İsrail basınından 'Halep' analizi: Şam-DSG anlaşması çatırdıyor mu?

Haber Merkezi - İsrail basını, Halep’te dün gece yaşanan çatışmanın ardından Suriye’de “Esad sonrası dönemin en kırılgan günlerinin yaşandığına” dikkat çekti. The Jerusalem Post gazetesi, Halep’teki kanlı çatışmaları "Barış sürecinin çatırdaması" olarak yorumlarken; analizlerde, Türkiye’nin olası bir operasyon tehdidine karşı SDG’nin 2026 yılı için "Kürt Ulusal Konferansı" hamlesine hazırlandığı vurgulandı.

Suriye’de Şam yönetimi ile Demokratik Suriye Güçleri (DSG) arasında mart ayında varılan "entegrasyon" mutabakatının uygulanmasına ilişkin belirsizlik sürerken Halep’teki çatışmalar gündemi değiştirdi.

İsrail basını, Halep’in Kürt mahalleleri olan Şeyh Maksut ve Eşrefiye’de, Şam yönetimine bağlı güçler ile Kürt güvenlik güçleri (Asayiş) arasında yaşanan çatışmalara geniş yer ayırdı.

İsrail merkezli The Jerusalem Post gazetesi, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonunu öngören tarihi anlaşmanın ardından yaşanan bu en büyük gerilimin, "iç barış umutları tükeniyor mu?" sorusunu gündeme getirdiğini yazdı.

Gazte, bölgedeki gelişmeleri hem sıcak bir çatışma raporu hem de stratejik bir 2026 analiziyle okuyucularına sundu.

Halep’te "entegrasyon modeli" iflas mı etti?

Gazetenin haberine göre, bu çatışmalar, “Suriye’nin yeni güvenlik mimarisindeki çatlakları” gün yüzüne çıkardı.

The Jerusalem Post, bu mahallelerin aslında SDG’nin Suriye ordusuna nasıl dahil edileceğine dair bir "model" olarak görüldüğünü, ancak yaşanan ölümlü çatışmaların bu umudu gölgelediğini belirtti.

Şam yönetimi SDG’yi "hastanelere saldırmakla" suçlarken, SDG kanadı saldırının Şam’ın "kontrolsüz fraksiyonlarından" geldiğini savunuyor.

Halep’teki Şeyh Maksut ve Eşrefiye mahalleleri, 2012’den bu yana Esad rejimi döneminde dahi fiili bir özerklikle yönetiliyordu.

Gazeteye göre, Şam’daki yeni yönetimin buraları tamamen kontrol altına alma arzusu ile Kürt güçlerinin mevcut kazanımlarını koruma isteği, "entegrasyon" sürecinin önündeki en büyük engel olarak görülüyor.

İsrail basınına göre, Halep’teki bu patlama, Suriye’nin kuzeyindeki diğer bölgeler için de bir domino etkisi yaratma riski taşıyor.

Kürtler için "Ulusal Konferans" yılı

Gazetenin Ortadoğu uzmanı Suzan Quitaz, yaşanan bu yerel çatışmaların arkasındaki resme ışık tuttu.

Quitaz’a göre, 2025’in son günlerinde yaşanan bu gerginlik, 2026 yılında yaşanacak "varlık yokluk savaşı"nın bir önizlemesi niteliğinde.

DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı, "2026 yılı Kürt Ulusal Konferansı yılı olacak" şeklindeki açıklaması da İsrail basınında geniş yer buldu.

Quitaz’a göre, Abdi’nin, Kürtlerin birliğine vurgu yaptığı ve Rojava’yı anayasal statüye kavuşturmak isteyen bu iddialı açıklamaları, Ankara ve Şam’ın DSG’yi "tasfiye" taleplerine karşı bir "meydan okuma" olarak değerlendiriliyor.

Analizde, Türkiye’nin Suriye’nin yeniden inşasında aslan payını almak istediği; ancak bunun önündeki en büyük engel olarak "SDG ve İsrail nüfuzunu" gördüğü öne sürüldü.

Türkiye’den entegrasyon ültimatomu

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın "sabır tükeniyor" uyarısı ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in "tek ordu" şartı ise İsrail basınında bir "işgal sinyali" olarak okundu.

Analize göre, Türkiye’nin, DSG’nin özerk yapısını tamamen eritmek için “2026 öncesi askeri bir harekata girişebileceği” öngörülüyor.

Trump ve Pentagon arasındaki çatlak

Analizde, ABD içindeki görüş ayrılıklarının DSG’nin kaderini belirleyeceği vurgulanıyor.

Başkan Trump’ın Şam yönetimine sıcak baktığı ancak ABD ordusunun sahada hala DSG’yi desteklediği hatırlatılarak, bu desteğin Türkiye’nin bir istilasını engelleyen tek "caydırıcı güç" olduğu ifade ediliyor.

Kürtler kimliğinden vazgeçmiyor

The Jerusalem Post, haber ve analizlerini şu tespitle noktalıyor:

“Türkiye ve Şam yönetimi DSG’yi askeri olarak yutmak için bastırırken; Kürtler, 2026’yı siyasi bir atılım yılına çevirmeye kararlı.”

İsrail basınına göre, ne pahasına olursa olsun “Kürtler kendi kimliklerinden vazgeçmiyor.”