Irak'ta ‘Kader Yasası’: Heşdi Şabi, devletin garantisi mi, devlet içinde devlet mi?

Bağdat (Rûdaw) - Bağdat'ta gökyüzünü bulandıran sadece kum fırtınası değil; Irak'ın gelecekteki on yıllar boyunca çehresini değiştirebilecek siyasi bir fırtına kopmuş durumda. Şehrin giriş kapılarından parlamento koridorlarına ve Kerbela sokaklarına kadar tek bir soru gündemde: Heşdi Şabi yasası geçecek mi? Bu yasa, Şii taraflarca "devletin bekasının garantisi" olarak görülürken, karşıtları tarafından "devlet içinde devlet kurmakla" eşdeğer tutuluyor.

Rûdaw TV'de Hêvidar Ahmed'in hazırlayıp sunduğu "Hêşta Mawyetî" (Dahası da Var) programı, Irak'ı kasıp kavuran siyasi krizi ve ülkenin geleceğini on yıllar boyunca şekillendirebilecek Heşdi Şabi yasa tasarısını mercek altına aldı.

Ahmed'in Bağdat'tan Kerbela'ya uzanan çalışması, yasanın bir yanda "devletin bekasının garantisi" olarak görülürken, diğer yanda "devlet içinde devlet kurma" ve demokrasiye yönelik bir tehdit olarak algılandığı derin bölünmeyi ortaya koydu.

Program, Ahmed'in Bağdat yolundaki gözlemleriyle başlıyor. Askeri araçların üzerindeki resmi Irak bayraklarını gölgede bırakan devasa Heşdi Şabi bayraklarının, ülkedeki yeni güç dengesini simgelediğini vurguluyor.

Program, bu atmosferin siyasi yansımasının yaşandığı parlamento koridorlarına uzanıyor ve mücadelenin iki ana cephe arasında geçtiğini belirtiyor: Yasayı geçirmeye kararlı Şii gruplar ve ABD destekli muhalif kanat.

Şii Cephesi meydan okudu

Programda konuşan Şii cephesinin önde gelen isimleri, kararlılıklarını ve tehditlerini açıkça dile getirdi.

Asaib Ehl el-Hak'ı temsil eden Sadikun Grubu Başkanı Habib Halavi, "Amerika'yı Irak'tan çıkaran bizdik. Heşdi Şabi yasası da geçecek, Amerika'nın burnunun dibinde geçecek," ifadelerini kullandı.

Hêvidar Ahmed'in "Heşdi Şabi devlet içinde devlet midir?" sorusuna Halavi, "Hayır, bilakis başbakandan emir alan, şeffaf bir askeri, güvenlik ve istihbarat kurumudur" yanıtını verdi.

Programda görüşlerine yer verilen bir diğer isim, eski komutan ve milletvekili Mehdi Amirli ise Heşdi Şabi'nin dağıtılmasının, ABD'nin Suriye'deki senaryoyu Irak'ta tekrarlama girişimi olduğu uyarısında bulundu.

Güvenlik ve Savunma Komitesi Başkanı Ebu Kevser el-Muhammedavi ise programdaki demecinde, "Amerika'ya ve İsrail'e güvenimiz yok" diyerek Heşdi Şabi'nin "Irak hükümetinin bekası için gerçek garanti" olduğunu savundu.

Karşıt görüşler ve demokrasi endişesi

"Hêşta Mawyetî" programı, bu kararlı duruşun karşısında yer alan endişeli seslere de mikrofon uzattı.

Irak Parlamentosu üyesi Dr. Musenna Emin, Ahmed'e verdiği röportajda, yasanın "devlet inşası" ve "demokrasi" için büyük bir tehlike oluşturduğunu belirtti.

"Asıl sorun, silahın grupların, partilerin ve devlet dışı unsurların eline geçmesidir" diyen Emin, yasanın yıkıcı etkilerinin 10 yıl sonra, Heşdi Şabi kendi askeri kolejlerinden subaylar mezun edip stratejik silahlar edindiğinde ortaya çıkacağı uyarısını yaptı.

Sokak, siyasetçiler ve jeopolitik komplolar

Program, siyasi koridorlardan çıkarak Şiiliğin kalbi Kerbela'daki halkın nabzını da tuttu.

Burada konuşan vatandaşlar ve Heşdi Şabi savaşçıları, grubun dağıtılması fikrine "ideolojik" bir gerekçeyle karşı çıkarak, "Amerika'nın ne dediği bizim için önemli değil" mesajını verdi.

Programın en çarpıcı bölümlerinden biri, Asaib Ehl el-Hak'ın siyasi bürosundan Selam el-Cezairi ile yapılan görüşmeydi.

El-Cezairi, Şiilerin en üst dini merci Ali Sistani'nin, "Gelecekte Irak'ın yüzleşeceği tehlikenin IŞİD savaşından çok daha tehlikeli olacağı" yönündeki mesajını aktardı.

Ayrıca, İsrail'in Irak'ı vurmaya hazırlandığına dair bir komplo teorisine işaret ederek, "İran Devrim Muhafızları deneyiminin Irak'ta tekrarlanmasını istemiyorlar" dedi.