SON 14 GÜN – İbre neyi gösteriyor?
Türkiye 16 Nisan'da 18 maddelik Anayasa değişikliğini oylamak için referanduma gidiyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) cumhurbaşkanlığı ve hükümet sistemi olarak adlandırdığı bu yeni yapılanmayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve milliyetçi bir kesim otoriter başkanlık sistemine geçiş olarak adlandırıyor.
Anayasal değişiklik ve cumhurbaşkanlığı sistemi için oy kullanacak olan seçmenlerin nabzını tutan araştırma şirketleri, siyasal parti sözcülerinin kampanya süresince kullandıkları argümanlardan yola çıkarak muhtemel sonuca en yakın tahminleri raporlamayı sürdürüyorlar.
Son iki haftaya girilen bu süre zarfında yapılan anketler ve araştırma şirketlerinin verileri “Evet” oylarını önde gösterse de, “Hayır” ile başa baş olunan sonuçların da bölgesel etmen ve farklılıklara göre öne çıktığı durumların olduğuna dikkat çekiliyor.
Anket ve araştırma şirketlerinin raporlarında öne çıkan temel soruların başında ise halkın ne için oy kullandığını bilip bilmediği, bölgelere göre “Evet” ve “Hayır” arasındaki farkı etkileyen temel faktörler, Kürt oylarının sonuca etkisi, iktidar partisinin MHP ile ittifakının olası getirisi ve sonuçları, değerlendirmelerin ana başlıklarını oluşturmaktadır.
Rûdaw’ın görüşlerine başvurduğu araştırma şirketleri, genel olarak bu referandum oylamasının diğer seçimlere nazaran hem karakter olarak, hem de içinde bulunulan objektif şartlar düzleminde farklılık gösterdiğini ifade ediyor.
Bu süreçten kaynaklı Avrupa ile yaşanan diplomatik krizin ise yurtdışında yaşanan seçmen davranışında tepkisel bir yaklaşımın oluşmasına ve daha milliyetçi bir konumlanmanın oluşacağı öngörüleri de mevcut.
İçeride ise farklı ittifaklar, Kürt meselesinin seyir biçimi ve legal siyasetinin tıkanma noktasına gelmiş olması, etnik içerikli siyasetin etkisinin başa baş durumun oluşmasında en görünür faktör olarak yerini koruyor.
Bütün bu verilerin ışığında doğal olarak çekişmeli bir oylama atmosferine doğru ilerlenmekte ve sonucun hem ülke hem de bölge bazında etkilere gebe olduğu gün geçtikçe daha hissedilir bir boyut kazanıyor.
Toplumsal kutuplaşmanın anket araştırması yapan merkezlere de sirayet ettiği ve çoğu zaman taraflı sonuçlar açıklandığı söylemleri bu süreçte bir yönüyle farklı bir belirsizlik faktörünün daha oluşmasına sebep oluyor.
Ancak gerek önceki seçimlerde sonuca en yakın tahminleri elde etmeleri, gerek kullandıkları tekniklerin detaylı olması sebebiyle birkaç güvenilir araştırma şirketinin yöneticileri ile beraber bir nabız yoklaması yaptık.
“KARARSIZLAR DEĞİŞİM GÖSTERİYOR”
Denge Araştırma Merkezi Başkanı Hasan Basri Yıldız, ilk olarak referandum kararının açıklandığı günden beri yaptıkları araştırmalarda kemikleşmiş oy rengine sahip seçmenle beraber kararsız seçmenin davranışının günlük gelişmelere bağlı olarak değişim gösterebildiğine vurgu yaparak, şu ana kadar “Evet” in önde olduğu söyledi:
Başkan Hasan Basri Yıldız, sözlerine şöyle devam etti:
“Sonuçlar yüzde 50 ile 55 arasında değişiyor. Dalgalı bir konjonktür var. AK Parti seçmeninin yüzde 95’i ‘Evet’ tercihinde bulunacağını belirtiyor. Son seçimde AK Parti seçmeni yüzde 49,5 idi bunun yüzde 95’ i ‘Evet’ diyeceğini söylüyor. Az bir kitle ise ki biz ona ‘Kararsız’ veya konjonktürden etkilenen seçmen deriz. Bir partiye ideolojik olarak bağlanmayan Türkiye genel trendinden etkilenen seçmen kitlesi, bu insanlar çok çabuk karar değiştiriyor bu referandumda."
Bu oylamada iki partinin anahtar rol oynadığını söyleyen Hasan Basri Yıldız, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''MHP seçmeninin tavrı ve HDP seçmeninin tavrı aslında bu referandumun kaderini belirleyecek. MHP’nin hitap ettiği milliyetçi seçmen ve HDP'nin hitap ettiği Kürt seçmen kitlesi çok önemli. Adeta bu işin anahtarı. MHP tabanında İç Anadolu seçmeni daha muhafazakar, aynı partinin sahillerdeki seçmeni biraz daha seküler.
Bu, MHP'nin iç Anadolu'daki muhafazakar seçmeninin evet ağırlıklı ama sahile doğru açıldıkça hayır karakterinin daha belirgin olduğu anlamını taşır. Ayrıca parti içindeki iktidar kavgası ve ayrışmada da, hayır tandansının sahil kesimlerinde olduğunu görüyoruz.”
Kürt illerine bakacak olursak Basri Yıldız son seçim sonuçlarını referans alarak, illerin esas olarak AK Parti ve HDP seçmeni arasında bölündüğünü ancak son bir buçuk yıldır yaşanan operasyonlar ve kayyum atamalarının etki ve tepki bazında oya dönüşeceğini belirtti.
Hasan Basri Yıldız, “Genel olarak Kürt legal siyasi hareketinin somut ve ayağı yere basan siyasi bir talep oluşturamamasının bölgede güvenlik endişesi yanında diğer bir belirsiz nokta olarak Kürt seçmeninin kafasında soru işareti bıraktığı” vurgusu yaptı.
“ARAŞTIRMA ŞİRKETLERİ TARAFSIZ OLMALI”
Devletin halktan direkt muhataplar edinmesi durumunda hem sonuçların ‘Evet’ yönüne evirileceği hem de bu durumun ilerde siyasi bulanıklığın çözülmesine temel teşkil edebileceği savını ileri süren Yıldız, araştırma şirketlerinin tarafsızlıklarını korunmanın önemine değinip yanıltıcı olmamak adına adeta bir noter gibi çalışılması gerektiğini ifade etti:
"KÜRTLER KAYYUMDAN MEMNUN"
Güneydoğu ve Doğu illerine baktığımız zaman Kürt seçmenin yoğun yaşadığı 17 il bazlı olarak ele alıyoruz” diyen Yıldız şu bilgileri paylaştı:
“Bir diğer söylemle HDP' nin belediyelerde yönetimde olduğu yerler. Kamuoyunda şöyle bir yanılgı veya belirsizlik var. Kürt seçmen ‘Evet’ mi diyecek ‘Hayır’ mı diyecek. Bunu kategorize etmeliyiz. Öyle bakarsanız yanlış sonuca ulaşırsınız. Güneydoğu’da ve doğuda yani Kürt seçmenin ağırlıklı yaşadığı yerlerde AK Partinin yüzde 45 seçimlerde aldığı oyu var.
Bu insanların tamamı ‘Evet’ diyecektir. Seçimin kaderini belirleyecek olan o yüzde HDP' ye oy veren seçmen. Güneydoğu’da yaptığımız anketlerde HDP tabanından en az yüzde 20 ‘Evet’ oyu olduğunu hissediyorum o da önemli çünkü seçimin kaderini belirleyecek bir yoğunluğa tekabül edecek. Bu süreç özelikle hendek hadisesinden sonra yoğunluk kazandı.
Mesela bizim Güneydoğu’da yaptığımız bir araştırma var. Belediyelere kayyum atanmasının ilk bakışta şahsen buralarda Kürt seçmenden büyük bir tepki olacağını düşündüm ve buna bağlı olarak o bölgede çalışma yaptım. İnsanlar kayyumlardan memnun mu değil mi noktasında iki soru soruyorsunuz. Şimdiki belediye yönetimi mi sonraki mi? Emin olun HDP seçmeninin tamamı bu kayyumlardan yüksek oranda memnuniyet belirtti.
Diyarbakır'da biz 20 yıldır ilk kez çöplerimizin toplandığını gördük dediler. Hendek siyasetinden sonra HDP seçmeni en az yüzde 20 evet diyecektir. Bu kırılma Güneydoğuda oluştu. Siyasi proje boşluğunu bölge insanının bir diğer kaygısı. İnsanlar hem bir bakıma devlete güveniyorlar tüm bu hizmetleri bölgeye götürecek olan devlet bunun karşısında kafalarında soru işareti var acaba biz bugün bu siyasi tercihi yaparsak örgüt bizi sıkıştırır mı burada devlet bizim can güvenliğimizi korur mu, bu bölgedeki en büyük belirsizliği oluşturuyor.”
Bu referandumda sonuca etki edeceği düşünülen ve bu oylamaya da virgül etkisi adı ile özdeşleşen kararsızlar durumu var ki, hemen hemen bütün araştırmacılar o kesimin asıl kaygısının ekonomik göstergeler ve hayata bu yönlü bakışın etki edeceği kanısını paylaşmakta.
Şu an piyasadaki işsizlik ve durgunluk, makro dengelerdeki dalgalanmalar yerini bu kararsız kesimde kaygılı bir bekleyişe bırakıyor. Şu ana kadar da kararsız hanelerin çift oluşu bu tezi destekler nitelikte. Anayasal değişiklik adı ile oylamaya sunulan 18 maddelik tekstin içeriğinin seçmen tarafından tam olarak anlaşılamaması konusu da bir diğer muğlak mesele olarak bu aşamadaki yerini korumakta.
“DARBE GİRİŞİ MİLAT OLDU”
Bu faktörün de etkisi ile başından bu güne kadar gittikçe tarafgirliğin, “Erdoğan'ı isteyenler’” ve “Erdoğan'ı istemeyenler” çerçevesine sıkışmış olduğu aşikar. Bu durumu destekler nitelikte bir diğer araştırma merkezi olan Andy Ar'ın Başkanı Faruk Acar da anayasal değişimden çok başkanlık sistemine ilişkin bir tartışma ile referandum yoluna çıkıldığı ve ivmenin başkanlıktan yana hızla yukarı doğru seyretmesinde 15 Temmuz darbe girişiminin “milat” olduğunu bilgisini paylaşıyor.
Faruk Acar, "Bizim başkanlık ile ilgili yaptığımız araştırmalar aslında iki buçuk üç yıl öncesine dayanıyor. İlk gündeme geldiğinde yaptığımız araştırmalara baktığımızda, destek oranlarının 15 Temmuz'dan önce %35’ten hiç % 36'ya çıkmadığını görüyoruz. %30 ile 35 arasında seyreden trend iki, iki buçuk yıl boyunca devam etti fakat karşı taraftaki hayırcı cephe veya başkanlığa karşı cephe % 60 ile 65 arasında bir keskin bloktan oluşuyordu” dedi.
“15 Temmuz sonrasında yaptığımız ilk araştırmada ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı çıkış ile aldığımız yanıt % 40 desteğin çıktığı bir tabloya dönüştü” diyen Acar, şunları söyledi:
“Bu durumun % 3- 4 puan artışla ‘Evet’ e yansıması, daha da önemli olanı ‘Evet’ ile yüzde 65 arasındaki blok kırılmış ve yüzde 40'a gerilemiş oldu. Benim de bulunduğum tüm platformlarda biz programın başından sonuna kadar içerikle ilgili bir tartışma yapmayı umarken, başlangıcımız ve sonucumuz Erdoğan haline dönüşüyor.”
“CHP VE HDP AYNI KAREDE GÖRÜNÜRSE ‘EVET’ %60'ı GEÇER”
Faruk Acar, "CHP ve HDP'nin aynı fotoğrafta yer alacağına dair bir yorum gelişirse ‘Evet’ in % 60 üzerinde sonuç alması mümkün. HDP'yi sahada pek göremiyoruz. ‘Seni Başkan Yaptırmayacağız’ diyerek tehditvari bir söylemle seçmenini motive eden lideri içeride. Diğer taraftan toplumun genelinde nefretle bakılan Figen Yüksekdağ vardı, o da yok. ‘Evet’ ile ilgili geliştireceğimiz varsayım şunu gösteriyor; şayet bugün HDP sahada olsa MHP'nin soru işareti olan ve ‘Hayır’ cephesinde yer alacak seçmenlerinin ‘Evet’ verme zorunluluğu oluşacaktı” diye konuştu.
Acar, “Dolayısı ile o zaman yüzde 60 sağlanabilirdi. HDP'nin mağduriyetten dolayı bir şekilde seçmenlerinin HDP'nin yer aldığı noktada ‘Hayır’cı cephede yer alma potansiyelini görüyoruz. HDP'nin güçlü olduğu illerde ’Hayır’lar önde. Güneydoğu geneli dediğimizde bu operasyonlar nedeniyle ‘Evet’ ile ‘Hayır’ların başa baş olduğunu söyleyebilirim" dedi.
GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş ise, karakteri itibari ile bu referandumun 2014 cumhurbaşkanını halk seçsin referandumu ile benzerlikler taşıdığını, bunun sonuca yansımasının da yüzdelik bazında aynı benzerliği taşıyabileceğini belirtmekte:
"Cumhurbaşkanlı seçimi bittiği zaman bir araştırma yaptık. Kimler ne kadar oy verdi diye. CHP'nin %8.9'u cumhurbaşkanımıza oy vermiş, MHP’nin % 18’I, HDP’nin yüzde 4,5'I, AK Parti de% 93- 94’ü oy vermiş. Bugünkü seçimlere bakınca AK Parti’de oy verme % 95-96’lara geldi. MHP cumhurbaşkanımıza oy verdiğinden daha yüksek oy veriyor.
Çok enteresandır HDP’nin verdiği oylar %4,5 5 civarında. Sadece CHP’de kampanya başladığında bu %8,9 idi. Onlarda bir düşüş oldu. Fark CHP’de var. MHP’de yüksek CHP’de düşük. Onlar dengeler. Karakter olarak cumhurbaşkanlığı seçimine benzer nitelikte."
“REFERANDUMDA ‘EVET’ ÇIKARSA MESLEĞİ BIRAKIRIM”
Araştırma şirketlerinin objektif olması gereğine vurgu yapıp, bunun pek de mümkün olmadığını sahadaki gözlemlerine dayandıran ve bunun hem inandırıcılık hem de seçmen motivasyonu üzerinde olumsuz etki yaptığını belirten AVRASYA Kamuoyu Araştırmaları Merkezi Başkanı Kemal Özkiraz, referandum sonucunun açık ara farkla ‘Hayır’ yönünde olacağı kanısında.
“Benim iddiam; bu referandumda ‘Evet’ çıkarsa bir daha bu işi yapmayacağım, bırakacağım” diyen Kemal Özkiraz, şunları kaydetti:
“Zaten otomatikman bu işi bırakmış olacağım çünkü müşterilerimin bir daha güvenip iş vermesi mümkün olmaz. O yüzden iddialıyım. Diğer firmalar; ‘Evet’ çıkanlar ‘Hayır’ çıkanları, ‘Hayır’ çıkanlar ‘Evet’ çıkanları suçluyor. Şu anda ciddi firmalar içinde yani ‘Evet’ tarafındaki partilerin çalıştıkları firmalar içinde anket açıklayabilen yok.
Hepsi konuşurken ‘Evet’ çıkacak diyor ama yüzde sorulduğunda televizyonda hiçbir şekilde yüzde söyleyemiyorlar. Oysa bütün referandumlarda AK Parti'nin kazanacağı bariz. Seçimlerde AK Parti’yi üç dört puan yüksek göstererek her seçimden önce elli altmış anket açıklıyorlardı. Ama şimdi anket açıklayan firmalar yok. Birkaç tane manipülatif firma var onları da kimse ciddiye almıyor."