabağ savaşı hem Ukrayna savaşı da bu olayın bir boyutudur. Bu şekilde İran önce yalnızlaştırıldı. Ondan sonra bu sürece start verildi.’’
‘’İran yanlısı güçlerin de kolu kanadı kırılmış durumda’’
İran’ın adım adım yalnızlaştırıldığını, Irak’taki İran yanlısı Haşdi Şabi’nin bile sesini çıkaramadığını ifade eden Dürre, ‘’Bakınız bugün Haşdi Şabi ya da diğer İran'ın diğer güçleri, Lübnan'da bulunan, Suriye'de bulunan güçleri bile şu anda İran adına bir söz söylemekten çekiniyor. Yani onların da kolu kanadı şu anda kırılmış durumda. Hem kendi desteklediği güçler açısından yani taşeron güçler açısından hem de uluslararası kendi müttefikleri açısından yalnızlaştırıldı maalesef. Yalnız kaldı ve bu bir günde yapılan bir şey değil. Bunun hazırlıkları yıllardır yapılıyordu. İran'ın bu işin içinden istediği şekliyle çıkma şansı bu anlamda hiç kalmadı diye düşünüyorum’’ diye konuştu.
‘’İran'ın tekrar bir nükleer güç olması 4-5 yıl ertelendi’’
Saldırıların İran’ın nükleer müzakerelerdeki pozisyonunu etkilediğini ve meselenin sadece nükleer güç olma meselesi olamadığını belirten Dürre, ‘’Eğer amacı sadece nükleer olay olsaydı o zaman amaca ulaşılmış sayılır. Yani bu saatten sonra İran'ın tekrar bir nükleer güç olması süreci en az 4-5 yıl ertelendi şu anki hasarla beraber. Tabii ki olay sadece nükleer güç değil. Ama İran'daki rejimin değişmesi bu daha da Batı açısından önemli bir hedef olarak duruyor. Başarır başaramaz bilemiyorum ama bundan daha ötesi var. Bundan daha ötesi de genelde bölgede yapılacak yeni dünya düzeni çerçevesindeki süreçte İran'ın etkisini azaltmak. Eğer İran'daki rejim kendisini değiştirmeden de bundan sonra bahsettiğim süreçte pasif bir pozisyona getirilebilirse, o zaman kendi içinde de daha farklı bir yönetim şekline dönebilirse, içeride yaşadığı halklarla daha adil bir sistem oturtabilirse, o zaman rejim değişip değişmemiş bu batı için çok önemli bir şey değil’’ diye konuştu.
‘’Bugünkü Şara farklı bir Şara’’
İran’da rejimin dönüşebileceğini, bu olası dönüşüme, eskiden El Kaide saflarında bulunan ancak daha sonra ayrılan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara örneğini veren Dürre, ‘’Bakınız Şara. Şara da Suriye'de, geçmişini biliyoruz ama bugünkü Şara farklı bir Şara. Onun için rejim değişikliğinden ne anladığınız önemli. Benim anladığım rejim değişikliğinden Batının öngördüğü dizayn sürecine karşı koyamayacak, fiziken ve ideolojik olarak, askeri olarak karşı koyamayacak yeni bir yapı İran'a gelecek. Bunun adının ne olduğu, rejim değişikliği olup olmadığı önemli değil. Şara örneği bu anlamda önemlidir. Şimdi Suriye'de rejim değişti ama insanlar değişmedi. Aynı insanlar bir yıl evvel başka bir rejimi temsil ediyordu. O yüzden diyorum yani çok önemli değil İran'da bundan sonraki süreçte kimin kalıp kilim kalamayacağı. Sistem olarak İran bu sistemle devam etmeyecektir diye düşünmemin nedeni bu’’ yorumunu yaptı.
İran’da farkı sesler var: Hamaney bize engel oldu
İran’da bu savaşla birlikte muhalif seslerin de yükselmeye başladığını belirten Doç. Dr. Dürre, şöyle devam etti:
İran'ın içinde eski yöneticilerden bile bazı sesler duyuyoruz. Örneğin biz bu aşamaya getirmeden Batı ile anlaşabilirdik, Hamaney bize engel olduğu şeklinde bu tür söylemler var. İran'ın hem toplumsal dinamikleri hem içerideki muhalif yapının nasıl bir pozisyona gireceğini görmemiz lazım. Çünkü biz şu ana kadar İsrail'in ve ABD'nin bölge içindeki yani İran'daki istihbarat gücünü ve askeri gücünü ne şekilde kullanacağını tam bilmiyoruz. Bundan sonraki adımların ne olacağını tam bilmiyoruz. İran'ın biliyoruz. İran daha fazla roket atabilir, o kadar. Ama İsrail ve ABD'li müttefikleri ne yapabilir İran'da bilemiyoruz. Onun için bundan sonraki atılan adımlar içeride tabii siyasi bir takım değişikliklere, içeriden gelen bir takım değişikliklere neden olabilir? Eğer İsrail ABD'nin de desteğiyle ekonomik hedeflere uzun süre bir saldırı düzenlerse bunun tabii sosyoekonomik ve sosyal patlamaya neden olacak sonuçları da olabilir ama bu daha uzun vadeli düşünmemiz gereken bir süreçtir diye düşünüyorum. Bugünden yarına olacak bir şey değil ama dediğiniz risk İran için bence mevcut ve batı da bence bunun üzerine gitmeye devam ediyor.’’