Solgun: Diyanet var ama IŞİD de var!

03-10-2014
Adil Harmancî
Etiketler Türkiye Aleviler Diyanet Sünniler Şafiiler
A+ A-

Van (Rûdaw) - Araştırmacı yazar Cafer Solgun, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başından beri devlet güdümlü iş yaptığını ve bugünkü IŞİD benzeri din eksenli örgütlenmelere yol açtığını belirterek, “Diyanet olmazsa IŞİD gibi çeteler ortaya çıkacak deniyor, bakıyorsunuz şimdi Diyanet var ama IŞİD’de var” dedi.

 

Rûdaw’a konuşan Solgun Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tek yönlü ve devlet eksenli bir din temsiliyeti içinde olduğunu söyledi.

 

Sürekli topluma Sünni-Hanefi dayatmasında bulunulduğunu belirten Solgun, “Bu da farklı kesimlerin kendini ifade etmesinin önünü kapatmaya, baskıcı bir tek tipçiliğe, dolayısıyla farklı grupların türemesine yol açıyor” dedi.

 

Hizbullah örgütünün 1990’lı yıllarda ortaya çıktığını hatırlatan Solgun, şunları söyledi:

 

“O zaman da Diyanet İşleri vardı, ama bu örgüt camilerde örgütlenerek dal verdi. Uyuşturucu çeteleri şimdi de var. Yıllardır Diyanet var ama bunlar da var. IŞİD’e en büyük katılım en dindar illerde oluyor. Birbirimizi kandırmayalım. Diyanet bugün din adına ortaya çıkan kötülüklerin önünde bir engel değil.”

 

Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın şimdi başbakanlığa bağlandığına da dikkat çeken Solgun, “120 bin kişilik bir personel kadrosuyla Diyanet ayrımcılık üreten bir kurum. Statüsü ve konumuyla ayrımcılık üreten bir kurum. Şimdi bu kurum bir de başbakanlığa bağlandı, din adına olması gerekirken devlet adına iş yapıyor” diye konuştu.

 

Solgun, Diyanet İşleri’nin asimilasyon politikası için hazırlanan bir kurum olduğunu da belirterek, “Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Kürt. Çok da iyi Kürtçe konuşur, Kürtler Şafii’dir mesela yani Şafiiliği de bilmiyordu. Daha geçen yıl bir Şafii ilmihali hazırlandı” dedi.

 

Solgun, devlet tarafından toplumun dini duygularının baskı altında tutulması gerektiğini de vurgulayarak, şunları kaydetti:

 

“Devlet herkesin kendi inancını yaşamasının güvencesi olmalıdır. İnancı olmayanın da güvencesi olmalıdır, diğerinin de. Diyanet olmasa din, iman, ahlak elden gitmeyecek, daha da rayına oturacak. Bana göre Diyanet devlet tekelinden çıkmalı ve yeniden tanımı yapılarak, adı değiştirilerek özerkleşmelidir. Din konusu cemattlere bırakılmalı ve herkes kendi diyanetini kurabilmeli ve devlet de bunu tanımalıdır.”

 

Cafer Solgun, AİHM’nin itiraz ettiği zorunlu din dersi uygulamasından da mutlaka vazgeçilmesi, bunun da en az Diyanetin yapısı kadar baskıcı ve tek tipçi olduğunu, fanatik örgütlenmelere sebebiyet verecek bir uygulama olduğunu söyledi.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli