Ünlü Kürt avukatın şüpheli ölümü: İnfaz mı, kalp krizi mi?
Haber Merkezi - İran’ın Meşhed kentinde ofisinde ölü bulunan tanınmış insan hakları avukatı Xusrew Alikurdi’nin vefatı, resmi makamlar ile sivil toplum arasında büyük bir gerilime yol açtı. Başsavcılık ölümü "doğal nedenlere" bağlarken, Alikurdi’nin meslektaşları ve görgü tanıkları darp izleri ve kafatası kırığına işaret ederek şüpheli ölümü "devlet eliyle işlenmiş bir cinayet" olarak nitelendiriyor.
İran’da siyasi tutukluların ve protestocuların savunmanlığını üstlenen 46 yaşındaki Kürt avukat Xusrew Alikurdi, geçtiğimiz Cuma gecesi Meşhed’deki ofisinde ölü bulundu.
Alikurdi’nin ölümü, İran yargısı ile insan hakları örgütlerini karşı karşıya getirdi.
Başsavcılık: "İşkence izi yok, ölüm doğal"
Meşhed Başsavcısı Hasan Hemmati-far, Çarşamba günü yaptığı resmi açıklamada, Alikurdi’nin ölümüne dair herhangi bir şüphe bulunmadığını savundu.
Adli tıp raporuna dayandırılan açıklamada, " Xusrew Alikurdi ofisinde kalp krizi geçirmiştir. Vücudunda herhangi bir darp, işkence veya suç emaresine rastlanmamıştır. Ölüm tamamen doğal nedenlerle gerçekleşmiştir" denildi.
Korkunç iddialar: "Kafatası kırığı ve kan izleri"
Ancak Başsavcılığın açıklaması, sahadaki tanıklıklar ve Alikurdi’nin yakın çevresinden gelen bilgilerle taban tabana zıtlık gösteriyor.
Avukat Merziye Mohebbi, güvenilir kaynaklara dayandırdığı açıklamasında, Alikurdi’nin "başına aldığı sert bir darbe" sonucu öldüğünü öne sürdü.
Mohebbi, olay yerindeki güvenlik kameralarının yetkililer tarafından söküldüğünü ve aileye erişimin kısıtlandığını iddia etti.
ABD merkezli sivil toplum kuruluşu Tavaana ve aktivist Javad Tavaf, Alikurdi’nin naaşını gören tanıklara atıfta bulunarak; avukatın ağzından ve burnundan kan geldiğini, kafatasında kırık izleri olduğunu ve ağır bir kafa travması geçirdiğini bildirdi.
Alikurdi’nin savunduğu ve 2022 protestolarında öldürülen genç Abulfazıl Adinezade’nin kız kardeşi Merziye, Instagram üzerinden yaptığı paylaşımda, "Bu ölümü son derece şüpheli buluyoruz ve kalp krizi olduğuna inanmıyoruz" dedi.
Sistematik baskı ve "fiziksel tasfiye" uyarısı
Xusrew Alikurdi, sadece bir avukat değil, aynı zamanda rejim muhalifi Fateima Sepehri ve "Jin, Jiyan, Azadi" protestolarına katılan pek çok kişinin savunucusuydu.
Bu faaliyetleri nedeniyle Devrim Mahkemesi tarafından "devlet aleyhine propaganda" suçlamasıyla bir yıl hapis, iki yıl meslekten men ve iki yıl iç sürgün cezasına çarptırılmıştı.
Meslektaşları, Alikurdi’nin ölümünden kısa bir süre önce, istihbarat birimlerinin kendisini "fiziksel olarak tasfiye etme" niyetinde olduğuna dair duyumlar aldığını ve yeni bir dava süreciyle üzerinde baskının doruğa çıktığını belirtti.
Avukat Babek Paknia, Alikurdi ile yaptığı son mesajlaşmayı paylaşarak, yetkililerin "son ana kadar onu rahat bırakmadığını" belgeledi.
Tepkiler büyüyor: Nergis Muhammedi gözaltında
Eski siyasi tutuklu Hüseyin Ronagi, son yıllarda "doğal" olarak etiketlenen birçok ölümün aslında sistematik baskıların bir sonucu olduğunu savundu.
Alikurdi’nin ölümü sonrası sosyal medyada binlerce kullanıcı bu olayı "devlet cinayeti" olarak tanımladı.
Olayın ardından şüphelerini dile getiren ve protesto edenlere yönelik gözaltı dalgasında, Nobel Barış Ödüllü aktivist Nergis Muhammedi de hedef alındı.
İnsan hakları savunucuları, Alikurdi’nin ölümünün tarafsız ve uluslararası bir heyet tarafından incelenmesi çağrısında bulunuyor.