Akıllı telefon, tablet ve bilgisayarlar başta olmak üzere internete bağlanabilen elektronik cihazlara getirilen TRT bandrolüne Danıştay “dur” demişti. Hükümet 1 Temmuz’da yürürlüğe giren kanunla bandrol uygulamasını yeniden getirdi. Düzenleme cep telefonlarında ucuzlama beklentisi içinde olanları üzecek.
Akıllı telefon, tablet ve bilgisayarlar başta olmak üzere 2016 yılının haziran ayı sonunda internete bağlanabilen tüm elektronik cihazlara getirilen TRT bandrolü uygulamasının, geçen ay sonunda Danıştay’a takılmasının sevinci kısa sürdü. Hükümetin geçen yıl aldığı kararla, cep telefonlarına halihazırda alınan yüzde 25’lik ÖTV ve yüzde 18’lik KDV’ye ek olarak yüzde 6’lık TRT bandrolü de eklenmişti.
Yeni bandrol uygulamasının “gizli bir vergi” olduğunu öne süren CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın konuyla ilgili olarak Danıştay’a yaptığı başvuru, 19 Haziran 2017’de sonuçlanırken; Danıştay, cep telefonları ve tabletlerden TRT’ye aktarılmak üzere bandrol ücreti alınması kararını iptal etmişti. Ancak Danıştay’ın verdiği karar sonrası, yeni ürün alacak olan tüketicilerde oluşan ‘cep telefonu fiyatları düşecek’ beklentisi ise deyim yerindeyse başlamadan bitti.
Yeni Şafak: İç çatışma istiyorlar
Almanya ile FETÖ, ABD ile PKK ve Körfez ülkeleri üzerinden Türkiye’ye karşı yeni bir saldırı dalgası başlatıldı. 15 Temmuz'un yıldönümünde sahnelenen senaryo, içeride Kılıçdaroğlu’nun toplumsal çatışmaya ayarlı yürüyüşü ve Doğan Medya Grubu’nun Suriyelileri hedef alan nefret içerikli haberleri ile yönetiliyor.
Almanya ve Körfez ülkeleri üzerinden Türkiye’ye karşıtı yeni bir saldırı dalgası büyütüyor. Bu saldırı ise CHP lideri Kemal Kılıçdardoğlu’nun provokatif yürüyüşü ve Suriyelilere yönelik ırkçı kampanya ile içeriye servis ediliyor. 15 Temmuz’un yıldönümünde Türkiye hem içeriden hem dışarıdan çok boyutlu saldırılara maruz bırakılıyor. Ülkemizi dünyada yalnızlaştırma, içeride ise toplumsal huzursuzluk hatta gerilim oluşturma planları yapılıyor.
Türkiye-Almanya arasındaki gerilim, Türkiye içindeki Alman uzantıları üzerinden bir istikrarsızlık sürecine dönüştürülmek isteniyor. 15 Temmuz darbe girişimine destek veren Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleri de, ABD ile birlikte bir başka cepheden Türkiye karşıtı yeni saldırı dalgasını büyütüyor, açık biçimde Türkiye’nin aleyhine ne varsa destek veriyor.
Star: Düşmanlığa 'vakıf'
PKK, FETÖ ve DHKP-C terör örgütlerine kol kanat geren Almanya, Türkiye karşıtı her eyleme destek veriyor. Bir yanda teröristler himaye edilirken diğer yandan BND destekli, vakıf görünümlü uzantılarla Türkiye’ye içerden operasyon çekiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı ziyaret öncesinde Almanya’da başlatılan otomobil ödüllü “Erdoğan’ı öldürün” kampanyası, Alman STK’ların Türkiye aleyhtarı faaliyetlerini de gündeme getirdi. Bazen bilim, bazen kültür, bazen de yardımlaşma kuruluşu görüntüsündeki Alman vakıfları, neredeyse Türkiye’deki her sosyal, etnik, mezhepsel olayın perde arkasındaki aktörü çıktı. Son yıllarda Bergama ile başlayan, Gezi ve Cerattepe olaylarındaki rolleri ve PKK-Kandil bağlantılı faaliyetleriyle gündeme gelen vakıflara dikkati çeken Almanya Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çolak, “Alman vakıfları sadece vakıf değil. Son dönemde Alman vakıflarının ülkemizdeki faaliyetlerinin artması, tamamen Türkiye’nin ekonomik gelişmesi ve Almanya’ya rakip olmasıyla alakalı. Alman emperyalizmi bir ülkeyi direkt işgal etmez, ekonomik olarak zayıflatmak için bazen arkeologlarını bazen vakıflarını kullanır. Bu vakıfların ajanlık faaliyetlerini gündeme taşıdığınızdaysa, bilim ve ifade özgürlüğüne sarılırlar” diye konuştu.
7 Temmuz’da Hamburg kentinde başlayacak G20 zirvesi öncesinde, Alman Başbakanlık binası önünde açılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan pankarttaki imza ve onu finanse eden adres, Türkiye düşmanlığının arkasındaki Alman devleti rolünü de ortaya koydu. Pankartta, Almanca ve Kürtçe “Erdoğan’ı öldürün” yazıyordu, öldürecek kişiye de araba hediye ediliyordu... Üstelik pankartı açan Political Beauty adlı STK, Alman Federal Hükümeti ve Bavyera Eyaleti tarafından finanse ediliyordu. Alman STK’ların Türkiye ve Avrupa genelinde yürüttükleri Erdoğan ve Türkiye düşmanlığı aslında Federal Alman İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı’nca hazırlanarak Ocak 2000’de yayınlanan ve bu vakıflara rutin faaliyetlerinin dışında adeta ajanlık görevi yükleyen Yeni Türkiye Konsepti’nde de adeta itiraf edildi. Alman vakıflarının Türkiye’deki faaliyetleri konusunda, İçişleri Bakanlığı tarafından başlatılmış bir inceleme bulunuyor.
Akşam: Yoldaşları arkasında!
PKK uzantısı HDP ve FETÖ'cülerin dahil olmasının ardından Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşünü BBC'nin Gezi provokatörü muhabiri de takip etmeye başladı. İçeride ve dışarıda 'kaos ittifakı' da ‘TAMAM’ oldu.
Türkiye'de kaos çıkarmak isteyen terörist gruplar ve yabancı derin odaklar CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşüne sırayla dahil oldu. PKK'nın siyasi uzantısı HDP önceki gün yürüyüşe katıldı. İstanbul'a yaklaşırken terör örgütü PKK yandaşlarının da yürüyüşe dahil olması kararlaştırıldı. Ardından FETÖ sahneye çıktı. Pensilvanya'dahi teröristbaşı son videosunda örgüte 'yürüyüşe katılın, destek olun' talimatı verdi. Tüm FETÖ'cüler sosyal medya üzerinden provokatif paylaşımlara başladı.
Projeli yürüyüşle birlikte ikinci bir Gezi kalkışması hayali kuran Almanya, ABD ve İngiltere düğmeye bastı. ABD basınında yürüyüşün Türkiye'de Gezi benzeri olaylar çıkaracağı ve 2. darbe girişiminin gerçekleşeceği yazıldı. Gezi Parkı karşısında otel odası tutan Alman ajan Morius Sebastian Enden iç savaş çağrısı yapan bildiri dağıttı.
Birgün: Adaletsizliğe karşı kadınlar yürüyor
70’ten fazla kadın örgütü, Adalet Yürüyüşü’ne katılacaklarını açıkladı. Kadınlar, Pippa Bacca’nın öldürüldüğü yerden korteje dahil olacak
70’ten fazla kadın örgütü yayınladıkları açıklamayla bugün Adalet Yürüyüşü’ne katılacaklarını açıkladı ve çağrı yaptı. Kadın örgütleri, otostopla dünyayı gezen ve “Barış Gelini” olarak bilinen Pippa Bacca, 2008 yılında Gebze’den geçerken tecavüze uğramış ve öldürülmüştü. Kadın örgütleri, Adalet Yürütüşü’ne Pippa Bacca’nın öldürüldüğü yerden katılacak.
Açıklamalarında “Biz kadınlar bu Adalet Yürüyüşüne kendi adalet talebimizle katılmayı önemsiyoruz çünkü: Pippa’nın öldürüldüğü zamandan bu yana, tıpkı öncesinde olduğu gibi, erkeklerin işlediği suçlar, bazen gerekçe gösterme gereği bile duymadan, çoğu zaman da manâsı kendinden menkul bir “genel ahlak” namına hafifletilirken binlerce kadın toprak oldu, lgbti+lar nefret suçlarına – hatta cinayetlerine – maruz kaldı, binlerce çocuk istismar edildi, zarar gördü. Nefretin ve kendinden farklı olanı linç etme halinin adı ‘hassasiyet’ oldu, kutsandı, alkışlandı” diyen kadın örgütleri şu ifadeleri kullandı: