FLAŞ - Erdoğan D. Bakır’da ne mesaj verdi? İŞTE YANITLAR…
Diyarbakır (Rûdaw) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’a yaptığı ziyarette gözler, Kürt sorunuyla ilgili vereceği mesajlarda idi.
“PKK silah bırakmayacak, hatta gömecek” diyen Erdoğan, şunları söyledi:
“Kuru kuruya silah bırakmak olmaz. Silahları gömecekler, betonlayacaklar hatta koordinat verecekler. Bunlar bu işe alışık. Silahı bırakır sonra gelip alılar. Olmadı o zaman bu ülkeyi terketsinler.”
Ziyareti yakından takip eden bazı isimler Erdoğan’ın sözlerini “açık kapı bırakma” olarak değerlendirirken, bazı isimler ise aksi görüşte.
4 isim, Erdoğan’ın ziyaretini Rûdaw’a değerdirdi
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Yönetim Kurulu Başkanı Veysi İpek:
“Terörle mücadele devam edecek” dedi. Sanki yeniden bir süreç başlayacağı sinyalini de vardı. Ama bu kısa vadede mi olur, uzun vadede mi olur onun da işareti şöyle: Silahların bırakılması kaydıyla. Daha önce zaten orada tıkanmıştı. Muhtemelen bu çatışmalı süreci minimize ettikten sonra yeniden farklı farklı fraksiyonlar, halk, kısmen de STK’larla başlar.
Bugün söylediği bir cümle vardı: “Dağdan inin, gelin mecliste mücadelenizi sürdürün.” Yani silahlar bırakılırsa mecliste muhatap alınacağı sinyalini de verdi. Yani bu HDP’siz birşey çıkmayacağı anlamına geliyor. Onların da dahil edildiği bir sürecin başlayacağını işaret ediyor. Mesele eğer Kürt sorununun çözümüyse, onların da silahları bırakmak, eylemlere son vermek koşuluyla mücadelelerini mecliste yürütmesini kastetti.
AK Parti eski milletvekili Abdurrahman Kurt:
Tayyip Bey’in söylediği aslında çok açık şeyler. Silah kullanan kesimlere ilişkin, kesinlikle asayişle ilgili bir boşluk bırakılmayacağını, çözüm sürecini heba ettiklerini söyledi. Başından beri demokratik açılım, milli birlik kardeşlik projesi, çözüm sürecinde çözümle ilgili büyük mesafeler alındı. Ama burada samimiyetlerine güvenerek, çözülürse bırakacakları silahı Suriye’den dolayı, yabancı ülkelerin kulaklarına fısıldadıklarına itibar edip, bizim çözüm sürecimizi onlara kurban ettiler gibi bir mesajı oldu.
Bundan sonra bölgede tehdit yoluyla bir hegemonya kurmalarına müsaade etmeyeceklerini, bölgede belediyeleri, sahayı, demokratik zehirlemelere müsaade etmeyeceklerini ifade etti. Ancak, “Silahları gömerlerse, demokrasiye razı olurlarsa, demokratik bir seçimin gereklerini yerine getirirlerse, siyasi hayata katılmak isterlerse, silahlarını gömerler. Biz de bu alanları açarız” dedi. Aslında çok net bir mesajdı.
Çözüm sürecini bozanın kendileri olmadığını, örgütün çözüm sürecini bozan ve zehirleyen olduğunu çok net ifade etti. Buna kapıyı da açık tuttuğunu ama demokrasiye razı, silahlara yaslanmayan siyasal sürece razı olmasıyla örgütün, dış güçlerin güdümüne girmemekle gördüğünü ifade etti. Konuştuğumuzda herkes evet bu doğrudur diyor ama kimse böyle davranmıyor.
Konsensus Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Başkanı Murat Sarı:
“Biz Kürt sorununu, Kürt vatandaşlarımıza terörist olarak değil, Kürt’e Kürt diyerek çözmeye çalıştık. Siz istediniz, biz böyle yaptık” dedi ama sonra “Temizleyeceğim” diyor. Cumhurbaşkanı söylediği şeyi yapıyor. Öyle lafta kalmıyor söyledikleri. Bence bundan sonra da devam edecektir. Oradaki o politika, “O silahlı güçleri, PKK militanlarını, teröristleri ordan temizleyene kadar devam edeceğim” diyor.
Süreç PKK’nın silahsızlanmasına kadar geldi fakat hadi artık silahları bırakın denildikten sonra bir yerde patladı. Çünkü PKK silah bırakmak istemiyor. Ben çözüm sürecini PKK’nın silah bırakmadan devam edeceğini düşünmüyorum.
Şu anda Türkiye Cumhuriyeti şunu söylüyor: “Bu sorunu yaratan geçmişteki bir hataydı. Bu hatadan döndük ama siz silah tutma hatasından geri dönmüyorsunuz. Silahı bıraktığınız zaman, insanlar ölmemeye başladığı zaman buna tekrar geri dönülecektir.”
Kısa vadede, önümüzdeki 7-8 aylık süreçte çok fazla bu sertlik politiklarından vazgeçileceğini düşünmüyorum. Bugün Cumhurbaşkanı, çözüm süreci var dedi ama “Silahlar bırakıldıktan sonra konuşuruz” dedi.
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan:
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Diyarbakır’daki mesajları yeni mesajlar değil. Türkiye Cumhuriyeti devletinin yaklaşık bir yıldan fazladır uyguladığı politikaya uygun bir söylem. Kürt sorununun şiddetle çözümünden yana bir söylemi Cumhurbaşkanı bugün tekrar etti. Türk Ordusu’nun onbinlerce kişiyle, polisle yıktığı ilçelerden de PKK’yi sorumlu tutuyor. 90’lı yıllarda da aynı şeyler oldu, onu da yine PKK’nin üstüne attılar.
Cumhurbaşkanı önce şuna yanıt vermeli: Bu hafta yapılan BM İnsani Zirvesi Sonuç Bildirgesi’ne niye imza atmadı? Çünkü o bildirgede silahlı çatışmalarda sivillerin korunmasına dair hükümler var. Demek ki Türkiye silahlı çatışmalarda sivilleri korumuyor.
PKK’ye yönelik sert sözleri aslında tüm Kürtler’e yöneliktir. Suriye ve Irak’taki Kürtler’e de yöneliktir. Aslında esaslı bir değişiklik yok.
Sayın Cumhurbaşkanı Tanışık köyüne gidip, yaşamının yitiren köylülerin ailelerini ziyaret etti. İyi bir şey yaptı. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı Cizre’ye de gitsin. Cizre’de Türk Ordusu’nun öldürüdüğü yüzlerce insanın ailesine de gidip taziye ziyaretinde bulunsun. Yasin Börü’nün ailesine gidiyorlar, Kobani olaylarında 40 Kürt daha öldürüldü. Onların da ailesine gidip taziyede bulunun. Taziyede bile ayrımcılık var.
“Örgüt silahları gömecek, ancak öyle konuşabiliriz” diyor. Ama Cumhurbaşkanı konuşacak kimse bırakmadı. HDP’lilerin de dokunulmazlıkları kaldırıldı. Peki Sayın Cumhurbaşkanı kiminle konuşacak bunu? PKK yarın silahları gömeceğini açıklasa, Türkiye Cumhuriyeti bu sorunu kiminle konuşacak? Sorunu nasıl çözeyeceğini söylemiyor. Hiçbir plan progam yok ortada.
Cumhurbaşkanı yeni kabinesiyle Diyarbakır’da bizi umutlandıracak hiçbir mesaj vermemiştir. Bu savaşın süreceğine dair mesajlar vermiştir. Bu gerçekten Diyarbakır’da konuşulacaklar laflar olmamalıydı. Ben bir umut göremedim.