Hüseyin Aygün’den ‘Komisyon’ yorumu: ‘100 yıllık sorun 8 haftada çözülemez’

Erbil (Rûdaw) – CHP’li eski vekil Hüseyin Aygün, TBMM’deki yeni komisyonun sekiz haftalık çalışma süresini eleştirirken, Kürt sorununda çözümün uzun yıllar alacağını söyledi. Aygün, şeffaflık ve doğru isimlendirmelerin sürecin başarısı için kritik olduğunu vurguladı.

Rûdaw TV'den Sima Abkhezr'in  sunduğu bültene katılan eski CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, TBMM'de kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nu değerlendirdi.

Komisyonun yapısı ve hedeflerine dair ciddi kuşkuları olduğunu belirten Aygün, 8 haftalık sürenin yetersizliğine dikkat çekerken, sürecin başlamış olmasını "ilk adım" olarak olumlu bulduğunu söyledi.

TBMM'de bugün ilk toplantısını yapan ve Kürt meselesinin çözümü için başlatılan yeni süreçte önemli bir rol oynaması beklenen komisyonu yorumlayan Hüseyin Aygün, sürecin hem zorluklarına hem de potansiyeline ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"İsimde bile uzlaşma yok, hedefler farklı"

Komisyonun daha en başında isminde bile bir uzlaşı olmadığını vurgulayan Aygün, "İsimde bile anlaşılamayan bir komisyon işin başında zorluklar yaşayabilir" dedi.

MHP'nin "Barış ve Kardeşlik", CHP'nin ise "Adalet, Barış ve Kardeşlik" gibi isimler önerdiğini, AK Parti'nin ise başlangıçta "Terörsüz Türkiye Komisyonu" gibi bir yaklaşım sergilediğini hatırlatan Aygün, ismin sürecin ruhunu yansıtması gerektiğini belirtti.

Aygün, komisyonu kuran AK Parti ve MHP'den oluşan iktidar bloğunun "Türkiye'de bir Kürt sorunu olduğunu düşünmediğini" savunarak, asıl hedeflerinin demokratikleşme ve yetki paylaşımı gibi konular yerine "PKK'nin tasfiyesi, silahsızlanma ve militanların dönüşü" gibi başlıklar olduğunu ifade etti.

"CHP baskıyla değil, stratejiyle komisyonda"

CHP'nin komisyona katılımının bir baskı sonucu olmadığını, tam aksine partinin batıdaki tabanından "girmemek gerektiği" yönünde bir baskı olduğunu dile getiren Aygün, "CHP aslında bu komisyonda yer alarak 2012'de belirlediği stratejiye uygun bir adım atmış oldu. CHP 13 yıl evvel aslında Kürt sorunu çözümü için bir hakikatler komisyonu kurulması gerektiğini kanun teklifiyle ortaya koymuş bir parti" diyerek partisinin geçmişteki tutumuna dikkat çekti.

"8 haftalık süre garip ama başlangıç önemli"

Komisyona 100 yıllık Kürt sorunun çözümü için sadece 8 hafta süre verilmesini "çok garip" bulduğunu belirten Aygün, yine de süreci olumlu karşıladığını söyledi.

Aygün, "Bir sürecin başlaması çok önemli. Bu komisyon kurulur, 8 hafta sonra faaliyetlerini sona da erdirebilir. Önemli olan, Kürt sorunu çözüm arama yönünde bir iradenin oluşması. Eğer bu komisyon uzun bir faaliyetin başlaması için ilk adımsa, bunu olumlu görmek gerekir” ifadelerini kullandı.

Hüseyin Aygün, bu kısa sürede ancak PKK'nin silah bırakması, af, siyasi hükümlülerin durumu ve Kandil'deki militanların ülkeye entegrasyonu gibi acil başlıkların ele alınabileceğini, ancak bu konuların bile 8 haftada çözülmesinin kolay olmadığını belirtti.

"Gizli görüşmelerde alınan kararlar onaylatılabilir"

Aygün, MİT'in 10 aydır yürüttüğü gizli süreçte Abdullah Öcalan ve Kandil ile bazı kararların alınmış olabileceğini ve komisyonun bu kararları "onaylatma" işlevi görebileceğini öne sürdü.

CHP’li eski vekil, "O anlamda 8 haftada kısmi bazı şeyler yapılabilir. Ancak Kürt sorunu çözülemez. Mümkün değil bu, Kürt sorununun çözümü yıllar alır” yorumunu yaptı.

Hukuki zemin ve şeffaflık vurgusu

Aygün, kamuoyunun unuttuğu, 2014 yılında çıkarılan 6551 sayılı "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun"u hatırlatarak, aslında çözüm için bir mevzuat altyapısının mevcut olduğunu ancak 2015'te masanın devrilmesiyle rafa kalktığını söyledi.

Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) ise en büyük engellerden biri olduğunu ve tamamen kaldırılması gerektiğini dile getiren Aygün, komisyonun bu kanunda ancak küçük reformlar yapabileceğini öngördü.

Son olarak komisyon çalışmalarının gizli yürütüleceği açıklamalarını eleştiren Hüseyin Aygün, şeffaflığın önemine dikkat çekti.

Aygün, "Komisyonun gizli çalışması, demokratikleşme ve çözüm arayışına muhakkak zarar verir. Sadece istihbari konular ve örgütle devlet arasındaki ilişkilere dair düzenlemeler gizli ele alınabilir. Onun dışındaki bütün görüşmelerin açıkça yürütülmesi lazım. Çünkü gizli kapaklı görüşmeler, kamuoyunda komisyonun asıl amacının anayasa değişikliği olduğuna dair kuşkuların artmasına yol açar” ifadelerini kullandı.