Sahafları ‘okursuzluk’tan sonra bu kez de kriz vurdu

Muhabir: Serhıldan Karaduman

 

İstanbul (Rûdaw) - Türkiye’de okuma oranı dünya ortalamasının altında. Buna karşın gerek yayınevi sayısı ve gerekse de basılan kitap sayısının yüksekliği, tabloyu değiştirmeye yetmiyor.

 

Özellikle ekonomik krizin baş gösterdiği zamanlarda okur için avantajlı bir alternatif olan ikinci el kitap piyasasında ise ilgisizlikten sonra bu kez ekonomik kriz etkili oluyor.

 

Sahafların çoğu ya başka bir işe yöneliyor ya da devam etmekte ısrar edenler ise giderek artan borç yükleriyle uğraşmak durumunda kalıyor. Sahafları ‘okursuzluk’tan sonra şimdi de ekonomik kriz olumsuz etkiliyor.

 

Rûdaw’a konuşan sahaf Yüksel Turan, eğitim sisteminin insanlara yeterli kitap okuma fırsatı sunmadığını söyledi.



 

Çocukların aile ve eğitim sistemi nezdinde bilim ve aydınlamaya yeterince özendirilmediğine dikkati çeken Turan, üzerine bir de ekonomik gerekçeler eklendiğinde kitaba olan ilginin de bitme noktasına geldiğini belirtti.

 

Sahaflar Çarşısı’nda süren son insan kalabalığının da aslında bir geri dönüş olmadığını ifade eden Turan, sözlerine şunları ekledi:

 

“Dolaşıp duran öğrenciler ile bizler arasında dönen muhabbet de ağırlıkta aranan kitapların fiyatı oluyor.  Veliler de aynı şekilde kitap fiyatlarından şikayetçi. Asgari ücretle geçinen birinin temel ihtiyaçları dışında kitap alma olasılığı çok düşük görünüyor. Sıradan bir romanın ya da dünya klasiğinin 25 ila 40 TL olması insanların alım gücünü etkiliyor ve almakta sıkıntı yaşıyorlar. Bu noktada hükümet göstermelik olarak bir KDV indirimi yaptı. Ama bu KDV indirimi kitap fiyatlarını sadece yüzde 8 etkiledi. Fiyatlar çok fahiş bir seviyeye yükselmiş durumda. Doların yüksek olması hatta bir dönem 7,5 TL’yi görmüş olması kitap fiyatlarında ciddi bir artışa neden oldu. Aynı zamanda kağıdın, matbaanın ve mürekkebin tamamen yurt dışından ve dolar endeksli ithal edilmesi de maliyetleri ciddi bir şekilde artırdı.”



 

Eğitim sistemindeki sürekli değişiklikler zorluklara neden oluyor

 

Turan, Türkiye’deki sınav sisteminin sık sık değişmesinin de yayınevlerini ciddi anlamda etkilediğini belirterek, “Üniversite ya da liselere giriş sınav sistemi değişince birkaç yayınevinin sırf bu değişikliklerden dolayı battığını ve bazı dağıtımcı firmaların bundan dolayı konkordato ilan ettiğini biliyoruz. Bizim gibi bu zincirin son halkasında yer alan kitapçılar baskı yapmadığı yani sadece satış noktasında yer aldığı için bu durumdan etkilenmiyor. Ancak biz sistem değişikliğinde elimizdeki ürünleri iade ettiğimiz için bu durum üreticiye yeniden bir maliyet yüklüyor ve yeniden tahsilatta sıkıntı yaratıyor. Bu da onların ekonomik anlamda çöküşlerine sebep oluyor.  Bunlar kitap artışlarında birbirini tetikleyen unsurlar” dedi.

 

Türkiye ve Kürt illerinde net bir rakam olmamakla birlikte 3 bin dolayında ikinci el kitapçı ya da nostaljik ismiyle sahaf bulunduğu tahmin ediliyor. Özellikle öğrenciler için, hem istenen kitaba ulaşımdaki kolaylık hem de fiyatlardaki uygunluktan dolayı sahaflar uğrak yeri oluyor.

 

Kriz öncesinde de kendilerini idame edebilecekleri yeterli kazancı elde edemeyen sahaflar, sevdikleri bu işi sürdürme pahasına belli başlı zorlukları göze alarak devam ediyorlardı. Ancak krizin giderek derinleşmesi, sahaflar çarşısında yaprak dökümüne neden olmaya başladı.

 

Türkiye’nin birçok yerinde düzenlenen sahaf festivalleri son iki yılda neredeyse yarı yarıya iptal edildi. Düzenlenen festivallere katılan sahaf sayısı da önemli oranda düşüyor. Çeşitli semtlerde bulunan sahaflar ise ya kapatmak durumunda kaldılar ya da bahsi geçen sahaflar çarşısında bir yer bulma telaşına girdiler.



 

Türkiye okuma fakiri

 

Turan’ın söylediklerini dünya kitap okuma oranlarıyla da kıyasladığımızda mevzunun tahlilinin doğru ancak tedavisinin kısa vadede pek mümkün olmadığını söylemek mümkün. Zira Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) verilerine göre Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86'ncı sıra ile yoksul Afrika ülkeleriyle aynı kategoride. TÜİK’e göre ise Türkiye'de kitap, ihtiyaç listesinin 235'inci sırasında yer alıyor. Dünyada kitap için kişi başına harcanan para ortalama 1,3 dolarken, Türkiye’de çeyrek dolar.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığının 2018 bandrol ve tescil verilerine göre, 2018 yılında 580 milyon 956 bin 504 kitap basılırken, kişi başına düşen kitap sayısı ise 7,18 olarak belirlendi. Oysa bu oran okuma oranlarıyla buluşturulduğunda içler acısı durum ortaya çıkıyor. Türkiye’de toplam nüfus üzerinden düşünülecek olursa, okumaya ayrılan süre kişi başına 1.5 dakika.

 

İkinci el kitaplarda pahalı oldu

 

Sahaf Seyhan Zorluer ise, “Biz ikinci el kitap satarken o kitabın piyasadaki değerinin yarısına satıyoruz. Örneği piyasada çıkan sıfır kitapların fiyatı 80 TL’yi bulduğu için elimizdeki ikinci el ürüne 40 TL fiyat biçmek zorunda kalıyoruz. Piyasada böyle bir pazar ağı oluşturulduğu için bunu desteklemesek dahi içinde bulunmuş oluyoruz. Yeni kanunlarda bir kitap yılda sadece bir ya da iki kez basılacak. Öyle her ay kitap bittiğinde istediğimiz zaman da onun basılma gibi bir şansı olmayacak” diye konuştu.



 

Veysel Saraçoğlu da, “Bir yıl önce sattığımız bir matematik soru bankası 35 TL iken şimdi 70-80 TL oldu. Aynı şekilde geçen sene yüzde 40 indirimli aldığımız ürünlerin fiyatı artmasına rağmen şuan yüzde 30 indirimli alıyoruz. Yani yayınevleri kitapları yüzde 10 daha pahalı vermeye başladı. Benim de çocuklarım var. Bir soru bankası 80 TL olduğunda insanlar bunu almakta zorlanıyorlar. Bu yüzden de ya eski basım alıyorlar ya da hiç alamıyorlar. Bu da müşterinin bize de tepki duymasına neden oluyor” dedi.



 

Kitap satışlarındaki düşüş ve zamlardaki artıştan etkilenen sahaflar çareyi personel sayısını düşürerek bulmaya çalışıyor.  

 

Efkan Keser, “Daha önce gelen müşteri bütün kitaplarını bir defada alıp giderken şimdi onları aylara bölmeye başladı. Ekonomik krizden kaynaklı eleman çıkartmak zorunda kaldık. Biz bu firmada normalde 9 kişi çalışıyorduk ama şuan sayımız 3 kişiye indi. Yarı zamanlı çalışan öğrenciler vardı onları da çıkartmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.



 

Öğrencilerin bilgiye erişimi zorlaştı

 

Okur Sultan Çit, “Fiyatların artmasıyla beraber öğrencilerin bilgiye erişimi daha da zorlaştı. Bu yüzden öğrencilerin eğitim kalitesi de düşüyor. Bir velinin çocuğunu iyi koşullarda okutabilmesi için gerçekten artık çok para harcaması gerekiyor. Ders müfredatlarında verilen kitapların içerisindeki konuların yetersizliği öğrencileri dershanelere sevk etmiş olsa da çocukların farklı kaynaklardan ders çalışması da gerekiyor. Bu yüzden bilgiye erişim piyasa içerisinde kötü bir pazara dönüştü ve öğrencilerin tamamı bu pazarın içinde yer almak zorunda kaldı” değerlendirmesinde bulundu.



 

Çit, Öğrencilerinin istedikleri kaynakları satın alamadığı ve buna duydukları ihtiyaçtan kaynaklı da psikolojilerinin kötü etkilendiğini dile getirdi.

 

Öğrenci Arda Demirci ise, artık kitap alırken hesap ederek almaya başladıklarını kaydetti.



 

Öğrenci Ekin Ergin de temel lisede okudukları için kendilerinden çok fazla ek kitap istendiğini ancak almakta güçlük çektiklerini belirtti.