Haber Merkezi – “Cumhurbaşkanına tehdit” suçlamasıyla 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan gazeteci Fatih Altaylı karardan 5 gün sonra Youtube kanalında yayınladığı videoda kararın kendisine yarattığı duygusal etkiyi anlattı.
Altaylı yaptığı açıklamada, “Bu haksız, hukuksuz ve adaletsiz kararın yarattığı duygu çok acı. Tam bir aldatılma, en güvendiğin tarafından ihanete uğrama hissi. Umarım adaletin benim üzerimden katledilmesi Bölge Adliye Mahkemesi’nde ve hatta onun öncesinde bir üst mahkeme tarafından engellenir” dedi.
5 aydır tutuklu bulunan Fatih Altaylı hakkında, 26 Kasım’da İstanbul’da görülen duruşmada “Cumhurbaşkanına tehdit” suçlamasıyla 4 yıl 2 ay hapis cezası ve tutukluluğunun devamına karar verildi.
“Belli ki soğuk bir hücrede epey vakit geçireceğim”
Altaylı'nın Youtube kanalında, "Fatih Altaylı Yorumlayamıyor" serisinde "Adalet" başlıklı bir video yayınlandı.
Fatih Altaylı videoda, "Karar henüz yazılmadığı için cezaevinde ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Bu arada hem bir üst mahkemeye hem de istinafa itiraz haklarım var. Umudum az, belli ki soğuk bir hücrede, plastik bir sandalye üzerinde epey vakit geçireceğim. Bu haksız, hukuksuz ve adaletsiz kararın yarattığı duygu çok acı. Tam bir aldatılma, en güvendiğin tarafından ihanete uğrama hissi. Umarım adaletin benim üzerimden katledilmesi Bölge Adliye Mahkemesi’nde ve hatta onun öncesinde bir üst mahkeme tarafından engellenir" dedi. Altaylı, şu ifadeleri kullandı:
“Adaleti yere ben fırlatmadım”
"Zor ama bir umut. Az önce hukukun, adaletin katledilmesi aldatılma hissi gibi dedim ya, bunu sadece kendim için söylemiyorum. Bu duygunun çok daha ağırını Tayfun Kahraman'ın hissettiğine eminim. Düşünsene en üst mahkeme Anayasa Mahkemesi ve anayasanın açık hükmüyle en üst yargı organı olarak tanınan mahkemenin kararı uygulanmıyor ve millet bunun anlamını kavramış değil. Bu ne demek biliyor musun? Anayasanın tanıdığı hakların hiçbiri garanti altında değil demek. Buna mülkiyet hakkı da dahil, tüm sosyal haklar da.
Oradaki durum bence daha vahim. Tayfun Kahraman'la ilgili Anayasa Mahkemesi kararını birinci derece mahkeme tanımayınca gözyaşlarımı tutamadım. Sonuç olarak şunu söyleyeyim sevgili kardeşim. Bana verilen ceza ağır bir hukuksuzluk. Bunda herkes hemfikir, kararı doğru diyen yok. Zaten benim de duruşma sonunda elimdeki savunma metnini, içtihat kararlarını yere fırlatmamın nedeni buydu. Adaleti yere ben fırlatmadım. Adalet yere düşürüldüğü için ben de savunmamı yere fırlattım. Şunu açıkça söyleyeyim.
“Hiç ilgimi çekmiyor ve beni öfkelendirmiyor”
Bana verilen ceza hukuki değil siyasi. Bu kararın arkasında olan siyasi otorite kimse kim. Hiç ilgimi çekmiyor ve beni öfkelendirmiyor.
Siyasetçi salt kendi çıkarını düşünür. Bizi siyasetçiye karşı koruma görevi, halkı, vatandaşı koruma görevi ise yargınındır. Ben siyasete ne kızgınım ne kırgın ne de öfkeli.
Ama yargıya çok kızgın ve kırgınım. Bu kararı verenler vicdanen gerçekten hukuka uygun davrandıklarına inanıyor ve bunun huzuru içindeyseler yenilen hakkım helali hoş olsun. Ama inanmadıkları vicdanlarında yer etmeyen bir karara imza atmak zorunda kalarak beni buna mahkum ettilerse bana yaşattıklarını umarım bir gün onlar da yaşarlar. Yani sevdiklerine hasret kalırlar. Şunu da herkesin kulağına küpe olsun diye söyleyeyim. Bugün yaptığımız her şey yarın çocuklarımıza miras kalacaktır."
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın