Esad’ın devrilmesinin üstünden bir yıl geçti ama on binlerce kayıptan hala haber alınamıyor
Haber Merkezi - Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen çok sayıdaki kayıp tutukludan hala haber alınamıyor.
Amina Bekai, 13 yıllık sorusuna bir cevap bulma umuduyla kocasının ismini bir kez daha internetteki arama çubuğuna yazıyor. Ancak sonuç nafile.
Bekai’nin başvurabileceği başka bir merci kalmamış durumda. Mayıs ayında kurulan Kayıp Şahıslar Ulusal Komisyonu, Esad dönemindeki zorla kaybetmelere ilişkin kanıtları topluyor.
Ancak Reuters’in haberine göre komisyon, o dönemin hapishanelerinde kaybolduğu tahmin edilen 150 bin kişi hakkında ailelere henüz herhangi bir ipucu sunabilmiş değil.
Hiçbiri gerçekleşmedi
Bu kayıplar arasında, Suriye güvenlik güçleri tarafından 17 Nisan 2012'de Şam yakınlarındaki evinden alınan Bekai'nin kocası Mahmut ve aynı yılın Ağustos ayında gözaltına alınan kardeşi Ahmet de bulunuyor.
Esad'ın devrilmesi, başlangıçta hapishane kayıtlarının ailelere sevdiklerinin akıbetini söyleyebileceği, toplu mezarların açılabileceği ve kurbanların düzgün bir şekilde defnedilebileceği yönünde umut yaratmıştı. Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmedi.
Reuters'a konuşan Bekai, "Bir yıl oldu. Hiçbir şey yapmadılar... Bu adamlar için bir belge bile bulamamış olmaları düşünülebilir mi? Bizim istediğimiz tek şey bize gerçeğin gösterilmesi" dedi.
Sönen umutlar
Muhalifler geçen yıl Şam'ı ele geçirmek üzere Suriye kentlerinde ilerlerken ilk iş olarak hapishanelere koşmuş, kapıları açarak binlerce şaşkın mahkumu serbest bırakmıştı.
Esad'ın Rusya'ya kaçmasından saatler sonra, 8 Aralık 2024'te, muhalifler Uluslararası Af Örgütü'nün endüstriyel boyutta işkence ve infazlar nedeniyle "insan mezbahası" olarak adlandırdığı Sednaya Hapishanesi'nden düzinelerce mahkumu serbest bıraktı. Ancak çıkanlar arasında Bekai'nin yakınları yoktu.
Bekai, "Hapishaneler açıldığında geri gelmediler; asıl şok buydu. İşte o an umut bitti, gerçekten öldü" ifadelerini kullandı. Yine de kocasının ve kardeşinin nasıl, ne zaman ve nerede ölmüş olabileceğini öğrenmek istiyor.
Ulusal Komisyon’dan bir haber çıkmayınca çevrimiçi aramalara "takıntılı" hale geldiğini belirten Bekai, Esad'ın düşüşünden sonra hapishanelere ve güvenlik şubelerine giren Suriyeli haber kaynakları tarafından yayınlanan ölü mahkum fotoğraflarını ve hapishane belgelerini tarıyor.
Bekai, "Geriye kalan tek şey oturup aramak" diyor.
“Cenazenin aileye verilmemesi emredilmişti”
Bazen bu belgeler hayati bilgiler ortaya çıkarabiliyor. Sarah el-Hattab, kocasını en son 9 Şubat 2019'da, yıllarca muhaliflerle kaldıktan sonra Esad yönetimiyle uzlaşmak üzere Suriye'nin güneyindeki bir polis karakoluna girerken görmüştü. O günden beri ondan haber alamıyordu.
Esad'ın düşüşünden sonra Reuters tarafından görülen ölü Sednaya mahkumları listesinde, kocasının adı (Ali Muhsin el-Baridi) yer alıyordu. Belgede ölüm tarihi 22 Ekim 2019 olarak kaydedilmiş, ölüm nedeni "nabız ve solunum durması" olarak belirtilmiş ve cenazenin aileye verilmemesi emredilmişti.
Komisyonun çalışmaları ve eleştiriler
Ulusal Komisyon, yeni Cumhurbaşkanı Ahmed Şara tarafından kuruldu. Komisyonun medya danışmanı Zeyna Şahla, Reuters'a yaptığı açıklamada, yetkilerinin koşullar ne olursa olsun kayıp tüm Suriyelileri kapsadığını söyledi.
Şahla, "Ailelerin acısı söz konusu olduğunda belki gerçekten yavaş kalıyoruz. Ancak bu dosya, aceleye getirilmeden, bilimsel ve sistematik bir şekilde ilerleme kaydedilmesini gerektiriyor" dedi.
Komisyon gelecek yıl hapishanelerden ve diğer yerlerden elde edilen belgeleri kullanarak tüm kayıplar için bir veri tabanı oluşturmayı umuyor. Şahla, toplu mezarların açılmasının ise daha fazla teknik uzmanlık gerektirdiğini ve muhtemelen 2027'ye kadar gerçekleşmeyeceğini belirtti.
Komisyon, Suriyeli hak savunucusu gruplar ve bazı ailelerle bir araya geldi. Kasım ayında, Cenevre merkezli Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Uluslararası Kayıp Şahıslar Komisyonu ile bir iş birliği anlaşması imzaladı. Suriye komisyonu, bu sayede personeli için daha fazla eğitim almayı ve mezardan çıkarılan kalıntılar için DNA testi laboratuvarları gibi Suriye'de eksik olan ekipmanlara erişim sağlamayı umuyor.
Aileler ve aktivistler tepkili
Ancak hükümetin yaklaşımı, Esad döneminde sürgündeyken zorla kaybetmeler konusunda uzmanlaşan sivil toplum kuruluşlarını rahatsız etmiş durumda.
Reuters'a konuşan altı insan hakları grubu, Esad gittikten sonra bu bilgilerini sahada uygulamak için heyecanlandıklarını ancak hükümetin merkeziyetçi yaklaşımının kendilerini dışladığını, ilerlemeyi yavaşlattığını ve aileleri belirsizlik içinde bıraktığını söylüyor.
Kayıp tutuklular ve hapishane mağdurlarına odaklanan Ta'afi girişiminin başındaki Suriyeli aktivist Ahmed Helmi, "Çeyrek milyon kadar kayıp insan varken bunu tek başınıza yapamazsınız. İşi bölüştürmeniz gerekir" dedi.
Aktivistler ayrıca komisyonu gözaltı ile ilgili belgeleri "tekeline almakla" suçluyor. Eylül ayında Suriyeli yetkililer, tutukluların deneyimlerini korumak için sanal bir müze kuran aktivist Amer Matar'ı, resmi belgelere kişisel amaçlarla yasa dışı yollardan eriştiği suçlamasıyla kısa süreliğine gözaltına aldı.
Kasım ayında komisyon, aileleri Bekai'nin arama yaptığı gibi resmi olmayan çevrimiçi platformlarda paylaşılan belgelere inanmamaları konusunda uyardı ve bu mecralara karşı yasal işlem başlatma tehdidinde bulundu.
“Dayanışma ona iyi gelse de yüreğindeki sızıyı dindirmedi”
Matar, "Komisyon dosyayı tekeline almak istiyor ama araçlara, yetkinliğe ve şeffaflığa sahip değil. Ailelerden güven bekliyor ama sonuç vermiyor" diyerek tepkisini dile getirdi.
Uluslararası Af Örgütü Başkanı Agnes Callamard ise komisyonun ilerleme hakkında düzenli güncellemeler yapması ve kayıp yakınlarına mali yardım sağlamayı düşünmesi gerektiğini belirtti. Callamard, "Ulusal komisyonun şu anda yapabileceği en önemli şey, ailelerin seslerinin duyulduğunu ve desteklendiklerini hissetmelerini sağlamaktır" dedi.
Oğlu Yazan'ı en son 1 Kasım 2014'te gören Alia Darraji, geçen yılı Esad döneminde hayal bile edilemeyecek olan ve kayıp Suriyeliler hakkında bilgi talep eden "hakikat çadırlarında" geçirdi. Dayanışma ona iyi gelse de yüreğindeki sızıyı dindirmedi.
Darraji, "Cesetlerini bulmayı, onları gömmeyi ya da nerede olduklarını öğrenmeyi umuyorduk" diye konuştu.