Haber Merkezi - Gazeteci Abdulkadir Selvi, İmralı heyetinin Abdullah Öcalan ile görüşeceğini yazdı,
Abdulkadir Selvi bugünkü köşesinde çözüm süreci kapsamında kurulan Meclis Komisyonu’nun çalışmalarını ve İmralı heyetini ele aldı.
Hem Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem de Abdullah Öcalan’ın, İmralı heyetine güvendiğini yazan Selvi, “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki görüşmede Meclis komisyonunun Öcalan’la görüşmesi konusundaki tereddütler ortadan kalkmış. Meclis komisyonu karar aldığı takdirde İmralı’ya gidecek. Bunun sürece çok güçlü bir katkı yapacağına inanıyorum. Bu heyette mutlaka CHP de yer almalı. Liderler görüşmeye sahip çıkmalı ve süreç uhuletle ve suhuletle yönetilmeli” dedi.
Çözüm imkanı yakalanmışken bunun heba edilmemesi gerektiğini ifade eden Abdulkadir Selvi’nin yazısı şöyle:
“30 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşen İmralı Heyeti, bugün Öcalan’la bir araya gelecek. Bu vesile ile İmralı Heyeti’nin çok önemli bir özelliğine dikkat çekmek istiyorum. Güvenilirlik.
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Öcalan, İmralı Heyeti’ne güveniyor. Çünkü mesajları çok sağlıklı bir şekilde iletiyorlar. Çarpıtmıyorlar, eğip bükmüyorlar. Pervin Buldan ve Mithat Sancar güven veren kişilikleriyle bu süreçte çok önemli bir misyon üstlenmiş durumdalar. Rahmetli Sırrı Süreyya Önder de öyleydi. Kimi zaman kriz konusu olacak konuları yapıcı üslubuyla aşmasını bilirdi.
Heyet önemli dedim. Bir örnek vermekle yetineceğim.
Diyarbakır’da Öcalan’a özgürlük talebiyle bir yürüyüş yapılmıştı. Polisimize “düşman” diye hakaret eylem Türkiye’de büyük rahatsızlığa yol açmıştı. Onu yapanlar sabah toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Doğrusu DEM Parti’den bu tür bir yaklaşım olmasını istemezdim. Terörsüz Türkiye havasına artık büründü diye düşünürken bu tür şeyleri Diyarbakır’dan duyunca doğrusu üzüldüm” demişti.
Geçmişte yürütülen süreçler bu tür yol kazasına kurban edildi.
Peki PKK silah bırakacağını ilan edip fesih kararı almışken bu olaylar neden yaşandı?
ASRIN HUKUK BÜROSU
Öcalan’ı ziyaret eden Asrın Hukuk Bürosu avukatları ‘umut hakkı’yla ilgili tartışmaları çarpıtarak aktarıyor, Öcalan’ın tavrını ise abartarak yansıtıyorlar. Bunun sonucunda Terörsüz Türkiye sürecine zarar veren eylem yaşanıyor. Ama neyse geçmiş süreçlerin verdiği tecrübe ile gereken müdahaleler yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da İmralı Heyeti’yle görüşmesi sırasında geçmişte yaşananlar ışığında uyarılarda bulunuyor. Süreci zehirleyecek şeylerden kaçınılmasını istiyor.
SÜRECE ZARAR VERMEMELİ
Terörsüz Türkiye sürecinin başarıya ulaşması için tüm tarafların özenli olmasına ihtiyaç var. Bu süreç başarısız olursa şiddet çok daha sert bir şekilde geri döner. Hiç kimse bu vebalin altından kalkamaz. Bir tercih yapacağız; ya yeniden şehit cenazeleri gelmeye başlayacak ya da kınalı kuzularımızın düğün konvoyları geçecek. Bunun tercihi olmaz. Bu tarihin omuzlarımıza yüklediği bir sorumluluktur. Terörsüz Türkiye’yi ya başaracağız ya başaracağız. Bunun alternatifi yok.
Mezar kazıcılara geleceğimizi teslim etmeyeceğiz.
Yanlış temaslar sürece zarar verirken, “dostane” görüşmeler sürecin önünü açıyor.
Biliyorsunuz Meclis’teki Terörsüz Türkiye komisyonundan bir heyetin Öcalan’la görüşmesi tartışması yaşanıyor. Bahçeli, “Komisyon İmralı’ya gitmeli” demişti. Ben de Bahçeli gibi düşünüyorum. Eğer bu sorunu çözeceksek PKK üzerindeki tek güç olan Öcalan’la görüşülmesinde ne sakınca var?
GERYY ADAMS ÖRNEĞİ
İngiltere’de Sin Fein lideri Gerry Adams, İRA sorununun çözümünde çok önemli bir rol oynadı. İngiltere, Gerry Adams’ın bu gücünden yararlandı. Biz Öcalan’ın gücünü niye kullanmayalım?
AK Parti cephesinde haklı bir tereddüt yaşanıyor. AK Parti, bu böyle bir adım toplumda nasıl karşılanır diye hesap ediyor, muhalefet bu işi istismar eder diye temkinli hareket ediyor. Haklılar. İlmi siyasetle hareket edip şartları oluşturmak gerekiyor. Bu tür kritik adımlar atılırken kamuoyundaki hassasiyete dikkat etmek gerekiyor. Sürece karşı olanların “Meclis teröristin ayağına gitti” diye istismar edeceğinden şüphem yoktur. Kürt sorununu çözelim derken Türk sorununu üretmemeli. Toplumun hazırlanması, görüşmenin zamanlaması ve şekli önemli. Sürece zarar vermemeli; tam aksine ivme kazandırmalı.
Bakın iç ve dış konjonktür bize altın tepsi içinde tarihi bir fırsat sunuyor.
Dış konjonktür lehimize. ABD Başkanı Trump’ın Beyaz Saray’daki ekibine, “Bana Türkiye’yle ilgili sorun getirmeyin. Çözüm önerileri getirin” dediği bir imkânı değerlendirmemek olur mu?
PKK demek ABD demek.
Ayrıca PKK’nın kurucusu olan Öcalan silah bırakma ve PKK’yı fesih çağrısı yaptı. Öcalan’ın örgütüne hâkim olduğu ortaya çıktı. 26 yıldır cezaevinde olan birisinin örgütüne hâkim olması kolay değil. Ayrıca Öcalan, 76 yaşında. İlerleyen yaşı nedeniyle her zaman elimizde bir Öcalan bulunmayabilir. Öcalan’ın çağrısı üzerine PKK silah bırakma ve fesih kararı aldı. Türkiye’den güçlerini çekti.
Kandil, Türkiye’ye karşı eylem yapmama kararı aldığını açıkladı.
Türkiye, tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Erdoğan, uluslarası sorunlarda başvurulan küresel liderlerden biri.
Türkiye’nin yıldızı parlıyor. Kısır siyasi çekişmeler ve küçük hesaplar uğruna bu fırsatı heba etmeyelim. Fırsatlar depo edilemez.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki görüşmede Meclis komisyonunun Öcalan’la görüşmesi konusundaki tereddütler ortadan kalkmış. Meclis komisyonu karar aldığı takdirde İmralı’ya gidecek.
Bunun sürece çok güçlü bir katkı yapacağına inanıyorum. Bu heyette mutlaka CHP de yer almalı. Liderler görüşmeye sahip çıkmalı ve süreç uhuletle ve suhuletle yönetilmeli.
ERDOĞAN TEHLİKENİN FARKINDA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 29 Ekim resepsiyonuna katılmayınca Erdoğan düşmanlarına gün doğdu.
Ahmet Hakan, “Erdoğan -Bahçeli ayrılığına yatırım yapmayın. Batma ihtimaliniz çok yüksek olur” diye uyardı ama dinlemediler. Yatırım yaptılar da yaptılar. Abandıkça abandılar, haberler yaptılar, videolar çektiler, derin analizler kastılar.
Firari FETÖ’cüler ise bu işi kampanyaya dönüştürdü.
Ben ilk andan itibaren iktidarı uyardım. AK Parti’nin Bahçeli’yi kaybetme lüksü olmadığını yazmıştım. Bahçeli’nin Terörsüz Türkiye konusunda tarihi bir rol oynadığına dikkat çekmiştim. Bahçeli misyonuna sahip çıkılmasını istemiştim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki “En büyük hedefleri 15 Temmuz gecesi şehitlerimizin mübarek kanlarıyla harcı karılan Cumhur İttifakı’nın birliğini, beraberliğini ve disiplini bozmaktır. Fakat muvaffak olamayacaklar” dedi.
Erdoğan tehlikenin farkındaysa sorun yok demektir. Ahmet Hakan’ı dinlemediniz bari Erdoğan’ı dinleyin.
NUMAN KURTULMUŞ’A HAKARET
İYİ Parti siyasi erimesini önlemek için umudunu Terörsüz Türkiye sürecini başarısız olmasına bağlamış durumda. Terörsüz Türkiye’yi istemedikleri için terörlü Türkiye istiyorlar demektir. Süreci sabote etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Meclis’te İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erhan Usta, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a “Sizin bir PKK sevdanız olduğunu anladık. Benim anlamadığım şey şu; Abdullah Öcalan’ın Numan Kurtulmuş sevdası nereden geliyor?” diyor. Numan Kurtulmuş, “Ben PKK sempatizanı sevdalısı falan değilim eğer böyle kabul ediyorsanız bunu size iade ediyorum. Bu yaptığınız siyasi şovu da böyle basit numaralarla sürdürmeyin. Eğer bir sevdalı olacaksam ben, bu vatana millete sevdalıyım. Bu yaptığınız en hafif tabiriyle haksızlıktır, hadsizliktir, terbiyesizliktir” diyor ve komisyonu terk ediyor.
HANGİSİ MİLLİYETÇİLİK
Numan Kurtulmuş ismini Kurtuluş Savaşı gazisi dedesi Numan Bey’den, soy ismini Kurtuluş Savaşı’ndan almaktadır.
Numan Kurtulmuş kan akmasın, şehit cenazeleri gelmesin, vatan bölünmesin diye uğraşıyor.
Türkiye, ayağına vurulan kanlı bir prangadan kurtulsun diye çaba gösteriyor. Türkiye’yi bölmek isteyen devletlerin PKK’yı maşa gibi kullanmasının önüne geçmek istiyor.
Terörle mücadeleye giden kaynaklar bu ülkenin refahına, kalkınmasına harcansın diye çaba gösteriyor.
Peki siz ne yapıyorsunuz? Kan aksın, şehit cenazeleri gelmeye devam etsin, biz de oy toplayalım hesabı mı yapıyorsunuz?
Peki hangisi Türkiye’ye daha faydalı?
Peki hangisi Türkiye’yi daha çok sevmek demek?
Peki hangisi daha büyük milliyetçilik?”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın