TÜRKİYE BASIN ÖZETİ – 2 Temmuz Cumartesi

Cumhuriyet: 102 ÖLÜMDE KUSUR YOK

 

İçişleri Bakanlığı, Ankara Garı önündeki patlamada yaşamını yitiren sendikacı Tekin Arslan’ın ailesinin açtığı 1 milyon 200 bin TL’lik tazminat davasında mahkemeye skandal bir savunma gönderdi. 102 kişinin öldüğü olayda güvenlik açığının olmadığını iddia eden bakanlık, saldırının miting saatinden önce yaşandığını savundu.

 

İçişleri Bakanlığı, Ankara Tren Garı önünde yaşanan patlamada yaşamını yitiren sendikacı Tekin Arslan’ın ailesinin açtığı 1 milyon 200 bin TL’lik tazminat davasında mahkemeye skandal bir savunma gönderdi. Patlama olayında güvenlik açığının olmadığını iddia eden bakanlık, saldırının miting saatinden önce yaşandığını, emniyete öncesinde bir ihbarın gelmediğini savundu. Savunma dilekçesinde, “Dünyayı sarsan terör tehdidinin önüne ancak uluslararası mücadele stratejisi ile geliştirmekle bir nebze geçilebilir” denilmesi dikkat çekti.

 

10 Ekim Ankara katliamında yaşamını yitiren İnşaat İşçileri Sendikası kurucularından, Yönetim Kurulu üyesi Tekin Arslan’ın ailesi, İçişleri Bakanlığı aleyhinde “IŞİD terör örgütünün terör eylemini engellemekle görevli ve sorumlu olduğu halde yetki ve görevini yerine getirmediği” gerekçesiyle 1 milyon 200 bin TL maddi-manevi tazminat davası açmıştı. İçişleri Bakanlığı, Ankara 17. İdare Mahkemesi’ne yazılı bir savunma verdi. Mahkemeyi yanıltıcı bilgilerin verildiği dilekçede, patlama olayı ile ilgili İçişleri Bakanlığı’nin idari soruşturmasının devam ettiği belirtildi. Oysa bu bilgi gerçeği yansıtmıyor. Bakanlığın idari soruşturması tamamlandı ve müfettişler hazırladıkları ön inceleme raporunda açık istihbarat bilgisinin ilgili birimlere aktarılmadığını belirterek Ankara Emniyeti yönetimi kusurlu bulunmuştu.

 

 

 

 

Habertürk: BÖYLE 2500 EV DAHA VAR

 

Atatürk Havalimanı’nı kana bulayan 3 teröristin İstanbul Fatih’te kiraladığı evin bulunduğu İskenderpaşa Mahallesi’nin muhtarı Fikret Saral, mahallesinde 2 bin 500 kayıtsız ev bulunduğunu söyledi

 

Atatürk Havalimanı’nı 28 Haziran’da kana bulayan canlı bombaların İstanbul Fatih’te kiraladıkları evin üst katında oturan yaşlı kadının “Muhtara kaç defa yalvardım. ‘Kimin oturduğunu tespit ediyor musunuz?’ diye sordum. ‘Biz biliyoruz her şeyi’ dedi” sözlerinin ardından HABERTÜRK, İskenderpaşa Mahallesi Muhtarı Fikret Saral ile konuştu.

 

Kendisine birçok mahalle sakininin gelip apartmanında oturan yabancı uyruklu insanlardan şikâyetçi olduğunu anlatan Fikret Saral, “Bu kadının bize yazılı bir başvurusu yok. Belki gelmiştir ama yazılı bir başvurusu yoksa ben nasıl hatırlayabilirim? Benim mahallemde şu anda 2 bin 500 tane kayıtsız hane var. Her gün 30-40 insan muhtarlığa geliyor. ‘Binamızda yabancılar oturuyor, gelen giden belli değil’ diye şikâyetler oluyor. Biz bunların kayıtlarını tutmuyoruz. Bize dilekçeyle de başvurmuyorlar. Sözlü olarak belirtiyorlar, biz de onları yönlendiriyoruz. Toplu şikâyetler gelince de devlet büyüklerimize gerek yazılı, gerekse sözlü olarak durumu anlatıyoruz. Bu hanımefendi de gelmiş olabilir. ‘Ben biliyorum’ nasıl diyeyim? Adamları bilsem zaten kayıtlarını yaparım” diye konuştu.

 

 

 

 

Sabah: LEYLA HANIM YETİŞ

 

Gazze’ye 10 bin ton insani yardım ve 10 bin oyuncak götüren Lady Leyla gemisi, dün Mersin’den törenle yola çıktı. 30 saatlik sefer sonrası İsrail’e ulaşması planlanan gemi Filistinlilere çifte bayram yaşatacak

 

Gazze'ye 10 bin ton insani yardım, 10 bin 104 oyuncak ve bir firmanın verdiği 100 bin kıyafet ile 20 bin ayakkabıyı götürecek olan 'Lady Leyla' gemisi dün, Uluslararası Mersin Limanı'ndan törenle uğurlandı. Törene Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Mersin Valisi Özdemir Çakacak ve Filistin'in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa da katıldı.

 

Törende konuşan Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Türkiye olarak başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti Hükümeti'nin dik duruşu sayesinde taviz vermeden İsrail'le anlaşıldığını belirterek, "Her zaman göz önünde tuttuğumuz bir şey vardı o da Filistinli kardeşlerimizin huzurlu yaşaması. Bugün de Filistinli kardeşlerimiz için bir aradayız. Türkiye bu bölgede her zaman Filistinlilerin yanında olmuştur. Türkiye aynı zamanda bu bölgede barışın adil ve kalıcı olması için de gayret etmiştir. Türkiye Filistin'in yeniden imarı konusunda büyük rol oynamıştır" dedi. Veysi Kaynak, "Türk İşbirliği Koordinasyonu Ajansı tarafından inşa edilen hastanenin Filistin'in en büyük hastanesi olarak çok kısa sürede hizmete girecektir. Yine Gazze'de hemen hemen yarısını tamamladığımız 320 konut hızlıca tamamlanacak" diye konuştu. Lady Leyla gemisi 30 saatlik seyrüsefer sonrası varacağı İsrail'in Aşdot limanında Gazze'ye ulaştırılmak üzere yükünü boşaltacak.

 

 

 

 

Yeni Şafak: KOD ADI BAY SUNGUR

 

Havalimanı saldırısını organize ettiği belirtilen Ahmet Çatayev’le ilgili ayrıntılar netleşiyor. ‘Bay Sangur’ kod adını kullanan Çatayev, bir ayağı ve bir kolunu çatışmalarda yitirdi. IŞİD’in Kafkasya ile bağlantıları Çatayev tarafından sağlanıyor.

 

6 Ocak 2016'da Sultanahmet'te bir polisin şehit olduğu saldırıyı gerçekleştiren Dağıstan asıllı Diana Ramazanova'nın, Atatürk Havalimanı'ndaki saldırıyı gerçekleştiren ekiple birlikte hareket ettiği ortaya çıktı. Son saldırı ile birlikte dikkatler yeniden IŞİD ve Kafkas militanlar arasında kilit isim olan Ahmet Çatayev'e çevrildi. 2014'ten beri IŞİD'in Kafkasya ile bağlantıları 'Bay Sangur' kod adlı Çatayev tarafından sağlanıyor. Çeçenistan'da bir süre savaşan ve bir kolunu kaybeden Çatayev, 2012 yılında Gürcistan sınırından Dağıstan'a geçmek isterken, Gürcistan sınır muhafızlarıyla çıkan çatışmada yaralandı ve bir ayağını da bu çatışmada kaybetti.

 

İstanbul ve Gaziantep'te önceki günden buyana polisin baskın yaptığı adreslerin, IŞİD'in İstanbul yapılanmasının tepe ismi olan Çatayev'in kontrolündeki hücreler olduğu belirtiliyor. Havalimanı saldırısının baş sorumlusu olduğu kaydedilen Çatayev'in, teröristlere saldırı emrini veren isim olduğu kaydediliyor.

 

 

 

 

Hürriyet: MOSKOVA’YLA SON SÜRAT

 

Türkiye ile Rusya arasında geçen kasımdan bu yana süren gerilimi aşma konusunda dün önemli bir buluşma gerçekleşti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü toplantısı kapsamında Rusya’nın Soçi kentinde bir araya geldi. Kriz sonrası ilk yüz yüze görüşmeden teröre karşı ortak mücadele kararı çıktı.

 

RUSYA ile Türkiye arasında geçen yılın kasım ayında Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Rus savaş uçağının düşürülmesi sonrası gerilen ilişkilerde normalleşme adımları sürüyor. Rusya’nın Soçi kentinde dün düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) 34’üncü Bakanlar Konseyi Toplantısı için bu ülkeye gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile bir araya geldi. Suriye konusu ele alınırken, iki ülkenin IŞİD terörüyle mücadelede kararlılığı da önemli bir yer tuttu.

 

 

 

 

Birgün: DÜN YAKTILAR BUGÜN VURDULAR

 

Bundan 23 yıl önce bugün Madımak Oteli’nde yanan ateşin hesabı hâlâ sorulmadı. Av. Şenal Sarıhan, “Şimdi, yinelenen ve giderek sıradanlaşan katliamlarla karşılaştıkça, Madımak sürecine yeniden bakmanın ve oradan sonuçlar çıkarmanın günüdür” diyor

 

2 Temmuz 1993’de Sivas’da yaşananlar, Türkiye’nin sivil katliamlar tarihinin en sarsıcı sayfalarından biri. 23 yıl önce Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas'a giden 33 aydın ve sanatçı, gerici katillerin saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Madımak Oteli’nde o gün yanan ateş, 23 yıl sonra hâlâ görülmeyen hesabı, gerici iktidarların koruması ile yarım bıraktırılan yargılama süreci ile hâlâ canlı…


Bulunmayan, kaçırılan sanıklar, uygulanan ceza indirimleri ve sonunda zaman aşımı ile kapanan dosyada son sahne önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi’nde kurulacak. Kurban yakınlarının son umudu olan Anayasa Mahkemesi’nde davayı görüşecek heyetin üyelerinden birinin katliam sanıklarının avukatı olduğunun ortaya çıkması ile yeniden gündeme oturan sözde yargılama süreci. 1993’de açılan ve bugüne kadar kapanmayan Sivas Davası’nı ilk günden bu yana izleyen avukat ve CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan’ın yargılama notları, sanıkların mağdur, en küçüğü 9, en yaşlısı 66 yaşında olan kurbanların suçlu haline getirilmeye çalışıldığı süreci, gerici iktidarların yargı ile el ele, katilleri nasıl koruduğunu gözler önüne seriyor..