Diyarbakır (Rûdaw) – Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Abdulkadir Güleç, "Adil, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile güçlü bir savunma olmadan hukuk devletinin ve demokrasinin yaşaması mümkün değildir” dedi.
Diyarbakır Barosu, 2025-26 yeni adli yılın açılışı ve Dünya Barış Günü dolayısıyla Diyarbakır’da düzenlediği basın toplantısında, yargının bağımsızlığı, insan hakları ihlalleri, Kürt meselesinin demokratik çözümü ve avukatların mesleki sorunlarına dikkat çekti. Baro Başkanı Av. Abdulkadir Güleç, önceki adli yıl açılışlarında dile getirilen sorunların büyük ölçüde devam ettiğini belirterek, yetkililere çözüm çağrısında bulundu.
Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Güleç, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığının, ifade özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının ve temel hakların güvence altına alınması yönündeki beklentilerin karşılanmadığını, hatta bazı alanlarda sorunların daha da derinleştiğini ifade etti.
Tahir Elçi cinayeti ve cezasızlık politikası
Konuşmasında, katledilen eski Baro Başkanı Av. Tahir Elçi'yi anan Güleç, Elçi'nin 2013 yılındaki sözlerini hatırlattı:
"Bu ülke; devlet aleyhine suç işlediği iddiasıyla yargılananlar için tam bir cehennem, 'devlet adına' suç işleyenler için ise tam bir suç cennetine dönüşmüştür. Çok şey değil, adalet istiyoruz." Güleç, aradan geçen 12 yıla rağmen bu ciddi sorunların çözülmediğini, aksine katmerleşerek devam ettiğini vurguladı.
Av. Tahir Elçi cinayetinin faillerinin ortaya çıkarılmadığını, bazı polisler hakkında açılan davanın beraatle sonuçlandığını ve kararın kesinleştiğini belirten Güleç, Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bireysel başvurunun henüz sonuçlanmadığını dile getirdi. Bu durumun, Elçi'nin mücadele ettiği "cezasızlık politikasının" en ağır örneklerinden biri olduğunu ifade eden Güleç, gerçek failler yargılanıp cezalandırılıncaya kadar hukuki mücadelelerinin süreceğini yineledi.
Kürt meselesi ve çözüm umudu
Ekim 2024'te başlayan yeni siyasi sürecin, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümüne dair önemli bir umut doğurduğunu belirten Baro Başkanı, çözümün toplumsal sözleşmeye dayalı, çoğulcu, kapsayıcı, demokratik ve herkesin eşit yurttaş olarak kabul edildiği yeni bir Anayasa ile mümkün olduğunu söyledi:
"Ekim 2024’te başlayan yeni siyasi süreç, Kürt meselesinin şiddet eksenli politikalardan uzaklaşılarak demokratik yollarla çözümüne dair önemli bir umut doğurmuştur. Kürt sorunun çözümü; toplumsal sözleşmeye dayalı, çoğulcu, kapsayıcı, demokratik ve herkesin eşit yurttaş olarak kabul edildiği yeni bir Anayasa ile mümkündür."
Ancak Av. Selahattin Demirtaş ve Av. Bekir Kaya gibi Kürt hukukçu ve siyasetçiler lehine verilen Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanmaması, "umut hakkı"nın gözetilmemesi ve cezaevi idare ve gözlem kurullarının şartlı salıverme tarihlerini erteleyen uygulamalarının çözüm umudunu zayıflattığını ifade etti.
Geçtiğimiz gün kanserle mücadele ederken hayatını kaybeden Mustafa Karatepe örneğini vererek ağır hasta mahpusların tahliye edilmemesinin yaşam hakkı ve tedaviye erişim hakkının ihlali olduğunu vurguladı.
Kadın ve çocuk hakları ihlalleri
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin ardından kadınlara yönelik şiddet ve cinayetlerin arttığına dikkat çeken Güleç, 2025'in ilk 6 ayında 336 kadının öldürüldüğünü, 145 kadının ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğini açıkladı. Çocuk hakları alanındaki ciddi ihmal ve eksikliklerin de altını çizen Güleç, çocuk cinayetleri ve çocuklara karşı işlenen suçlarda artış yaşandığını belirterek, adil ve etkili bir çocuk adalet sistemi çağrısında bulundu.
Küresel barış ve insan hakları
1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle adalet çağrısını küresel ölçeğe taşıyan Baro Başkanı, İsrail'in Gazze'de sivillere yönelik saldırılarını ve Suriye ile Rojava'da silahlı grupların Dürzî, Alevi ve Kürt topluluklarına yönelik saldırılarını kınadı. Uluslararası toplumu ve uluslararası hukuk örgütlerini sorumluluk almaya ve sivillerin yaşam hakkını korumaya çağırdı.
Türkiye'de temel insan hakları ihlallerinin, ifade özgürlüğü ve barışçıl toplantı düzenleme hakkının kısıtlanması, adil yargılanma hakkının ihlali ve işkenceye karşı korunamama şeklinde devam ettiğini belirten Güleç, çevresel projelere dair şeffaflık eksikliği ve ekolojik tahribatın da hem sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını hem de gelecek nesillerin haklarını tehdit ettiğini söyledi.
Yargı bağımsızlığı ve avukatların mesleki sorunları
Av. Abdulkadir Güleç, bugün karşı karşıya olunan en temel sorunun yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanamaması, hukukun üstünlüğünün tesis edilememesi olduğunu vurguladı. AİHM'e yapılan yaklaşık 70.000 bireysel başvurunun yüzde 20'sinin Türkiye'den olduğunu ve ifade özgürlüğü ihlali bakımından en çok ihlal kararının Türkiye hakkında verilmesinin yargı pratiğinin sorunlu olduğunu gösterdiğini belirtti. AİHM kararlarının derhal uygulanmasının hukukun üstünlüğünün zorunlu bir gereği olduğunu hatırlattı.
Avukatlık mesleğinin sorunlarına da değinen Güleç, Adalet Bakanlığı verilerine göre çok sayıda avukatın mesleki faaliyetleri nedeniyle kriminalize edildiğini ve cezaevlerinde tutulduğunu söyledi. Bugün 190 bini aşkın avukat ve stajyer avukatın ağır ekonomik ve mesleki sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade etti. CMK ücret tarifesinin avukatlık asgari ücret tarifesiyle eşitlenmemesi nedeniyle avukatların çok düşük ücretlerle hizmet vermek zorunda kaldığını ve CMK görevinin adeta angaryaya dönüştüğünü dile getirdi.
Stajyer avukatların staj döneminde ücret alamadığını ve sosyal güvencelerden yararlanamadığını, yüksek SGK primleri ve vergi oranlarının özellikle genç meslektaşların avukatlık yapmasını imkânsız hale getirdiğini belirtti. Avukat vekalet ücretlerine yönelik kısıtlamaların devam ettiğini ve gündemde olan yeni İİK değişikliği taslağında nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücreti getirilmesinin avukatın emeğiyle hak ettiği ücretini düşürmeye yönelik olduğunu ve bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Kamu avukatlarının da düşük maaş ve düşük vekalet ücreti alacakları ve kadro belirsizlikleri nedeniyle benzer ekonomik zorluklarla mücadele ettiğini aktardı. Hukuk fakültelerindeki eğitim kalitesinin düşüklüğünün, mesleki yeterliliği olmayan hakim, savcı ve avukat yetişmesine yol açtığını ve adalet hizmetlerini olumsuz etkilediğini söyledi.
Avukatlara yönelik fiziksel saldırıların da diğer bir sorun olduğunu dile getiren Güleç, birçok avukatın mesleki faaliyetlerinden dolayı saldırıya uğradığını ve hatta yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nı avukatların temel sorunlarına çözüm getirmeye ve saldırılara karşı korunmaları için acil tedbirler almaya çağırdı.
Konuşmasının sonunda Av. Abdulkadir Güleç, "Adil, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile güçlü bir savunma olmadan hukuk devletinin ve demokrasinin yaşaması mümkün değildir. Yeni adli yılın; hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının, insan haklarına saygının ve Avukatlık mesleğinin güçlendirilmesinin bir başlangıcı olmasını diliyorum" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın